30 Yaşından Önce Neler Yaptılar?
Fatma Karaca Meşe
Onlar sporda, bilimde, sanatta ve iş hayatında adından söz ettiren isimler. Değer yarattıkları alanlar farklı olsa da hepsinin ortak bir özelliği var: onlar 30 yaşından önce başarıyı yakalayarak genç yaşta herkese örnek oldular. Verdikleri ilhamla gelecek nesillere rol model olmaya da devam ediyorlar! Haydi, onların ilham veren hikâyelerine ortak olalım…
Aziz Sancar – Bilim İnsanı
2015 yılında aldığı Nobel Kimya Ödülü ile adını tüm dünyaya duyuran Aziz Sancar, 1946 yılında Mardin’de dünyaya geldi. Lise yıllarında futbolla ilgilenen Sancar 1963 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1969 yılında birincilikle mezun oldu. Mezuniyetinin ardından doğup büyüdüğü Mardin’e dönerek bir sağlık ocağında hekimlik yapan Sancar, hayatını değiştirecek kararı verdiğinde 25 yaşındaydı!
Hayallerinin bir sağlık ocağına sığmadığını fark eden Aziz Sancar daha öğrenecek ve yapacak çok şeyi olduğunu düşünerek NATO-TÜBİTAK bursu ile önce Johns Hopkins Üniversitesi, ardından Dallas Teksas Üniversitesi’ne gitti.[10] Dallas’ta iken üniversitenin moleküler biyoloji programlarına katıldı. Ardından Yale Üniversitesi, Kuzey Carolina Üniversitesi gibi Amerika’nın farklı üniversitelerinde uzun yıllar çalışan Aziz Sancar; Hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmalarından dolayı Amerikalı Paul Modrich ve İsveçli Tomas Lindahl ile birlikte 2015 Nobel Kimya Ödülü’ne layık görüldü. Bu üç araştırmacı, 30 yıldan uzun süre birbirlerinden bağımsız olarak ve büyük oranda bakteri hücrelerinde çalışmaktaydı. Sancar, nükleotit kesim onarımı alanında buluşlar yaptı, Tomas Lindahl ve Paul Modrich ise diğer DNA onarımı mekanizmaları olan bazı kesim onarımı ve yanlış eşleşme onarımını keşfetti.
2015 yılında ödülünü alan Sancar, “’Beni ödüle götüren, Atatürk’ün ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı eğitim devrimidir. Dolayısıyla bu ödülün sahibi, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden Anıtkabir Müzesi’dir.”’ diyerek Nobel Ödülü ile madalya ve sertifikasını Anıtkabir’e teslim etti. Fakat onun başarısı yalnızca bununla açıklanamaz. Eğitimini tamamlamış, kariyerine başlamışken daha büyük hayallerle konfor alanından çıkma cesareti göstermesi onun başarıya ulaşmasındaki en önemli etken. O bu kararı aldığında 25 yaşındaydı ve hiçbir şey için geç olmadığını düşünüyordu. Üstelik o günler, içinde bulunduğumuz dönemle kıyaslanamayacak derecede az fırsatlar sunuyordu. Cesareti, 30 yıl bir konuda aynı titizlikle çalışabilecek sabra sahip olması ve ekip çalışmasına duyduğu güven sebebiyle ondan feyz alacak çok şey var!
Suna Kan -Keman Virtüözü
1936 yılında Adana’da doğan Suna Kan, 10 yaşındayken Ankara Devlet Konservatuvarı’nda verdiği konserin ardından çok beğenilip “harika çocuk” olarak anılarak ismine özel çıkarılan bir burs fonuyla devlet destekli olarak Paris’te keman dersleri almaya başladı. Paris’te gittiği konservatuvarı birincilikle bitiren daha sonra farklı yarışmalarda da ödüller alan Suna Kan, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda solist sanatçı olarak görev aldı, Ankara Oda Orkestrası’nın kuruluşunda yer almış ve hem yurt içinde hem de yurt dışında yüzün üzerinde konser verdi. Türk sanatına katkı ve hizmetlerinden ötürü 1971’de Devlet Sanatçısı unvanına layık görüldü.
Suna Kan’ı 10 yaşında “harika çocuk”, 21 yaşında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası solist sanatçısı yaparak erken yaşta Devlet Sanatçısı unvanını almasını sağlayan başarı, henüz 5 yaşındayken başladığı keman eğitiminde çok başarılı olmasıydı. Ama yalnızca bu da değildi! Suna Kan, yaptığı işe odaklanarak azimle çalışmaya ve yaptığını özgüvenle sergilemeye devam etmiş bir isim.
Kenan Sofuoğlu – Motosiklet Yarışçısı
Motor tamircisi bir babanın oğlu olan ve kaçınılmaz olarak bu alana ilgi duyan Kenan Sofuoğlu 1983 yılında Sakarya’da doğdu. 2007, 2010, 2012, 2015 ve 2016 yıllarında Supersport Dünya Şampiyonu olan motosiklet yarışçısı, ilk yarışına ayağı sakatlanan abisi Sinan Sofuoğlu’nun yerine katıldı. 16 yaşında özel izinle katıldığı bu yarışta kalkış yarışını kazanarak dikkat çekti. Üst üste aldığı başarılarla kariyerinde 35’ten fazla zafere imza attı. 2018 yılında ise Sakarya’dan Ak Parti Milletvekili seçilerek meclise girmeye hak kazandı.
Olumsuz bir durum karşısında negatif düşüncelere kapılmadan, aleyhimize gibi görünen bir durumu fırsata çevirmek tam da 16 yaşındaki Kenan Sofuoğlu’nun vereceği bir tavsiye olurdu. Pes etmeden çalışması, olumsuz bir durumun dahi olumlu tarafına odaklanması onu 24 yaşında önce Supersport Dünya Şampiyonu sonra da tarihe geçen bir isim yaptı.
Fatih Terim – Teknik Direktör
O hayattayken efsaneleşen, ülkemizde “imparator”, İtalya’da ise büyük anlamına gelen “grande” diye anılan bir isim. Hayatı film veya belgesel olan pek çok isim olmuştur, ancak hayattayken kaç kişinin böyle bir şansı olmuştur? Evet, Fatih Terim’den bahsediyoruz elbette! 1953 Adana doğumlu olan Fatih Terim, küçük yaşlardan itibaren seyyar antep fıstığı satarak bir bacağı engelli olan babasına yardım etti. Çalıştığı için, liseden devamsızlık sebebiyle uzaklaştırma alarak eğitimini yarım bıraktı. Ancak onun futbol tutkusu her şeye rağmen devam etti.
Futboldaki yeteneğini göstermek için her fırsatta seçmelere giden, mahalle maçlarına çıkan Terim, 16 yaşında Adana Demirspor tarafından fark edilerek kaleci olarak profesyonel futbol kariyerine başladı. Alt yapıdan girmesine rağmen kısa sürede yaşıtlardan daha ileri görüşlü olması ve liderlik vasfı sebebiyle öne çıkan Terim, kısa sürede as takıma geçerek kariyerine devam etti. Ardından milli takım forması giydi ve Galatasaray’ın dikkatini çekerek “evim” dediği kulüpte uzun süre forma giydi. Futbolu bıraktıktan sonra da yine Galatasaray’da teknik direktörlük yaptı. Farklı futbol kulüplerinde de teknik adam olarak görev alan Fatih Terim, 2000 yılında Galatasaray’a kazandırdığı UEFA Avrupa Kupası ile kariyerini zirveye taşıdı. Bu başarıyla Avrupa’nın da dikkatini çeken Terim, İtalya’dan teklif alarak önce Fiorentina ardından Milan’da teknik direktörlük yaptı. Milan’daki görevinin ardından bugüne kadar Galatasaray’ın ve Milli takımın başına geçerek görev aldı. Geçtiğimiz aylarda ise istifa ederek farklı rollerde Galatasaray’da olmaya devam edeceğini söyledi.
Fatih Terim’i bu kadar başarılı yapan neydi dersiniz? Tutkusundan şartlar ne olursa olsun hiç vazgeçmemesinin yanı sıra Terim’in başarısının sırrı şüphesiz ki ona ailesinden miras kalan sabır, hırs ve çalışkanlık öğretileriydi.
Sümeyye Boyacı – Milli Sporcu
İmkânlara sahip olmak mı yoksa imkân yaratmak mı başarıyı getirir? 2003 yılında doğuştan kolları olmayan ve kalça çıkıklığı olan Sümeyye Boyacı için bu sorunun cevabı “imkân yaratmak!” Boyacı, 4,5 yaşında ayağıyla yazı yazmayı ve resim yapmayı öğrendi,; 5 yaşında ise yüzmeye başladı. 2019 Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası’ndaki 50 m sırtüstü S5 kategorisinde gümüş, 2018 Avrupa Paralimpik Yüzme Şampiyonası’ndaki aynı kategoride altın madalya kazandı; 2022 Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası’nda 50 m sırtüstü S5 kategorisinde dünya şampiyonu olarak hepimize gurur yaşattı.
Sümeyye Boyacı gittiği bir akvaryumda gördüğü balıklardan etkilenip “onların da kolları yok” diyerek yüzmeye başladı. Onun hikâyesi bize, başarının yalnızca iyi imkanlara sahip olunarak değil, azimle ve inançla geldiğini gösteriyor.
Eren Bali – Girişimci
Dijital eğitim platformu olan UDEMY’i hepimiz biliyoruz. Ancak pek çok kişi UDEMY’nin genç bir Türk’ün girişimi olduğunu bilmiyor! 1984 yılında Malatya’nın küçük bir köyünde dünyaya gelen Bali, lisede Uluslararası Matematik Olimpiyatları’nda derece yaptı ve dünya çapında önemli okulların dikkatini çekti. Bali’nin hayatını değiştiren önemli nokta ise ablasının ODTÜ’yü kazanması ile eve alınan bilgisayar ve bağlatılan internet oldu. İnternetin sonsuz dünyasını keşfeden Eren Bali, olimpiyat derecesi ile dikkatini çektiği MIT ve Harvard gibi okulların teklifini uzak olduğu gerekçesiyle reddederek ODTÜ’de bilgisayar mühendisliği okumaya karar verdi. Üniversite yıllarında yakın arkadaşıyla iki başarısız girişim deneyimi olan Bali, ODTÜ Teknokent’te eğitim veren yerli ve yabancı uzmanlara eğitimlerin kayda alınmasını teklif etti. Böylece yalnızca ODTÜ öğrencilerinin değil, dileyen herkesin kendi kurdukları platform üzerinden bu eğitimlere ulaşabileceğini söyledi. Pek çok eğitmen bu teklifi kabul etti ve adım adım Udemy’ye giden yol açıldı. Yaklaşık bir yıl boyunca bu sistemi oturtan Eren Bali ve arkadaşı projeyi büyütmeye karar vererek Amerika Birleşik Devletleri’nin teknoloji merkezi olan Silikon Vadisi’nin yolunu tuttu. 57 yatırımcı tarafından reddedilen Bali, sonunda 58. yatırımcıdan fon aldı ve UDEMY’yi büyütmeye başladı.
57 yatırımcının böyle bir fikre yatırım yapmamasının tek nedeni; sonunda sertifika almayacağı bir eğitime kimsenin girmeyeceğini düşünmeleriydi. Bali’nin savunması ise; katılımcıların hayat boyu eğitim felsefesi ile art arda farklı eğitimlere katılacakları yönünde oluyordu. Onun fikrine olan inancıyla savunması ve reddedildiğinde pes etmemesi hepimize önemli bir örnek.