Esir Pazarı Hanı ve Mescidi

ESİR PAZARI HANI VE MESCİDİ

  • Ahmed Nezih Galitekin

Kapalıçarşı (Çarşu-yı Kebir, Sûk-ı Sultânî)’nın güney cihetinde, Tavukpazarı denilen bölgede, Çenberlitaş Atik Ali Paşa Camii ile Nûruosmaniye-Kapalıçarşı arasındaki han, arşiv kayıtlarında Esir Hanı, Esir Pazarı, Han-ı Pazar-ı Esir, Esir Pazarı Hanı gibi isimlerle anılır.1 İçindeki mescit de çeşitli kaynaklarda Esirci Mescidi, Esir Pazarı Mescidi, Esir Hanı Mescidi, Mescid-i Han-ı Esir, Esirhane Mescidi, Dâye Hâtun Mescidi, Gülnûş Kadın Mescidi, Gülnûş Kadın Camii, Kili Nazır Hacı Mustafa Ağa Camii2 olarak zikredilir.

Öncelikle mescidin içinde bulunduğu Esir Pazarı Hanı hakkında kaynakların elverdiği ölçüde kısaca bilgi vermeye çalışalım, ardından mescit bahsine geçelim. 

Bizans döneminde de esir ticaretinin aynı yerde yapılmakta olduğu biliniyor.3 Fetihten sonra köle satışları önceleri sokaklarda yapılırken rivayete göre Fatih Sultan Mehmed atıyla Atmeydanı’na gelirken yolu köleler ve esir tüccarları tarafından kesilerek etrafı sarılmış, bu durumda ürken atı bir köle anne ile çocuğunun ölümüne sebep olmuş; bunun üzerine Fatih köle satışının sokalarda yapılmasını yasaklamış4 ve satışlar kapalı bir mekânda yapılmaya başlanmış. 

Ancak bu mekânın neresi olduğu hakkında bilgi sahibi değiliz. Konu üzerinde en ciddi çalışmalardan birini yapan Zübeyde G. Yağcı, bu binanın Cevahir Bedesteni olma ihtimalinin yüksek olduğu kanaatindedir.5 1487’de Sandal Bedesteni, namıdiğer Yeni Bedesten’de köle satışları yapıldığı belgelerde görülüyor. 1489’dan sonra Sandal Bedesteni’nde köle satışı yasaklanmış6 ve 4 Mart 1489 tarihli emirle Süleyman Paşa Kervansarayı esir hanı olarak kullanılmaya başlanmış.7 

Süleyman Paşa Kervansarayı, 1489-1491 yıllarına ait Ayasofya Camii Muhasebe defterlerinde “hânehâ-i Süleyman Paşa ki kârbansaray-ı o şud nezd-i Bazar-ı esb-i köhne” şeklinde ifade edilir. Anlaşıldığı üzere Süleyman Paşa, eski (köhne) atpazarı yakınındaki evlerini kervansaraya dönüştürmüş.8 Bilinen atpazarları Fatih ve Üsküdar’dakilerdir. Tavukpazarı bölgesindeki eski (köhne) atpazarı işlevini kısa sürede yitirdiğinden unutulduğu anlaşılıyor. Süleyman Paşa Kervansarayı’nın ne kadar süreyle esir pazarı olarak kullanıldığı bilinmiyor. 25.08.1515’te Bedesten civarından çıkarak Gedikpaşa Hamamı’na kadar bölgeyi küle çeviren yangında Esir Pazarı’nın yandığı anlaşılıyor.9 İhya edilen han 1569’da tekrar yanmış10 ve 1583’te yeniden yapılmıştır.11 Bir süre sonra 19.04.1588’de çıkan ve bir gün bir gece devam eden yangında12 yeniden yanmıştır. 17.05.1609 tarihli bir defter kaydında hanın tamiri için gürgen tahta, çivi, kolan, üstadiye ve mimariyeye 145 akçe, kâriz (lâğım, çirkef yolu) tahliyesi için 964 akçe sarfedildiği görülüyor.13 

Bu harcamalardan üç ay sonra hanın ihyası için esnaf tarafından verilen dilekçe üzerine 26.09.1609 tarihli bir fermanla yaptırılması emrolunmuştur.14 Bu fermanın ardından hanın yapılmasıyla ilgili bir kayda rastlanmıyorsa da 19.08.1620 tarihli bir hüccette vakfın mütevellisi ile hanın kiracısı arasındaki ihtilaftan dolayı muhakeme oldukları görülüyor15 ki, bundan ihya olunduğu kabul edilebilir. Kısa bir müddet sonra 20.12.1622’de Atik Ali Paşa İmareti yakınındaki Esir Hamamı’ndan çıkan yangın Tavukpazarı’nı ve Bedesten civarını yakmıştır.16 12.01.1637 tarihli bir hükümde yanan hanın tamir olunarak satışların burada yapılması emrediliyor.17 

Hanı o sırada sadrazam bulunan Bayram Paşa (öl.1638) yenilemiştir.18 Bu defa 20.11.1652’de Esir Pazarı’ndan çıkan yangın hanı ve civarda geniş bir sahayı harap etmiştir.19 Bu yangından sonra hanın ne zaman ihya edildiğine dair bir kayda rastlayamadık. Belki ihya edilemeden 24.07.1660’ta çıkan ve üç gün devam eden büyük yangında tekrar zarar görmüş20 ve 08.11.1671 tarihli bir masraf tezkiresinde görüldüğü üzere kereste, çivi ve marangozların ücreti için 4.020 akçe harcanarak tamiratı yapılmıştır.21 

III. Ahmed devrinde (1703-1730) şehzade dayesi (sütanne) olan Gülnûş Kadın22 tarafından hanın içinde bir mescit yaptırılır. İnşa tarihi tam olarak bilinmiyor. Ayvansarâyî’nin nakline göre Gülnûş Kadın esirliği sırasında eline imkân geçtiğinde Esir Pazarı Hanı’nda bir mescit yaptırmayı adamış ve arzusu tahakkuk edince mescidi yaptırıp vakfını kurmuş.23 Reşad Ekrem Koçu’nun “Esir Pazarı Hanı’nda bu mescitten önce Rüstem Paşa tarafından bir mescit yaptırıldığı söylenebilir”24 demesi; Tahsin Öz’ün Gülnûş Kadın’ı III. Ahmed’in annesi Gülnûş Sultan zannetmesi25 doğru değildir. Hanın içinde daha önceleri de bir mescit bulunması gerektiği şeklindeki görüşü de teyit edecek bir kayıt görülmüyor. Muhtemelen mescit ihtiyacı M. Vâmık Şükrü’nün tarifi üzere Tavukpazarı’nda Fenarî Ahmed Paşa Mescidi’nde26 ve hanın güneybatı cihetinde bulunan Hüseyin Ağa Mescidi’nde karşılanmıştır.

9.11.1749 tarihli ferman üzerine Esir Hanı’nın tahriri yapılmış ve burada verilen ayrıntılı bilgilere göre iki katlı handa 121 oda ve 161 esirci ile 12 erkek, 20 kadın münadi olmak üzere 193 kişi bulunuyormuş. Hanın avlusunda bulunan caminin altında 7 oda varmış.27 1766 yılında vuku bulan büyük depremde Esir Pazarı da hasar görür.28 Bu depremde mescidin hasar görüp görmediğini bilmiyoruz. Vakfın mütevellisi arzı üzerine yapılan derkenarda 31.10.1770’de Osman Efendi’nin imam olduğu belirtiliyor ki, anılan tarihte mescit faal durumdadır. 15.10.1802 tarihli bir hatt-ı hümâyûnda birkaç gün önce Esir Pazarı’nın yandığını, ahşap ve etraftaki dükkânlarla bitişik olması dolayısıyla yangının sirayet ettiğini; bunun önlenmesi için hanın dört tarafının taşla çevrilmesini; diğerleriyle bitişik olmadan kirpi saçak yapılması ve sadece yangın esnasında kullanılmak üzere Atik Ali Paşa Camii tarafına bir kapı açılması istenmektedir.29 Bu hatt-ı hümâyûndan sonra handa neler yapıldığına dair bir kayda rastlayamadık. 16.09.1822 tarihli bir hatt-ı hümâyûndan Ahmed Efendi isimli hayır sahibinin mescide minber koyarak camiye dönüştürdüğünü öğreniyoruz.30 Ancak 25.04.1819 tarihli bir hatt-ı hümâyûnda hatip Süleyman Efendi’nin vefat ettiğini ve yerine Mehmed Efendi’nin getirildiği belirtildiğine göre 1819’dan önce camiye dönüştürüldüğü anlaşılır.31 

Ocak 1834’de Bayram Paşa vakfından almak üzere Dâye Kadın Camii’ne imam, müezzin ve kayyım atamaları yapılır.32 09.02.1834 tarihli bir vesikada eski Kili Nâzırı silâşörân-ı hassadan es-Seyyid el-Hâc Mustafa Ağa b. Hacı Feyzî verdiği arzuhâlde “Der-aliyye’de Esir Pazarı derûnunda nezâret-i hazret-i şeyhülislâmîde binasına muvaffak olduğum câmi‘-i şerif vakfının …”33 denilmesinden birçok hayır eserleriyle tanınan  Kili Nazırı Hacı Mustafa Ağa’nın Esir Pazarı için de bir cami yaptırdığı anlaşılır.

_______________________

1- BOA. A.{DVNSMHM.d. No: 31, s. 79; No: 33, s. 10; No: 87, s. 43; TS.MA.e, No: 1974/15; 89/38; C.EV, No: 18/894; 599/30238; 329/16743;  C.BLD, No: 140/6996; 36/1778; HAT, No: 125/5178; 1544/35; 1651/26; 1569/55; YB.04, No:1/106HR.TO, No: 210/28; İ.LSM, No: 29/825; MVL, No: 137/8; 131/7; AE.SMMD.IV, No: 50/5854.

2- Eminönü Camileri, İstanbul, 1987, s. 66-67; Ayvansarâyî Hafız Hüseyin, Hadîkatü’l-Cevâmi‘, Haz. A. Nezih Galitekin, s. 78; EC, s. 66-67; Tahsin Öz, İstanbul Camileri, Ankara, 2015, c. I, s. 52; Reşad Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi (KİA), İstanbul, 1971, c. 10, s. 5279; Mustafa Özdamar, İstanbul Vakıf Hayrât ve Ziyâret Rehberi, İstanbul, 2017, s. 241

3- Eremya Çelebi Kömürcüyan, İstanbul Tarihi XVII. Asırda İstanbul, Tercüme ve Tahşiye Eden: Hrand D. Andreasyon, İstanbul, 1952, s. 314; Zübeyde Güneş Yağcı, “İstanbul Esir Pazarı”, Osmanlı Devleti’nde Kölelik, Editör: Zübeyde G. Yağcı-Fırat Yaşa, İstanbul, 2017, s. 64.

4- Charles White, Three Years in Constantinople, Or, Domestic Manners of The Turks in 1844, London, 1846, s. 280’den naklen Zübeyde Güneş Yağcı, agm, s. 65

5- Osmanlı Devleti’nde Kölelik, İstanbul, 2017, s. 65-66.

6- Yaşar Baş, İstanbul Kapalıçarşısı, Erzurum, 2008, s. 26’dan naklen Zübeyde G. Yağcı, agm, s. 66.

7- Yaşar Baş, “İstanbul Esir Hanı”, 7. Uluslararası Türk Kültür Kongresi, Ankara, 2011, c. IV, s. 56.

8- Ömer Lütfi Barkan, “Ayasofya Cami‘i ve Eyüp Türbesinin 1489-1491 yıllarına ait Muhasebe Bilânçoları”, Osmanlı Devleti’nin Sosyal Ve Ekonomik Tarihi Tetkikler-Makaleler, Hazırlayan: Hüseyin Özdeğer, İstanbul, 2000, c. 2, s. 1103; Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mi‘marîsinde Fatih Devri IV, İstanbul, 1974, s. 579. Eski Atpazarı’nın mevkiini tasrih eden bir kayıt şöyledir: “Hücerat-ı fevkâniye 16 bâb … der kurb-ı Bezzazistan (Bedesten) der mevzi‘-i Eski Atpazarı” (Ö. L. Barkan, E. H. Ayverdi, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546) Târihli, İstanbul, 1970, s. 80.

9- Mustafa Cezar, “Osmanlı Devrinde İstanbul’da Yangınlar Ve Tabii Afetler”, Türk San‘at Tarihi Araştırma ve İncelemeleri, İstanbul, 1963, s. 329.

10- Yangın Selânikî, Peçevî, Künhü’l-Ahbâr ve Ravzatü’l-Ebrar gibi Osmanlı kaynaklarında farklı tarihlerde gösterilir. Hammer, Venedik elçisinin 27.09.1569 tarihli raporunda yangından bahsetmesini dikkate alarak 1569 olarak kaydeder (Mustafa Cezar, agm, s. 332); Kenan Yıldız, “Şehir Topoğrafyasına Etkisi Bakımından Osmanlı Dönemi İstanbul Yangınları”, Büyük İstanbul Tarihi, İstanbul, 2015, c. 1, s. 488.

11- “… Ayasofya evkâfından bundan akdem ihrak olup hâlen müceddeden bina olunan Esir Hanı …” (TS.MA.e, No: 1074/15’de kayıtlı 20 B 991/09.08.1583 tarihli vesika)

12- Mustafa Cezar, agm, s. 334.

13- BOA. MAD, No: 6864, s. 2.

14- BOA. A.{DVNSMHM.d. 78, s. 20’de kayıtlı hüküm şöyledir: 1) İstanbul kâdısına hüküm ki Südde-i sa‘âdetime mektup gönderüp mahmiye-i İstanbul’da yeni bezzazistan ahalisinden Hacı Geyvan ve Hacı Ramazan ve Salih ve Hacı Ahmed  2) ve Hacı Mehmed nam kimesne meclis-i şer‘e varup ve bezzazistan-ı mezbur kurbünde olan esircilerden Ali Çavuş ve Hacı Ali ve Seyfi ve Mustafa ve Hacı Haydar 3) ve sâirleri takrir-i kelâm edüp esirleri yeni Bezzazistan kurbünde Müslümanların dükkânı önünde ve kaldırım üzerinde oturkanlı tarik-i âmm 4) mu‘attal olduğundan mâ‘da nice pak cariyeler bundan iyi mu‘ameleye bâis olup yeni bezzazistan kurbünde vâki‘ iki canibi Mahmudpaşa vakfı 5) ve iki tarafdan tarik-i âmm ile mahdud olup ve etrafı kârgir bina olan arz-ı hâliye üzerinde sahibi rızasıyla bir han bina edüp 6) icareye verilen mahalde sakin esirlerin bey‘ ve şirası ol handa olmak içün hükm-i şerif reca edüp bezzazistanın kapusı esirciler 7) esir alup satmak ile bezzazistanın yolları mesdud olup satmalarına kesr gelüp ve âyende ve revendeye mâni‘ olmalarından han-ı mezbur 8) bina olunup yollar açılmak reca ederler deyü tazallüm eylediklerü ecilden esir bina olunacak handa bey‘ ve şira olmak içün emr-i şerif 9) recasına arz etmeğin buyurdum ki göreler zikr olunan bina olunmağla kimesnenin mülkine ve vakfına şer‘an zarar gelmez ise arz olunduğu 10) üzre mahall-i mezburda sahib olan kimesnenin kendü malıyla  bir han bina edüp mezbur esircilerin ol handa bey‘ ve şira 11) oluna bu bâbda şer‘-i şerife muhalifetden hazer ve ta‘arruz eylemeye.

15- BOA. YB.04, 1/106.

16-Feridun Akozan, “İstanbul’un Kapalı Çarşısı, İÜEF. Tarih Dergisi, İstanbul, 1979, sayı: 27, s. 768; Yaşar Baş, agm, s. 59.

17- Ahmet Refik tarafından da yayımlanan vesikayı hem öneminden dolayı hem de birkaç kelimeyi farklı okunması gerekiyor diye düşündüğümden burada da naklediyoruz: 1) Mahmiye-i İstanbul kâdısına hüküm ki: Mahmiye-i İstanbul’da bey‘ olunan üsâra kadîmü’l-eyyâmdan berü mu‘ayyen bir handa bey‘ ve şira olunup 2)  cânib-i mîrîye âid olan pencik mazbut olup Esir Hanı’ndan gayrı yerde satılmamak cânib-i mîrîye enfa‘ ve evlâ olmağın  mahmiye-i İstanbul’da vâki‘ muhterik olan Esir Hanı ta‘mir ve ihya olunup mîrîye nef‘i olmağın esir makûlesi han-ı mezbûrda satılmak lâzım iken 3) hâlâ satılan esirleri dellâl tâifesi çarşu esirleriyle pazara getürüp herkes dilediği yerde mezad ve bey‘ etmekle nice haramzâde kimesneler ve avretler hürrü’l-asl olan kızları esirdir deyü hile ile bey‘  edüp ve pencik temessükü olmadıkça esir alınup satılmak 4) hilâf-ı kânun iken nice hilekâr esirciler peyda olup uğurluk esirleri getirüp el altından satıp ve hür olanları dahi 5) cariyedir deyü hafiyyeten satup pençik talep  talep olunmamağla ahvalleri muhtel olup ve mîrîye dahi gadr terettüb eylediğinden gayri nice zarar 6) müşahede olunup hâlâ kadîmî mu‘ayyen olan Esir Hanı ta‘mir ve termim olunmağın cümle esirler handa satılup minba‘d çarşu ve pazarlarda 7) satılmamak üzre pâye-i serir-i a‘lâma arz ve telhis olundukda minval-i meşrûh üzre amel olunmasın müş‘ir hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnumla [fermân-ı] 7) âlîşânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki bu bâbda sâdır olan hatt-ı şerifimle emrim mûcebince amel edüp dahi esirleri Esir Hanı’nda satdırup 8) aslâ ve kat‘a haric yerde ve çarşu ve pazarlarda satdırmayup men‘ ve def‘ eyleyesün şöyle bilesün. Fî 25 Ş sene 1046 [22.01.1637] (BOA. A.{DVNSMHM.d. 87, s. 43).

18- Evliya Çelebi, Seyahatnâme, Robert Dankof, Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, İstanbul, 2006, c. I, s. 154.

19- Mustafa Cezar, agm, s. 336; Osman Nuri, Mecelle-i Umûr-ı Belediye, İstanbul, 1922, c. I, s. 1260; Kenan Yıldız, agm, s. 495; Niyazi Ahmet Banoğlu, İstanbul Cehennemi Tarihte Büyük Yangınlar, İstanbul, 2008, s. 23-25.

20- Mustafa Cezar, agm, s. 337-340; Kenan Yıldız, 1660 İstanbul Yangını ve Etkileri – Vakıflar, Toplum ve Ekonomi, Ankara, 2017, s.41.

21- BOA. AE.SMMD.IV, No: 50/5854.

22- Gülnûş Kadın, esirlikten saraya girmiş, III. Ahmed şehzadelerinin birine daye (sütanne) olduğu zaman nezri üzere Esir Hanı’ndaki mescidi yaptırmış. Daha sonra haremde en yüksek görev olan kethüda kadın olmuştur. Vefat ettiğinde Valide Sultan Emetullah Rabia Gülnûş Sultan Türbesi dışında defnolunmuştur (Ayvansarâyî Hafız Hüseyin, age, s. 78). Gülnûş Emetullah Valide Sultan 1715’de vefat ettiğine göre bu tarihten sonra vefat etmiştir.

23- Ayvansarâyî Hafız Hüseyin, age, s. 78. Gülnûş Kadın hanın avlusunda üst katı mescit, alt katı da 7 odadan oluşan bir bina yaptırmış. 7 odanın kira gelirleri mescidin imam, müezzin, kayyım ve vakfın kâtip ücretlerine harcanıyordu.

24- KİA, C. 10, s. 5279. Rüstem Paşa vakıfları hakkında İ. Aydın Yüksel yapılan mükemmel bir araştırmada böyle bir bilgi gözükmüyor. Bkz. (Ekrem Hakkı Ayverdi Hâtıra Kitabı, İstanbul, 1995, s. 219-281).

25- Tahsun Öz, age, C. I, s. 52.

26- Mehmed Vâmık Şükrü, Evkâf-ı Ümem Tarihi, İstanbul, 1915, c. IV, s. 175 (İÜ. Hukuku Fak. Kütüphanesi’nde yazma).

27- BOA. MAD, 10349, s. 14-17.

28- Şem’dânî-zâde Fındıklılı Süleyman Efendi Târihi Mür’it-Tevârih, c. II-A, Haz. M. Münir Aktepe, İstanbul, 1978, s. 85; Mehmed Hâkim Efendi, Hâkim Efendi Tarihi, Haz. Ziya Yılmazer, İstanbul, 2017, c. 2, s. 1217’de Han’ın münhedim olduğu (yıkıldığı) belirtilir.

29- BOA. HAT, No: 125/5178. 

30- BOA. HAT, No: 1560/55.

31- BOA. HAT, No: 1544/35-1, 2.

32- BOA. C.EV, No: 329/16741.

33- BOA. C.EV, No: 262/13351.

Start typing and press Enter to search