KARADENİZ’İN TUZLU SUYUYLA YIKANMIŞ ŞİLE BEZİ
Doğaya dönüş hareketiyle birlikte günümüzde yerel ürünlere ilgi oldukça arttı. Bu yüzden de coğrafi işaret kavramı hayatımızda daha fazla önem kazanmaya başladı. Coğrafi işaretler; belirgin bir niteliği, ünü veya sahip olduğu özellikleri itibarıyla kökeninin bulunduğu bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü, başka bir deyişle ürünün kaynağını gösteren işaretlerdir. Bu işareti alan ürünler aynı türdeki diğer ürünlere göre daha güvenilir görülmektedir. Coğrafi işareti olan bu ürünlerin değerlendirilmesi, ülke kültürlerinin ve geleneklerinin değerlendirilmesi anlamına gelmektedir. İstanbul’da coğrafi işaret alan üç adet geleneksel ürün bulunuyor. Bunlar: Silivri yoğurdu, Şile kestane balı ve Şile bezi.
Şile; doğal güzellikleri, tarihî dokusu ve kültürel zenginliğiyle, İstanbul’un yanı başında cennetten bir havza âdeta. Burası her yıl geleneksel bir değer olan Şile bezinin korunarak geleceğe aktarılması gayesiyle düzenlenen bir festivale ev sahipliği yapıyor. Bu yıl otuz üçüncüsü düzenlenen Şile Bezi Festivali’ne biz de katıldık. Şile bezi üretiminin tüm aşamalarını işin ustalarından dinledik.
İlk adresimiz Şile Belediyesi’ne bağlı Şile Bezi El Sanatları Merkezi’ydi. Ege Üniversitesi Tekstil Teknolojileri bölümünden mezun Mehtap Karpuz, bu merkezde dokuma ustası olarak çalışıyor ve Şile bezinin yapım aşamalarını bize şöyle anlatıyor:
Şile bezi, bu yöreye özgü pamuklu bürümcük bir dokumadır. Haşıllanmış kıvrak pamuk ipliğinden, el veya yarı otomatik dokuma tezgâhlarında dokunduktan sonra kumaş, kireç kaymağına batırılır, sonra Karadeniz’in sularında yıkanır ve kumlara serilerek kurutulur. Şile bezi, boyanmamış (ham), kıvraklığını koruyarak boyanmış veya renkli iplikler kullanılarak dokunmuş olabilir. Yüzeyinin kıvrım kıvrım ince yollar gibi doğal bir deseni vardır. Kullanılan ipliklerin büküm oranından dolayı Şile bezi esnek ve hacimli bir dokudadır. Dokunduktan sonra eni yaklaşık %15 oranında daralır.
Aynı sanat merkezinde çalışan Okan Üniversitesi Moda Tasarım bölümünden mezun Gülden Şahinbay, onunla konuşmamızda Şile bezinin bölgede yaşayan kadınların iş istihdamındaki rolünün altını çiziyor:
Şu an 500 kişilik bir ekibimiz var. Bunun içinde personeli, kooperatif kurs yeri, aynı zamanda 4 köyde de atölyelerimiz var. Dokuma atölyelerimizin tamamı el tezgâhı. Aynı zamanda evde nakış işi de veriyoruz. Hedefimiz işlerimizi daha büyütmek. Özellikle ev hanımlarına yönelik daha fazla çalışma imkânı yaratabilmek. Şile bezini burada halk kendisiyle bağdaştırmış, bunu sadece bezle bırakmamış motiflere de dökmüş. Bu motifler Osmanlı işlemelerini biraz andırsa da buradaki kadınların kendilerinden ekledikleri birçok duyguyu barındırıyorlar. Onların sevgilerini, öfkelerini, hasretlerini, hayallerini… Kadınlar bütün hislerini Şile bezindeki motiflerle yorumlamışlar.
Dokumanın buruşuk yapısı nedeniyle, Şile bezinden üretilen giysilerde kumaş ile vücut arasında hava kalıyor ve kumaş vücuda yapışmadığı için ısı yalıtımı sağlanabiliyor. Daha önce Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi’nde şimdi ise Okan Üniversitesi’nde ve Şile Bezi El Sanatları Merkezi’nde ders veren Haluk Duğa ise Şile bezinin tarihinden ve insan sağlığına olan katkılarından bahsediyor:
Şile bezinin malzemesi %100 pamuk. Yani içinde herhangi bir kimyasal yok. Vücut terini emme özelliğinden dolayı sağlıklı bir üründür. Vücudun hava almasını sağladığı için rahat, hafif, doğal bir giysi olma özelliği taşır. Tarihî boyutuna baktığınızda geçmişte Şile bezinin çok farklı dokuma tezgâhı, dokuma tipi olmuş, bugün biz en gelişmiş, kabul gören standartlarıyla üretim yapıyoruz. Bugün, iplik numarasından tutun örgüsüne bir metrelik gramajına kadar hepsi sabit. Ürünü çok çeşitlendirmeden, özgünlüğünden ödün vermeden dokumaya devam ediyoruz. Şöyle düşünün tarladan pamuğu alıyorsunuz, insan bedenine giydiriyorsunuz ya da hayvanın sırtından yünü alıyorsunuz insanın üstüne giydiriyorsunuz. Bu o kadar önemli bir zincir ki yüzlerce insanın emeği var içinde. Aynı zamanda çok keyifli bir iş.
Bugün bilinen şekliyle Şile bezi dokuması yaklaşık 150 yıldır yapılıyor. Doğma büyüme Şileli olan dokuma ustası Tevfik Çetin ise 1999’dan beri bu işle meşgul. Dokuma tezgâhının sesi civardaki halkı rahatsız etmesin diye atölyesini Şile merkeze uzak bir köye kurmuş. Şile bezine dair biraz da Tevfik ustaya kulak verelim:
Şile bezi dokumasında hem atkı hem çözgü yönünde çok bükümlü kıvrak iplik kullanılır ve bunun sonucu olarak hacimli ve dolgun görüntüye sahip bir kumaş elde edilir. Kıvrak ipliğe, dokumadan önce dayanıklılığının arttırılması amacı ile haşıllama işlemi yapılır, dokumadan sonra kaymaklama yapılır ve sonrasında bez Karadeniz’in sularında yıkanır. Yıkanan kumaşlar Şile kumsallarında yere serilerek kurutulur. Şile deniz suyu içerdiği tuz oranıyla bizim işimizin püf noktasını oluşturur. Şile bezinin yöresel özellik kazanmasındaki en önemli etkenlerdendir. Bez yıkandıkça beyazlayıp hafif bir görünüm ve yumuşaklık kazanır. Şile bezini kuma serdiğimizde üzerine kum yapışmaz. Tıpkı insan vücudunun kum tutmaması gibi.
Eski usul dokuma tezgâhlarının başına geldiğimizde Tevfik usta şöyle devam ediyor:
Uşak tipi Bursa imalatı makineleri bunlar. Uşak tipi dokuma derler. 70’li yıllarda bunun imalatı vardı fakat şu an bu tezgâhların imalatı yok. Şu anda ancak eskilerden kalanlarla devam ediyoruz. Hurdaya verenlerden toparlıyoruz ve onarıyoruz.