Emir Buhari Tekkesi
EMÎR BUHÂRÎ TEKKESİ
Tolga Aydın
Nakşibendi tarikatının İstanbul’daki ilk temsilcisi olan Emîr Ahmed-i Buhârî hicri 849 (miladi 1445) tarihinde Buhara şehrinde dünyaya gelmiştir. Silsileyi Nakşibendiyye’de ismi geçen önemli mutasavvıflardan Mahmûd-ı Fağnevî’nin torunudur. İlk eğitimini Buhara’da görmüş olan Buhârî daha sonra Semerkant şehrine gelerek dönemin meşhur mutasavvıfı olan Ubeydullah Ahrar’a mürid olmuştur. Eğitimi sırasında Anadolu’dan eğitim almaya gelmiş olan Abdullah-ı İlahi ile tanışır. Eğitimini tamamladıktan sonra Ubeydullah Ahrar’dan izin alarak Abdullah-ı İlahi ile birlikte Anadolu’nun Kütahya ili Simav ilçesine gelmiştir. Abdullah-ı İlahi burada Anadolu’nun ilk Nakşibendî tekkesini kurmuş olup Buhâri’de kendisine intisap etmiştir. Hocasından izin alarak hacca gidip gelen Buhârî, İstanbul’u görmek istediğini de şeyhine arz etmiştir. Şeyhi tarafından şehrin dinî ve tasavvufî yaşantısını bildirmek şartıyla izin verilmiştir. İstanbul’da gönlüne düşen ilk yer Şeyh Vefâ Tekkesi olmuş olup bir süre burada misafir olarak kalmıştır. Bir süre sonra şeyhi Abdullah-ı İlahi’ye Farsça bir beyit göndermiş, bu beyitten sonra şeyhinin 1477’de İstanbul’a gelerek kendisine hilafet vermesiyle şeyhlik görevine başlamıştır. Hilafetini aldıktan sonra Nakşibendiyye tarikatının İstanbul’da yayılmasını sağlayan ilk mutasavvıf olmuştur.
Fatih Emîr Buhârî Tekkesi:
Günümüzde Fatih İlçesi, Akşemsettin Mahallesi, Emir Buhari Sokak’ta bulunan Emir Buhari Camisi; İlk zamanlarda Emîr Ahmed-i Buhârî Efendi’nin oturmuş olduğu ev, tekke olarak da faaliyet göstermekteydi. Müridlerinin artmasıyla dönemin padişahı Sultan II. Bayezid bir mescid ve eğitim alan dervişler için hücreler yaptırarak evi tam teşkilatlı bir Nakşibendî tekkesine dönüştürmüştür.
- yüzyılın ilk çeyreği içinde muhtemel 1918 yangını sonucunda yok olmuştur. Günümüzde tekkeden geriye Emîr Buhârî Türbesi kalmıştır. Tekkenin yerinde ise 1963 yılında temeli atılan cami bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Emîr Buhârî Türbesi ile Sadrazam Cevad Paşa Türbesi de mevcuttur. Tekkenin mukabele günü cumadır.
Mescid – tevhidhanesi bugünkü caminin yerinde bulunmaktaydı ve yakınlarında on altı adet derviş hücresiyle diğer tekke birimleri yer almaktaydı. Çoğunluğunun ahşap olduğu tahmin edilen tekkenin mimari özellikleri hakkında bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Emîr Buhârî Türbesi ise kare planlı ve kubbeli bir yapı olmakla beraber birçok kez onarım geçirmiştir. Türbenin ziyaret penceresi üzerinde hicri 1197 (miladi 1782-83) tarihli kitabesi yer almaktadır. 25.1.1941 tarihli İstanbul Müzeleri kayıtlarında türbe ve tekkenin kagir kubbeli olduğu belirtilmekte, minaresinin ise döneminde yapıldığı sonraları vakıflar tarafından sökümü yapıldığı bu esnada savaş ortaya çıktığı belirtilmektedir. Türbenin karşısında 20. yüzyılda yapılmış olan Sadrazam Cevat Paşa Türbesi bulunmakta, mimarı meşhur Kemaleddin Bey olduğu bilinmektedir. Emîr Ahmed-i Buhârî’nin müridleri hızla artınca Ayvansaray ve Edirnekapı’da birer tekke daha inşa edilmiştir.
Kitabenin Türkçe Transkripsiyonu:
1Bârekallâh ne makâm-ı âlî Rif‘at-i kadr ile arş-ı a‘zem
2Ravza-i Cennet-i rûhânîdir Meşhed-i akdes-i mîr-i ekrem
3Kevseri feyz ü tecelli-i gülzâr Nûr-ı rahmet bana her şeb şeb-nem
4Dü cihân kâmı bu bâğın semeri Hâsılı aşk-ı Hudâ’dır her dem
5Bu behişt erme olmuşlar Hazret-i Mîr Buhârî âdem
6Şems-i rahşân-ı Buhâra hâver Rûma feyz-i seher ü subh-dem
7Mîr-i serasker-i merdân-ı Hudâ Ceyş-i ehlullâha serdâr-ı ekrem
8Bir velîdir ki sözü indallâh Oldu makbûl özü gibi her dem
9Kangı meşhedde bu hâlet meşhûd Hallola nice umûr-ı mübhem
10Yanıp ihrâkta bulmuştu fenâ Hikmet-i mahzdır Allâhü a‘lem
11Dil-i âşık gibi sûzişle meğer Ola tâ böyle behişt-hünerem
12Şâh-ı şâhân-ı selâtîn-i cihân Mâlik-i mülk-i mülûk-i a‘zem
13Hazret-i Abdülhamîd-i âdil Âleme zıll-i ilâhi’l-âlem
14Bendesi dârü’s-saâde ağası Cevher Ağa-yı mukarreb mahrem
15Oldu tevfîk-i Hudâya mazhar Oldu bu hayr-ı celîle mülhem
16Kıldı bu dergehi te‘sîs ü binâ Sarf-ı makdûr edip ol kân-ı kerem
17Dergeh-i hazret-i mîri ihyâ Kâ‘be yapmak gibidir yok şüphem
18Hizmeti böyle veliyullâhın Devlet-i merd-i cihândan a‘zem
19Himmeti hâzır ola dinmek bes Sâhibü’l-hayrâ duâ vâfî hem
20Dergeh-i mîr gedâsı Neş‘et Oldu bu mısra‘a gûya mülhem
21Düştü bu tâm mücevher târîh
“Kıble-i hâcet-i halk-ı âlem”
- 1197 / M. 1782-83
Günümüz Türkçesi:
1Allah mübarek etsin; kadrinin yüceliğiyle ne de yüksek felek katı gibi yüce bir makam.
2En cömert efendinin kutsal mezarı ahiretteki cennet bahçesidir.
3Suyu, cennet bahçesinin feyiz ve tecellisidir.
4Bana her gece çiğ tanesi rahmet nurudur.
5İki cihan hep bu bağın meyvesidir. Kısacası her an Allah aşkıdır.
6………….?……………………. Buhara şehrinin parlak güneşi, Anadolu’ya seher ve sabah vakitlerinin bereketidir.
7Allah’ın makbul kullarının önde gelenlerinin emiri ve Allah dostları ordusunun başkumandanıdır.
8Öyle bir Allah dostudur ki sözü Allah katında her an kendi gibi makbuldür.
9Nice belirsiz işlerin hallolduğu bu halet hangi türbede görülmüştür?
10Yangında yanıp yok olması Allah bilir ya halis bir hikmettir.
11Âşığın gönlü gibi yanmakla böyle cennet hünerli olsa yeridir.
12Cihan sultanlarının şahlarının şahı ve en büyük ülkelerin mülküne sahip adaletli, 13âleme Allah’ın gölgesi Abdülhamit Han’ın kulu Darüssaade Ağası, 14onun yakını ve mahremi Cevher Ağa 15Allah’ın yardımına mazhar olup bu güzel hayır iş onun içine doğuverdi.
16O cömertlik kaynağı, bir miktar masraf ederek bu dergâhı yaptırdı.
17Emir Buhari Hazretleri’nin dergâhını ihya etmek, şüphesiz Kâbe’yi yapmak gibidir.
18Allah dostlarının hizmeti dünyanın diğer insanlarının sahip olduğu makamdan çok daha büyüktür.
19Himmeti hazır olsun demek yeterlidir. Üstelik hayır sahibine dua etmek kâfidir.
20Emir Buhari Hazretlerinin dergâhının dilencisi Neş’et’e şu mısra ilham olundu: “Tüm insanların hacet kıblesi” tam ve mücevher bir tarih olarak düştü. H. 1197 / M. 1782-83
Ayvansaray Emîr Buhârî Tekkesi: Emîr Buhârî tarafından ikinci tekke olarak hicri 918 (miladi 1512-13) tarihinde inşa ettirilmiştir. Tekke, Ayvansaray Mahallesi, Dervişzade Sokağı ile Ahmet Rufai Sokağı arasında yer almaktadır. On beşinci postnişi olan Mehmed Mesud Efendi’nin şeyhliği döneminde tekke yeniden miladi 1845 tarihinde inşa edilmiştir. Günümüzde mescit-tevhidhane binasında görülen malzemeler 19. yüzyılın ikinci döneminin özelliklerini yansıtmaktadır. Tekke bünyesinde mescid-tevhidhane, harem-selamlık binası ve iki adet hazire bulunmaktadır. Tekkenin mukabele günü kaynaklarda pazar veya perşembe olarak yazılıdır.
Mescid-Tevhidhane: Kare planlı, kırma çatılı olan mescid-tevhidhanenin beden duvarları kârgir olarak inşa edilmiştir. Kırma çatısının tam ortasında alem bulunmaktadır. Ana girişi güney batı duvarının sol köşesine yakın taraftadır. Kapı üstünde kiremit çatılı bir sundurma onun üstünde 2 adet dikdörtgen pencere bulunmaktadır. Sundurmanın hemen üstünde bir kitabe görülmektedir. Kitabede “Hankâh-ı Mescid-i Emir Buhârî aleyhi rahmetullâhi’l-Bâri” yazmaktadır. Kapının hemen sağ tarafında mermerden yapılmış üç çeşmeli dikdörtgen planlı şadırvan görevi yapan çeşme bulunmaktadır. Çeşme aynaları sivri kemerli silmeli olarak görülmektedir. Çeşmenin sağ üst tarafında denk gelecek şekilde 2 adet kare pencere mevcuttur. Bu pencerelerin üzerinden tek parça ahşap hatıl geçmektedir. Beden duvarları moloz taş örgülü görülmekte olup aralarda iki sıra tuğları hatıllar görülmektedir. Kuzeybatı cephesinde üst kısımda 5 adet basık kemerli kare formlu pencere bulunmaktadır. Bu pencereler mahfili aydınlatmaktadır. Alt sırasında harimi aydınlatan 4 adet basık kemerli dikdörtgen pencere görülmektedir. Hemen altında bodrum katta bulunan tonozlu yapıların kemerli girişleri mevcuttur. Kuzeydoğu cephesinde beden duvarlarının ortalayan 3 adet dikdörtgen pencere ve üzerlerinde ahşap bir hatıl görülmektedir. Bu pencerelerin sağ tarafında duvar köşesine yakın 2 adet basık kemerli pencere bulunmaktadır. Güneydoğu cephesinde 3 adet dikdörtgen pencere bulunmakta üzerlerinde ahşap hatıl görülmektedir. Mihrabın bulunduğu cephenin hemen ön kısmında mescidin haziresi bulunmaktadır. Bodrum katında 3 adet dikdörtgenimsi tonozlu mekân bulunmaktadır. En soldaki büyük olanında kare taş ayak görülmektedir. Zemin katında giriş kapısından taşlık bölümüne girilmekte ve harim (tevhidhane) kısmı bulunmaktadır. Mihrap nişi üstünde kırık mermer bir kitabe görülmektedir. Günümüz ahşap malzemesi ile yapılmış vaaz kürsüsü ve minber görülmektedir. Minberin hemen yanında imam odası mevcuttur. Giriş kapsından girildiğinde ahşap merdivenle mahfil katına çıkılmaktadır. Mahfil ucunda dışarı taşkın şekilde hünkâr mahfili bulunmaktadır. Giriş kapsının üst kısmında ise kadınlar mahfili görülmektedir.
Harem-Selamlık Binası: 2871 ada 1 parsel’de bulunan Emîr Buhâri Tekkesi arsasının güneydoğu kısmında harem-selamlık binası bulunmaktadır. 2007 yılında tekkenin restore edilmesi sırasında harem-selamlık binası mevcut olmayıp üzerinde niteliksiz binalar bulunmaktaydı. Tekke restore edilirken niteliksiz binaların yıkımı yapılmış, kazı yapılarak, binaya ait moloz taş, kagir temeller büyük oranda açığa çıkarılmıştır. Kazı neticesinde selamlık ve harem kısımları zemin kat yerleşim düzenini gösteren temel duvarları görülmektedir. Selamlık yapısının güneydoğusunda ikinci bir hazire bulunmaktadır. Mescid-tevhidhanenin kuzeybatı yönüne bakan kısımda yapının selamlık bölümü, güneydoğu yönüne bakan kısımda harem bölümü olacak şekilde iki bölümden oluşmaktadır. Yapı Bizans dönemine ait duvar ve tonozların üzerine oturmaktadır. Yapının bodrum katı görülmemektedir. Zemin katında selamlık ve harem bölümlerinin ortasında mutfak, harem bölümüne bitişik mutfak alanından biraz daha büyük tek katlı çamaşırhane yapısı mevcuttur. İki bölümde de odalar sofaya bağlı olarak düzenlenmiştir. Selamlık ve harem bölümlerine ait iki bahçe bulunmaktadır. Harem binasının hemen yanında ikinci hazire görülmektedir. Selamlık – Harem binasının güneybatı cephesinde giriş kapıları bulunmaktadır. İki bölüme ait taşlıklar, kagir bir bahçe duvarı ile ayrılmış olması gerekmekte ama duvar inşa edilmemiştir. Taşlıkların üzeri alaturka kiremitli ahşap dikmeli sundurmalar görülmektedir. Ahşap yapının tüm cephesinde pencere düzeni dikdörtgen şekilde giyotinli olarak yapılmıştır.
Değerlendirme-Sonuç: Türklerin ana yurdu olan Orta Asya’da eğitim almış olan Emîr Ahmed Buhâri’nin önce Anadolu’ya daha sonra İstanbul’a gelerek İstanbul’da Türk ilmî ve tasavvufunun gelişimini ve yaygınlaşmasına öncelik etmiş olup, İstanbul’da ilk Nakşibendi Tekkesi’nin kurulmasında rol oynamıştır. Dönemin padişahı II. Bayezid atalarından miras kalan Osmanlı topraklarındaki şehirlerin gelişimlerini sağlamak adına birçok farklı alanda olduğu gibi Türk Tasavvuf büyüklerine de değer verip onlara tekke inşa ettirmiştir. Böylelikle İstanbul’daki Türk nüfusunun artmasını ve sosyal yaşamda İstanbul ahalisinin ilmî ve dinî bilgilerini geliştirmek amacıyla birçok külliye, medrese, kütüphane, şifahane ve tekkeler inşa ederek İstanbul’u ihya etmiştir. Emîr Ahmed Buhâri Efendi’nin, Akşemsettin Mahallesi’nde bulunan türbesi ve Fatih Belediyesi tarafından 2007 yılında restorasyon yapılarak ihya edilen Ayvansaray’daki ikinci tekkesinin herkes tarafından ziyaret edilerek görülmesi, geçmişten gelen kültür bilincimizi ve manevi duygularımızı canlandırarak gelecek nesillere aktarmamızı sağlayacaktır.
Kaynakça
- KARA, Mustafa, “EMÎR BUHÂRΔ, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/emir-buhari (28.07.2024).
- TANMAN, M. Baha, “EMÎR BUHÂRÎ TEKKESİ”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/emir-buhari-tekkesi (28.07.2024).
- SAMSAKCI, Mehmet ve KARAVELİOĞLU, Murat Ali, Kitabelerin Kitabı Fatih, Fatih Belediyesi, İstanbul, 2016, s. 522-598-599