İRFAN TÜKEK

İRFAN TÜKEK

  • Pelin Avcı

E sporcu tanımıyla yeni yeni tanıştığımız bugünlerde League of Legends oyunu ile Avrupa liginde MAD Lions takımına transfer olan İrfan Tükek, takımının şampiyon olmasında büyük rol oynadı.  Daha önce Türkiye Şampiyonluk Liginde HWA, Royal Youth, Super Massive gibi takımlarda oynayan İrfan Tükek namı değer “Armut” çevrimiçi röportajımızda bilgisayar oyunları dünyası hakkında sorularımızı yanıtladı.

 

Bilgisayar oyunu oynamaya kaç yaşında başladınız? League of Legends oyununu ne zamandır oynuyorsunuz?

6 yaşından beri bilgisayar oyunu oynuyorum. Küçükken babam çok oynardı. Ağabeyimle ben babamı izlerdik. Baya güzel vakit geçirirdik. Özlüyorum o günleri. Ağabeyimin de aynı şekilde bilgisayarla arası çok iyiydi, oyun oynardı hep. Benim de ilgimi çekiyordu ve farklı bilgisayar oyunlarını oynuyordum. Bir süre sonra en keyif aldığım oyunun League of Legends olduğuna karar verdim. 8 senedir de oynuyorum.

Lol oynarken bu alanda ilerleyeceğine karar vermiş miydin? 

Bütün oyunları oynayan biriyim. Tabii karşıdaki oyuncuyla kapışabildiklerimi daha çok seviyordum. Yarışma hâlini daha çok seviyorum. O yüzden League of Legends oyununu çok sevdim. Sonra bir baktım Lol piyasasında işler büyüdü. E spor oluştu, insanlar para kazanmaya başladı. Ben de iyi oynadığımı düşünüyordum. Kendime de güvendiğim için o piyasaya girmek istedim. Başlarken e sporcu olmak gibi bir amacım yoktu.

Rekabet ve strateji içerikli bir oyun oynuyorsun. Her ihtimali göz önünde bulundurman gerekiyor. Aslında bilgisayar oyunundan çok daha fazlası gibi… Sana kazandırdığı artılardan bahseder misin?

Beynimizi çok fazla kullanmak zorunda olduğumuz için çok sık beyin jimnastiği yapıyoruz gibi düşünebilirsiniz. Bu durum ister istemez tüm hayatına sirayet ediyor. O yüzden kesinlikle yararları çok. Başka bir taraftan bakarsak da profesyonel bir oyuncu olduğum için şu an yurt dışında bir firmada çalışıyorum ve Berlin’de yaşıyorum. Farklı ülkelerden arkadaşlarımla beraber kalıyorum. İngilizce konuşuyorum, farklı diller öğreniyorum. Bu imkânların hepsini bana bu bilgisayar oyunları sağladı. Bana bir hayat tecrübesi kazandırdı. Daha ne isteyebilirim bilmiyorum.

E sporcu ne demek?

E sporcu ya da uzun hâliyle elektronik sporcu, video oyunları oynayarak hayatını kazanan kişiye deniyor. Sporcuyuz ama fiziksel olarak çok da bir şey yapmıyoruz. E sporcuların da lisansı var. Belli aralıklarla yenilemek gerekiyor.

Bilgisayar başında boyun, sırt ve özellikle bileklerimizin işlevsel özelliklerinde problem yaşamamamız için fizyoterapistler egzersiz yaptırıyorlar.

Diğer spor ve antrenmanlardan farkınız nedir?

Antrenmanlarımız 5 kişilik takım arkadaşlarımızla birlikte 7-8 saat sürüyor. Arkada teknik direktörler, analist uzmanları ve koçlar var. Sonra karşı takımla anlaşıyoruz. Bu hafta aynı ligde oynamayacağımız rakiplerden biri ile mücadeleye giriyoruz. Bu mücadele 5 saat sürüyor. Karakterlerin seçim aşamasında daha çok koçlar devreye giriyor. Planımızı belirliyorlar. Biz takım olarak bu plana sadık kalarak antrenmanı gerçekleştiriyoruz. Aslında antrenman olarak diğer sporlardan çok bir farkı yok. Fizyoterapistimiz var. Bilgisayar başında boyun, sırt ve özellikle bileklerimizin işlevsel özelliklerinde problem yaşamamamız için egzersiz yaptırıyorlar. E sporcuların da beslenmelerine çok dikkat etmeleri gerekiyor. Sağlıklı beslenmeye özen gösteriyoruz. Haftada sadece bir gün istediğimizi yiyebiliyoruz.

Tabii bu antrenmanlara ek saydığım spor ve beslenme düzeni her takımın oyuncusuna sunduğu bir ayrıcalık değil. Çok iyi takımlarda işler biraz bahsettiğim şekilde ilerliyor. Avrupa ligi çok büyük bir lig olduğu için çoğu takım bu düzende çalışıyor. Oyuncular için psikolojik danışmanlar bile var. Genç yaşta gelen ün ve tanınırlık ile baş etmek güç bir şey. Kötü oynadığımız zamanlarda çok fazla üstümüze gelen oluyor. Bu noktada danışmanlardan yardım alıyoruz.

Türkiye’den Avrupa ligine gitme hikâyeni anlatır mısın?

Türkiye’de Lol oynamaya 2018’in ortasında başladım. 2. Lig, sonra 1. lig derken Türkiye şampiyonu oldum. İki kere bu oyunda Türkiye şampiyonu olunca kendime güvenim arttı. Tüm dünyadan en iyi takımların gelip mücadele ettiği League of Legends Dünya Şampiyonası’na katıldım. Bu tip organizasyonlarda kendini gösterme şansı elde ediyorsun. Ben de iyi mücadele ettiğimi düşünüyorum. O sene yurt dışından baya bir teklif almıştım.

Neden MAD Lions takımını tercih ettin?

Bu takımı biliyor, takımdaki arkadaşlarımı tanıyordum. Aslında şimdi oynadığım takıma karşı galip de gelmiştim. MAD Lions, Avrupa’nın üçüncü olarak gelen takımıydı. Türkiye’den Super Massive takımı ile katıldığımız oyunda MAD Lions’ı yenmiştik. Hatta Avrupa takımını yenen ilk Türk takımı olarak tarihe geçtik. Her ne kadar onları yensek de çok iyi bir takım olduklarına hep inanmışımdır. O yüzden burayı tercih ettim.

Bir Türk sporcu olarak Avrupa liginde bir takımın şampiyon olmasına destek vermek sana neler hissettirdi?

Epey garipti. Hiç beklemiyordum şampiyon olmayı. Takım yeni kurulmuştu. Oyuncular da yeni sayılırdı. Yani takımızın potansiyelini çok yüksek görüyordum; ama geldiğimiz ilk sezonda da şampiyon olmayı beklemiyordum. Çok güçlü rakiplere rağmen kazanmak iyi hissettirdi.

Şampiyonluk sürpriz olmuş ama MVP (Most Valuable Player) En değerli oyuncu olmayı bekliyordun sanırım…

Maçları oynadıktan sonra tahmin ediyordum. Çünkü oyunda gerçekten iyiydim. İzleyicinin beni destekleyeceğini biliyordum. Böyle de oldu. Türkiye’den çok fazla destek mesajı aldım. “İlk kez bir Türk Avrupa Şampiyonu oldu” diye basında geniş yer buldu. İnsanların bu sayede haberi oldu.

Baban da sıkı takipçilerinden biri. En başından beri böyle miydi?

Babam bilgisayar oyunlarında dozu kaçırdığımı düşünüyordu. Yine de fazla tepkisel davranmıyordu. Bu işin bir mesleğe dönüşeceğinin garantisi o yıllarda yoktu. Kimse bu işten para kazanmıyordu. E sporcu diye bir tanım da yoktu. O yüzden güzel bir eğitim alıp meslek sahibi olmam konusunda ısrarcıydı. Bu çok normal aslında. Ama şimdi benim gibi o da daha rahat. Desteğini esirgemiyor.

Korelilerin ve Çinlilerin bilgisayar oyunları alanındaki başarısı hakkında ne düşünüyorsun?

Baya güçlüler. Orada yapılan ödemeler çok uçuk rakamlar. Çin özellikle e sporu bizim futbol seviyemizde yaşıyor. Bu işe çok yatırım yapıyorlar. Çok mesai harcıyorlar. Kendilerini sürekli geliştiriyorlar. Ekonomik olarak da yatırımları çok cesur. O yüzden oyuncuların transfer ücretlerini de aynı şekilde tahmin edebilirsiniz. Çok çalıştıkları, bu işe zaman ve para harcadıkları için başarı beraberinde geliyor.

Bilgisayar Mühendisliği okuyorsun, E sporcusun ve Twitch’te yayın yapıyorsun. Tüm bunları harmanlayıp nasıl devam etmeyi düşünüyorsun ya da bağımsız yapmak istediğin bir şey var mı?

Açıkçası bilgisayar mühendisliğini seçmemim sebebi bilgisayar oyunlarıydı. Ama sonradan farkına vardım ki doğru bir tercih değilmiş. Çünkü çok farklı alanlar, artık bilgisayar mühendisi olmak istediğimi sanmıyorum. Şu an paramı biriktirip e sporcu olarak hayatıma katkı sağlayacak bir bölümde okumayı düşünüyorum. Yayınlara da devam edeceğim.

“Eğer milyonlara karşı mücadele edecekseniz kendinizi iyi tanımanız gerekiyor.”

E sporla ilgilenmek isteyenlere neler tavsiye edersin? Bilgisayar oyunlarında başarılı olmak için ne yapılmalı?

Bence ilk önce öz güvenli olmak gerekiyor. Öz güven yoksa yapamazsınız. Eğer milyonlara karşı mücadele edecekseniz kendinizi iyi tanımanız gerekiyor. İyi bir sıralamaya girmek gerekiyor. Diğer insanlarda farkınızın olması için sıralama önemli. Öz güvenli olup risk almak gerekiyor. Sonuçta ben hayatımın birkaç yılını risk alarak elimde hiçbir şey yokken çalıştım ve başardım. Bunu bence herkes yapamaz, zannetmiyorum. Önüme çıkan fırsatları değerlendirirken pişman olmaktan korkarım. Eğer tercih etmezsem üzüleceğim ve pişman olacağım bir seçenek varsa kesin gözümü karartır o işi yaparım. Yapmadığım için pişman olmak beni daha çok üzer. E sporcu olarak Berlin’e gelmeseydim, sadece üniversiteye devam etseydim muhtemelen pişmanlıktan derslerime de kanalize olamazdım.

Başarılı olmak içinse çok fazla çalışmak gerekiyor. Antrenman haricinde de çalışmamız gerekiyor. Çünkü çalışanlar kazanıyor.

Bilgisayar başında çok vakit geçirenlere yapıştırılan bir etiketi sana da sormak istiyorum. Asosyal misin?

Önceden asosyal olduğumu düşünüyordum. Artık hafiften ünlü olmaya başlayınca asosyalliğin yerini sosyallik aldı. İster istemez böyle oldu. Bir sürü insanla tanışıyorum. Kameraların önündeyim. İnsanlar benimle tanışmak istiyor. Bu muhabbet ve sohbet artık asosyal olmamı engelliyor. Artık sosyal biriyim diyebilirim.

Start typing and press Enter to search