FOTOĞRAF SANATÇISI – NFT ÜRETİCİSİ LEYLA EMEKTAR
İrza Erenoğulları
Leyla Hanım, siz Grafik Tasarım bölümünü bitirdikten sonra profesyonel hayatınızı fotoğraf sanatçısı olarak sürdürüyorsunuz. Bu süreçten biraz bahseder misiniz?
Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümünden mezun oldum. Resim, grafik, heykel; bu üç ana sanat dalının eğitimini ilk yıl aldım. Branş olarak ise ikinci sınıfta grafiği seçmiştim. Dolayısıyla grafik ve fotoğraf sanatı bilirsiniz, birbirini tamamlayan dallardır. Öğretmenliğe başlayınca fotoğrafçılığa biraz ara verdim. Bir süre sonra tekrar fotoğraf çekmeye başladım.
Fotoğraflarınızı kendi yorumunuzu yansıtacak şekilde kurguluyorsunuz. Fotoğraflarınızın izleyicide bıraktığı etkiye göre, bu işten gerçekten keyif aldığınızı söylemek mümkün.
İşime tutkuyla bağlıyım. O kadar çok seviyorum ki kafamda kurguladığım, planladığım bir tasarımı, konuyu, hikâyeyi anlatırken hem çekim aşamasında hem bilgisayardaki düzenlemeler esnasında büyük zevk alıyorum. İşimi yaparken aldığım keyfi izleyiciye yansıtabiliyorsam ne mutlu bana.
2012 yılında Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu (FIAP) tarafından AFIAP, 2014 yılında EFIAP unvanını almaya hak kazandınız. 2014 yılında Küresel Fotoğraf Birliği’nden (Global Photographic Union) GPUCR2 derecesi aldınız. Ulusal ve uluslararası yarışmalarda birçok başarıya imza attınız. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Aslında herkes başarı kazandıkça hayattaki rahatın arttığını zanneder. Ben tam tersini düşünüyorum; her başarıdan sonra ortaya daha fazlasını koymam gerektiğine inanırım. Hep bunun gerginliğini yaşamışımdır. Bu durum daha titiz davranmama neden olmuştur. Her aldığım ödül beni daha çok çalışmam için harekete geçirdi diyebilirim. Ürettiğim şeyleri beğenmediğim oluyor. Mükemmeliyetçi kaygılarımın beni bazen geriye ittiğini düşünüyorum. Yaptıklarımı beğenmedikçe daha iyisi için zorluyorum kendimi.
2020’de Güney Kore’den bir grup genç girişimcinin size yaptığı teklifle yaptığınız işi bambaşka bir platforma taşımaya karar verdiniz. Bize bu süreci kısaca anlatabilir misiniz?
2020-2021 arası Güney Kore’den bana ulaştıklarında Market Place ve NFT kavramlarını anlattılar. Kelimeyi açıklamaya çalışıyorlar ve bağlantılar gönderiyorlardı. NFT konusunda doğrusu sıfırdım, hiç bilgim yoktu. Anlamadığım ve daha önce Türkiye’de duymadığım bu platformu 2-3 ay boyunca araştırdım. Bu süreçte ekip tarafından da sürekli olarak bilgilendirildim. Yine de “Fotoğrafımı siz NFT yaptınız, peki ondan sonra o fotoğraf bitiyor mu? Sizin mi oluyor?” gibi cahilce sorularım oluyordu. Ardından bazı platformlar ve o platformlara nasıl girildiği konusunda araştırmalar yaptım. Birkaç ay sonra da ilk NFT’mi yapmaya karar verdim.
3F Music ve Aito gibi ünlü koleksiyonerler sizin eserlerinize talip olunca heyecanınız daha da arttı sanırım.
Nisan 2021’in başında Foundation’a girmek için bir davetiye aradım ve davetiyeyi bulunca ilk fotoğrafımı yükledim. Foundation’a girdiğimde öyle bir akış, yeni girişler vardı ki işimin uzayda kaybolduğunu hissettim. Elbette işimin kalitesine güvenirim, ancak bunu nasıl görünür kılabileceğimi pek bilmiyordum. On beş gün boyunca günde 1-2 saat uyku ile hayatımı yaşıyordum ve sürekli sosyal medya üzerinden bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Ümidimi kaybetmeye başladığım esnada, iyi bir koleksiyoner olarak ilgiyle takip ettiğim 3F Music’ten ilk parçam için teklif aldım. O an tarif edilemez bir rahatlama yaşadım. Yaklaşık 2-3 saat sonra da takip ettiğim diğer bir koleksiyoner olan Aito’dan bir teklif geldi. Bu iki gelişme, kendime olan güvenimi yeniden kazanmama yetti.
“NFT Sanatçısı” tanımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sanat eğitimi almamış bir yazılımcının sadece NFT üretiminden dolayı “sanatçı” tanımını kullanabilmesi sizce doğru mu?
Ben bunu doğru bulmuyorum. NFT sanatçısı diye bir şey yok. Çünkü her şeyin NFT’si yapılabiliyor. Birisinin bir tweetindeki herhangi bir yazının da NFT’si yapılabiliyorsa burada bir sanat veya sanatçıdan bahsedemeyiz. Şimdi o kadar çok şeyin NFT’si yapılıyor ki her yer saçma sapan şeylerle doldu. Dolayısıyla bunu yapan insanlara sanatçı demeyi doğru bulmuyorum.
Fotoğraf sanatçılarıyla NFT üreticiler arasında ne gibi farklar var?
Her türlü marketing olayını bilmek gerekiyor. Fotoğraf sanatçılarıyla NFT üreticileri arasındaki tek fark teknolojiyle ilişkileri. NFT, bugüne ve gelecek teknolojilere göre işliyor. Sürekli yeni şeyler üretebiliyor. Gerçek fotoğraflar belirli bir yere kadar yer edinebiliyor. NFT’nin içerisinde fotoğraf sanatının üzerine yazılımlar çok gelişti. Farklı dünyalar açıldı. Bu sebeple gerçek dünyaya iş üreten sanatçılar ile NFT üreticilerinin düşünme biçimleri de oldukça farklı. Basit bir örnek vereyim. Stüdyo ortamında portre çekiyorsunuz diyelim. Farklı ışık alanlarında 20 tane portre çektiğinizi varsayalım. Portre sabit duracak şekilde interaktif hâle getiriyorlar. Önünüze gelen tek görsele parmağınızla dokunduğunuzda oradan ışık ölçümü alıp görüntünün istediğiniz hâline karar verebiliyorsunuz. Nereye parmağınızı dokunursanız çerçeve içerisinde ölçümler o şekilde alınıyor. Daha önce çekilmiş karelerin bilgileri tek karede toplayabiliyorsunuz.
Kaliteli ve doğru fotoğraflar varlığını her zaman devam ettirecektir. Ama bu fotoğraflara yazılımlarla çok daha güzellikler katılabiliyor. Teknoloji ile uyumlu hâle getiriliyor. Bir portreniz olduğunu düşünün sizin bulunduğunuz koordinatlara göre gece ya da gündüz görünümünde olabiliyor. Bunların hepsi yazılımla yapılıyor aslında. NFT fotoğrafçıları teknolojiyle buluşturup daha interaktif hâle getiriyor.
Bir eserin nereden nereye gittiğini görmek, onlara kimin sahip olduğunu ve eserin geçmişi izleyebilmek aslında NFT dünyasının şeffaf olduğunu gösteriyor. Bu da o dünyada var olmak için geçerli bir sebep gibi görünüyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Biz NFT’ye ilk girdiğimizde fotoğraf çok aktif değildi. Oradaki alıcılar da fotoğraf kökenli değillerdi. Hatta sanat kökenli bile değillerdi. Koleksiyonerler için sizin geçmişiniz, sizin önceki portföyünüz, çok iyi bir fotoğrafçı veya dünya çapında bir sanatçı olmanız çok önem arz etmiyordu kimi zaman. Hoşlarına giden her şeyi alıyorlardı. Bu süreçte birtakım darbeler yediler. Bir baktılar ki bu kişi gerçek değil, üretici hiç değil; bir yerden çalmış ya da özgün değil. Böylece araştırmaya yöneldiler. Artık NFT satın alırken bu kimdir araştırıyorlar, neyin nesidir bakıyorlar. Üreticinin sanat geçmişi ile ilgilenmeye başladılar. Bu sevindirici bir gelişme. Eserlerin satış hikâyelerini görebilmek güzel bir ayrıntı. Gerçek hayattan çok daha fazla kişiye ulaşabilme imkânı da oldukça önemli.
Gerçekte ve kripto ekosisteminde sizi takip eden kişilere son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Açıkçası NFT’nin ne tarafa doğru evrileceğini ben de merakla bekliyorum. Tabii bir yönüyle de bizim gibiler, koleksiyoner ve hatta yeni gelen kişiler, hepimiz bu evrilme sürecinin birer parçalarıyız. İnşallah sanat dünyasına daha da katkı sağlar bu NFT. Çünkü aracısız. Böyle olunca, sanatçı kendi hakkını diğer sisteme göre daha fazla alıyor. Sanatçı daha özgür ve rahat üretim yapabiliyor. İleride bu mecranın çok daha iyi bir yere geleceğine inanıyorum. Ayrıca METAVERSE denilen sanal gerçeklik olayı var. Bunun gençliğe ne katacağını merakla bekliyorum. NFT dünyasında zaten çoğu şey yeni oluşuyor. Bütün bunlar için öngörüde bulunmak zor. Bir sonraki aşamanın ne olacağı biraz da web 3’ün aktifleşmesine bağlı. Umarım her şey güzel devam eder.