Kuş Pazarı
Surların Dibinde Bir Kuş Ticareti: Edirnekapı Kuş Pazarı
Kadriye Beyza Kirenci
Osmanlı İmparatorluğu döneminde kuşbazlar, özellikle kuş avcılığı, güvercin yetiştiriciliği ve egzotik kuşların bakımı konularında büyük bir itibar sahibiydiler. Bu kuşbazlar kuşların bakımı, beslenmesi, eğitimi ve hastalıklarının tedavisi konularında uzmandılar ve özellikle güvercinler, şahinler, bülbüller ve diğer av kuşları ile ilgilenirlerdi. Kuşları eğitir, onların belirli beceriler kazanmalarını sağlarlardı. Aynı zamanda kuşlarını sergilemek ve bu kuşların yeteneklerini gösterip satmak amacıyla da çeşitli gösteriler, yarışmalar ve pazarlar düzenlerlerdi. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde yazdığına göre 1600’lü yıllarda İstanbul’da Saray dışındaki kuşçu dükkânlarında altı yüze yakın kuşbaz çalışmaktaymış. Bu dönemde özellikle avcılık için eğitilen kuşlar çok değerliydi, saray içinde ise güvercinler habercilikleri dolayısıyla uzun yıllar değerli varlıklar arasında sayılırdı.
Osmanlı’da kuşlara olan bu ilgi, şehre gelen yabancılar tarafından da dikkat çekmekteydi. Avusturya elçisi olarak İstanbul ve Anadolu’da uzun yıllar yaşayan Ogier Ghislain de Busbecq 16. yüzyıl İstanbul’u hakkında en yetkin kaynaklardan biri olan Türk Mektupları adlı eseri kaleme almış ve bu eserde Türklerin kuşlara olan ilgisini şu şekilde dile getirmiştir: “Kuşbazlar, ellerindeki kafeslerde bulunan kuşları, insanlardan aldıkları para karşılığında serbest bırakırlardı. Ağaçlara konan kuşları izleyen insanlar da ‘Bak, ne güzel de ötüp bana teşekkür ediyor’ diyerek sevinirlerdi.”
Osmanlı döneminde kuşlara olan bu ilgi ve alaka sebebiyle kuş pazarları kuruluyor ve buralar kuş meraklıları ve yetiştiriciler tarafından sıkça ziyaret edilen yerler oluyordu. Bu anlamda Osmanlı döneminde İstanbul, kuş pazarları açısından önemli bir merkezdi. Bunun yanında Edirne, Bursa ve İzmir gibi diğer büyük şehirlerde de kuş pazarları bulunurdu. Aynı zamanda saray bahçeleri ve özel mülklerde de kuşların sergilendiği ve satıldığı küçük pazarlar ve alanlar oluşturulurdu.
Bugün kuşlara olan merak hâlâ devam ediyor. Kuş pazarları da kurulmaya devam ediyor. Edirnekapı Kuş Pazarı da bu gelenek arasında önemli bir maziye sahip. Tekfur Sarayı’nın hemen dibinde surlara dayanmış olarak kurulan kuş pazarı, pazar günleri günün erken saatlerinde açılarak öğleden sonra 14.00’e kadar 20 TL giriş ücreti ile meraklılarını ağırlıyor. Surların önüne yerleştirilen seksene yakın farklı kuş tezgahının geneli çeşitli güvercin tiplerinden oluşuyor ve bu güvercin tiplerinden en öne çıkanın Mardin Kuşu olduğu belirtiliyor. İki bölümden oluşan pazarda güvercinlerin bulunduğu büyük alanın yanında horozların, tavukların, kanaryaların ve yakalanması yasak olan saka kuşlarının satıldığı bir bölüm de var.
Kafeslerde alıcılarını bekleyen kuşlar için kuşbazlar, en iyi yetiştirme alanının toprak olduğunu söylüyor ve bazı kuşların yerini sevdikten sonra sahibine alışma süresinin 3 gün olduğunu da dile getiriyorlar. Alıcılar kuşun sağlıklı olup olmadığını anlamak için gözlerini ve gagasını kontrol ediyor. Müşterilerinin ilgisini toplamak ve yeteneklerini sergilemek için ise bazı kuşlar ayaklarına ip takılarak havaya atılıyor ve gösteri yaptırılıyor.
Osmanlı döneminde haberleşme aracı olarak kullanılan posta kuşları da pazarda satılan türler arasında. Satılma arifesinde bu posta kuşlarının bazıları yemlenip sulanıp hava şartları da kontrol edildikten sonra Ankara’dan ve Erzurum’dan salınarak İstanbul’a yolcu ediliyor. Ankara’dan salınan bir kuşun İstanbul’a gelme süresinin de yaklaşık dört buçuk saat olduğu söyleniyor. Kuş sahipleri, pazarda satılan güvercinlerin bakımlarının da epey maliyetli olduğunu dile getiriyor ve “kendine nasıl bakıyorsan onlara da öyle bakmak gerekiyor” diyorlar. Bunun yanında Edirnekapı Kuş Pazarı, sadece kuş ticareti yapılan bir yer olmanın ötesinde, aynı zamanda kuş meraklılarının buluşma noktası oluyor ve kuş yetiştiriciliği, hobisi üzerine sohbetler, bilgi alışverişi ve deneyim paylaşımı için önemli bir yer tutuyor. Özellikle Osmanlı döneminde yaygın olan kuş sevgisi ve kuşbazlık geleneği, bu pazarlar sayesinde nesilden nesile aktarılıyor denebilir.