Zamana Direnen Kariye Camii

Zamana Direnen Kariye Camii:

Tarihi Onarımlar ve Koruma Çabaları

Neslihan Ecem Oksal

Kariye Camii, Ayasofya’dan sonra en fazla tanınan anıt eserlerimizdendir. Yapı geçmişte İstanbul’un altıncı tepesinde Haliç’in güneyinde inşa edilen Khora Manastırı’nın önce Hz. Meryem’e sonraki renovasyon döneminde Hz.İsa’ya ithaf edilmiş ana kilisesiydi. Altıncı yüzyıla giden tarihsel geçmişi ile çok katmanlı bir yapıya sahip olan Kariye Müzesi, evvelce büyük bir kompleksin merkezini teşkil ediyordu. Khora kelime manası ile taşra, sur dışı demektir. 

 

Çeşitli tarihsel anlatılarda yapının en erken kökeni, bir grup Hristiyanın pagan bir tapınağın kalıntıları üzerine bir manastır inşa ettiği dördüncü yüzyılın başlarına kadar uzandığı şeklinde yer alır. Bu anlatılardan biri de Antakyalı Aziz Babylas ve 84 müridi veya Tironlu Aziz Theodore gibi önemli erken Hristiyanlık kurucularının bu mastırda gömülü olduğudur. Antakya Başpiskoposluğu yapmış bir din adamı olan Aziz Babylas, Decius dönemindeki Hristiyan zulümleri sırasında 253 yılında öldürülmüştür. M.S 313 yılında Roma imparatorları I. Konstantin ile Licinius arasında Hristiyanlık tarihi açısından en önemli belgelerden biri olan Milano Fermanı imzalanarak diğer pek çok dinle birlikte Hristiyanlığa da yasal statü kazandırılmış ve böylece kilise kurmayı da içeren yasal haklara kavuşmuşlardır. Bu fermandan sonra Antakyalı Aziz Babylas ve 84 müridinin kemiklerinin bu manastıra getirilip gömülmesi ile bölgenin kutsal bir mezarlık-nekropol olarak önem kazandığı ifade edilir. Bu iddianın kaynağı 10. yüzyılın sonlarında yaşamış olan üst düzey bir bürokrat, aynı zamanda yazar ve aziz olan Symeon Metaphrastes’in (Simeon Logothetis ) azizlerin hayatını anlattığı 10 ciltlik Grekçe eserinde bu bölgeyi işaret etmesidir. 

 

  1. yüzyıl Bizans döneminin tarihçilerinden ve aynı zamanda II. Andronikos’un arşiv muhafızı da olan Nikephoros Gregoras “Historai Romae” yani “Roma Tarihi” olarak çevrilen ve 37 kitaptan oluşan kült bir eser yazmıştır. Tarihçi yazar Nikephoros Gregoras Chora Manastırı’nın ilk olarak söz konusu kutsal sayılan bu mezarlık alanda, 6. yüzyılda (527-565) İmparator Iustinianus tarafından bir bazilika olarak inşa edilmiş olduğunu belirtmektedir.  Bir başka Bizans geleneği anlatısına göre de manastırın, I. Iustinianus’un eşi Theodora’nın dayısı olan Theodoros tarafından 6. yüzyılda inşasına başlanmış ancak daha bitirilemeden 6 Ekim 557 yılında olan depremle yıkılmış, bunun üzerine imparator daha büyük bir manastır inşa ettirmiştir.

Bu bağlamda; 1947-1958 yılları arasında yapılan arkeolojik kazılarda yapının katmanları arasında en erken 6. yüzyıla tarihlendiği ifade edilen duvar kalıntıları ortaya çıkarılmıştır.  Bu kalıntılar doğu yönünde yer almakla beraber bu kalıntıların eğimli arazide konumlanan yapının doğu yönüne yapılan bir nevi teraslama olabileceğini de belirten kaynaklar mevcuttur. Ancak 6. yüzyıl Bizans dönemi ünlü tarihçilerinden Prokopius’un İmparator Iustinianus döneminde inşa edilen yapılar üzerine yazdığı kapsamlı bir methiye olan meşhur ‘”Justinianus’un Binaları” adlı eserinde Khora Manastırı’ndan bahsedilmemektedir. Dolayısıyla arkeolojik veriler dışında yapının ilk inşası ile ilgili net bilgilere sahip değiliz. 

Fakat manastırın; patrikler, azizler gibi önemli görülen kişiler için de mezar alanı olarak kullanıldığı yazılı kaynaklarda yer almaktadır. Khora Manastırı ilk olarak 740 yılında ikonofil Patrik I. Germanos’un (d.634 Konstantinopolis) buraya gömülmesiyle, yazılı kaynaklarda yer aldı. Manastırda gömülen diğer bir önemli kişi de 845 yılında ölen Nikaia (İznik) metropoliti Filistinli Theophanes’tir. Böylece Aziz Theophanes’in buraya gömülmesi ile yapının kutsiyeti artmıştı.

Suriyeli rahiplerin referans noktası olan Chora Manastırı 9. yüzyılda Bizans İkonoklazmı (ikona kırıcılık- 726 -843 yılları arası yaşanan iki Bizans ikonoklazma hareketi) döneminde adeta bir direniş merkezi olmuştur. Bu dönemlerde oldukça tahrip ve talan edilen manastır ile kilisesi 843 yılında Nikaia (İznik) Konsili sonrasında ikonoklazmaya karşı mücadele eden manastırın başrahibi olan Mikhael veya Mihail Synkellos (d.814-ö.846) tarafından imparatorluk ve patrik desteği alınarak yapının ilk onarımı veya büyük ölçüde yeniden inşasını yaptırmıştı. Mihail sayesinde manastır en parlak günlerini yaşamış olan manastırın kilisesi büyütülerek yanına üç şapel eklenmiş böylece şematik ve mimari kurgu olarak doğu yönüne 3 apsisli bir cephe düzeni almıştır. 

 

Mihail Synkellos Ortodoks Arap Hristiyan rahip, keşiş ve azizdi.  Bir dönem Kudüs Patrikhanesi’nin synkellosu olarak görev yaptı. Synkellos Doğu kiliselerinde büyük öneme sahip bir dinsel makam olup Konstantinopolis patriğinin halefi olarak kabul görürdü. Ayrıca yukarıda daha önce bahsi geçen Filistinli Theophanes ve kardeşi Theodore 800 yılında Mihail tarafından keşiş öğrencileri olarak kabul edildi. Mihail ve öğrencileri 812 yılında Filistin’den Konstantinopolis’e geldiler. İkonoklazma döneminde yaşadığı birçok sıkıntıdan sonra İmparator III. Mihail tarafından 843 yılında Konstantinopolis patriği seçildi. Fakat Mihail bu görevi ret ederek bunun yerine patrikhanenin synkellosu ve Chora Manastırı’nın başrahibi olarak atandı. 4 Ocak 846 yılında Chora Manastırı’nda ölerek buraya gömüldü. 9. yüzyıldaki Chora Kilsesi’nden günümüze naos duvarlarında, altında ve doğu yönünde birkaç kalıntı kalmıştır. Naos döşemesinin altındaki, üzeri beşik tonozla örtülü mekânda bu döneme aittir. 

 

Komnenoslar döneminde (1081–1185) Büyük Saray terk edilerek Edirnekapı’daki Blakhernai Sarayı’nın kullanılması ile dinî törenlerin buraya yakın olan Khora Manastırı Kilisesi’nde yapılması, kilisenin önemini artırmıştır.  9. yüzyıl ile 11. yüzyıl arasında geçen yaklaşık 200 yıllık süreçte yapı ile bilgiler yok denecek kadar azdır. 14. yüzyılda yaşamış Bizanslı tarihçi Nikephoros Gregoras yapının bu dönemde harap durumda olduğunu belirtmiştir.  

  1. yüzyılda ise İmparator I. Aleksios Komneos’un kayınvalidesi Maria Dukaina zamanında harap olan kilise yeniden ihya edilir ama 1120 yılına gelindiğinde ise muhtemel ki bir deprem nedeni ile yapı tekrar harap olur. Bir süre sonra İmparator Aleksios’ un küçük oğlu Sebastokratorİsaakios Porfirogennetostarafından kilise 12.yüzyılda tekrar ihya edilir. Bu dönemden günümüze ana mekân (naos) kalmıştır. Fakat yapılan son araştırmalarda iç narteksin de bu dönemden kalmış olabileceği ön görülmektedir. Boyd ve Freely, Isaac Komnenos’un onarımı sırasında, pek değişiklik olmadığını, kubbeli bir bazilika hâlinin devam ettiğini belirtir.

Bizans’ın geç döneminde (Paleologos Hanedanı Dönemi) 1316-21 yılları arasında Theodoros Metokhites tarafından büyük ölçüde yenilenerek ve bezenerek bugün ki mimari kurgusu ve şeklini almıştır. Bu inşa döneminde yapıya parekklesion, anneks, pastoforium gibi mimari hacimlerin yanı sıra bir depremde yıkılan ana mekân kubbesinin bu dönemde tuğla örgülü olarak yeniden ihya edildiği bilinmektedir. İç narteks ise bazı kaynaklarda 14. yüzyılda inşa edildiği belirtilmiş olsa da 12. yüzyıl inşa dönemine ait olabileceğini ifade eden bazı kaynaklarda mevcuttur. Mozaik ve freskleri ile Bizans sanatının ve dünya sanatının gelişiminde çok önemli bir yere sahip olan yapı Erken İtalyan Rönesansı anıtlarıyla özellikle de Giotto’nun Arena Şapeli’ndeki freskolarıyla kıyaslanır. 

Osmanlı döneminde; etrafında zamanla oluşan medrese, tekke, türbe, çeşme, imaret ile birlikte bir manzumenin merkezi olan yapının mimarisini etkileyecek çok fazla bir müdahalede bulunulmamıştır. 1511 yılında yapı camiye tevdi edilirken güneybatı köşeye minare ve naosa mermer bir mihrap eklenmiştir. Önemli değişikliklerden biri de 1766 depreminde yıkılan merkezi kubbenin mimar İsmail Halife tarafından ahşap bağdadi olarak yenilenmesidir. Sultan Abdülaziz Han döneminde 1875-1876 yılında yapının bakım ve onarım çalışmalarına girişilmiş; İstanbullu Mimar Peloppida Kouppas tarafından mozaikler kısmen temizlenmiş ve ahşap kepenklerle kapatılmıştır. Aynı tarihlerde kubbelerin ve üst örtü sisteminin dalgalı hattı doldurularak düz satıhlı olarak düzenlenmiştir. 

  1. Abdülhamit döneminde gerçekleşen 1894 depreminde minarenin petek kısmı çökünce bir süre sonra 1898’de klasik üslupta tamamlanmıştır. 1903-1906 yıllarında ise yapı Rus Arkeoloji Enstitüsü tarafından kısmen onarılmıştır.

Osmanlı sonrası Cumhuriyet döneminde ise belli başlı onarımlar, 1929/ 1930 arasında Evkaf İdaresi’nin yaptığı kısmi onarım, 06.09.1945/ 27.03.1946 yıllarında yapı ile ilgili iki onarım keşfinin hazırlandığı bilinmektedir. 1945 yılında “Ulusal Anıt eser” olarak ilan edilen yapının Mimar Cahide Tamer’in yaptığı ilk bilimsel restorasyon çalışmaları ki bu restorasyonda yapının özellikle kurşun örtüleri yenilenmiş ve bir rölövesi çıkarılmıştır. 

1948 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Müzeler İdaresi’ne bağlanan yapı Kariye Müzesi olarak tanımlanmıştır. 

1948-1959 yılları arasında Amerikan Bizans Enstitüsü (Byzantine Institute of America) ve Dumbarton Oaks Fieldwork Committee iş birliği ile, merkezî ibadet alanı (naos) ve giriş hollerindeki (narteks) mozaiklerin ve fresklerin korunmasına yönelik konservasyon ağırlıklı kapsamlı bir restorasyon yapılmıştır.

Yapının 2013 yılından 2024 yılına yaklaşık 11 yıl süren tarihinin en geniş ve kapsamlı restorasyonu Taksim Yapı Mimarlık tarafından tamamlanarak 6 Mayıs 2024 tarihinde Kariye Camii olarak yeniden ibadete açılmıştır.

 

Yapının doğu cephesinde yer alan uçan payandanın bazı kaynaklarda 15.yüzyıl başlarında Bizans dönemi müdahalesi, bazı kaynaklarda da Mimar Sinan tarafından yapılan bir müdahale olabileceği belirtilmektedir.

 

Kaynakça

    1. Akyürek E. (1996), Bizans’ta Sanat ve Ritüel, Kabalcı Yayınevi, İstanbul
  • Angelov D. (2007), Bir Anıt İki Anıtsal Kişilik Theodoros Metokhites’ten

           Thomas Wittemore’a Kariye, İstanbul: Pera Müzesi Yayınları.

    1. Akşit, İ. (2010), Chora Bizans’ın Işıldayan Eseri Kariye Müzesi, İstanbul: Akşit Kültür ve Turizm Yayınları.
    2. Çağlar B. (2015), Kariye Camisi’ndeki (Chora Manastırı Kilisesi) Duvar Resimlerinin Koruma Ve Onarım Süreçleri Üzerine, Sanat ve Tasarım Dergisi 
    3. Eyice S. (1994), “Kariye”, Cilt 4, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı -Tarih Vakfı Ortak Yayını, İstanbul
  • Eyice S. (1980), Son Devir Bizans Mimarisi: İstanbul´da Palaiologoslar

Devri Anıtları, İstanbul: Simurg Kitabevi. 

  1. Müller – Wiener, W. (2001). İstanbul Tarihsel Topografyası, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
  2. .Taylor J. (2000), İmparatorlukların Başkenti İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul
  3. Tamer, C. (2003). İstanbul Bizans Anıtları ve Onarımları, İstanbul: Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayını.
  4. Wales, C. (1958). The Treatment of Wall Paintings at the Kariye Camii, Studies in Conservation, Vol. 3, No. 3, London
  5. Underwood, P. (1966). The Kariye Djami, Newyork: Bollingen Series, LXX/Panteon Books, I-III.
  6. Vasiliev A. (1943). Bizans İmparatorluğu Tarihi, (Çev: Arif Müfid Mansel), İstanbul: Maarif Vekaleti Matbaası, İstanbul Üniversitesi Ana İlim Kitapları Tercüme Serisi.
  7. Yerasimos, S. (2000). İstanbul, (Çev: Ela Güntekin-Ayşegül Sönmezay), İstanbul: Türkiye Vakfı Yurt Yayınları.
  8. Teteriatnikov, N. (2010) Bir Anıt İki Anıtsal Kişilik Theodoros Metokhites’ten Thomas Wittemore’a Kariye, İstanbul: Pera Müzesi Yayınları
  9. Sevcenko, I. (1998). The Kariye Djami, Princeton Universty Press, 
  10. Ogan Aziz ve Mirmiroğlu Viladimir (1955). Kariye Camii, Eski Hora Manastırı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basım Evi.
  11. Ostrogorsky, Georg (2006). Bizans IV: 19-91. Devlet Tarihi, (Çev: Fikret Işıltan), Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
  12. Ousterhout, Robert (1995). “Kariye Camii’ne Başka Bir Bakış”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, İstanbul, 68: 2-14.
  13. Ousterhout, Robert (2003), Sanatsal Açıdan Kariye Camii, (Çev: A. Durukan), İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınevi.
  14. Ousterhout, Robert (2011). The Kariye Camii Reconcidered, İstanbul: Suna İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, 95-105.
  15. Ousterhout R (2016). Bizans’ın Yapı Ustaları, (Çev: Fügen Yavuz), İstanbul: Küy Yayınları.
  16. Ousterhout R. ve Maguire H. (2016). Konstantinopolis: Şehrin Dokusu, Dumbarton Oaks Seminerleri, İstanbul: Alfa Yayınları.
  17. Mango C. (2006). Bizans Mimarisi, (Çev. Mine Kadiroğlu), İstanbul: Zero Books (Özel Basım).
  18. Maguire H. (ed) (2011). Kariye Camii Yeniden, İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Yayınları.
  19. Demus O. (1976). The Style of the Kariye Djami and its Placein the Development of Palaologan Art, The Kariye Djami, (Ed. P.A. Underwood),Princeton Universty Press, Vol.IV, 

 

Start typing and press Enter to search