Fatih’in hayırda yarışan imamları
Fatih’in camileri sadece namaz ve vaazlarla değil, aynı zamanda hayırseverlik faaliyetleriyle de dolu. İmamlar, cemaatin dinî rehberleri olarak kalmakla kalmayıp, aynı zamanda ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatan toplumsal liderler olarak öne çıkıyor. Camilerindeki bu yardım faaliyetleri adeta bir gelenek hâline gelmiş. İmamlar da cemaatleriyle beraber hayırda yarışıyor.
Dilber Dural
Fatih ilçesinde camiler, hayır işlerinde adeta birbirleriyle yarışıyor. Geleneksel görevlerinin ötesine geçen imamlar, sadece namaz kıldırmakla ve vaaz vermekle kalmıyor, aynı zamanda hayır işlerinde de önemli bir rol üstleniyorlar. Fatih’te görev yapan imamlar, cemaatin manevi rehberliğini sağlarken, ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatıyor ve toplumsal dayanışmayı güçlendiren projelere imza atıyor. Bu girişimler camilerin toplum içindeki yerini pekiştirirken, imamların da toplumun her kesimiyle daha yakın ve etkili bir iletişim kurmasını sağlıyor. İmamlar, toplumun her kesimine dokunuyor ve mahallelinin gönlünde taht kuruyor. Yeditepe Fatih olarak; ihtiyacı olan ile olmayan arasında iyilik köprüsü görevi gören Rüstem Paşa Camii imamı İsmail Karakelle, Gül Camii imamı Yusuf Köse, Alaaddin Unkapanı Camii imamı Hamza Özdemir Bıçakçı ve Hürrem Çavuş Camii imamı Metin Kaçar ile cemaatleriyle beraber sürdürdükleri yardım faaliyetleri hakkında konuştuk.
EFENDİMİZİN (SAV) İZİNDEN GİDİYORUZ
Alaaddin Unkapanı Camii İmamı Hamza Özdemir Bıçakçı, 2004 yılından beri camide görev yapıyor ve caminin faaliyet alanında önceliği eğitime veriyor. Bu eğitim faaliyetlerinin yanı sıra, cami, bölgedeki ihtiyaç sahiplerinin tüm gereksinimlerini karşılamaya çalışıyor. Bıçakçı’nın 20 yıldan bu yana yürüttüğü bu yardım faaliyetleri, bölgedeki ekonomik, kültürel ve eğitimsel zorluklara karşı bir çözüm sunmayı amaçlıyor. Bıçakçı, caminin faaliyet alanında ilk olarak eğitimi ön planda tutuyor. Bununla birlikte yiyecek, içecek, gıda ve çeyiz gibi bir ailenin ihtiyaç duyabileceği her türlü malzemeyi edinmek ve dağıtmak için çalışmalar yürütüyor. Bu yardımlar, ihtiyaç sahiplerinin yaşam standartlarını iyileştirmeyi hedefliyor. Her hafta bir öğrencinin evine ziyaret gerçekleştirerek, o çocuğun yaşam koşullarını gözlemliyor. Bu tür ziyaretler, toplumsal birlik ve uyumu artırmaya yardımcı oluyor.
Evlilik çağındaki kimsesiz kızlara destek vererek, onlara bir yuva sağlama amacı güdüyor.
“Amacım insanların yaşamına dokunabilmek” diyen Bıçakçı, “Mekke ve Medine dönemine baktığımızda Efendimiz (sav) Mescid-i Nebevi’de kimi kimsesi olmayanlara yardım ediyordu. İnsanlar orayı barınak olarak kullanıyordu. Bizde onu hayal ederek yaptık. Efendimiz (sav) bunu nasıl yapmışsa, rahmetli Gönenli Mehmet Efendi nasıl yapmışsa bunu düşünerek yaptık” diyerek caminin bir barınak işlevi görmesini sağlamayı hayal ettiğini ifade ediyor. Bıçakçı, iş adamlarının bağışlarıyla cami çevresindeki yardımları genişletiyor. Umreye gitmek isteyenleri destekleyerek, buradaki komşularla birlikte çeşitli yardımlar gerçekleştiriyor. Ayrıca, yaşlı ve engelli kişilere de destek olmayı ihmal etmiyor. Kur’an öğretimi yaptığı yaşlı bireylerin ihtiyaçlarını karşılayarak, onların yaşam standartlarını iyileştirmeyi amaçlıyor. Bıçakçı, yaptığı yardımlarda Efendimiz Hz. Muhammed’in (sav) el uzatma ve yardım etme misalini takip ederek, toplumun her kesimine yardım eli uzatmaya devam ediyor.
SAĞ ELİN VERDİĞİNİ SOL EL BİLMİYOR
Rüstem Paşa Camii imamı İsmail Karakelle de 2001 yılından beri görev yaptığı bu kutsal mekânda, sadece ibadetlerle değil, yardımseverlikle de adını duyurmuş. 2002 yılından günümüze kadar yaklaşık üç bin öğrenciye burs verilmesine aracı olmuş ve bu çalışmalara da devam ediyor. Karakelle, öğrencilere burs verirken, hangi görüşten ya da hangi aileden geldiklerine bakılmadığını, “Tek şart, ülkesine ve milletine hayırlı birer insan olmaları” diyor. Karakelle, bu süreçte öğrencilerin isimlerini dahi bilmeden, sadece evrak işleriyle ilgilenmiş. Bir gün Maltepe’de bir imam hatip lisesine giden Karakelle, yaşadığı bir anı şu sözlerle paylaşıyor: “Lisenin Kur’an hocası hangi caminin imamı olduğumu sorunca Rüstem Paşa Camii’si olduğunu söyledim. Hoca beni tanımıyordu ama ben tanıyordum kendisini. Kur’an hocası öğrencilik zamanında camiden burs aldığını söyledi. Edebiyat hocası da sohbetimize dahil olup öğrenciyken görev yaptığım camiden burs aldığını söyledi. İkisine de kendilerine burs veren imamı tanıyıp tanımadıklarını sordum ben de. İkisi de kimin burs verdiğini bilmiyordu. Bu benim için en büyük ödüldü: Sağ elin verdiğini sol el bilmiyordu.”
GENÇLİĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUM
Fatih’te 130 üniversite öğrencisi için evler açtıklarını söyleyen Karakelle, “Bu evlerin her türlü ihtiyacını karşılıyoruz. Cibali İmam Hatip Lisesi’ndeki öğrencilerin tamamıyla da ilgileniyoruz, maddi destek sağlıyor, psikolojik problemleriyle de ilgileniyoruz ve hafızlık çalışmalarına destek oluyoruz” diyor. İsmail Karakelle’nin tüm bu gayretleri, Allah rızası için. O, Gönenli Mehmet Efendi’den aldığı ilhamla yola çıkmış ve onun öğrettiklerini yaşatmaya çalışıyor. Gönenli Mehmet Efendi’nin Sultanahmet’teki son öğrenci halkalarından biri olduğunu belirten Karakelle de aynı yolda, ülkesinin gençliğine sahip çıkmak, sıkıntıda olan kardeşlerine koşmak için var gücüyle çalışıyor. Karakelle, “Allah’ın rızasına talibim. Bu dünyada elimden geleni yapıyorum. O inşallah bize ikram ve ihsanda buyurur” ifadelerini kullanıyor.
YARDIMLAR SAYESİNDE DÜĞÜN MASRAFLARINI KARŞILADIM
21 yıldır Fatih Gül Camii’nde imam olan Yusuf Köse ise “Her camimizin görevlilerinin yaptığı yardımların fevkinde yardım yaptığımız söylenemez” dese de genelde millet olarak kendimizi zorda hissettiğimizde kapısını çaldığımız ilk yer cami imamlarının kapısıdır. Köse, “Yardım gayemiz insanların camileri sadece namaz kılınan yerler olarak değil topluma dokunan yerler olarak görmesini temin etmektir. Peygamber Efendimiz (sav) ‘komşusu açken tok yatan bizden değildir’ buyurmuştur. Bu hadis- i şerifin sırrına mazhar olmak tabii ki insanı mutlu eder” diyor. “İnsanların sıkıntılarını gidermek namazla, cami ile ilgisi olmayanlarda bile camiye karşı bir sempati oluşmasını sağlıyor ve çok olumlu geri dönüşler oluyor” ifadelerini kullanan Köse, “Mesela geçenlerde bir öğrenci kardeşimizi ziyarete gittiğimizde bize şunu söyledi. ‘Hocam sizin yaptığınız yardımlar sayesinde ben düğün masraflarımı karşıladım’ dedi ve buda bizi çok mutlu etti tabii” sözleriyle anlatıyor.
İNSANLARIN YÜZLERİNİ GÜLDÜRMEYE GAYRET EDİYORUM
Hürrem Çavuş Camii imamı Metin Kaçar da göreve başladığı ilk günden itibaren, imamlığın yalnızca namaz kıldırmaktan, sadece cami içinde vaaz vererek ve hutbe okuyarak imam olunamayacağını düşünüyor. Kaçar, “Bu nedenle, sosyal hayatın içinde olmaya özen gösterdim. Daha önceki görev yerlerimde de ufak tefek sosyal duyarlılık projeleri yürüttüm. Ancak, İstanbul’da görev yaptığım Fatih Hürrem Çavuş Camii’nde, 25 yıldır sosyal hayatın tam içinde yer alıyor, insanların ihtiyaçlarını karşılamaya ve yüzlerini güldürmeye gayret ediyorum” diyor. “Biz paylaştıkça tok, kavga ettikçe yok oluyoruz” ifadelerini kullanan Kaçar, “Bu yüzden paylaşarak mutlu olmanın en güzel şey olduğunu düşünüyorum. Zaten dinimiz İslam da bizi besleyen ve paylaşmanın önemini anlatan bir inançtır. Kur’an-ı Kerim sadaka, zekât vermemizi emrederken, Peygamber Efendimiz (sav) de bizzat yardım etmeyi teşvik ediyor. Dinimizin bu emri doğrultusunda, Allah’ın namaz kılmayı emrettiği gibi infak etmeyi ve zekât vermeyi de emrettiğini unutmuyoruz. İnsanların yüzünü güldürmek ve ihtiyaçlarını karşılamak bizi memnun ediyor. Biz, zengin ile fakir arasında, ihtiyacı olan ile olmayan arasında köprü oluyoruz” sözleriyle anlatıyor.
Fatih ilçesinde bir camide görev yapmanın, sokaklarda yaşayan komşulara yardım etmenin farklı bir anlam taşıdığını söyleyen Kaçar, “Bu yardımlaşma ve hayır köprüsü, gıda bankası veya adı her ne olursa olsun, geçmişten günümüze Peygamber Efendimiz (sav) den ve Osmanlı’dan gelen bir uygulamadır. Bu uygulamaların sürdürüldüğü bir camide görev yapmak, benim için Allah’ın bir lütfu. Mahallede Metin Hoca olarak bilinmek, hoca baba veya hoca dede olarak anılmak, bambaşka bir duygu. Çocuklara ayakkabı dağıttığımızda, ‘Hoca dedemiz bize ayakkabı gönderdi, yiyecek gönderdi’ demeleri, bu görevin ne kadar özel olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Fatih’te görev yapmak, insanların ihtiyaçlarını gidermek ve gönüllerine dokunmaktan aldığımız güzel geri dönüşlerle, bizler için büyük bir mutluluk kaynağıdır” sözlerini dile getiriyor.