Encümen Arşivi’nde Sur İçinin Hafızası Saklı
1930’ların sur içi İstanbul’unda kayıt altına alınmış 637 anıtsal eser var.
Pek çok araştırmacı ve yazarın başvuru kaynağı olan
Encümen Arşivi dijitale aktarılıyor.
ENCÜMEN ARŞİVİ’NDE
SUR İÇİNİN HAFIZASI SAKLI
Tarihi oluşturan hafızayı ortaya çıkarmanın bir yolu da, tarihî varlıkları korumak, onları günümüz koşulları içinde muhafaza edebilmektir. Eski Eserler Koruma Kurulu-Osmanlıca adıyla Muhâfaza-i Âsâr-ı Atîka Encümen-i Dâimîsi’nin temelleri, 21 Mayıs 1917’de müze dışındaki eski eserleri ve anıtları korumaya yönelik çalışmalar yapmak üzere padişah V. Mehmed dönemi sadrazamı Talat Paşa’nın tezkiresi ile İstanbul’da atıldı. Bu kurulun asıl amacı taşınmaz eserlerin tescilini sağlamaktı.
Kurulun tarihine kısaca göz atacak olursak Eski Eserler Tüzüğü’nün temelini Âsâr-ı Atîka (1869, 1874, 1884, 1906) ve Muhâfaza-i Âbidât (1914) nizamnameleri oluşturur. Osman Hamdi Bey’in hazırladığı 1906 nizamnamesi öncekilerinden farklı olarak İslami dönem eserlerini de bu yasa kapsamına dâhil etmiştir. Fakat söz konusu metnin taşınır veya taşınmaz bir eserin eski eser olup olmadığı konusunda netlik içermediği anlaşılır. Bunun üzerine Muhâfaza-i Âbidât Nizamnâmesi hazırlanır. Eski Eserler Koruma Kurulu’nun esas görevi İstanbul’da ve İstanbul iline bağlı bulunan eski eserleri ve anıtları belgelemek ve bu yapılarla ilgili yayınları hazırlamaktı.
ÖMÜR BOYU SÜREN BİR MESLEK
Bu kurum aynı zamanda eski eserlerin onarımı, taşınması ve yıkılmasından sorumluydu. Kadrosunda ise bir vekil (bakan), dört üye, bir yazman ve Âsâr-ı Atîka müzeleri mimarı bulunuyordu. Osmanlı döneminde kurul üyeliği muvakkat (geçici) değildi, üyeler kaydıhayat (ömür boyu) şartıyla görevliydi. Ancak kendi istifaları ile görevden ayrılmaları mümkündü. Bu sebeple üye seçimine, üyelerin nitelikli insanlar olmalarına azami özen gösterilirdi. Encümen’in bir diğer görevi ise bu üyeleri liyakate göre seçmekti.
Cumhuriyet’in ilanından kısa bir süre sonra Eski Eserler çeşitli kanunlarla değişik kurumlara bırakıldı. 1924 yılında halifeliğin kaldırılmasını öngören kanunda tüm saraylar, kasırlar ve bunlarla ilgili taşınmazlar ve değer içeren eserler millete ait sayıldı. Bunun bir sonucu olarak mülkiyetleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geçti. Ancak diğer eserlerin farklı kurumlara devredilmesi beraberinde birtakım olumsuzlukları da getirdi.
İLK ANIT FİŞİ ATİK MUSTAFA PAŞA CAMİİ İÇİN
Eski Eserler Koruma Kurulu, İstanbul başta olmak üzere ülke sınırlarındaki tüm taşınır/taşınmaz kültür varlıklarının fotoğraflarını çekerek bir bilgi fişine plan özelliklerini ve yapı hakkındaki görülen ve bilinen tüm bilgileri kaydeder. Böylece her yapı hakkında âdeta bir kimlik oluşturulur, sonra da bu kayıtlar içeriğine göre tasnif edilerek listelenir. Bunu yapmaktaki asıl amaç, dönem şartları içinde özellikle taşrada bulunan eski eserlerin çok fazla tahribata uğramasından kaynaklı günümüze gelememe ihtimalinden hareketle en azından kayıt altına alınmalarını sağlamaktı. İlk anıt fişi oluşturulan yapı Fatih ilçesi Ayvansaray Mahallesi sınırlarında bulunan Atik Mustafa Paşa Camii’dir.
ESERLER DİJİTAL ORTAMA TAŞINIYOR
Fatih Belediyesi ise eski eserleri koruma konusunda; Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 4 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü ile iş birliği hâlinde. Kurul Müdürlüğü’nde bulunan ve herhangi bir kopyası, herhangi bir dijital kaydı olmayan ve zaman içerisinde bozulmalara uğrayan bu nadir eserlerin tasnifini sağlayıp dijital ortama aktararak gelecek nesillere ulaşmasını hedefliyor. Çalışmanın tamamlanmasına müteakip, basılı ve dijital yayın konusu ayrıca değerlendirilecek, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile konu hakkında çalışmalar devam ettirilecektir.
EN FAZLA ESER FATİH SINIRLARI İÇİNDE
1951 yılında kurulan Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu, Eski Eserler Koruma Kurulu’nun devamı niteliğinde çalışmalar yaptı ve bugüne dek geçirdiği yapısal değişikliklerle görevini sürdürdü.
Şehrin hafızasını tutan, araştırmacı ve yazarlar için çok değerli bir kaynak olan Encümen Arşivi’nin tasnifi ile başlayan süreç tarama çalışmalarıyla devam ediyor. Çalışma tamamlandıktan sonra bu kıymetli eser dijitale aktarılmış olup bu kıymetli hazine kamuoyunun istifadesine sunulacak.
Encümen Arşivi’nde yapılan tasnif çalışmaları sonucunda Türkiye genelinde 1128 adet anıt fişine ulaşıldı. Bunlardan 637’si Fatih ilçesi sınırlarındaki eserlere ait. Fatih ilçe sınırları içinde bilgisine ulaşılan 637 adet eserin; 173’ü cami, 45’i mescit, 164’ü çeşme, 6’sı kilise, 32’si hamam, 51’i türbe… Bunun dışında arşivde ilçeye ait çeşitli sayılarda medrese, kütüphane, han, sarnıç ve muhtelif yapıların bilgileri de yer alıyor. Çalışma tamamlandığında dönem şartlarındaki yapı adedi ve türleriyle alakalı kapsamlı bilgilere ulaşmış olacağız.
Fatih, günümüzde olduğu gibi yaklaşık 100 yıl önceki İstanbul’da da tarihî eserlerin dağılımı bakımından en fazla sayıda esere sahip ilçedir. Fatih’in ardından 123 eserle Üsküdar, 78 eserle Beyoğlu, 60 eserle Eyüpsultan ve 36 eserle Beşiktaş gelmektedir. Geriye kalan anıt fişleri ise diğer ilçelere ve diğer şehirlerimize aittir.
Encümen arşivinin dijitalleştirilmesi Türkiye genelinde birçok araştırmacının çalışmalarına ışık tutacak, web üzerinden yapılacak yayın ile bulundukları illerden verilere kolaylıkla ulaşabileceklerdir.