Hareket Halinde Tasvirler: Albüm (Murakka’) Resimleri ve Mehmet Siyah Kalem

Türkiye’deki el yazma koleksiyonlarında onlarca murakka’ (albüm), İslam kitap sanatlarının hat, tezhip, tasvir, mürekkep resmi, çizim, katı‘, vassale gibi örneklerini içerir. İslamiyet’in yayıldığı geniş coğrafyada hüküm süren devletlerin himâyesinde, üstâd sanatkârlarca hazırlanan bu eserler, üretildikleri kültür ortamını yansıtırlar. Zaman içinde ganimet, hediye, satın alma gibi yollarla sık sık el değiştirmelerine rağmen her daim özenerek korunurlar. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi (TSMK), kırkı aşkın musavver örneğiyle en dikkati çeken koleksiyondur. Murakka’lardan birkaçında bulunan ve “Mehmet Siyah Kalem” atıf imzası taşıyan çok sayıda özgün resim, meydana getirildikleri dünyanın görsel kodlarını bugüne taşır. Bu sayıda, sanatta hareketliliğe örnek olarak yüzlerce yıl önceden ve binlerce kilometre öteden Anadolu’ya gelen bu tasvirlere, kahramanlarına ve sanatçısına odaklanacağız.

Arapçada “birbirine yapıştırılıp mukavva yapılmış kâğıtlar üzerine yazılan güzel yazı” manasına gelen murakka’ kelimesi aynı zamanda “yamalı” anlamını da taşır. İslam sanatında ise 9.-20. yüzyıllar arasında üretilmiş çeşitli sanat örneklerinin, adeta “portfolyo” gibi bir araya getirilmesiyle oluşturulan koleksiyon niteliğindeki derlemelere murakka’ (albüm) adı verilir. Günümüze ulaşan ilk murakka’ların yapımına, ünlü sanatçıların ve öğrencilerinin çalışmalarının korunması amacıyla 15. yüzyılın ikinci yarısında Timurlu saray atölyelerinde başladığı ileri sürülür. 16. yüzyılın ilk yarısından itibaren İran Safevî, Osmanlı ve Babürlü sarayları da bu faaliyete katılır. 16. yüzyılın ikinci yarısında Safevî saray atölyelerinde üstün nitelikli örnekler hazırlanır. TSMK koleksiyonundaki Şah Tahmasp ve Behram Mirza albümleri olarak tanınanlar bunlar arasında en ihtişamlı örneklerdendir.

Sanatın koruyucusu sultanlar ve seçkinler için düzenlenen albümlerde kâtip, müzehhip, musavvir, mücellit gibi sanatkârların yanı sıra halkâr, zerefşan, ebru, katı‘, vassale ustaları da görev yapar. Genellikle bu albümlerin başında albümün içeriğine ilişkin, eserin ortaya koyulma süreçlerinden ünlü hattat, nakkaş ve kitap sanatlarıyla ilgili diğer sanatçıların hayat hikâyelerine uzanan çeşitlilikte mukaddime (önsöz) bulunur. Safevî döneminde, sarayda üretilen eserlerden derlenen murakka’lara mukaddime eklenmesi gelenek haline gelir. Murakka’ yapımı sanat koleksiyonculuğunu beraberinde getirirken ünlü ustaların eserlerini toplayıp saklamak da bir prestij unsuru olur.

TSMK koleksiyonundaki Hazine (H.) Kitaplığı’nda bulunan 2152, 2153, 2154 ve 2160 numaralı albümler, geçtiğimiz yüzyılın başından itibaren sanat dünyasının yoğun ilgisini çekerek araştırmalara konu olurlar. 1910’daki Münih Sergisi’nde, 1931’deki Londra İran Sanatı Sergisi’nde ilk kez gözler önüne serilen albümlerle ilgili peş peşe yayınlar yapılmış; muhteviyatı, olası tarihi, kim için hazırlandığına ilişkin yorumlar ileri sürülmüştür. H. 2153 numaralı olanda iki tane minyatür tekniğinde Fatih Sultan Mehmed (sal. 1451-1481) portresinin bulunmasından dolayı önce “Fatih Albümü”; daha sonra H. 2153 ve H. 2160’taki resimler ile hat örneklerinin tarihli ve imzalı olanlarının çoğunun Akkoyunlu Türkmen sultanı Yakup Bey (sal. 1478-1490) dönemine ait olmasından dolayı “Yakup Bey Albümleri” olarak adlandırılırlar. Bu iki albümün ölçüleri (50 x 43 cm), içeriği (resim, desen, hat, süsleme, şiir, belge, ince kâğıt oyma, gravür vb.) ve tarihleri benzerdir. Resimler kimi zaman rulolardan gelişigüzel kesilerek ve belli bir düzen izlenmeden sayfalara yapıştırılmıştır. Kimin, ne zaman, nerede, ne amaçla yaptığı bilinmeyen bu düzenleme sonunda albümün anlaşılması zorlaşır.

Murakka’lardaki resimlerin muhteviyatına gelince, en erken örneklerin İlhanlı (1256-1353) dönemine tarihlenebileceği görülür. Ayrıca İlhanlı ve Celâyirliler (1340-1431) devrine ait, Firdevsî’nin ünlü destanı Şâhnâme’den tek sayfalara yapılmış sahneler, Akkoyunlu (1340-1514) ve Karakoyunlu (1351-1469) Türkmenleri zamanının meşhur hattatlarının nefis çalışmaları, tasvirler, manzara resimleri, desenler, eskizler, bunların yanı sıra Avrupa gravürleri, Ming hanedanının (1368-1644) erken döneminden orijinal Çin resimleri ve baskıları ve bunların kopyaları “Fatih Albümleri” veya “Yakup Bey Albümleri” ismiyle tanınan iki murakka’da yer alır.

Albümlerdeki en önemli grubu “Mehmet Siyah Kalem” diye anılan bir nakkaşa atfedilen ve ortak bir üslupta yapılmış; göçebe bozkır yaşamını, insanlar, hayvanlar, devler (demon, iblis) gibi figürlerle yansıtan resimler oluşturur. Bu resimler kahverengi ve siyah tonlarında, kalem-i siyahî tekniğinde fırça ile çalışılan, kırmızı, mavi, altın ve gümüş dışında renk içermeyen tasvirlerdir. Genellikle aharsız kâğıda, çok azı ise aharlı kâğıt veya ipek üzerine yapılmıştır. Kâğıtla ilgili analizler, hammaddesinin Çin kökenli bir bitki olduğu sonucunu verir. Yine de bu bilgi resimlerin de burada yapıldığına kanıt değildir çünkü o dönemde İslam kitap üretim merkezlerinde Uzak Doğu’dan ithal edilen kâğıtlar da sık sık kullanılır.

Albümde bulunan bu üsluptaki altmıştan fazla tasviri kabaca iki gruba ayırmak mümkündür: Birinci grupta Şamanizm etkisi görülür; dans eden dervişler, devlerin hareketli şölen sahneleri vardır (Görsel 1). İkinci grupta ise göçebe bozkır yaşantısından enstantaneler yer alır (Görsel 2). Kökenleri Türkistan-Maveraünnehir’e kadar uzanan çizgici üsluba ait bu eserlerin benzerlerine ne öncesinde ne de sonrasında rastlanır.

Görsel 1: Oturan iki dev, Albüm, TSMK H. 2153, y. 34b. “Mehmed Siyah Kalem” imzalı.

Görsel 2: Göçebe bozkır yaşamından betimler, Albüm, TSMK H. 2153, y. 8b.

Konumuz olan tasvirlerin “Mehmet Siyah Kalem” adlı bir nakkaşa ait olmaları meselesi ise karışıktır. Eserlerin bazılarında “Kâr-ı Üstad Muhammed Siyah Kalem” ifadesi veya “Mehmet Siyah Kalem” imzası vardır. Adı geçen kişinin gerçekte var olduğu bilinmekte ama hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Kendisi büyük olasılıkla 15. yüzyılda yaşamış, Horasan Bölgesi veya Tebriz’de çalışmış bir sanatçıdır ve bu albümdeki özel bir gruba ait olan resimler yanlışlıkla kendisine atfedilmiştir. Bir takma isim gibi düşünülebilecek “siyah kalem” ifadesi ise bu tür eserleri tanımlama bağlamında daha da önem taşır. Siyah kalem veya kalem-i siyahî tekniği İslam dünyasında ağırlıklı olarak fırça veya mürekkeple, nadiren de kamış kalemle yapılan, siyah-kahverengi tonların az da olsa mavi, kırmızı gibi canlı renklerin, kimi zaman da detaylarda altınla gümüşün eşlik ettiği, metne bağlı olmayan tekil çalışmalar için kullanılan bir terimdir. Yazılı kaynaklarda en erken 14. yüzyılda kalem-i siyahî teknikte çalışan sanatçılardan bahsedilir ama büyük olasılıkla teknik bundan en az iki yüzyıl öncesinden itibaren kullanılmıştır. Ne var ki bu yazıya konu olan resimler, başlangıçta çeşitli özelliklerinden dolayı kalem-i siyahî olarak adlandırılan üslubun karakteristik birer örneği olarak nitelendirilmezler. İmzalar da bu değerlendirmeyi daha da içinden çıkılmaz kılar.

Mehmet Siyah kalem imzalarının albümdeki tasvirlere daha sonra -muhtemelen günümüzden dört veya beş yüzyıl önce- eklenmiş olduğu konusunda araştırmacılar birleşir. Çünkü aynı imzaya farklı üsluptaki bazı eserlerde rastlanabildiği gibi imza için kullanılan hattın da aynı elden çıkmadığı açıktır. Dahası imzanın kimi zaman baş aşağı atılmış olması, atıf kaydının albüm hazırlanırken eklendiği önermesini güçlendirir. Yine de bu imzaların varlığı nedeniyle bu grup, literatürde “Mehmet Siyah Kalem Resimleri” olarak adlandırılır. Konunun uzmanları ise bunların tek bir sanatçının eseri olmayabileceğini, Şamanist inançların yaşatıldığı konar-göçer bir toplulukta ve belli bir üslupta üretim yapan bir grup nakkaşın ürünleri olabileceğini ifade ederler.

Tasvirlerde bir üslup birliği olmasına rağmen bu üslubun öncülü veya ardılının olmayışı tasvirleri Ortaçağ İslam dünyasının bilinen bir resim okuluna atfetmeyi zorlaştırır. Resimler albümlere belli bir sıra gözetilmeksizin yerleştirildiği ve muhtemelen birçok kompozisyon ya yapıştırılmadığı ya da kaybolduğu için orijinal hikâyenin bağlamında önemli kopukluklar bulunur. Var olan örnekler üzerinden yapılan yorumlar ise bize bambaşka bir görsel dünyanın kapılarını açar.

Mehmet Siyah Kalem’in Hareketli Dünyası
TSMK koleksiyonundaki Mehmet Siyah Kalem’e atfedilen resimlerde, kalem-i siyahî tekniğinin renk kısıtlılığına karşın canlı, dinamik, hareketli bir kültürel yaşamın gündelik sahneleri kimi zaman gerçekçi unsurlarla, kimi zaman da gerçeküstü ögelerle ortaya koyulur. Bir yandan keskin bir gözlem gücünün bir yandan da geçmişin ustalarının belirledikleri prensiplerin yansıması olan resimlerde teknik yetkinlik desen hakimiyetinde, tarama, tonlama ve gölgelendirmede, kompozisyon kurgusunda dikkati çeker.

Teknik olarak bu resimler düz zemin üzerine çizilen ana taslağın ardından kalın fırçalarla kontürlerin ve renklendirmenin yapıldığı, figürlerin koyudan açığa doğru gölgelendirildiği bir türdür. Renk tonları ince çizgi taramaları şeklinde elde edilir. Bu resimlerde çizgi daha önce benzeri görülmemiş, alışılmadık bir anlatım gücünü ortaya koyar. Siyah mürekkep sulandırılarak elde edilen tonlamaların dışındaki renkler, tasvirlere bakan kişi üzerindeki etkiyi arttırmak amacıyla bilinçli olarak tercih edilmiş olmalıdır. Resimler teknik olarak üç kategoriye ayrılabilir: Aharsız kâğıt üzerinde günlük yaşam sahneleri ve devlerden oluşan sahneler; aharlı kâğıda, muhtemelen daha geç bir tarihte yapılan devlerin olduğu sahneler; ipek üzerine çalışılmış çok renkli, Uzak Doğu etkili resimler.

Biçimsel açıdan incelendiğinde en belirgin özellik resimlerde zeminin belirtilmemiş olması ve buna bağlı olarak mekâna dair bir iz olmamasıdır. Kimi zaman ağaç, taş, su birikintisi gibi unsurlar sahnelere dahil edilse de bunlar herhangi bir tanıdık mekâna, yer ve zamana gönderme yapmaz. Öte yandan zeminler kâğıdın ham renginde bırakılmasına rağmen figürlerin hacimleri güçlü vücut betimlemeleriyle verilir; bu da onların kompozisyonlarda kapladıkları alanı, bastıkları yeri, oturdukları zemini belirgin hale getirir. Ayrıca abartılı vücut hareketleri ve giysileri ile genellikle çıplak olan ayakları da figürlere hacim kazandıran diğer unsurlardır. Bu dinamizm içinde dahi figürlerin birbirinin önüne geçmedikleri, rahatça hepsinin ayırt edilebildikleri görülür. Figürlerdeki biçim bozukluğu (çarpıtma) bir diğer karakteristik özelliktir. Belirgin bir açıdan çizilmeyen ve hareketli gösterilen figürler, çizilmemiş, dolayısıyla belirtilmemiş zeminden kendilerini dışarı atacaklarmış gibi bir etki uyandırırlar. Figürlerin yüzleri de geleneksel İslam sanatının nötr hatta donuk ifadelerinden farklıdır. Keskin, yer yer abartılı verilen yüz hatları, konuşurken veya gülerken dişlerin görünmesi, hayret, korku, merak, neşe gibi duyguların yansıtılması yüzlerdeki ifadeciliğin dikkat çeken özellikleridir. Figürlerle ilgili bir diğer saptama da etnik ve ırksal farklılıklara rastlanmasıdır. Siyah, kahverengi derili insanların yanı sıra Orta Doğu fizyonomisini taşıyan kadın ve erkekler de sıklıkla betimlenir. Erkekler genellikle yaşlı yetişkinler, kadınlar ise orta yaş üzeri kişiler olarak tanımlanabilir. Çocuklar ise sadece tek bir resimde görülür.

İçeriklerine bakıldığında, öncelikle bu gruptaki eserlerin geleneksel kalem-i siyahî örneklerinden farklı olarak, hayvanlardan daha fazla insan ve dev figürleri içerdiğini belirtmek gerekir. Yazılı metinlere eşlik eden resimlerin klasik ikonografisini bu resimlerde bulmak mümkün değildir, çünkü Mehmet Siyah Kalem resimleri kendi gerçekliğine, hikâyesine sahip olan, bağımsız eserlerdir. Yine de konularına göre bir ayrıma gidilecek olsa iki grup öne çıkar: Orta Asya göçebe hayatından sahneler ve devler veya dev maskesi takmış insanları içeren sahneler. Bu grupların içinde alt gruplar da oluşabilir. Söz gelimi Şamanist ayinlere gönderme olan betimlemeler, çeşitli inşa faaliyetleri, derviş diye nitelendirilebilecek kişilerle ilgili sahneler gibi.

İnsanların yoğun olduğu kompozisyonlarda ayakta veya oturarak sohbet eden kişiler çoğunluktadır. Bunu, gündelik hayatın standart faaliyetlerini yürütürken, genellikle hayvanlarıyla ilgilenirken gösterilen kişiler izler. Ayrıca devlerin (veya dev maskesi takmış kişilerin) birbirleriyle iletişim halinde olduğu, dans ettikleri, iş yaptıkları, konuştukları sahneler, sandık, levha, ayna vb. nesneler taşıyanlar (Görsel 3) da görülür.

Görsel 3: Sandık taşıyan üç dev, Albüm, TSMK H. 2153, y. 88b.

Göçebe yaşamını betimlerken eylem halinde kişileri ve hayvanları odağına alan sanatçının kurgusu daha durağanken, bazı sahnelerde çeşitli işlerle meşgul olan kişiler dinamik olarak gösterilir. Bunlardan birinde (Görsel 4) yapı işçileri ahşap bina inşası hazırlıklarında çalışırlar. Yedi figür nerdeyse birbirinin üstüne bindirilmiş olarak kompozisyona yerleştirilmiş; kimi malzeme taşırken kimi malzemelerin kaba kimisi de ince işçiliklerini yaparken betimlenmiştir. Sol üst köşede iki kişi yerde dizleri üzerinde oturmuş halde istişare içindedir. Figürlerin kıyafetlerinin kumaş kıvrımlarındaki ve uzuvlarındaki gölgelendirmeler, başlık tiplerindeki çeşitlilik ile kökenlerine yapılan biçimsel gönderme, işin niteliğine göre kâh taşıdığı yükün altında ezilmiş kâh dikkat kesilmiş betimlenen insanların portre niteliği taşıyan yüzleri bu yetkin üstadın öne çıkan üslup özelliklerindendir.

Görsel 4: Ahşap bina yapım hazırlıkları, Albüm, H. 2153, 141b.

Ressam bazı resimlerde ise dev olarak nitelendirilen insan vücutlu, büyük kafalı, boynuzları ve çıkık köpek dişleri olan, halhal, pazıbent gibi aksesuarlar takmış melez varlıkları sohbet, dans veya kavga ederken betimler (Görsel 1).

Mehmet Siyah Kalem Resimlerinin İşlevi

Mehmet Siyah Kalem resimlerinin varlığı ve biricikliği, onların yapılış amacını da sorgulatır. En sık öne sürülen varsayım, halk ozanları veya hikâye anlatıcılarının bunları “gösterim resimleri” olarak kullandıklarıdır. Buna kanıt olarak öncelikle Orta ve Güney Asya’da hikâye anlatıcılığının ortaya çıkıp yayılması, Budizm ve Maniheizm gibi resimli dinsel betimlemelerin bölgede yaygın olması sunulur. Resimlerin kolayca taşınabileceği ve ilgili öyküye eşlik etmek üzere açılıp sergilenebileceği bir rulo veya levha şeklinde yapılmaları; tasvirlerin zaman ve mekândan bağımsız kompozisyonlar olarak kurgulanmaları da işlevsel kanıtlardır. Nitekim Maniheizm, başlangıcından itibaren resim sanatı ile yakın ilişkidedir. Kitap resimlerinin yanı sıra resimlerin ibadette kullanılmaları ve Mani’nin de yetkin bir ressam olması Ön-Türkler arasında yaygın bilgilerdir. Dolayısıyla Mehmet Siyah Kalem resimleri, Orta Asya geleneğinden alınan öyküler anlatılırken gösterilmek üzere yapılan tasvirlerin Türk dünyasındaki erken örnekleri olmalıdır. Üç kişiden oluşan bir grup erkeği gösteren tasvirde (Görsel 5) en arkada, elinde geniş, yassı bir kutu ile yürüyen kişi belki de bu gösterim resimlerini/musavver ruloları taşıyordu.

Görsel 5: Üç figür, Albüm, TSMK H. 2153, y. 38b.

Resimlerde canlı ticaret ortamının aktörleri sıklıkla kendilerine yer bulur. Tam bir kavşak durumundaki bölgeden gelip geçen çeşitli inançlar, kültürler, ırklar ve onların taşıyıcıları (Görsel 6) betimlenir. Böylece bölgedeki inançların çeşitliliğine vurgu yapılır. O dönemde ticaretin sadece emtia ile sınırlı olmadığı; kültürel ve sanatsal alışverişten, sanatçı ve sanat eseri hareketliliğinden de söz etmenin mümkün olduğunu belirtmek gerekir. Bu resimler bir anlamda o sanatsal etkileşimin de aktarıcısı birer medyum olarak görülebilir.

Görsel 6: İki keşiş, Albüm, TSMK H. 2153, y. 106b. “Üstad Mehmed Siyah Kalem” yazısı var.

Üretildikleri coğrafyadan ve dönemden sonra başka sanatçıları da etkileyen bu resimlerin günümüz popüler kültüründeki yansımasını ise basılı malzemelerde, sosyal medya paylaşımlarında görmek mümkün. İslam kitap sanatlarından sahnelerle animasyon olarak hazırlanan Homayoun Shajarian’ın Arayesh-e Ghaliz (2014) albümünden “Ba Man Sanama” şarkısına çekilen 2015 tarihli klipte Mehmet Siyah Kalem’in devleri hareketlendirilerek kullanılır.

Mehmet Siyah Kalem grubu tasvirler özel bir üslubun örnekleridir. Bir görüşe göre tasvirler eşliğinde gösterilerini yapmak, hikâyelerini anlatmak için sürekli hareket eden, bir yerden başka bir yere, tıpkı göçebe kavimler gibi dolaşan kişilerin sanat malzemesidir. Bir diğer görüşe göre ise bu resimler Şamanizm, Budizm, Maniheizm etkisiyle, belki de bir Sufî tarikatının kaldığı yerlerde yapılmış olabilir. Nerede, ne zaman yapılmış olurlarsa olsunlar dinamik bir toplumsal yaşamı ve doğaüstü varlıkların insanî hareketlerini betimlerler. Bir yandan sözlü kültürün ögelerini görselleştirirken diğer yandan o görselliğin büyülü dünyasını her izleyicinin tahayyülünde sayısız farklı öyküye dönüştürürler. Çok uzun bir mesafe kat ederek, İstanbul’a gelen bu tasvirler bir asırdır Sanat Tarihçiler ve Tarihçiler tarafından bilinir ve araştırılır. Zaman zaman sergilere, sayısız yayına konu olan Mehmet Siyah Kalem resimlerinin özgün görselliği kuşkusuz geleceğe de taşınacaktır.

Görsel 7: Boğa ve aslan mücadelesi, Albüm, H. 2160, y. 90b.

KUTU
Popüler Kültürde Mehmet Siyah Kalem: Üretildikleri coğrafyadan ve dönemden sonra başka sanatçıları da etkileyen bu resimlerin günümüz popüler kültüründeki yansımasını ise basılı malzemelerde, sosyal medya paylaşımlarında görmek mümkün. İslam kitap sanatlarından sahnelerle animasyon olarak hazırlanan Homayoun Shajarian’ın Arayesh-e Ghaliz (2014) albümünden “Ba Man Sanama” şarkısına çekilen 2015 tarihli klipte Mehmet Siyah Kalem’in devleri hareketlendirilerek kullanılır.

Seçilmiş Kaynakça:
Çağman, Filiz, “Muhammad of the Black Pen and His Paintings”, Turks. A Journey of a Thousand Years, 600-1600 (London: Royal Academy of Arts, 2004), s. 148-190.

Esin, Emel, “The Bakhshi in the 14th to 16th Centuries”, Arts of the Book in Central Asia, ed. Basil Gray (Colorado: Shambala/UNESCO, 1979), 281-294.

Gruber, Ernst, Sims, Eleanor, Carswell, John (ed.), Islamic Art: An Annual Dedicated to the Art and Culture of the Muslim World 1 (1981)

Işın, Ekrem, “Şölen ve Büyü. Mehmed Siyah Kalem’in Gizemli Dünyası”, Ben Mehmed Siyah Kalem İnsanlar ve Cinlerin Ustası (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2004).

İpşiroğlu, Mazhar Şevket, Bozkır Rüzgârı / Siyah Kalem (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2008).

Haydaroğlu, Mine, Ben Mehmed Siyah Kalem İnsanlar ve Cinlerin Ustası (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2004).

Karamağaralı, Beyhan, “Muhammet Siyah Kalem’e Atfedilen Minyatürler” (Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1984).

Necipoğlu, Gülru, “Persianate Images between Europe and China: The ‘Frankish Manner’ in the Diez and Topkapı Albums, c. 1350–1450”, The Diez Albums. Contexts and Contents, ed. Julia Gonnella, Friederike Weis, Christoph Rauch (Leiden, Boston: Brill, 2017), 531-591.
Necipoğlu, Gülru, “The Spatial Organization of Knowledge in the Ottoman Palace Library: An Encyclopedic Collection and Its Inventory”, Treasures of Knowledge An Inventory of the Ottoman Palace Library (1502/3–1503/4), ed. Necipoğlu, Gülru, Kafadar, Cemal ve Fleischer, Cornell (Leiden: Brill, 2019), 1-77.

Roxburgh, David J., The Persian Album 1400–1600: From Dispersal to Collection (New Haven, London: Brill, 2005).

Shajarian, Homayoun, “Ba Man Sanama”, Arayesh-e Ghaliz (2014), Söz: Mevlana Celaleddin Rumi (Divan-ı Kebir, Gazel no. 2095), Müzik: Sohrab Pournazeri, Yönetmen: Alireza Latifian, Animasyonlar: Vahid Sadeghi, Iman Yari, Idin Gheshlaghi, Mohammad Shahmoradi, Hooman Hasani, URL: https://www.youtube.com/watch?v=Y44BQ93hSyg, Erişim Tarihi: 1 Aralık 2024.

Tanındı, Zeren, “Decoration on Paper in the Eastern Mediterranean Region: 1400-1520”, Cross-Cultural Artistic Encounters in the Eastern Mediterranean (İstanbul: Sakıp Sabancı Müzesi, 2022), 137-197.

Uluç, Lale ve Keskiner, Bora, Shah Tahmasp Album from the Royal Ottoman Treasury (İstanbul: IRCICA, 2024).

Start typing and press Enter to search