Kapalıçarşı Restorasyonu Üzerine Bilim Kurulu Üyeleri Anlatıyor
KAPALIÇARŞI RESTORASYONU ÜZERİNE
-RESTORASYON BİLİM KURULU ÜYELERİ ANLATIYOR-
- Fatma Karaca Meşe
SUR İÇİNİN GELENEKSEL TİCARET BÖLGESİNİN TAM ODAĞINDA, NURUOSMANİYE İLE BAYEZİD CAMİLERİ ARASINDAKİ ALANDA YAYILAN KAPALIÇARŞI, İSTANBUL VALİLİĞİ, FATİH BELEDİYESİ VE KAPALIÇARŞI YÖNETİMİ İŞ BİRLİĞİYLE RESTORE EDİLİYOR. ÇARŞININ TARİHİNDEKİ EN KAPSAMLI ONARIM PROJESİ; MİMAR, SANAT TARİHÇİSİ, BİZANS VE OSMANLI ARKEOLOGLARI, MALZEME VE STATİK UZMANLARINDAN OLUŞAN BİLİM KURULUNUN GÖZETİMİNDE GERÇEKLEŞTİRİLİYOR.
Kapalıçarşı… İç içe geçmiş yüzlerce sokağıyla âdeta sınırları içinde küçük, kapalı bir şehir. Kendine özgü alışveriş kuralları ve açık dükkân anlayışıyla, yılda 45 milyon ziyaretçiyi ağırlıyor. Sur içinin geleneksel ticaret bölgesinin tam odağında, Nuruosmaniye ile Bayezid camileri arasındaki geniş alanda yayılan bu abidevi yapı, İstanbul Valiliği, Fatih Belediyesi ve Kapalıçarşı yönetimi arasında imzalanan “Kapalıçarşı’nın Beden Duvarlarının ve Sokaklarının Düzenlenmesine İlişkin” protokolle restore ediliyor.
Ticari faaliyetlerin aksamaması ve ziyaretçi akışının kesintiye uğramaması için proje 5 etap hâlinde planlandı. Restorasyonun yenileme alanına ilişkin çalışma ilkeleri; projelendirme, yönetim planı, alt yapı, beden duvarları ve çatı restorasyonu olarak belirlendi. 2009 yılında başlatılan projelendirme aşaması 2014 yılında sonlandı. Ardından Kapalıçarşı içinde yer alan adalara ilişkin rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri onaylandı. Çarşıyı çevreleyen hanların proje onay süreci ise devam ediyor.
Kapalıçarşı’nın restorasyon aşamalarını “Kapalıçarşı Restorasyon Bilim Kurulu” üyelerine sorduk.
“PROJEDE BELİRLENEN İLKELER YOL HARİTAMIZ OLDU.”
Kapalıçarşı restorasyon çalışmalarının projelendirme süreci, projenin ilkelerini ve yol haritasını belirleyen ilk ve en önemli adım. Kapalıçarşı Projesi Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Kemâl Kutgün Eyüpgiller Kapalıçarşı projesinin temel dinamiklerini belirleyen ilkelerin projenin gidişatı açısından fevkalade önem arz ettiğini, ayrıca bu prensiplerin kurul açısında da bir yol haritası değerinde olduğunu belirterek şunları söyledi:
Sur içindeki en önemli kültür miraslarımızdan Kapalıçarşı, yüzyıllara yayılmış yapılanma ve değişim süreçleriyle günümüze kadar gelmiş olup hâlen İstanbul’un en önemli turizm çekim noktalarından biridir. Tarihi Yarımada’da geleneksel ticaret bölgesinin merkezindeki Kapalıçarşı’nın tarihî değeri korunarak ve esas işlevi sürdürülerek, özgünlüğüne zarar verilmeden, çağdaş yaşam koşullarıyla uyumlu hâle getirilmesi amacıyla hazırlanan projenin 1.etabı 2009’un Kasım ayında başlatıldı. Kapalıçarşı üst örtülü kısmın ve hanların yer aldığı bu etabın çalışmaları; Prof. Dr. Turgut Kocatürk, Prof. Dr. Hasan Heperkan, Prof. Dr. Selçuk Mülayim, Doç. Dr. Mesut Şimşek, Dr. Mustafa Kemal Sevindir hocalarımızın da desteği ile restorasyon uzmanı yüksek mimar, mimar, restoratör, harita mühendisi, harita teknikeri, inşaat mühendisi, makine mühendisi, elektrik mühendisi gibi birçok disiplinden yaklaşık 40 kişilik bir ekiple yürütüldü. Proje kapsamında ilk olarak yağışlarda taşkınlar yüzünden hasar gören çatı onarıldı. Çatıda GPS (Küresel Konumlama Sistemi) ile konumlandırma, mümkün olan her alanda total station (takeometre) cihazları ile ölçümler yapıldı ve çatının rölövesi alındı. Bunu takiben cephe rölöveleri ve Kapalıçarşı içinde yer alan dükkân ve hanların 1/50 çizim tekniğine uygun olarak rölöve çizimleri tamamlandı.
Daha sonra literatür taramaları yapılarak Kapalıçarşı’nın geçirdiği deprem, yangın, hasar ve bozulmalar tespit edildi. Yapının tarihçesi, eski harita ve fotoğraflar incelenerek proje danışman hocalarımızın gerek statik gerekse sanat tarihi raporları ışığında dükkân ve hanların yenileme avan projeleri, rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlandı.
Projeler koruma kurullarınca onaylandıktan sonra Fatih Belediyesi tarafından restorasyon uygulaması sürecine geçildi.
“HEDEFİMİZ YIL SONUNA KADAR KAPALIÇARŞI’NIN İHALE KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTİRİLECEK OLAN TÜM İŞLEMLERİNİ TAMAMLAMAK.”
Fatih Belediyesi’nin Plan ve Proje Müdürlüğü, Kültürel Mirası Koruma Müdürlüğü, Fen İşleri Müdürlüğü ve Zabıta Müdürlüğü ile ilgili diğer birim ve personelleri bu projede aktif biçimde yer alıyor. Başkan Danışmanı harita uzmanı Erhan Oflaz, restorasyonun projelendirme aşamalarındaki ihale süreçlerini ve Kapalıçarşı’nın yönetimsel sorunlarını çözüm yöntemlerini şöyle özetliyor:
2009 yılında Eminönü ve Fatih ilçelerinin birleşmesinden sonra Fatih Belediyesi olarak gerçekleştirdiğimiz ilk ve en kapsamlı restorasyon ihalelerinden biri. Başlangıç olarak kanunların izin verdiği ölçüde, Kapalıçarşı restorasyonu projesi olarak, çevresindeki hanların da içinde yer aldığı beş etaplı bir planlama yaptık. 1. etap Kapalıçarşı’nın üstü örtülü kısmının projelendirmesiydi. Diğer etaplar da çevresindeki hanların rölöve, restitüsyon ve restorasyonlarıyla ilgili projelerden oluşuyor. Bu kapsamda Kültür Varlıklarını Koruma Fonu’ndan yaklaşık 25 milyon bir ödenek temin edildi. Ödeneğin 12.5 milyonunu İstanbul Valiliği, kalan 12.5 milyonu Fatih Belediyesi kendi bütçesinden kullandı.
Projelendirme süreci belli bir aşamaya geldikten sonra çarşının yönetimsel sorunlarına eğilmemiz gerekiyordu. Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde yapılan kadastro çalışmalarında her hücreye bir parsel numarası verildiğinden kültür varlığı parsellerindeki tüm han ve çarşıların bir yönetim problemi var. Dolayısıyla kat mülkiyetine esas bir yapı içinde yönetilmesi mümkün değil. Biz de bununla alakalı bir kanun çalışması başlattık. Böylece 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu’nun 15. Maddesine ilaveten 5366 sayılı Kanun’un 4. maddesine birer fıkra eklendi, resen yönetim planının tescil yetkisi alındı. Bunun üzerine dokuz esnaf ve dört daimî temsilciden oluşan yeni bir yönetim kurulu şekillendi. Daimî temsilciler; Valilik, Büyükşehir Belediyesi, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Fatih Belediyesi tarafından belirleniyor.
Restorasyonda, beden duvarlarının ve sokak taşlarının, mevcut kalem işi süslemelerinin yenilenmesi, beden duvarlarının depreme karşı güçlendirilmesi ve aydınlatma alt yapısının kurulmasını içeren son etaba gelindi. Fakat burada şunu da hatırlamamız gerekir, Kapalıçarşı çok büyük bir anıt eser. Geçmişten bugüne, bugünden yarına bütün sorunlarının hemen halledilmesi mümkün bir yapı değil. Ama şu noktanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz süreçte gerçekleştirilen tüm yenileme ve mevzuat değişikliği sayesinde Kapalıçarşı kimliği pekiştirildi, sürdürülebilir bir yapı olma özelliği kazandırıldı. Bu çok sevindirici.
“BU RESTORASYON SÜRECİNDE KLASİK BİR ŞANTİYE YÖNETİMİNİN ÖTESİNE GEÇİLDİ.”
Restorasyon çalışması kapsamında oluşturulan Bilim Kurulunda mimar, sanat tarihçisi, Bizans ve Osmanlı arkeologları, malzeme ve statik uzmanları bulunuyor. Bilim Kurulunun, restorasyonun her aşamasında uyumlu bir ekip hâlinde çalıştığını belirten Beden Duvarları Restorasyon Bilim Kurulu üyesi restoratör yüksek mimar İhsan Sarı bize restorasyonla ilgili şunları söylüyor:
Kapalıçarşı’nın özgün ve tarihî kimliğini zedeleyen sorunları bertaraf etmek için Fatih Belediyesi öncülüğünde burada bir restorasyon çalışması başlattık. Bu kapsamda oluşturulan Bilim Kurulunun görüş ve tavsiyeleri doğrultusunda proje başarıyla yürütülüyor. Normalde restorasyon çalışmasına çatıdan başlanmaz, ama biz ilk olarak çatıya el attık. Kapalıçarşı’nın konumu ve özel durumu, bizi klasik bir şantiye yönetiminin ötesinde hareket etmeye zorladı, böyle bir karar aldık. 32 bin m2’lik muazzam genişlikte bir alanı kaplayan kiremitlerin tamamı değiştirildi.
Ayrıca Kapalıçarşı’da bazı mekânlarda çatı ile temel arasında ciddi sorunlar tespit edilmişti. Kanaatimce bazı hanlarda yapılan kuyum işlemesi sırasında yoğun miktarda kullanılan siyanür sebebiyle altyapıda ciddi statik sıkıntılar oluşmuş, siyanür tüm altyapıyı eritmiş. Restorasyon çalışmasıyla ile bu sorunu da ortadan kaldıracak müdahalelerde bulunduk. Restorasyon kapsamında Kapalıçarşı’nın kanalizasyon ve su altyapısı da yenilendi.
“KAPALIÇARŞI’NIN KAOTİK ATMOSFERİ İNSANLARI CEZBEDİYOR.”
İhsan Sarı sözlerine şöyle devam ediyor.
Çatı ve altyapı çalışmalarını takip eden süreçte çarşının görünen yüzü olan iç
mekânların döşeme ve tavanın konsolidasyonu ve restorasyonuna geçildi. Yaklaşık
15 bin m2’lik zemin döşemesinde tamamen yerli malzeme kullanıldı.
Vurgulanması gereken bir diğer nokta da aydınlatma altyapısıyla ilgili. Çarşının
aydınlatması dünyada yeni gelişen “busbar” tekniğiyle sağlanacak. Busbar, elektrik
enerjisinin dağıtım ve taşınması için tasarlanmış prefabrik ve modüler bir sistem.
Kapalıçarşı uzun süreli kapatılamadığı için bu yöntem tercih edildi. Bilindiği gibi, Kapalıçarşı’nın en ayırt edici özelliği herkesi cezbeden kaotik atmosferidir. Her gün dünyanın dört bir yanından gelmiş ortalama 750 bin ila 1 milyon insan burayı ziyaret ediyor. Dolayısıyla muazzam bir hareketlilik gösteren bu mekânın restorasyonu özel teknikler ve belli bir disiplin gerektiriyor.
“UYGULAMA AŞAMALARINDA ÇARŞININ İŞLEYİŞİNDE BİR KESİNTİ YAŞANMAMASINA VE ESNAFIMIZIN HASSASİYETLERİNE ÖZEN GÖSTERİYORUZ.”
Restorasyonun Bilim Kurulu üyelerinden, statik uzmanı Doç. Dr. Mehmet Selim Öktem, Kapalıçarşı’nın güçlendirme çalışmalarıyla ilgili durumu şöyle özetliyor:
Yüz yıllık periyotlara bakıldığında, tabii ki her tarihî yapı gibi Kapalıçarşı da şiddetli depremlere maruz kalmış. Yapı pratiği açısından 1894 depremi sonrasında ciddi hasar gördüğünü elimizdeki belgelerden ve fotoğraflardan anlıyoruz. İçinde çok sayıda dükkân barındırması ve yılın her mevsimi turizme açık bir bölge olması sebebiyle burada herhangi bir çalışma yapmak hayli zor. Tüm parametreleri hesap etmek, ihtimalleri düşünmek durumundayız. Yapı pratiği açısından neler yapabileceğimize birlikte karar veriyoruz. Yapı içindeki kullanıcılara ve turistlere minimum etki edecek şekilde, onların hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak elimizdeki imkânlar doğrultusunda onarımları yapıyoruz. Halkın yoğun kullandığı güzergâhlardaki hasarları öncelikli olarak dikkate aldık, müdahalelerimizi buna göre yaptık. Sırayla tonozlarımızı, kubbelerimizi ve sütunlarımızı güçlendiriyoruz. Özetleyecek olursam, karar alma mekanizmasında istişareye, çarşının işleyişinde kesinti yaşanmamasına ve kalıcı pratik çözümlerin uygulanmasına özen gösteriyoruz.
Ara Başlık: UYGUNLUK VE SAĞLAMLIK BİZİM İÇİN ÖN PLANDA
Restorasyonun Bilim Kurulunda görev alan arkeolog Prof. Dr. Sait Başaran uygulamada kullanılacak malzemelerin temininde hassas davrandıklarını söylüyor:
Restorasyonda tercih edilen malzemede eskiyle uyumuna azami dikkat edilmelidir. Osmanlı döneminde yapılanla yeni yapılanın malzeme konusunda benzerliği ön planda olmalıdır. İkinci husus da sağlamlık elbette. Biz burada iki unsura da dikkat ettik. Bu sayede malzeme uygulamalarında çarşının çok daha uzun süre yaşamasını sağlayacak bir çalışma ortaya kondu. Böyle bir projede görev almak benim için çok önemliydi. Çalışmayı yürüten Fatih Belediyesi’ne teşekkürlerimi sunuyorum. Belediyelerin böyle güzel işler yapması takdire şayan. Bu gibi hizmetlerin devamlı olmasını diliyorum.
“TONOZ ZEMİN RENGİ SEÇİMİNDE KLASİK ÜSLUBA UYGUN SIVA TONU ESAS ALINIYOR.”
Kalem işi süslemeleri Osmanlı’da mimari yapıların tamamlayıcı unsurları arasında. Bu, restorasyonda da böyle. Kapalıçarşı restorasyonundaki kalem işi uygulamalarını, restorasyon- konservasyon uzmanı mimar Canan Akhüsük Bozkurt’a sorduk.
- yüzyıldan günümüze dek çarşının açık formdan kapalı forma dönüşümü sırasında tasarım kurgusunda birçok önemli revizeler olmuş. Zamanla açık sokakların üstü ihtiyaca bağlı olarak özellikle 1894 depreminden sonra tonoz örtüyle kapatılmış. Çarşı 1950’lerde geçirdiği yangın sonrasında yine bir yenileme görmüş. Bu yenileme esnasında tüm tonoz ve kubbe yüzeyleri çimento esaslı sıva ile güncellenmiş. Yapmış olduğumuz araştırma raspa çalışmalarında yaklaşık olarak 15 bin m2’lik bir yüzeyde 1-2 m2’yi geçmeyen özgün sıvaya ulaşabildik ve bu yüzeylerde bir bezeme tespiti henüz yapamadık. Tüm bu özgün sıvaları koruyarak konsolide ettik. Mevcut bezemeler ise 1984-1985 aralığında, beyaz tutkal ve toz boya karışımıyla yapılmış, yani yakın dönem uygulaması. Geriye dönük araştırmalarımızda, 1960’lı yıllara ait fotoğraflarda çarşı tonoz zemininde beyaz badana ve kemer kısımlarında taş taklitli bir kurgunun var olduğunu, tonozlarda herhangi bir bezemenin olmadığı tespit ettik. Bilim Kurulumuz, bu yakın dönem niteliksiz bezemelerin yüzeyden raspalanmasına karar verdi. Bu arada, işin ta başında Bilim Kurulumuzla yapılan uzun toplantılarda eldeki reel veriler etraflıca incelenmiş, II. Abdülhamid dönemi kayıtlarında çarşıya ait bezemelerin açık renk zemin üzerine uygulanmış olduğu görülmüştü. Bu veriler özgün döneme dönüş prensibi ile esas kabul edildi ve yeni desen revizasyonu koruma bölge kuruluna onaya sunuldu.
Çarşının süreç içinde maruz kaldığı müdahaleler iç mekân bezeme kurgusuna da yansımış. Özellikle 19. yüzyıla ait elimizde olan görsel verileri incelendiğimizde o döneme ilişkin bezemenin neoklasik üslupta tasarlandığını gözlemliyoruz. Fakat o dönem için işçilik ve desen düzeni konusunda bezemelerin iyi durumda olduğundan bahsetmek biraz zor. Ayrıca yakın dönemde yapılmış koyu tonlu desen renklerinin aslında özgün döneminde bu şekilde olmadığını kayıtlı bilgi ve belgeleriyle tespit ettik. Bu değerlendirmeler doğrultusunda, Bilim Kurulumuzun da destek ve önerileriyle bezeme renk tonları ve uygulama kurgularında bazı düzenlemelere gidilerek projeler hazırlandı. Tonoz zemin rengi seçiminde belgesel verilere dayanarak klasik üsluba uygun nefaset sıva tonu esas alındı. Yine klasik üslup dönem tonları dikkate alınarak desen tonları belirlendi.
ÇARŞININ RUHUNA UYGUN BİR İÇ DÜZENLEME GELECEK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ.
Beden Duvarları Restorasyon Bilim Kurulu üyesi Yüksek Mimar İbrahim Hakkı Yiğit ise Kapalıçarşı restorasyonunun mekânın sürekliliğine ve ticari fonksiyonlara olan etkisini şöyle özetliyor:
Kapalıçarşı, kurulduğu zamanki işlevini devam ettiren çok mühim bir yapı. Her ne kadar bazı üretim ve ticari faaliyetlerde günümüze gelene değin birtakım değişimler yaşanmışsa da çarşı zamanının ruhunu, zengin bir kültür mirası olarak günümüze taşımayı başarıyor. Kapalıçarşı’nın, günümüzün popüler kavramlarından olan süreklilik kavramına öncülük eden devamlılığını çok önemli buluyorum. Geçmişteki üretim yapısı ve iktisadi önemine rağmen şimdilerde bazı üretim ve satış disiplinlerinin nitelikli olmaması çarşı için elbette bir eksiklik. Hep dile getirdiğimiz ‘çarşı ruhu’na uygun bir iç düzenleme Kapalıçarşı’yı geleceğe taşıyacaktır. Son olarak şu önemli hususu vurgulamak isterim: Ülkemizde ciddi restorasyonlardan sonra belirli periyotlarda ihtiyaca göre basit tamir ve onarımlar yapılmadığı için, yapılar bu uzun zaman diliminde ciddi arızalar alarak ağır bakım formasyonunda restorasyonlara tabi tutuluyor. Dolayısıyla restorasyonun takibinin yapılmasıyla ve iyileştirmelerin süreklilik hâlinde devam etmesiyle daha iyi neticeler elde edilebilir.
KAPALIÇARŞI’NIN UĞRADIĞI BÜYÜK FELAKET VE DEĞİŞİMLER
-1701’de meydana gelen bir yangında Eski Bedesten ile Sandal Bedesteni arasında kalan alan, Bat Pazarı (halk dilinde Bit Pazarı olarak kullanılmaktadır), Mercan Çarşısı ve Cebeci Hanı tamamen tahrip olur. Bu yangın Kapalıçarşı’nın tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Zira Kapalıçarşı’nın kâgirleştirilerek sokakların üzerlerinin kapatılmasına bu yangından sonra karar verilmiştir.
-1894’te yaşanan deprem, Kapalıçarşı’da ciddi hasar ve yıkıma sebep olur. Depremden en çok Nuruosmaniye Kapısı ile Bat Pazarı arasında kalan alan ile Cevahir Bedesteni ile Kuyumcular Çarşısı’nı içeren bölüm etkilenir. Söz konusu bölgede uzunlamasına tonozların bir bölümü ile çok sayıda küçük ve büyük dükkân yıkılır. Deprem sonrasında II. Abdülhamid bir komisyon kurarak, onarım çalışmalarını başlatır. 1896’dan itibaren 3.5 yıl süren onarım çalışmalarının ardından çarşı yeniden kullanıma açılır.
-1943’te meydana gelen yangında, Döşemeciler ve Yorgancılar bölgesinde dört sokak yanar.
-1954 yılında Kapalıçarşı oldukça büyük bir yangın felaketine uğrar. Yangında Kalpakçılarbaşı Caddesi’nin tamamı, Sandal Bedesteni ile Cevahir Bedesteni arası, Bat Pazarı, Zenneciler, eski Sahaflar, şimdiki Halıcılar Caddesi’nin bir kısmı tamamen kül olur. Kapalıçarşı, yangın sonrasında beş yıl süren bir onarım geçirir.
– 1999’da Kapalıçarşı’nın karşılaştığı son büyük felaket yaşanır. 17 Ağustos 1999’da gerçekleşen deprem çarşıya birtakım strüktürel zararlar vermiştir. Oluşan hasarlarla ilgili onarım gerçekleşmemiştir.
HASARLAR – BOZULMALAR
Kapalıçarşı’da en sık karşılaşılan mekânsal değişim, duvar kalınlıkları ile ilgilidir. Dükkânların çoğunluğunda, sınırlı olan kullanım alanını bir miktar da olsa artırabilmek amacı ile duvarların inceltilmesi yoluna gidilmiştir. Bu şekildeki müdahaleler sonucunda, 80 cm olması beklenen bir duvarın 15 cm’ye kadar inceldiği örneklerle karşılaşılabilmektedir. Çarşı içinde sıklıkla karşılaşılan bir başka müdahale ise dükkânların bölünmesidir. Birleştirilmiş dükkânlara, inceltilmiş duvarlar ve bölünmüş dükkânlara oranla daha az rastlansa da, bu sorun Kapalıçarşı içinde önemli bir mekânsal bozulma olarak göze çarpmaktadır.
Kapalıçarşı’da karşılaşılan malzeme bozulmalarının nedeni olarak başta rutubet gelmektedir. Rutubet ve buna bağlı oluşan tuzlanma, çoğunlukla bir arada gözlenmektedir. Sıva ve boya dökülmesi, kirlenme / karbon birikimi, bitki oluşumu gibi bozulmalar yaygındır. Sokakları örten tonozların ve sütunların arasında yer alan gergiler, zaman içerisinde korozyona uğramıştır. Taşta yüzey kaybı, strüktürel sorunlar, özellikle sokakları örten beşik tonozların üst kotlarında çok sayıda kılcal çatlak karşılaşılan başlıca sorunlardır.
Kapalıçarşı’da kılcal çatlakların yanı sıra, genişlik ve derinlikler ile oldukça büyük önem teşkil eden, strüktürel sorunlara dayalı çatlaklar da bulunmaktadır.