AHAVEYN MESCİDİ
AHAVEYN MESCİDİ
Ahmed Nezih Galitekin
Kaynaklarda Mescid-i Mehmed b. Kasım’üş-Şehir Bi-Mevlânâ Ahaveyn;1 Molla Ahaveyn Mescid‘-i Şerifi; 2 Ahaveyn Mescidi;3 Molla Ahaveyn Câmi‘-i Şerifi,4 Eş-Şeyh Molla Ahaveyn Câmi‘-i Şerifi5 isimleriyle anılan mabed, İstanbul camileri hakkında en önemli kaynak olan Hadîkatü’l-Cevâmi’de, Kanunî dönemi ulemasından Ahmed ve Mehmed isimli iki kardeş tarafından yaptırıldığı yazmakta ise de, evasıt-ı Şa‘ban 903 [04-14.04.1498] tarihli ve Mevlânâ Yusuf b. Hüseyin imzalı vakfiyesinde “Mevlânâ Ahaveyn diye meşhur Mehmed b. Kasım” adına tescil edilmiş olduğu görülüyor.6
Ahaveyn iki kardeş anlamında ise de eski kaynaklarda umumiyetle Molla Mehmed Muhyiddin için kullanıldığı görülüyor. Meselâ Nev‘îzâde Atâyî Molla Mehmed hk. bilgi verirken “el-Mevlâ Mehemmed (Ahaveyn Mehemmed Çelebi)”, Molla Ahmed hk. bilgi verirken ise “el-Mevlâ Şemseddin Ahmed (Karamânî Ahmed Çelebi)”;7 şık Çelebi de Mehmed’i “Ahîzâde Ahaveyn Muhyiddin Mehmed Çelebi el-Konevî”, Ahmed’i “Ahîzâde Ahmed Çelebi el-Konevî el-Karamânî”8 olarak; Ramazanzâde de “Monla Muhyiddin ki, Ahaveyn dimekle meşhurdur”9 der. Habîbî Ahmed bin Derviş de “Mevlânâ Ahaveyn Muhyiddin kim ‘Ahaveyn’ dimek ile meşhurdur”10 der. Ayrıca bkz. Taşköprülüzâde, Osmanlı Bilginleri, Çeviren: Muharrem Tan, İstanbul, 2007, s. 175; Ömer Lutfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546), İstanbul, 1970, s. 412.
Nişancı Tarihi’nde Fatih devri, şık Çelebi’nin Şakâ’ik Zeyli’nde Yavuz Selim devri, Nev‘îzâde Atâyî’nin Şakâ’ik Zeyli’nde ise Kanunî devri uleması arasında zikredilen Ahîzâde Ahaveyn Muhyiddin Mehmed Efendi, aslen Konya Karamanlı’dır. Ahîzâde diye anılmasının sebebi, Konya debbağ/tabaklarının reisi olan babası Ahî Kasım’dan dolayıdır. Ahî Kasım sonradan İstanbul’a göçmüş ve orada vefat ederek Ahaveyn Mescidi haziresine defn olunmuşdur. Hadîka, Ahî Kasım’ın 900 [1494/95] tarihinde vefat ettiğini kabir taşı kaydından naklediyor. İstanbul’a geldiği tarih bilinmediği gibi hakkında hiçbir bilgiye sahip değiliz.
Mehmed Efendi, bilmediğimiz bir tarihde Konya’da dünyaya geldi. Ağabeyi Ahmed, Nev‘îzâde Atâyî’nin kaydına göre 910 hududunda [Mayıs 1505] doğduğuna göre bu tarihten bir iki sene sonra doğmuş olabilir. Medrese tahsilini tamamladıktan sonra İsrafilzâde Fahreddin Efendi’ye11 intisab etti ve mülâzım oldu. Bazı medreselerde müderrislik yapdıkdan sonra 20 akçe ile Konya Nalıncı Medresesi’nde müderris oldu. Ardından Kara Ahmed Paşa’nın12 hocası bulunan kardeşi Ahmed Efendi aracılığıyla Kara Ahmed Paşa’nın hizmetine girdi. Bir müddet sonra 30 akçe ile Edirne Taşlık Medresesi’ne görevlendirildi. Yevmiyesi 40 akçeye yükseltildi. Ahmed Paşa’nın idamından sonra Rüstem Paşa’ya intisab etti. 50 akçe ile Edirne Halebiyye Medresesi’ne atandı. Ardından İstanbul, Sultaniye, Sahn-ı Seman medreselerinden birine, 60 akçe ile Edirne Sultan Bâyezid Han Medresesi’ne müderris oldu. 971 Safer [Eylül 1563]’de Semiz Ali Paşa’nın sadaretinde Süleymaniye medreselerinden birine naklolundu. Muharrem 974 [Temmuz 1566]’da İstanbul’da vefat etti. Merhum âlim, fâzıl, temiz kalpli, halis niyetli, güler yüzlü idi. Başarılı talebeyi etrafına toplar ve onları en güzel biçimde eğitmeye özen gösterirdi. Sahn müderrisi iken Sultan Murad’ın hocası Sadeddin, sultanü’ş-şuara Bâki, Hüsrevzâde Hüsrev Çelebi, Edirneli Mecdi, Karamânî Muhyî Çelebi, Üsküblü Vâlihî Çelebi gibi şairleri etrafına toplamıştı. Seyyid Şerif Cürcanî’nin Şerh-i Tecrîd’ine haşiye ile Şerh-i Rub‘-ı Mücib’e haşiye yazmışdır.13 Büyük âlimlerden meşhur Birgivî Mehmed b. Ali Efendi de talabelerindendir.14 Mehmed Efendi’nin ağabeyi olan Ahmed ise, Nev‘îzâde Atâyî’nin kaydına göre 910 sonlarında [Mayıs 1505] doğdu.15 Çeşitli şehirlerde devrin alimlerinden ilim tahsil ettikten sonra İstanbul kadısı [sonra şeyhülislâm olan] Sâdi Çelebi’ye16 intisab ederek mülâzım oldu. Bir süre sonra [sonradan veziriâzam olacak olan ve Tımeşvar fatihi olarak ünlenen] Kara Ahmed Paşa’nın -3. veya 2. vezirlikleri döneminde- muallimi oldu. Ardından Bursa Molla Hüsrev Medresesi, Edirne Taşlık Medresesi, Davud Paşa Medresesi, Üsküdar Medresesi, Sahn-ı Seman medreselerinden biri ve Ayasofya Medresesi müderrisliklerinde bulundu. Kanunî tarafından Medine kadılığına atandı. Medine’de vefat etti. Kadılığı süresince herkesin hoşnut ve razı olacağı bir tutum ve yol izledi. Her zaman hakkı söyler, Allah yolunda kimsenin kınamasından çekinmezdi. Alim, fazilet sahibi, az konuşur, vakur, iffetli ve muttaki bir zâttı.17
Mescidin inşa tarihi sadece Mustafa Özdamar tarafından yayımlanan bir eserde 880/1475 olarak belirtilir.18 Özdamar’ın kaynağı İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü Hayır İşleri Müdürlüğü Arşivi’nde bulunan -1919-1922 yıllarında tutulmuş- yedi aded Hayrât-ı Şerife defteridir. Ancak eserde verilen bilgiler hangi defterden nakledildiği belirtilmemiştir. İstanbul için son derece önemli olan bu defterlerin tıpkıbasımı ve ilmî neşrinin yapılması gerekmektedir.
Konuyla ilgili kaynaklardaki verileri şöyle sıralayabiliriz:
1- Mescid 880/1475’de inşa edilmiş. Fetihten 21 yıl sonra Molla Ahaveyn, Fatih’in kazaskeri tarafından. (Özdamar).
2- Mevlânâ Ahaveyn 894 senesinde yevmiye seksen akçe ile Fatih Altıncı Medrese’nin müderrisi oldu (Uzunçarşılı, Fatih Külliyesine ait 894 tarihli muhasebe defterinden naklen İlmiye Teşkilâtı, s. 8-9)
3- Ahaveyn Ahmed ve Mehmed’in babası Ahî Kasım 900 [1494/1495]’de İstanbul’da vefat ederek Ahaveyn Mescidi haziresinde defnedilmiş (Hadîka).
4- Ahaveyn mescidi vakfiyesi Ahaveyn Mehmed adına Şa‘ban 903 [Nisan 1498]’de tescil edilmişdir. Vâkıfın şartı tevliyet kendisinden sonra hanımı Safiye Hâtun’a, Safiye’den sonra salih bir kimseye verilecektir. Vakfın tahriri sırasında Hüsam isminde bir kimse mütevelli imiş. (İVTD 953/1546).
5- Molla Ahmed 910 sonlarında [Mayıs 1505] dünyaya gelmişdir (Nev‘îzâde).
6- Sâdi Çelebi’nin İstanbul kadılığı 930 [1523/24] – 940 [1533-34] yılları arasındadır (İlmiyye Sâlnâmesi).
7- İsrafilzâde Fahreddin Efendi 943 [1536/37]’de vefat etti (Habîbî Ahmed, İbrahim b. Ahmed, Taşköprülüzâde Ahmed)
Görüldüğü üzere birbirini nakzeden çelişkilerle dolu bu verilerle sağlıklı bir sonuca varmak mümkün görülmüyor. Bu bakımdan mescidin inşa tarihi ancak kesin bilgiye ulaşılınca mümkün olacaktır.
Prof. Dr. Ahmet Kala da İVTD ve Hadika’daki bilgilerden hareketle şu neticeye varmışdır: “-Ahaveyn Mehmed adına düzenlenen vakfiyenin ve açılan caminin, Ahaveyn Mehmed ve Ahmed kardeşlerin vefat tarihine göre 69 yıl önce olduğu anlaşılmaktadır. Vakıf onaylanıp caminin açıldığı tarihte Ahaveyn kardeşlerin çok genç yaşta hatta çocuk yaşta oldukları anlaşıldığına göre vakfı ve camiyi, caminin haziresinde gömülü olan babaları Kasım’ın çocukları adına yaptırdığı veya baba Kasım’ın cami tamamlanmadan ölümü nedeniyle vakfın dolayısıyla caminin, Ahaveyn Mehmed adına onaylandığı anlaşılmaktadır”19 der.
Merhum İ. H. Uzunçarşılı’nın naklinden öğrendiğimize göre Mevlânâ Mehmed 894/1489’da Sahn-ı Seman müderrisi olduğuna göre, Nev’îzâde’nin 910’dan sonra doğdu demesinin yanlışlığı anlaşıldığı gibi, vakfiye tarihi 903’de vâkıf Molla Mehmed’in vakıf şartlarından vâkıfın ehliyet-i kâmile sahibi bulunduğu da görülüyor. Netice itibariyle Ahaveyn Molla Mehmed’in unvanı olup camiyi kendisi yaptırmış ve vakfını da tesis etmişdir denilebilir.
Arşiv kayıtlarında Hırka-i Şerif civarında, Nezd-i Mesih Paşa, Yenibağçe kurbünde, Atik Ali Paşa kurbünde, Eski Ali Paşa civarında şeklinde tarif edilen Ahaveyn Mescidi’nin güncel adresi Fatih, Akşemseddin Caddesi’yle Çukur Çeşme Sokağı köşesinde, Mimar Sinan Mescidi’nin az yukarısında, 28 pafta, 2708 ada, 38-39 parsel idi.20 Vâkıf Mehmed b. Kasım 100 bin akçe ve ciltli Kur‘ân-ı Kerim cüzleri vakfetmiş. Vakfın gelirinden imama yevmî 4, müezzin ve kayyıma 2,5, kâtibe 1, kandil yağına 1,5, beş cüzhanın her birine 1, câbiye 2 akçe, nazıra yılda 15 akçe, mütevelliye hasılın (gelirin) öşrü (onda biri) şart koşmuştur. Sonraki tarihlerde ücretlerde artışlar yapılmışdır. Hanımı Safiye binti Abdullah mahallede bir mekteb yaptırmış ve vakfını kurmuşdur.21 Mahalle halkından Yusuf b. Abdullah kurduğu para vakfından yılda bir hatim okuması şartıyla mescid imamına 50 akçe verilmesini ve 30 akçe ile mum alınmasını şart etmişdir.22 Yine mahalle sakinlerinden Hacı Bayram’ül-Haşşab iki yir ev ve bahçe vakfederek birinde imamın, diğerinde müezzinin oturmasını istemişdir.23 Mahalle sakinlerinden Süleyman b. Yusuf da para vakfından yılda 50 akçe verilerek bir mescid imamının hatim okumasını, mescide 25 akçe ile kandil yağı alınmasını, 15 akçe de kandil yakıcısına verilmesini şart koşmuş.24 Mehmed b. Seydî de vakfından her gün sure-i Yâsin okumak üzere imam veya müezzine yılda 150 akçe, mescidin aydınlanması için yılda 30 akçe, ibrik için 10 akçe harcanıp arta kalan gelirin Aşura günü fukara için taama sarf olunmasını istemişdir.25 Hasna binti Abdullah iki katlı evini vakfederek yılda bir hatim okuması şartıyla mescid imamının tasarrufuna bırakmışdır.26 Hasna binti Abdullah’ın diğer bir vakfı daha vardır ki, bunda sahip olduğu bahçeli evini kocasına bırakıyor, onun vefatından sonra iki yılda bir hatim okuması şartıyla mescid müezzinine şart koşmuş.27 Mahalle sakinlerinden Hacı Bâlî b. Mehemmed de Mimar Sinan Mahallesi’nde olan hücrelerinden birini, akşam namazından sonra bir aşr-ı şerif okuyarak Resulullah (asm) ruhuna bağışlaması şartıyla mescid imamının tasarrufuna şart koşmuş.28 Nisa binti Hasan vakfında günde bir akçe verilerek her sabah namazından sonra ruhuna bir Yâsin, bir akçe de müezzine verilerek her akşam namazından sonra Tebareke suresi okuyarak ruhuna hediye etmesini istemektedir.29 Ahmed Beğ b. Abdullah vakfından mescid imamı 1,5 ve müezzini günde 1,5 akçe alıp vâkıfın vakfettiği Mushaf’dan bir cüz okumaları şart koşulmuş.30 Ahmed Beg b. Abdullah’ın diğer bir vakfından iki şem‘-i asel (balmumu) alınarak mescide konulması, imama bir akçe verilerek günde bir aşr-ı şerif okuması, sabah namazından sonra bir Yâsin okuması için müezzine yılda 360 akçe verilmesine ve 40 akçe de vakfettiği cüzlerin tamirine harcanmasını şart koşmuşdur.31 Ahaveyn Mescidi’nde okunmak üzere Kebeci (Keçeci) Abdülbâki Çelebi vakfından yevmî iki akçe ile cüzhan vazifesi bulunmaktadır.32
Vakfın tevliyeti önce vakıf üzerinde, sonra hanımı Safiye Hanım’a, onun vefatından sonra da salih bir kimseye meşruta idi.33 Nezareti ise önce İstanbul kadısı üzerine meşruta iken34 1827 yılında Evkaf Nezareti kurulunca buraya devrolundu.35
953 (1546) Târihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri’nde kayıtlı bulunan mescid vakfı 1009 (1600) tarihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri’nde bulunmamaktadır. Anlaşılan o ki aradan geçen 54 sene içinde vakfın asl-ı malı yani sermayesi olan 100 bin akçe bilmediğimiz bir sebeple erimiş olduğunu 1600 tahririnde yazılmamışdır.36
Mescid bölgesini de etkileyerek 51.000 ev, 2283 dükkân, 171 cami, mescid, 1601 mekteb ve medresenin yandığı 1718 yangınında; 77.400 ev, 34.200 dükkân, 325 değirmen, 150 medrese, 159 cami, mescid, 36 hamamın yandığı, bir hayli can kaybının bulunduğu 1756 yangınında; 1782 yangınından37 sadece 1756 tarihli yangında caminin kurşunlarının eridiğinden tamir olunduğunu 23 L 1169 [21.07.1756] bir hüccetden öğreniyoruz.38 Diğer büyük yangınlarda ne derece hasar gördüğü hususunda bir kayda rastlayamadım.
3 B 250 [05.11.1834] tarihli kadı sicilinde Ahaveyn Camii mütevellisi kadıya müracaat ederek caminin tamire şiddetle ihtiyacı olduğunu, Evkaf’da beş yüz kuruşu bulunduğu, ayrıca hayır sahiplerinden Şerife Hâcca Habibe isimli hanım vefatından önce caminin tamiri için iki bin beş yüz kuruş verilmesini vasiyet ettiğinden camiye ait toplam üç bin kuruş bulunduğunu ve bu para ile caminin tamiri yapılması için izin istemiştir.39 27 B 1250 [29.11.1834] tarihli bir evkaf defter kaydında da caminin tamire muhtaç olduğu, evkaf hazinesinde cami vakfına ait 475 kuruş bulunduğu; merhume Hacce Ümmügülsüm Hâtun’un caminin tamiri için 2500 kuruş vasiyet ettiği ve böylece toplam 2975 kuruşu bulunduğu; 2694,5 kuruş harcanarak gerekli tamirat yapıldığı görülüyor.40
1894 depreminde mescidin ve müezzin meşrutahanesinin hasar gördüğü tesbit edilmişdir.41 Muhtemelen depremden sonra tamir olunmadan kalmış olmalı ki, 25 C 1325 [05.08.1907] tarihli vesikalarda mescidin mail-i inhidam [yıkılmaya yüz tutmuş] olduğundan keşf-i sânîsi yapılıp, 286 kuruş kurşun masrafı ve bazı mahallerin tamiri için 8100 kuruş toplam 8386 kuruşa tamir edileceği tesbit edilmiş ve yapılması için sadrazam emri çıkmışdır.42 Cami 13 Haziran 1918’de çıkarak rüzgârın etkisiyle kısa sürede Haseki, Şehremini, Yenibahçe, Koca Mustafa Paşa taraflarını yakan yangında zarar görmüş ve onarılmadan uzun yıllar o vaziyette kalmışdır.
20.12.1936 tarihli Cumhuriyet gazetesinde görülen ilâna göre caminin enkazı Vakıflar Umum Müdürlüğü tarafından 56 liraya satışa çıkarılmış43 ise satılamamış olmamalı ki, 212 numaralı Encümen Dosyası’nda 6.5.1938’de “harap vaziyette mescid yeri” notu düşülmüşdür. Aynı dosyada 18.12.1932 tarihli dört fotoğraf bulunmaktadır.44 1938’den sonra da gerekli tamirat yapılmadığından yıkıma terkedilmiş, daha sonra arsası üzerine binalar inşa edilmişdir.45
Mescide minber konularak camiye dönüştürülmesi tarihini tesbite yarar bir belgeye rastlayamadım. 1834 tarihli bir vesikada cami olarak gösterilmesinden muhtemelen 1782 yangınından sonra ihya edilirken minber konulup camiye dönüştürülmüş olmalıdır.
Cami, Ayverdi haritasında Molla Ahaveyn Camii, Alman Mavileri’nde Monla Ahmed Camii adıyla, Necib Bey haritasında ise ismi verilmeden cami olarak işaretlenmişdir. Eserin bulunduğu parsel, mer‘i planda cami alanı adıyla kayıtlı olup, dinî tesis alanı olarak belirlenmiştir.46
Molla Ahaveyn Mahallesi yüzyıllar sonra 1926’da Muhtesip İskender Mahallesi içine alınmışdır.47
___________
1- Ömer Lutfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri, 953 (1546) Târihli, İstanbul, 1970, s. 412; Mehmet Canatar, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri, 1009 (1600) Târîhli, İstanbul, 2004, s. 675; Ahmet Kala, İstanbul’un Kaybolan Kültür Varlıkları Suriçi (Fatih) Camileri ve Mescidleri -I-, İstanbul: İBB Etüd Ve Projeler Daire Başkanlığı, 2014, s. 29.
2- Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), EV.d, 9768, v. 7/b; VGM. DEFTER, 12-37; EVKAF MÜFETTİŞLİĞİ, 416-542; VGM, 133-72-480; EV.MH, 669-80; EV.MKT.CHT, 591-39; AE.SABH. I, 187-12452; AE.SSLM. III, 145-8733; C.EV, 647-32617; C.EV, 416-21078; İ. Aydın Yüksel, Osmanlı Mimârîsinde II. Bâyezid Yavuz Selim Devri (886-926/1481-1520), İstanbul, 1983, s.286
3- BOA. A.{DVNSRSK.d…121, s. 69; Ayvansarâyî Hafız Hüseyin, Ali Sâtı‘, Süleyman Besim, Hadîkatü’l-Cevâmi‘ İstanbul Câmileri ve Diğer Dînî-Sivil Mi‘mârî Yapılar (Bundan sonra Hadika), Hazırlayan: Ahmed Nezih Galitekin, İstanbul, 2001, s. 74; Reşad Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul, 1941, C. 1, s. 263; İstanbul Kültür Ve Sanat Ansiklopedisi, İstanbul, 1982, C. 1, s. 334; Heyet, Fâtih Câmileri Ve Diğer Târihî Eserleri, İstanbul, 1991, s. 51; Encümen Dosyası, No: 212, İstanbul, 1938
4- BOA. EV.MKT.CHT, 612-30; EV.MKT.CHT, 612-67; EVKAF MÜFETTİŞLİĞİ, 411, v. 1/a; Y.A.RES, 148-53
5- EVKAF MÜFETTİŞLİĞİ, 411-03.
6- Ömer Lutfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, s. 412.
7- Nev‘îzâde Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik Fî Tekmiletiş-Şakâ’ik Nev‘îzâde’nin Şakâ’ik Zeyli, Hazırlayan: Suat Donuk, İstanbul: Yazma Eserler Kurumu, 2017, C. 1, s. 366, 478.
8- Tetimmetü’ş-Şakâ’iki’n-Nu‘mâniyye şık Çelebi’nin Şakâ’ik Zeyli, Hazırlayan: Muhammet Hekimoğlu, İstanbul: Yazma Eserler Kurumu, 2022, s. 122, 124
9- Târih-i Nişancı Mehmed Paşa, İstanbul, 1290, s. 157; Târih-i Nişâncı Paşa, Hazırlayan: Rukiye Özdemir, Ankara: TTK, 2022, s. 187.
10- Ed-Devhatü’l-İrfâniyye Fî Ravzati Ulemâ‘i’l-Osmâniyye Habîbî’nin Şakâ’ik Tercümesi, Hazırlayan: Ramazan Ekinci, İstanbul: Yazma Eserler Kurumu, 2021, s. 254.
11- Fahreddin b. İsrafil hk. bkz. İbrahim bin Ahmed el-Amâsî, Tercüme-i Şakâ’ik-i Nu‘mâniyye Amâsî’nin Şakâ’ik Tercümesi, Hazırlayan: Gökhan Alp, İstanbul: Yazma Eserler Kurumu, 2021, s. 521; Taşköprülüzâde Ahmed Efendi, Eş-Şakâ’iku’n-Nu‘mâniyye Fî Ulemâi’d-Devleti’l-Osmâniyye, Hazırlayan: Muhammet Hekimoğlu, İstanbul: Yazma Eserler Kurumu, 2019, s. 748; Muhtesibzâde Mehmed Hâkî, Mecma‘u’l-Eşrâf, Hazırlayan: Mehmet Yunus Yazıcı, İstanbul: Yazma Eserler Kurumu, 2021, s. 492; Habîbî Ahmed bin Derviş, Ed-Devhatü’l-İrfâniyye Fî Ravzati Uemâ’i’l-Osmaniyye, Hazırlayan: Ramazan Ekinci, İstanbul, 2021, s. 511.
12- Nev‘îzâde Atâyî, age, s. 478; şık Çelebi, age, s. 124, 126.
Kanunî dönemi ricalinden olan Kara Ahmed Paşa önce kapıcıbaşı, mîr-i alem, yeniçeri ağası, ardından Rumeli beylerbeyi, 3. ve 2. vezir olduktan sonra 1553’de veziriâzamlığa getirildi. 1555’de idam edildi. Muasırları kendisinin cesur, adil, mütedeyyin, gayretli ve hayırperver bir zât olduğunda ittifak ederler. (M. Cavid Baysun, “Ahmed Paşa (Kara Ahmed Paşa)” maddesi, Millî Eğitim Bakanlığı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 1965, C. 1, s. 193; Feridun Emecen, “Kara Ahmed Paşa” maddesi, Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 2001, C. 24, s. 357-358).
13- Nev‘îzâde Atâyî, age, s. 366-368; şık Çelebi, age, s. 122-124; aynı eser 1268’de Matbaa-i mire’de basılmış ve bu baskının tıpkıbasımı analitik dizin ile Abdülkadir Özcan tarafından 1989’da yeniden yayımlanmışdır, s. 57-58.
14- Nev‘îzâde Atâyî, age, s. 631.
15- “- Tokuz yüz on hududunda haziz-i ademden evc-i su‘ud-iktirân-ı vücuda su‘ûd ve rud-ı mâa‘u’l-hayât-ı zindegânîye vürûd eyleyüp …” Nev‘îzâde Atâyî, age, s. 478.
16- Sâdi Çelebi, 930 [1523/24] tarihinde İstanbul kadısı olup on yıl bu görevi sürdürmüşdür (Seyit Ali Kahraman, A. Nezih Galitekin, Cevdet Dadaş, İlmiyye Sâlnâmesi, İstanbul, 1998, s. 304.
17- Aşık Çelebi, age, s. 126-128; Nev‘îzâde Atâyî, age, s. 478-479.
18 – Mustafa Özdamar, İstanbul Vakıf Hayrât ve Ziyâret Rehberi, İstanbul, 2016, s. 354. Bu yedi defterin tıpkıbasımlarıyla birlikte bir tenkidli metninin yayımlanması konu için son derece önemlidir.
19 – Ahmet Kala, İstanbul’un Kaybolan Kültür Varlıkları Suriçi (Fatih) Camileri ve Mescidleri-I-, İstanbul: Etüd Ve Projeler Daire Başkanlığı Tarihi Çevre Koruma Müdürlüğü, 2014, s. 29.
20 – Ahmet Kala, age, s. 29; Heyet, Fatih Camileri, s. 51.
21- Ömer Lutfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, s. 4130 Mehmet Canatar, age, s. 675.
22- Ömer Lutfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, s. 413.
23- Ömer Lutfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, s. 413; Mehmet Canatar, age, s. 675.
24- Ömer Lutfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, s. 413.
25- Ömer Lutfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, s. 413.
26- Mehmet Canatar, age, s. 676.
27- Mehmet Canatar, age, s. 676.
28- Mehmet Canatar, age, s. 676.
29- Mehmet Canatar, age, s. 677.
30- Mehmet Canatar, age, s. 677.
31- Mehmet Canatar, age, s. 678.
32- BOA, C. EV, 416-21078; C. EV, 115-5709; C. EV, 93-4617
33- Ömer Lutfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, s. 412.
34- BOA. AE.SABD. I, 187-12452; AE. SSLM.III, 145-8733; AE.SSLM. III, 23-1296; C.EV, 647-32617.
35- BOA. Y.A.RES, 148-53
36- Mehmet Canatar, age, s. XVIII, Tahsin Özcan, Osmanlı Para Vakıfları, Ankara: TTK, 2003, s. 320-321.
37- Mustafa Cezar, “Osmanlı Devrinde İstanbul Yapılarında Tahribat Yapan Yangınlar Ve Tabii fetler”, Türk San’atı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri -I-, İstanbul, 1963, s. 347-279; Kemalettin Kuzucu, “Osmanlı Başkentinde Büyük Yangınlar Ve Toplumsal Etkileri”, Osmanlı, Ankara:Yeni Türkiye Yayınları, 1999, s. 686-699.
38- BOA. EV.HMH.d, 6364, v. 13/b-14/a.
39- EVKAF MÜFETTİŞLİĞİ, 411, v. 1/b.
40- BOA. EV.d, 9768, v. 7/b.
41- Sema Küçükalioğlu Özkılıç, 1894 Depremi Ve İstanbul: İş Bankası Kültür, 2015, s. 564.
42- BOA. Y.A.RES, 148-53.
43- Anılcan Sıçrayık, İstanbul’da Eski Eser Tahribi (1908-1938) [ Marmara Ün. Türkiyat Ens. Atatürk İlkeleri Ve İnkılâp Tarihi Anabilim Dalı’nda yüksek lisans tezi. Basılmamış], 2019.
44- Prof. Dr. Ahmet Kala, age, s. 31.
45- Prof. Dr. Ahmet Kala, age, s. 31.
46- Prof. Dr. Ahmet Kala, age, s. 31.
47- Erol Ölçer, Şehir Sokak Hafıza Kuyulu’dan Biçki Yurdu’na Osman Nuri Ergin İle İstanbul Sokak Adları, İstanbul: Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayını, 2014, s. 467. Ekrem Hakkı Ayverdi merhum, mahallenin Muhtesib İskender ve Mimar Sinan mahallelerine tevzi olunduğunu söyler (Ömer Lutfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, s. 412.