Diriliş Neslinin Mimarı Sezai Karakoç
DİRİLİŞ NESLİNİN MİMARI
SEZAİ KARAKOÇ’U
BAŞKENTLER BAŞKENTİNE UĞURLADIK
-SON GÖRÜŞMEDEN NOTLAR-
- Zeynep Karaca
Yerleşecek yer aramak
Camiinin avlusunda
Soğuk bir taşa oturmak
Gün doğmadan Şehzadebaşı’nda…
Diriliş davasının öncüsü, edebiyat ve düşünce hayatımızın büyük ve değerli ismi üstat Sezai Karakoç’u 16 Kasım 2021 tarihinde kaybettik. Aziz na’şını 17 Kasım Çarşamba günü ikindi namazını müteakip Şehzadebaşı Külliyesi haziresindeki ebedî istirahatgâhına defnettik. Ülkemizin, tüm İslam âleminin başı sağ olsun.
Sezai Karakoç’un hepimizde anlamlı bir karşılığı vardır. Kimi şiirini sever kimi hayata karşı takındığı tavra hayrandır. Kimine göre ise mütefekkir, çağımıza damgasını vurmuş bir medeniyet ideoloğudur.
Ben burada, Sezai Karakoç ile son görüşmemden söz edeceğim. Kendisini 12 Kasım Cuma günü Fındıkzade’de bulunan Diriliş Yayınları’nda ziyaret ettim. Yemek saatine denk gelmiştim. Beni sofrasına buyur etti, “Siz de yiyin!” dedi. Aç olmadığımı söyleyip kendisine teşekkür ettim. Yayınevinde yemekler genelde dışarıdan getirilirdi, vakit bulduklarında içeride yemek yapıldığı da olurdu. O günkü mönüsünde türlü vardı.
Lokmalarını ağır ağır çiğnerken arada bir öksürüyordu. “Geçmiş olsun.” deyince, “Üşüttüm.” dedi, “Pencereyi açık bırakmışım, ondan oldu.” Öksürüğünün kesilmesi için kendisine bal zencefil önerdim. O tarz ek gıdaları sürekli almaya çalıştığını söyledi. Bu konu üzerinde birkaç kelam ettikten sonra sözü yeğeninin rahatsızlığına getirdi. Telefonla aramış, konuşmuş onunla. Mahzun duruşunda, bu hadisenin tesiri de vardı. Daha sonra çaylar geldi, bir süre suskun kaldık. Ziyaretlerimiz esnasında Sezai bey, sanıldığının aksine diyaloğu, konuşmayı severdi, insanları, özellikle gençleri konuştururdu. Bazen de suskunluğu ağır basardı, hâl diliyle hasbihal ederdi.
Sonra tekrar sohbete başladık. O gün İstanbul’da yapılmış olan Türk Devletleri Teşkilatı zirvesinden, Türkmenistan’ın bu birliğe katılımın anlam ve öneminden bahsetti. Meselenin basında yeteri kadar önemsenmediğinden yakınarak bu oluşumun tüm boyutları ile tartışılması gerektiğine vurgu yaptı. Hatta bu konuda bir yazı yazmak istediğini söyledi. “İyileştikten sonra.” diye de ekledi.
Üstadın daha fazla yorulmasına gönlüm razı değildi, iznini istedim. Vedalaştık. Görüşmemiz yaklaşık bir saat sürmüştü, bunun bir son görüşme olduğunu bilmeden ayrılmıştım yanından.
İki gün sonra acı haber ulaşınca kelimeler boğazımda düğüm düğüm oldu. Ne diyeceğimi bilemedim. Sadece bir şairi değil, Türk dilinin altın çağını kaybetmiştik. Hüzünlü hislerle sele dönüp Şehzadebaşı’nda buluşan, birleşen on binlerle, Müslüman birliği için çırpınan büyük İslam münevverini başkentler başkentine uğurladık.
Sezai Karakoç, 88 yıllık ömründen geriye dev bir külliyatla, haysiyetli bir hayat hikâyesi bıraktı. Diriliş neslinin yolunu, artık birebir gerçekleşen sohbetleriyle değil, nurlu mirasıyla aydınlatacak.