Soğuk Algınlığında Etkili Bitkisel Çaylar

Kübra Işıktaş
Üst solunum yollarında meydana gelen viral bir enfeksiyon olan soğuk algınlığı, özellikle ani sıcaklık değişimlerinin kendini gösterdiği mevsim geçişlerinde ortaya çıkar. Havaların soğumasıyla birlikte bağışıklık sistemimiz zayıflar ve vücudumuz enfeksiyonlara açık hale gelir. Soğuk algınlığı vakalarının arttığı bu dönemde dengeli beslenmenin ve vitamin takviyelerinin önemi de artar. Hem önleyici hem de tedavi edici özelliğe sahip şifalı bitkilerden yararlanarak hazırlanan bitki çayları sayesinde soğuk kış günlerini daha sağlıklı geçirebiliriz. İşte vücut direncimizi arttırmaya yardımcı olacak bitkisel çaylar:

ADAÇAYI
Kuvvetli mikrop öldürücü etkisi olan adaçayının sadece Anadolu’da yetişebilen kırk türü mevcuttur. Boğazdaki mukoza ödemini azalttığı için boğaz enfeksiyonlarında ortaya çıkan yutkunma güçlüğünde rahatlatıcı etkilere sahiptir. Antioksidan etkisi ile vücutta gerçekleşen metabolik aktiviteler sonucu oluşan ve hücre hasarına yol açan serbest radikallerle savaşarak, bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Adaçayından elde edilen uçucu yağ boğaz iltihaplarında kullanılırken bitkinin çayı ile gargara hazırlanabilir. Ancak adaçayı, kasılmalara ve sütün azalmasına sebep olduğu için hamileler ve emziren kadınlar tarafından kullanılmamalıdır.
Hazırlanışı: 2 gram adaçayı yaprağı kaynatılmış suda 5 dakika bekletilerek demlenmesi sağlanır.

EKİNEZYA ÇAYI
Ekinezya içerdiği glikoproteinler sayesinde, hastalıklara karşı vücudun bağışıklığını ortadan kaldıran hyaluronidaz enziminin aktivitesini baskılayarak başta grip virüsü olmak üzere patojenlere karşı vücudun direncinin arttırmaktadır. Zengin bir A, C ve E vitamini deposu olan ekinezya çayının hastalıklara yakalanmadan önce tüketilmesiyle soğuk algınlığına karşı koruyucu özelliğinden faydalanılabilir. Ekinezyanın, bağışıklık sistemini koruyucu etkisi kullanımından 2-3 hafta sonra ortaya çıktığından soğuk algınlığı öncesinde kullanılması gerekmektedir.
Ancak otoimmün hastalığı olan bireylerin, ekinezya çayı gibi bağışıklığı güçlendiren çayları tüketmeden önce dikkat etmesi gerekmektedir. Ayrıca mantar enfeksiyonu, kolesterol ve alerjik rahatsızlıklar için ilaç kullanan bireylerin ekinezya çayını tüketmeden önce mutlaka doktora danışmaları gerekmektedir. Papatyaya alerjisi olan bireylerin de kullanması önerilmemektedir.
Hazırlanışı: 0.5-1 gram Ekinezya 10-15 dakika sıcak suda bekletilip demlenmesi sağlanır. Ekinezya çayı, tek başına hazırlanabildiği gibi adaçayı ve zencefil ile birlikte demlenmesiyle soğuk algınlığı sırasında daha etkili sonuçlar alınabilir. Ekinezya, adaçayı, zencefil çayının hazırlanması için; 1 tatlı kaşığı adaçayı, 1 tatlı kaşığı ekinezya bitkisi, 2 parça taze zencefil ve 1 çubuk tarçın bir demlik içerisine konulur. Üzerine 1 litre kaynar su ilavesi yapılarak 10 dakika demlenmelidir ve içerisine limonda sıkılabilir. Her gün 2-3 bardak tüketilebilir.

IHLAMUR ÇAYI
Ihlamur bitkisi içerisindeki müsilaj sayesinde ağız ve boğazda oluşan tahrişi azaltarak, soğuk algınlığının yaygın semptomlarından biri olan kuru öksürüğü hafifletir, göğsü yumuşatır ve balgam söktürür. Ayrıca ıhlamur çiçekleri, yapısında bulunan antioksidanlar sayesinde iltihabı giderip ağrıları dindirmeye yardımcı olması sebebiyle yapraklarından daha değerlidir. Terletici ve rahatlatıcı etkisi de grip ve soğuk algınlığının tedavisine yardımcı olur. Ihlamur çayı 10 dakikadan fazla bekletildiğinde içindeki aktif maddeler değişerek rengi sarıdan kırmızıya döner ve kokusu kaybolur. Bu sebeple daima taze olarak tüketilmelidir. Kasları gevşetici özelliğinden dolayı sindirimi yavaşlatabilir. Bu nedenle öğünler arasında içmek daha faydalıdır.
Hazırlanışı: 2 gr (bir tutam) kadar ıhlamur bir demliğe konur ve üzerine önceden kaynatılmış 1 bardak su ilave edilerek ağzı kapalı bir şekilde 5-10 dakika demlenmesi beklenir. Tek başına demlenebileceği gibi mürverle harmanlanarak, nane ilave edilerek veya meyveli bir şekilde de tüketilebilir.

Meyveli ıhlamur çayı hazırlamak için; 1 adet elma, 1 adet ayva, 1 adet limon küçük parçalar halinde doğranarak tencereye alınır. Üzerine kabuk tarçın, 5-6 adet karanfil eklenerek kaynatılır. Kaynayan karışım ocaktan alınıp bir tutam ıhlamur ilavesiyle 5-10 dakika demlenmeye bırakılır. Ilıdıktan sonra isteğe göre bal ilave edilebilir. Soğuk havalarda gün içerisinde 2-3 kere tüketilebileceğiniz ıhlamur, vücut direncinizi artmasına yardımcı olacaktır.

MÜRVER ÇAYI VE ŞURUBU
Beyaz ve siyah renkte iki cinsi bulunan mürver çiçeği, Türkiye’de yetişen nadide bitkiler arasında olup halk arasında terleme çayı ve patlangıç olarak da bilinir. Tohumlarında bulunan siyanür grubu (siyanogenetik glikozit) bileşiğin toksik etkilerini gidermek için ısıl işlemden geçirilmesi gereken mürverin çiğ olarak tüketilmesi önerilmez. Bu sebeple kaynatılarak çayı ya da şurubu hazırlanır. Yapısında bulunan viburnic asit sayesinde soğuk algınlığında terlemeye yardımcı olurken balgam söktürücü özelliğe de sahiptir. Ayrıca içerisinde bulunan ve vücut direncini arttırmada etkili olan C vitamini, günlük ihtiyacın yüzde 87’sini karşılayabilme özelliğine sahiptir. Bitkinin meyvesinden hazırlanan şuruptan haftada 2 ya da 3 kez birer kaşık alıp ardından bir bardak ılık su içerek tüketilebilir. Ateş düşürücü etkisi de bulunan mürver bitkisinin çiçeklerinden elde edilen çay, naneyle birlikte kaynatılıp balla tatlandırılarak içilebilir.

Mürver şurubu hazırlanışı: Orta büyüklükte bir tencerenin içine 800 ml su, 2 bardak mürver meyvesi (kuru ise 400 g), 2 kaşık zencefil kökü (toz halinde ise 20 g), 1 tatlı kaşığı tarçın veya kakule eklenir. Karışım kaynamaya başladıktan sonra ocağın altını kısılır ve tencerenin kapağını açılarak kısık ateşte 45 dakika süresince suyun buharlaşarak yarıya kadar azalmasını sağlanır. Ardından ateşten alınarak soğumaya bırakılır. Karışım süzgeçten geçirildikten sonra isteğe göre 1 çay bardağı kadar bal ilave edilerek serin bir yerde muhafaza edilir.

ZENCEFİL ÇAYI
Hindistan ve Çin’de ağırlıklı olarak baharat olarak kullanılan zencefil, sarı-kırmızı renkte çiçekleri olan, zencefil kökünün tazesi rende veya parçalar halinde kurusu ise öğütülüp toz şeklinde baharat olarak çay ve yemeklerde kullanılabilir.
Zencefil üst solunum yolu hastalıklarına neden olan virüslere karşı antiviral aktiviteye sahip olmakla birlikte öksürüğü giderici ve balgam söktürücü etkilere sahiptir. Enflamasyon önleyici özelliği bulunan zencefilin içeriğindeki C vitamini bağışıklığı artırmaya yardımcı olur. Fitokimyasallar açısından da zengin olan zencefil sindirime yardımcı olur ve midevi rahatsızlıkları giderir. Ancak kan sulandırıcı etkisi olan zencefilin kan sulandırıcı ilaçlarla aynı anda tüketimi sakıncalı olabilir. Aşırı tüketimi ise riskli olabileceği için hamilelerin ve emziren annelerin zencefil kullanımı öncesi bir hekime danışmaları gerekmektedir.
Hazırlanışı: Taze zencefili soyup dilimleyin. Cam veya porselen demliğe önce 2 bardak kaynar su, sonra 3-4 dilim taze zencefil ekleyin. Kapağını kapatıp 10 dakika demledikten sonra 2 dilim limon ve 1 yemek kaşığı bal ekleyip içilir. Hastalıklardan korunmak için günde 2 fincan zencefil çayı tüketilebilir.

KUŞBURNU ÇAYI
Kuşburnu, Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde doğal olarak yetişebilen doğanın en zengin C vitamini kaynaklarından biri olarak yüzyıllardır öksürük, soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlarla savaşmak için kullanılmıştır. İçeriğindeki A, C ve E vitamini, fenolikler, karotenoidler, organik asitler ve esansiyel yağ asitleri sayesinde iyi bir fitokimyasal kaynağıdır ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur. Kuşburnunun işlenmesi, kurutulması ve depolanması sırasında içeriğindeki C vitamininin büyük bir bir kısmını yok olacağından çayının taze olarak tüketilmesi daha faydalı olacaktır.
Hazırlanışı: 1 su bardağı taze ya da kurutulmuş kuşburnu meyvesi (bir fincan suya 2 çay kaşığı kuşburnu) suya atılmadan önce düz bir zeminde ezilerek içeriğinin açığa çıkması sağlanır. Yarım limon ve yarım portakalın soyulmuş kabuğu, tercihen ıhlamur ve ayva bitkilerinin yaprağıyla birlikte kaynatılır. Demlenmesi için kaynatma işlemine 10 dakika daha devam edilir.
Kaynama işlemi tamamlanan kuşburnu süzgeç yardımıyla süzülür. Demini iyi almış kuşburnu çayı, koyu kırmızı renkte ve keskin tatlı bir aromaya sahiptir. Bu sebeple tatlandırmak amacıyla içerisine bir tatlı kaşığı doğal bal eklenebilir. Hazırlanan kuşburnu çayı soğutularak bir cam kapta üç gün boyunca buzdolabında saklanabilir. Tercihe göre çayın içerisine elma, tarçın kabuğu, karanfil, zencefil ya da hibiskus gibi bitkiler ilave edilerek kuşburnu çayı, bir kış çayına dönüşerek zenginleştirilebilir.

KEKİK ÇAYI
Genellikle kurutulup baharat olarak lezzet vermede kullanılan kekik bitkisi oldukça faydalıdır. Kendine has bir kokuya sahip olan kekik, yaz aylarında pembe, lila veya beyaz renkte çiçekler açar. Tıbbi kekik bitkisinde bulunan ana uçucu yağlarından biri olan timol, vücutta antiseptik rol oynarken karvakrol yağı ise solunum yolundaki inatçı mukusları gevşettiğinden balgam söktürücü etkiye sahiptir. Bronşlar üzerindeki antispazmotik etkisi sayesinde öksürüğü hafifletmeye yardımcı olur, tahrişi azaltarak solunum yollarında yatıştırıcı etki gösterir. Ayrıca sindirim sistemi üzerinde de olumlu etkileri vardır. Sindirimi kolaylaştırır ve midevi sorunlarına iyi gelir. Uçucu yağ içeriği karaciğer iltihabı, akut gastrit, mide ve onikiparmak bağırsağı ülseri olanların, kan sulandırıcı ilaç kullanan kişilerin ve erken doğum riski taşıdığı için hamilelerin kullanması için sakıncalıdır.
Hazırlanışı: 2 tatlı kaşığı ince kıyılmış taze kekik veya 1 çay kaşığı kuru kekik üzerine 1 bardak kaynamış içme suyu eklenir. 5 dakika ağzı kapalı bir şekilde demlenmeye bırakılır. Demlendikten sonra süzüp istenirse bal ilave edilerek içilebilir. Günde birkaç defa tüketilebilen kekik çayının önerilen dozu 4 -6 gr arasındadır. Öksürük ve üst solunum yolları iltihabında çay ve gargara olarak kullanılabilir.

Start typing and press Enter to search