HAKKI TARIK US

SUR İÇİNDE BİR HAYALÎ DOLAŞIYOR

Karagözcü Bir Şeyhin Sur İçi Rotası

  • Cemalettin Server Revnakoğlu

Fehmi Efendi, yer yer kırlaşmış top sakalı, öksürüklü sesi, parlak ve yuvarlak yüzüyle, çok güzel olan bilhassa kara gözleriyle tıpkı karagöze benzerdi. Orta boylu, balık etli, karayağız bir adamdı. 

Fehmi Efendi bir şeyhti; Hasan Ünsî soyundan olup Sofular’daki Ekmel Tekkesi’nin halifelerindendi. Çok sayıda şuğul (Türk musikisi makam ve usulleriyle bestelenmiş Arapça sözlü ilahi) ve ilahi bilirdi. Sur içinde sevdiği dergâh ve tekkeleri dolaşır, şeyhleriyle ahbap olduğu tekkelere gider gelirdi. Onlardan birinde bulunduğu zaman şeyhlere mahsus cenah postuna asla oturmaz, devranda şeyh halkasına girmez, hep zakir postuna oturur, zakirlik etmeyi severdi. Perde arkasındaki taksimleri benzersizdi. Zekâsı, Arapçası, Farsçası kuvvetliydi.

Bu zarif, rintmeşrep, zevk ehli ve gönlü geniş adam aynı zamanda kendi devrinin en büyük hayal ustalarından biriydi. Karagözcüler arasında “el peşrevi” yahut “el şerbeti” tabir edilen bir çeşit perdeye tasvir sürme ve çekmelerde büyük mahareti olduğu söylenirdi. Şeyhin hayal üstadı Sultan Aziz’in hayalcibaşısı cerrah binbaşılarından Salih Efendi’ydi.

HEM ŞEYH HEM HAYALÎ

Hayalî Fehmi Efendi’den zamanın hemen bütün karagözcüleri, özellikle bu kültürden daima faydalanmış, bu tasavvufî eğlence üzerinde bir hayli bilgi edinmiş olanlar, her hafta mukabeleden sonra şeyh odasında kalıp şeyhten hayal meşk etmiş, onun tasavvufi nüktesi ve incelikleri hakkında ondan bir hayli ders ve usul dinlemişlerdir. 

Son zamanların büyük şöhreti olan Beyceğizli Şefik Sâfî ile zennede büyük kudret göstermiş olmasından kendisine “Zenne Mehmed” de denilen ve ayrıca “Pire Mehmed”, “Tezgâhçı Mehmed” adlarını da taşıyan meşhur neyzen ve hayalî Mehmed Efendi, şeyhin meşkine muntazam devam etmiş olanlar arasında ileri gitmişlerden sayılırlar. 

Şeyh Fehmi Efendi, dergâhta mukabeleden sonra sohbet odasında çırağı ve kafadarı Çınar Dergâhı şeyhi Tahir’le ihvan arasında taklit yaparlar, ağızlarıyla havan döverlermiş. Bu gayet mahirane yapılır, herkesi hayrette bırakırmış. Şeyh Fehmi, Şeyh Tahir’in hayalde de ustasıydı. O devirde cami dersleri görenlerin birinci derecede gelenlerinden Şeyh Fehmi’nin hayal oynatma tarzı tamamıyla eski usuldeydi. Dergâhın dervişlerinden Abdi – Abdullah Ağa adında güzel sesli bir yardağı vardı. 

KARAGÖZ PARASIYLA TEKKEYE SOFRA KURMAK

Şeyhlik mertebesindeki bir zatın karagöz oynatmasını münasip görmeyenler, şeyhi Meclis-i Meşâyih’e şikâyet etmişlerdi. Aslında Fehmi Efendi, piyasaya çıkmazdı. Kendisine yapılan ısrarlara dayanamayıp sarayda yalnız şehzadelere, bazen de şeyh çocuklarının düğünlerinde kâh küçük bir çevreye kâh büyük sanat hadisesi hâlinde karagöz oynatırdı. Çok seyrek olarak perdeler kuran ve bu küçücük beyaz bezin üzerinde en aşağı yirmi tasvir sürerek bunları birbirine karıştırmadan bülbülleştiren, saatlerce sanat ve zarafet harikaları yaratan bu büyük sanat ve tarikat adamı, Meclis-i Meşâyih’in tezkiresine şöyle bir karşılık verdiği söylenir: 

-Yahu erenler, bu iş büsbütün neşemizi tatminden ibaret kalmıyor, dergâhın kıt kanat taamiyesinden (iaşe bedeli) fukarayı doyuramıyoruz, buradan gelen mangırla lokma yapıp (sofra kuruyor), ihvanla cünbüşleniyoruz (yiyip içiyoruz). Böyle hayırlı zuhurattan ne istiyorsunuz? Kafamı kızdırmayın ha, perdeyi kaldırır Millet Bahçesi’nde kurarım!”

Millet Bahçesi denilen yer Sultanahmet parkının tramvayın geçtiği cadde tarafındaki birinci bölümünü kapsıyordu. 

Tarakçı Dellâl Rıza, Tezgâhçı Mehmed, Sultan Hamid’in müzika-i hümayunda oynattığı hayal oyunlarına giden Latif Ağa, Ermeni Usta Karanfil, Kâtip Salih bu hayal sanatkârları, o zaman Fehmi Efendi’nin dergâhına gelirler, mukabeleden sonra şeyhten hayal meşk ederlerdi. 

Şeyh, karagöz değneklerini tesbit için göğsünde kuşak kullanırdı. Bütün taklitlerde fevkalade maharetli olduğu hâlde kız taklidini çırağı Tezgâhçı Mehmed’e bırakırdı.

ŞEYH FEHMİ EFENDİ’NİN HAYAL OYNATTIĞI YERLER 

Şeyh Fehmi Efendi, eski Çiçek Pazarı’nda Karamanlı ve kırmızı burunlu Lefter’in hayalciler kahvesine devam ederdi. Serçe Mehmed, Abdürrezzak Abdi, Kâtip Salih, Arap Ömer bu kahveye daima gelip giden hayalî ve sahne sanatçılarıydılar. Buraya arada bir tuluat ustası Kel Hasan Efendi de gelirdi.

— Sultanahmet’te şimdiki parkın cadde tarafındaki kapısından Vilhelm (Alman) Çeşmesi’ne kadar olan kısımda, yani Millet Bahçesi denilen ilk belediye bahçesinde; 

— Sultanahmet’te Binbirdirek yahut Fazlı Paşa Konağı denilen yerde meşhur Hürriyet Bahçesi’nde; 

— 1878’ten itibaren on beş Ramazan-ı şerifte devamlı olarak Beyazıt’ta Karakulak Hanı’nda; 

— 1879-80 arasında bir yaz Ramazanında Divanyolu’nda, Şark Mahfili’nin bulunduğu, eski valilerden Akif Beyzâde Macid Bey’e ait büyük arsada; 

— 1887’den 1890 senesine kadar da Şehzadebaşı’nda Acemoğlu Hamamı’nın karşı tarafındaki arsada; 

— Saraçhanebaşı’nda, eski adıyla Saraçlar Kapısı karşısındaki setli kahvede. Pek eski olan bu uzun kahve son zamanlara kadar Erzurumlu Ahmed Efendi’nin bakkal dükkânıydı, şimdi muhallebici dükkânıdır. 

Şeyh Fehmi Efendi, üç dört sene Ramazan aylarında Eyüp’te de bulunmuş, Eski Yeni Caddesi’ndeki bir kahvehanede hayal oynatmıştır. 

 

Kaynak: Revnakoğlu’nun İstanbul’u-İstanbul’un İç Tarihi: Fatih, haz. Prof. Dr. Mustafa Koç, Fatih Belediyesi Kültür Yayınları, İstanbul 2022.

Start typing and press Enter to search