TASVİR OKUMALARI

ATMEYDANI’NDA BAHAR SATICILARI

  • Aslıhan Erkmen

Yaşadığımız coğrafyanın en eski meydanlardan biri, Bizans Konstantinopolisi’nin Hipodromu, Osmanlı Dersaadeti’nin Atmeydanı, Türkiye Cumhuriyeti İstanbulu’nun Sultanahmet Meydanı’dır. Meydan dile gelse, bize binlerce yıllık tarihinden süzerek sayısız önemli olay anlatırdı. Bunlar arasında kuşkusuz 1582 Şenliği’nin yeri ayrı olurdu. Elli iki gün elli iki gece süren bu sünnet düğünü şenliklerinin odağındaki meydandan geçenler arasında bahar satıcıları da vardı.

Kent meydanları, bulundukları bölgenin sosyal ve kültürel gelişiminde rol oynayan kamusal mekânlar olarak, her uygarlık için farklı tasarım ve işlevleriyle şehrin simgeleri arasındadırlar. Özellikle metropollerdeki meydanlar, gündelik hayatın akışının en rahat izlenebildiği; kentsel dokunun içinde kendine has bir yerde olan; sosyal, kültürel, ticari, törensel etkinliklerin merkezidirler. Atmeydanı ise sadece bu özellikleri ile değil, devlet makamına ve ana ibadet mekânına yakınlığıyla da çok önemli bir konumdadır. Tarih boyunca çok sayıda kitlesel hareketin gerçekleştiği bu meydanda 16. yüzyılın sonlarında yaşanan seri etkinlikler o dönemin yazarlarının kaleminden kayda, nakkaşlarının elinden görsel hafızaya geçirilir ve hatırasını bugüne kadar taşır.  

1582 (Hicrî 990) yılında III. Murad (sal. 1574-1595), oğlu şehzade Mehmed’in sünneti için elli günden fazla sürecek bir şenlik düzenletir. III. Murad bu düğünün o zamana kadar düzenlenmişlerden daha gösterişli, hatta daha sonra bir benzerinin yapılamayacağı denli görkemli olmasını istediğinden, şenliğin hazırlıklarına bir yıl önceden başlanır. Ana mekân Atmeydanı seçilir ve meydan düğüne hazırlanır. Düğün evi olarak belirlenen İbrahim Paşa Sarayı onarılır; yanına mimarbaşı Kaptan Kılıç Ali Paşa tarafından, yerli ve yabancı konukların gösterileri rahatça izleyebilecekleri büyük bir temaşa (seyir) yeri inşa ettirilir.

Özel kutlamalar mayıs ayı sonunda Eski Saray’da yapılır. Resmî tören ise 7 Haziran 1582’de, sultanın Topkapı Sarayı’ndan büyük bir alay eşliğinde, Atmeydanı’na gitmesiyle başlar. Elli iki gün elli iki gece devam eden düğünde çeşit çeşit gösteriler, yarışmalar, ziyafetler yer alır; esnaf loncalarının geçitleri en şatafatlı etkinliklerden olur. 

1582 Şenliği dönemin en önemli etkinliklerinin başında geldiğinden, aralarında Osmanlı şairi ve bürokratı Mustafa Âli’nin de bulunduğu pek çok kişi bu büyük olayı çeşitli yönleriyle kaleme alır. Söz konusu eserler devlet protokol düzeni, şenlik hazırlıkları, yiyecek ve içeceklerin çeşitliliği, ziyafetler, elçilerin hediyeleri, Osmanlı ülkesindeki sanatkâr ve zanaatkâr zenginliği gibi konularda verdikleri temel bilgiler açısından birbirilerine benzerdir. Bir imparatorluk festivalinin aşamalarına hâkim olmamızı sağlayan bu şenliğin görsel yansıması ise üç farklı el yazmasının tasvirlerinden günümüze ulaşır. İlki İntizâmî adlı bir kâtibin kaleme aldığı Sûrnâme-i Hümâyûn adıyla anılan, şenliğin neredeyse her anını betimleyen müstakil nüshadır (TSMK H. 1344). Diğer ikisi ise saray şehnâmecisi Seyyid Lokman’ın yazdığı Hünernâme‘nin 1589’da tamamlanan ikinci cildi (TSMK H. 1524) ile 1580-84 arasında geçen olayların anlatıldığı, 1592-93’te tamamlanan Şehinşâhnâme‘nin ikinci cildidir (TSMK B. 200). Her üç eserin resim programının genel tasarımcısı Nakkaş Osman’dır ve esnaf loncalarının geçitleri için tasarladığı kompozisyon şeması, Atmeydanı’ndaki renkli, dinamik, coşkulu, yaratıcı ortamın panoramasını bugünün izleyicisine aktarır.

Nakkaş Osman çift sayfa olarak kurguladığı geçitlerin arka planına İbrahim Paşa Sarayı’nı ve seyir yerini yerleştirir. Sarayın mimari yapısı aynı kalmakla birlikte tasvirlerde duvar renkleri, örüntüleri, bahçedeki ağaçların türleri ve sayıları farklılık gösterir. Sol sayfada, saray binasına eklenen cumbada padişah III. Murad, arkasında silahdâr ve ibrikdârı olduğu hâlde gösterileri seyrederken betimlenir. Yanında bazen genç bir hizmetkâr, çoğunlukla da şehzadesi bulunur. Sağ sayfadaki üç katlı temaşa yerinde Osmanlı erkekleri, söz konusu mekânın zemin katının sol köşesinde ise, kıyafet ve başlıklarından anlaşılacağı üzere yabancı konuklar vardır. Kimi tasvirlerde sağ sayfanın kenarındaki izleyici grubunun arasında kadınlar ve çocuklar da görülür. Nakkaş Osman Atmeydanı’ndaki gösterileri göz hizasından biraz yukarıda bir konumdan betimlerken; meydana özgü unsurları, yani Bizans döneminden itibaren burada bulunan dikilitaşları eklemeyi ihmal etmez. Fakat Obelisk, Örme Sütun ve Yılanlı Sütun her tasvirde aynı şekilde resmedilmez; Yılanlı Sütun bazı tasvirlerde -üzerinden büyük boyutlu nesneler geçtiği için- yer almazken, Dikilitaş’ın üstündeki Mısır hiyeroglifleri ya çizilmemiş ya da gerçekte olduğu biçimde gösterilmemiştir.

Şenlikler boyunca esnaf grupları kendilerine ayrılan günlerde, sanat ve/veya zanaatlarını gösteren mekanizmalar, ürünler, nesneler, vb. eşliğinde meydanı bir uçtan bir uca kat ederek, padişahın, konukların ve halkın önünden geçerler. Sûrnâme-i Hümâyûn metninde, esnafın temiz kıyafetler içinde, ustalar, çıraklar, mesleğin pirleri başta olmak üzere, kimi zaman küçük gruplar kimi zaman da yüzlerce kişiye varan kalabalıklar hâlinde geçide katıldıkları anlatılır. Esnaf bu sırada bazen mesleklerine uygun bir dükkânla, seyyar atölyeyle veya performansa dayalı işler için gerekli alet-edevatla alayı zenginleştirir; ayrıca sanat/zanaatlarının en güzel ve ihtişamlı ürünlerini de seyre sunar.

Şenliğin sekizinci gününde, camcılar esnafının ardından ikinci grup olarak âmeden-i bahâr-fürûşânın (bahar satıcıları) geçidi başlar (Görsel y. 34b-35a). İntizâmî, onların meydana âdeta baharı getirdiklerini ifade eder. Yazar, çiçek konulu beyitlerle süslediği metninde, çiçekçilerin taşıdıkları demet demet yaseminler, deste deste güller, kucak kucak karanfiller ve menekşelerden yayılan mis gibi kokunun meydanı kapladığını anlatır. Metinde ayrıca süsen, Hint sümbülü, şakayık, lale, zambak gibi çiçeklerin de adı geçer. Müellifin sözleri, eseri resimlerle süsleyen Nakkaş Osman ve ekibinin sahneyi tasviri ile bütünleşir.

Bahar satıcıları alayının önünde, dört köşesinden birer kişinin taşıdığı, üzerinde irili ufaklı vazolarda, kırmızı ve beyaz renklerde, envai çeşit çiçek aranjmanı olan uzun bir tabla vardır. Âdeta bir nahıl gibi süslenmiş tablayı izleyen bahar satıcıları esnafından kimileri ellerindeki uzun ince boyunlu vazolarda çiçekler kimileri bahar dalları tutar; bazı kişiler ise başlarının üstünde, içinde elma gibi meyveler bulunan geniş çanaklar taşır. 

Bahar satıcıları tasviri sadece çiçeklerin zarif geçidini resmetmekle kalmaz; Osmanlı dünyasında bahçe ve çiçek kültürü hakkında da görsel veri sağlar. Osmanlılarda bu gelenek İslam ülkelerindekinden farklı bir yerdedir; çünkü gerek göçebe kökenlerinin getirdiği doğa ile iç içe yaşamla ilgili alışkanlıklar gerekse Batı’da gördükleri kadim bahçe düzeni Osmanlı bahçelerinin şekillenmesinde etkili olur. Osmanlı bahçeleri mevsim çiçekleriyle bezeli, selvilerin, fıskiyeli havuzların olduğu, kendine özgü bir faunaya sahip irem bağları gibidir. Ayrıca lale, sümbül, erguvan, kiraz gibi belirli dönemlerde çiçek açan bitkiler için özel bahçeler de oluşturulur. Öte yandan çiçekle birlikte meyve ve sebze yetiştiriciliği bir ticaret kolu olduğundan, çiçekçilerle meyveciler aynı sınıfta değerlendirilir.

Sûrnâme-i Hümâyûn’daki yegâne bahçe tasviri bu değildir. Başta nahılların geçişi olmak üzere bâg-bânân (bahçıvanlar esnafı), bahâr-fürûşân-ı Mısır (Mısırlı baharatçılar), ezhâr-ı fürûşân (çiçek yetiştirip satanlar), mîve-fürûşân (meyve yetiştirip satanlar) esnafının da çeşitli bahçe düzenlemeleriyle geçit yaparlar. Atmeydanı’na getirilen bir başka ilginç nesne ise dev bir laledir. Metinde lâle-i hamrâ (kırmızı lâle) diye geçen (y. 200b), “zarif bir sanatçının eseri olan, boyu servi ve ar’ardan (dikenli ardıç ağacı) da yüksek” bu lale, nakkaşın elinde sarı renge bürünmüştür (y. 199b-200a).

İntizâmî’nin yazdığı Sûrnâme-i Hümâyûn’un metni, Nakkaş Osman ve ekibinin renkleriyle birleşir; çiçekler ve meyvelerin rayihası, dört yüzyıldan fazla zaman öncesinden bugüne bir bahar rüzgârı estirir.

Kaynakça

Atasoy, N., 1582 Surname-i Hümayun. Düğün Kitabı, Koçbank Yayınları, İstanbul 1997.

Atasoy, N., Hasbahçe. Osmanlı Kültüründe Bahçe ve Çiçek, Aygaz, İstanbul 2002.

Arslan, M., Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri I: Manzûm Sûrnâmeler, Sarayburnu Kitaplığı, İstanbul 2008.

Arslan, M., Osmanlı Saray Düğünleri ve Şenlikleri II: İntizâmî Sûrnâmesi, Sarayburnu Kitaplığı, İstanbul 2009.

Bağcı, S., F. Çağman, G. Renda, Z. Tanındı, Osmanlı Resim Sanatı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, İstanbul 2006.

Cantay, T., “Atmeydanı,” TDVİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, c. 4, İstanbul 1991, s. 82-83.

Çağman, F., Z. Tanındı, Topkapı Sarayı Müzesi İslam Minyatürleri, Tercüman Yayınları, İstanbul 1979.

Ruggles, Fairchild, D., İslami Bahçeler ve Peyzajlar, çev. Nurcan Boşdurmaz, Koç Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2014.

Sinanlar, S., Atmeydanı. Bizans Araba Yarışlarından Osmanlı Şenliklerine, Kitap Yayınevi, İstanbul 2005.

Start typing and press Enter to search