Bir Kapalıçarşı Bilmecesi BEZİRGÂN SOKAKLAR

BİR KAPALIÇARŞI BİLMECESİ: BEZİRGÂN SOKAKLAR

  • Hasan Eren Ulu

Çelik Gülersoy Kapalıçarşı’yı “İstanbul güzelinin çeyiz sandığı olan kapalı kutu” diye tarif eder. Bu çeyiz sandığı asırlar boyu Büyük Çarşı diye bilindi, gel zaman git zaman Kapalıçarşı diye anılır oldu.

Tarih kitapları, çarşının çekirdeğinin Fatih zamanında yapılan Cevahir ve Sandal Bedestenleri olduğunu söyler. İmparatorluğun sınırları zamanla genişler, yedi iklime ulaşılır; Kapalıçarşı da benzer bir şekilde büyüdükçe büyür, genişledikçe genişler.

Çarşı, koca bir şehir gibi; 22 kapı, 2 bedesten, 18 han ve 62 sokağa sahiptir. Sokaklar sanki kuytu köşelerde hanlarla hâlleşir. Bu sokaklar ayrıca Doğu’nun sürprizlere gebe yüzünü gösterir; çünkü labirenti andırırlar, kaybolup gitmeye müsaittirler.

Bir yeri tanımanın en güvenilir yolu, orada adım adım dolaşmaktır. Kapalıçarşı’nın insanı meraklandıran ve nereye varacağı kestirilemeyen sokaklarında yürümek, tarihte yol almak gibidir. Mazinin perdesini sıyırabilmek için gözleri dört açmak lazımdır; zira hangi sokakta dolaşıldığının bilinmesi gerekir. Sokak adlarının bir hikâyesi ya da en azından dayandığı bir hakikat bulunur. Süha Arın’ın 1979’da çarşıyı anlattığı belgeselin başlığının “Kapalıçarşı’da 40 Bin Adım” olması da sanki buna bir işarettir.

Çarşıya Bayezid Kapısı’ndan girenler Kalpakçılar Caddesi’ne ulaşır. Kalpak, çok değil, bundan bir asır kadar önce bağımsızlığın ve özgürlüğün sembolü; hatta Kurtuluş Savaşı’nın simgelerinden biriydi. Bugün bu kelime unutulmaya yüz tuttu; fakat eskiden alışveriş yapmak ya da gezinmek için yolunu Kapalıçarşı’ya düşürenler burada kalpakların, yani kürklü şapkaların satıldığını görürlerdi.

Günümüzde Kalpakçılar Caddesi’nde çok sayıda kuyumcu bulunuyor; cadde, hâliyle altın rengine boyanmış. Para ve altın piyasasında tansiyon yükselince sormayın hareketliliği! Burası aynı zamanda Kapalıçarşı esnafının adam yetiştirme geleneğinin hâlâ yaşadığı bir yer. Kalpakçılar Caddesi’nde mağazası olan Corç Vert, Sevim Güldürmez ile yaptığı söyleşide; 82 yaşında olduğunu, işe de ilkokul yıllarında başladığını anlattıktan sonra yüksekokula gitmediğine ayrıca değiniyor. Corç Vert neredeyse 70 yıldır aynı mesleği yapıyor. Burada, meslek sadakatine dair anlatılacak çok hikâye var elbette, ancak bu bile tek başına, Kapalıçarşı’da usta – çırak ilişkisiyle asırlar boyu devreden sebat ve istikrarı göstermeye kafidir.

Türkiye’de 2010’dan sonra tarihe, şehir tarihine ilgi epey arttı; hatta tarihle meşguliyet bir bakıma popüler kültüre dönüştü. Çekilen diziler ve filmlerin ardından eskiye rağbet oldu ve bitpazarına nur yağdı! Nur yağar da çarşının Bitpazarı Sokağı hatırlanmaz mı?

Çarşının kimi bölümleri annemizin, babamızın ya da dedelerimizin gündelik hayatlarını hatırlatan birçok şeye ev sahipliği yapıyor. Gençlerin pikap, taş plak, eski kitap, hat levhası, poster, dolma kalem, köstekli saat gibi ürünlere ilgi göstermesi, nostalji duygusunun yaşa bağlı işlemediğinin bir kanıtı gibi âdeta.

Antika meraklıları Kapalıçarşı’ya geldiklerinde hızlı adımlarla Cevahir Bedesteni civarına yönelirler. Yüzyıllar önce burası tabir caizse kiralık kasa şeklinde kullanılmış. Bugün de antikanın meraklılarına göz kırpıp onları çağırıyor. Pahada ağır gelen antika eşyayı sessizce takip eden sadık bir kitle var. Bedestenin hemen yakınındaki Halıcılar Sokağı ve çevresi, Doğu’nun el emeği göz nuru halı ve kilimlerine vurulanların uğrak adresi. Bu halı ve kilimler içinde asırlık olanları var; üstelik bir kısmı hem yükte hem pahada ağır gelirler.

Kapalıçarşı’nın sokakları, unutulmuş meslek gruplarını hatırlatmakta da mahir. 20. yüzyıla kadar başı açık olarak sokağa çıkmak ayıp kabul edilirdi ve bu anlayış erkekler için de geçerliydi. Farklı renklerdeki sarık ve başlıklar yerini 19. yüzyılda fese bıraktı. Kapalıçarşı’nın Fesçiler Sokağı, modanın gündelik hayatla kesişimini yansıtan atmosferiyle, zihinlerdeki o eski zaman bilgilerini hareketlendiren bir yer.

Halıcılara yakın Kavaflar Sokağı bir başka âlem! Birisi adres sorup yol tarifi istediğinde ona “Kavaflar Sokağı’na girdikten sonra soluna bak” şeklinde bir cevap verilse; adres soran kişi yeri rahatça bulur; ama kavafın ne anlama geldiğini yüz kişide bir kişi ya bilir ya bilmez! Kavaf; ayakkabı, yemeni yapan kişilere deniliyor. Meslek hâlâ yaşıyor, ancak kavafın ne anlama geldiğini bilenlerin sayısı, bilmeyenlerin sayısının yanında devede kulak kalır.

Çarşıyı kuzeyden güneye doğru kesen Yağlıkçılar Caddesi, tıpkı Kalpakçılar Caddesi gibi uzun. Yağlık; mendil, havlu ve başörtüsü yapımında kullanılan kumaşları tarif eden bir kelime. Bir başka yerde Terziler Sokağı, Hazır Elbiseciler Sokağı güzel giyinmek isteyen misafirlerini buyur eder. Kapalıçarşı sokakları, birbirinden farklı esnaf kollarının toplandığı bir alışveriş merkezinden çok daha fazlası aslında. Bu yazıda sayılanların yanı sıra çiniden bakır işçiliği eserlere, gümüş takı ve eşyadan para, tespih koleksiyonlarına çok farklı meraklara hitap eden bir meşher!

  1. Hamdi Tanpınar Huzur romanında “Bu çarşı şehrin hayâtından bir parçaydı” diyor. Evet, Kapalıçarşı bir alışveriş merkezinden çok daha fazlası, işte bu yüzden yolu çarşıdan geçenlerin ruhlarından oraya sinen parçaları keşfetmek üzere çarşının sokaklarında kırk bin adım atmaları gerek.

Start typing and press Enter to search