Sınavla Barışmak

Zeynep Ayla Ömeroğlu

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG

Ülkemizde bir çok alanda sınavla geçiş sistemi yer almaktadır. Mesleki yeterlilik sınavları, ehliyet sınavları, sertifika sınavları, liselere giriş sınavları, yabancı dil yeterlilik sınavları, üniversitelere giriş sınavları vb. gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. Sınavlara hazırlığı, çocukluktan başlayan, gençlik yıllarında devam eden, yetişkinlikte de bir bireyin sıklıkla karşılaşabileceği bir basamak atlama aracı olarak görmekteyiz. Ancak birçok insan için bunlardan en kritiği üniversiteye giriş sınavıdır. Hem sınava hazırlanan gençler hem de aileler için büyük bir önem arz eden bu süreç oldukça uzun solukludur, bu bakımdan hem gençlere hem de ebevynlerine bir takım sorumluluklar düşmektedir.

Sınava hazırlık sürecindeki birçok genç ve ailesi için sonunda ‘bitti, kurtulduk’ olarak bakılmasına karşın bu süreç aslında bireyin yaşamında gerçekçi hedefler belirleyebilme , plan yapabilme, çeşitli motivasyonlar geliştirebilme, istikrarlı bir gayret gösterebilme, zorlandığı noktaların farkına varma ve bunların üstesinden gelebilmek adına çözüm becerileri geliştirebileceği; yani tüm yaşamına yansıyacak anlamlı bir süreç olarak görülmelidir. Eğitim hayatları ve kariyer yolculuklarında daha bir çok sınavla karşılaşacakları göz önünde bulundurulduğunda, gençlerin zihinlerindeki sınav olgusu belli dönemlerde karşılaşabilecekleri ; gerekli çaba, istikrar ve etkili çalışma becerileriyle başarıya ulaşabilecekleri bir araç olarak görülmelidir. Ayrıca sınava hazırlanma sürecindeki bir gencin ebeveyni olarak, bu süreci çocuğunuzun yaşama hazırlanıyor olması olarak değerlendirmenizin ve gence olumlu bir yaklaşım sergilemenizin bir çok faydasından da bahsetmek mümkündür. 

Sınava hazırlık döneminde, gençler güçlü ve zayıf taraflarını, yeteneklerini farketme fırsatı bulabilirken, bilinçli aileler  bu süreçte çocukları hakkında daha çok bilgi edinme şansına sahip olabilmektedir. Gelişim dönemleri itibariyle çoğu üniversite sınavına hazırlanan gencin ergenlik döneminde olduğundan bahsetmek mümkündür. Çocukluk ve yetişkinlik arasında kalınan bu dönemde gençlerin gelgitleri, karasızlıkları, farklı olma istekleri, aile ortamından ziyade arkadaşlık ilişkilerinin önem kazanmasıyla; aileleri ile ilişkilerinin  de zayıflayabilmesi söz konusudur. Ergenlik dönemindeki bir gencin serbest kalma, ona karışılmaması arzusu olabilmekle birlikte tamamen kendi haline kalmamasına, ebeveyninin tecrübeleri ve bilgileri eşliğinde ona ışık tutulmasına ihtiyacı vardır. Gencin içinde bulunduğu dönemin arada olmasından da anlaşılacağı üzere, bahsi geçen ihtiyaçlarının da çelişkili ve bağlantısız olarak görülmesi elbetteki muhtemeldir. Bu çelişkili dönemin bir geçiş evresi olduğu unutulmamalı, kimliğini oluşturma yolunda ilerleyen gençlerin çelişkileri, ani tepkileri, aceleci tutumları, geniş hayal dünyaları ailelerinin onlarla kuracağı etkili iletişimle dengelenmelidir. Genç ile kurulan ilişkide, aşırı otoriter yahut aşırı ilgisiz bir iletişim tarzının benimsenmesinin, ileriki yıllarda özgüven eksikliğinin veya içi boş bir bilgiçlik taslarcasına özgüvene yol açacağıda muhtemeldir. Yani etkili bir iletişimle ebeveynler hem bir yetişkin adayının sınırları ve sorumluluklarına saldırıda bulunmamış; hem de çocukluk evresini yeni tamamlamış bir bireyi aşırı serbest bırakarak yol göstemeden mahrum etmemiş olurlar. 

Olumlu, etkili ve tutarlı bir iletişimle, gençlerin karmaşık, zorlantılı ve kaygılı bir dönemi olan bu süreçte, ihtiyacı olan sevgi ve dayanağın kaynağı olmak eminim birçok ebeveynin seçmeyi tercih edeceği bir şıktır. Böylesi bir iletişim gencin hem kaygılarını yönetebilmesinde, hem de sorumluluklarını onun adına yapmanız yerine öğretebilmeniz, yoluna ışık tutabilmeniz ve dayanacağı bir güç olmak adına iyi bir yoldur. Sınav sürecinde bir gençle ebeveyninin diyalog halinde olması, gencin hem kendisi ile ilgili gerçekçi hedefleri ebeveyni ile paylaşabilmesi ve kritik edebilmesine, hem de ebeveynin çocuğu ile ilgili beklentilerini gözden geçirmesinde faydalı olabilir. Bu noktada ebeveynlerin çocuklarından bekledikleri başarıların altında yatan ana düşünceyi kendi iç dünyalarında kritik etmeleride önem taşımaktadır. Sınavlara hazırlanan gençlerle yaptığım görüşmelerdeki aldığım geri bildirimlerde, ebeveynlerinin gençlerin kariyer planlamalarına yönelik beklentilerinin genellikle: maddi kazançlar, popülarite, kıyaslama, toplum baskısı, ebeveynin kendi gerçekleştiremediği hayaller vs. üzerine olduğunu gözlemleyen bir uzman olarak şunu söyleyebilirim ki elbetteki ebeveynlerin tecrübelerine istinaden hayalleri ve beklentileri gençlerin hayalleri ile uyuşmayabilir. Böylece ailesini hayal kırıklığına uğratmak istemediği ya da ailesiyle iletişim kuramadığı için aşırı kaygılı, içine kapanan ya da saldırgan tutumlar sergileyen, mevcut potansiyelini ortaya çıkarmaktan vazgeçmiş veya sıkı bir disiplinle sınav gününe kadar çalışmış ama sadece kaygısını yönetemediğinden soruları çözemeyen gençlere rastlamak da mümkündür. Üniversite sınavı ile mesleki kariyerine adım atmaya hazırlanan bir gence eşlik eden bir ebeveyn olarak; beklentilerinizi, çoğunlukla kendi korku ve kaygılarınızın mı oluşturduğunu yoksa gencin hayata hazırlanmasına destek amaçlı mı oluşturduğunuz üzerine düşünebilirsiniz. 

Aileler gelişim dönemi itibariyle ergen bir gençle iletişim kurmakta zorlanabilir. Çocukluk yıllarını kısmen daha sağlıklı ve aile içi ilişkileri adına etkili ve verimli geçirmiş bir bireyin ergenlik yılları da nispeten daha ılımlı geçebilir. Lakin ailelerin ergenlerle aralarındaki iletişimde zorlantı yaşamaları üst seviyelere yaklaştığında bir uzman desteğine başvurabilecekleri unutulmamalıdır.

 Gençlerin yaşam döngülerinde belki sadece bir meslek edinme yolu olarak görülebilen sınav süreci, aslında yaşam başarısına ulaşabilmeleri adına da önemli bir adım olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.Sınavlara hazırlık sürecinde etkili çalışma yöntemlerini özümseye çalışan, duygu ve düşüncelerinin farkında seçim yapabilme becerisi gelişmekte olan, seçimlerinin sorumlukları hakkında bilinçlenebilen ve aynı zamanda sosyallik ilişkileri yönünde de desteklenen gençler yaşama birçok yönden antrenman yapmış olabilirler. Aileler olarak gençlere, kaygılarını, hayallerini, başarılarını, mutluluklarını, başarısızlıkların paylaşabildiğiı; sevgi ve kabul gördüğü bir dayanak ortamı sağlamak kıymetlidir. 

 Sınavlara hazırlık sürecinde gençlerde olası kaygı, korku, dikkat bozuklukları, kekemelik, tırnak yeme, ellerde aşırı terleme, uyku düzensizliği, mide ve bağırsak rahatsızlıkları gibi birtakım psikolojik ve fiziksel belirtilerin görülmesi konusunda dikkatli olunmalıdır. Sınav öncesi, sınav anı ve diğer zamanlarda bu tarz rahatsızlıkların yaşam kalitesini düşüreceğinin bilincinde olunmalıdır. Erken dönemlerde alınan küçük tedbirlerin daha etkili olduğu bilindiğinden, gencin sınav anında nüks etmesi olası bir probleme karşı bilinçlenmesi süreci iyi yönetmesinde faydalı olabilir. Sınav anına hazırlık adına yapılan deneme testlerinde; sınavlarda kaygılanan bir öğrencinin bununla ilgili bir takım egzersizleri önceden deneyimlemesi ve tekrarlaması örnek olarak verilebilir. Sınavların bireylerde strese yol açması yaygın olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada sınav öncesinde; iyi bir uyku ile dikkat ve konsantrasyonun korunması, mideyi çok zorlamayacak şekilde kahvaltı edilmesi, motivasyonu arttıracak eğlenceli ve mizah içerikli muhabbetler, sınavda gerekli materyallerin önceden temini, rahat kıyafetler ve aile içerisinde gençle gerçekleşecek içten, destekleyici ve sevgi dolu bir sohbet kıymetli olacaktır.

   Yaşadıkları tüm ikilemler ve tecrübelerle yaşama hazırlanan gençlerin, ebeveynlerinden aldıkları destekle sadece sınavlara hazırlığı değil, birer yaşam becerisi niteliğinde kıymetli şeyler öğrenebileceği unutulmamalıdır. 

Galeri

Start typing and press Enter to search