SARI SİYAH BİR EĞİTİM OCAĞI İSTANBUL ERKEK LİSESİ
Fatih Güldal
Eşsiz tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra Türkiye’nin en önemli eğitim kurumlarını içinde barındıran Fatih’te, geçmişten günümüze başarılarıyla ülkenin gururu olan pek çok okul yer alıyor… Yetiştirdiği devlet adamları, siyasetçiler, sanatçılar, mühendislerle eğitim dünyasına değer katan bu okullar, geleceğin Türkiye’sinde iz bırakacak yeni nesiller yetiştirmeye devam ediyor.
İlköğretimden yükseköğretime, Osmanlı Devleti’nin en iyi eğitim veren kurumları Fatih sınırlarında içinde yer alıyordu. O günlerden Cumhuriyete miras kalan Gelenbevi Anadolu Lisesi, Davutpaşa Anadolu Lisesi, Pertevniyal Lisesi, Çapa Fen Lisesi, Vefa Anadolu Lisesi, Cağaloğlu Anadolu Lisesi dönemin sultani ve idadileri olarak kurulmuştu. Gerek öğretmen kadroları gerekse de bu okullardan yetişen öğrenciler her dönem toplum hafızasında başarılarıyla iz bırakanlar arasında yerlerini aldılar.
Bu okullardan biri de Türkiye’nin en önemli devlet liselerinden olan Cağaloğlu’ndaki İstanbul Erkek Lisesi… Mimarisi, eğitim kadrosu ve Türkiye derecesiyle okula girmeye hak kazanan yüksek başarıya sahip öğrencileriyle, İstanbul Erkek Lisesi adından söz ettirmeye devam ediyor.
İstanbul Erkek Lisesi, 1884 yılında Bahriye emekli yüzbaşısı ve matematik öğretmeni Mehmet Nadir Bey tarafından “Numune-i Terakki” adıyla özel bir okul olarak kurulur. Dönemin şartlarına göre çok kaliteli ve disiplinli bir eğitim veren Numune-i Terakki, Süleymaniye’de Bab-ı Meşihat Dairesi yanında bir konakta eğitimine başlar. O dönem kurulan özel okullar genellikle büyük konaklarda eğitim verir ve yeni bina inşası çok tercih edilmez.
Okul uyguladığı modern eğitim yöntemleri, kurucusunun entelektüel kişiliği, güçlü eğitim kadrosu ve öğrenciye verilen önem nedeniyle kısa sürede İstanbul’daki önemli bürokratların ve aristokrat ailelerin çocuklarını gönderdiği bir eğitim yuvası olur. Türkiye’deki ilk okul dergisi olarak kabul edilen Numune-i Terakki Dergisi’ni de çıkararak literatüre geçen okul, ünlü ressamlarımızdan Hüseyin Avni Lifij, Cumhuriyet tarihinin ilk bilim tarihçisi, siyasetçi ve yazar Adnan Adıvar, Şair-Milletvekili Fazıl Ahmet Aykaç, Mimar Kemalettin, Türk edebiyatına tiyatro alanında çok değerli eserler veren Musahipzade Celal ve daha pek çok öncü ismi yetiştirir.
Özel okul olarak kurulan Numune-i Terakki, bazı öğretmenlerinin Sultan II. Abdülhamit’e karşı planlanan bir darbe girişimine karıştıkları iddiasıyla 1897 yılında devlet tarafından satın alınır ve öğretmen ve idareci kadrosu dağılır. Okulun kurucusu Mehmet Nadir Bey, Sultan Abdülhamit’in çok önemsediği bir başka mektep olan Aşiret Mektebi’ne müdür olarak tayin edilir.
134 YIL SÜREN İSİM DEĞİŞİKLİĞİ
Numune-i Terakki, bugünkü adıyla İstanbul Erkek Lisesi kurulduğu günden 1933 yılına kadar birçok farklı binada eğitim verir ve okulun adı farklı tarihlerde bazı değişikliklere uğrar.
1909 yılında okula bakanlar kurulu kararıyla “İstanbul Leyli İdadisi” adı verilir ve kurum resmi okul statüsüne kavuşur. Bu süreç içerisinde okul ilk kurulduğu küçük konaktan taşınarak farklı binalara yerleşir. 1888 yılında Şehzadebaşı’nda Burmalı Mescit karşısında Mümtaz Bey Konağı’na, 1899’da Aksaray’da Selimpaşa Yokuşunda daha konforlu ve sağlıklı bir bina olan Şirvanizade Rüşdü Paşa Konağına taşınır.
1903 yılında okulda yapılan tadilat ve tamirat dolayısıyla okulun idadi kısmı bugünkü adıyla lise kısmı Aksaray’da bir haneye geçici olarak gönderilir. 1910 yılında yapılan bir düzenleme ile bazı idadiler lise adını alırken okulun adı da İstanbul Lisesi olur. Ancak bu durum uzun sürmez ve yaklaşık bir yıl sonra okulun adı İstanbul Sultanisi şeklinde tekrar değiştirilir. 1923 yılında sultani ismi İstanbul Erkek Lisesine dönüştürülürken, altmış sene sonra 1982 yılında ihtilalin uygulamalarından biri olarak okulun adı tekrar İstanbul Lisesine dönüşür. 2018 yılında bizzat yaptığım başvuru sonucunda okulun resmi evrak haricinde pek de kullanılmayan bu ismi değiştirilerek tekrardan İstanbul Erkek Lisesi olur.
SAVAŞ YILLARI VE CUMHURİYET
Balkan Savaşları sürecinde okulun bir kısmı hastane olarak kullanılır. Bu süreçte öğrenciler memleketlerine gönderilir. Ardından I. Dünya Savaşı patlak verir ve İstanbul Sultanisi öğrencileri ilk kez bugünkü Fatih sınırlarından dışarıya; hükümet tarafından el konulan Karaköy’deki Saint Benoit Lisesine nakledilir. Taşınma zahmeti savaş sonunda da devam eder. Osmanlı Devleti’nin mağlubiyeti ve İstanbul’un işgaliyle bir gün Fransız askerleri okulun kapısına dikilir ve okulun boşaltılmasını ister. 5 yıl kaldıkları binadan süngülü askerlerin zoruyla ayrılan öğrenciler, Şehzadebaşı’ndaki Haşim Paşa Konağına bin bir zorlukla taşınır. Suyu ve elektriği dahi olmayan bu okuldaki zorlu günler bitmek bilmez. Savaşın bitmesi ve Cumhuriyetin ilanıyla okulun hem ismi hem de binası yeniden değişir. Yeni adıyla İstanbul Erkek Lisesinin yeni mekanı, Saraçhanebaşı’ndaki Münir Paşa Konağından Beyazıt’taki Fuat Paşa Konağı olarak adlandırılan eski Maliye Nezareti Binası olur.
İstanbul Erkek Lisesinin son olarak taşındığı ve 1933 yılından beri faaliyet gösterdiği bina ise Cağaloğlu’nda İran Konsolosluğunun bitişiğinde yer alan ve 1890’lı yıllarda Osmanlı Devleti’nin Avrupalı devletlere olan borcunu tahsil için, suriçi İstanbul’unun en merkezi noktalarından birinde inşa edilmiş Düyun-ı Umumiye yani Genel Borçlar İdaresi binasıdır. İdarenin İstanbul’dan Paris’e taşınması sonrasında boş kalan binanın taliplisi çoktur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de imzasının bulunduğu bakanlar kurulu kararında binanın geleceği ile ilgili tartışma olur. Özel sektöre kiralanması, valiliğin buraya taşınması gibi konular konuşulur. Sonunda 04 Mart 1933’te binanın Maarif Vekaletine verilmesine karar verilir. Temmuz 1933 yılına ait gazetelerde binaya İstanbul Erkek Lisesinin taşındığı duyurulur.
BEAUX-ARTS MİMARİSİ
Eski Düyun-ı Umumiye yeni İstanbul Erkek Lisesi binası kuşkusuz İstanbul’un en görkemli yapıları arasında olup görsel açıdan İstanbul’un başta tarihi yarımada olmak üzere Haliç’i ve Galata’yı gören mükemmel bir manzarası vardır. Okulun çeşitli yerlerinden Ayasofya, Aya İrini ve boğaz yapıları gibi neredeyse tüm abidevi yapıları görülür.
Bina güneydoğu-kuzeybatı ekseninde yerleştirilmiş dıştan dışa yaklaşık 120×50 m boyutlarında, Beaux-Arts mimari özelliklerini taşıyan aksiyal, simetrik planlı kâgir bir yapıdır. Yapı kuzeydoğu yönündeki meyil nedeniyle bu cephede dört, güneybatı cephede üç katlıdır. Binanın mimarı İstanbul’un Sanayi-i Nefise Mektebi, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Pera Palas Oteli, Tokatlıyan Oteli, Abdülmecit Efendi Köşkü, Haydarpaşa Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane gibi önemli mimari yapılarının da mimarı olan Fransız asıllı levanten mimar Aleksandre Vallaury’dir.
Vallaury, bu binada özellikle Pera gibi batıya daha yakın bir çerçevede gerçekleştirdiği binalarda uyguladığı Batı’ya özgü yeni-klasik üsluptan özellikle kaçınmış, klasik ve barok dönem Osmanlı mimarlığından alınmış pek çok öğeyi yeniden yorumlayarak binayı ilmek ilmek işlemiştir. İlk bakışta dikkatimizi çeken görkemli taç kapısı, sekizgen kule, sivri kemerler içerisine alınmış pencereler, taş konsollara oturtulmuş geleneksel cumbalardan esinlenilmiş çıkmalar, köşeleri yuvarlatılmış, dalgalı geniş saçaklar ve bunları destekleyen eliböğründeler, bu yeniden yorumlamaların en güzel örnekleridir. Binanın bulunduğu alan Osmanlı Devleti’nin kalbinin attığı bölge olup, bugün valilik olarak kullanılan dönemin Osmanlı yönetim binası Babıali, Ayasofya ve diğer abidevi yapılar arasında binanın uyumlu bir şekilde durabilmesi için mimarın çaba gösterdiği görülür.
“VEKİLLER OKULU”
İstanbul Erkek Lisesi’nin öğretmenleri ve yetiştirdiği öğrencilerinden bahsedersek Türk eğitim tarihi açısından ne derece önemli bir eğitim yuvasından söz ettiğimiz anlaşılır. İstanbul Erkek Lisesinden başbakanlar, onlarca milletvekili ve siyasetçi, sayısız bilim ve sanat adamı yetişmiştir.
1958 yılının bakanlar kurulundaki Samet Ağaoğlu, Celal Yardımcı, Nedim Ökmen, Sıtkı Yırcalı, Emin Kalafat, Abdullah Aker, Esat Budakoğlu, İstanbul Erkek Lisesi mezunudur. Bu nedenle okul “Vekiller Okulu” olarak da adlandırılmıştır.
Türk düşünce tarihinde önemli izler bırakan Nurettin Topçu ise hem İstanbul Sultanisinde okumuş hem de yirmi yıl burada öğretmenlik yapmış aydınlarımızdandır. Onun hocası olup Türk fikir hayatına yön vermiş, akademik ve bilimsel anlamda sosyal bilimler çalışmalarının yapılabilmesi için metot ve fikirler üretmiş Hilmi Ziya Ülken de İstanbul Sultanisi ünlüleri arasındadır. Hukuk tarihimizde önemli çalışmalara imza atmış Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, Türk arkeolojisinin en önemli ismi Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal, ünlü matematikçimiz Cahit Arf, iktisatçı Sabri Ülgener, tarihçi Enver Behnan Şapolyo, halk bilimci Pertev Naili Borotav, kalp damar cerrahı Siyami Ersek, canlandırdığı karakterlerle Türk milletinin kalbinde taht Türk tiyatro ve sinemasının büyük oyuncusu Münir Özkul, hem ünlü bir bestekar hem de önemli bir cerrah olan Dr. Alaeddin Yavaşça, müzisyen Erol Evgin ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz pek çok isim, okulun sıralarında yetişmiştir.
TARİHE İZ BIRAKAN OKUL YÖNETİCİLERİ
Öğrencilerini yazmışken İstanbul Sultanisi/İstanbul Erkek Lisesinde görev almış öğretmen ve idarecilerden bahsetmemek olmaz. Kuruluşundan bugüne kadar birçok kıymetli eğitimcinin bu kutsal yuvada öğretmenlik yaptığı, yatakhanesinde belletmenlik görevi aldığı ve ülkemize değerli insanlar yetiştirmek için canla başla çalıştığı bir gerçektir.
Okulun kurucusu askerlikten ayrılma Mehmet Nadir Bey Shakespeare’in Hamlet eserini Türkçeye kazandıracak kadar edebiyata aşina, çözülemeyen matematik sorularını uluslararası yayınlarda cevaplayabilecek kadar matematik dehası bir idareciydi. Muallim Naci ile “Afak” dergisini de çıkaran Nadir, birçok dergi ve gazetede pedagoji ve eğitim üzerine yazılar yazan, “Hesab-ı Nazari” adında matematik içerikli bir kitabı olan ve Osmanlı’da özel okulculuğu başlatan isimlerden biriydi.
Sınıfa mabede girer gibi giren Nurettin Topçu kuşkusuz okulun tarihine adını yazdıran eğitimcilerin başında geliyordu. Celaleddin Ökten, gazeteci yazar Hakkı Tarık Us, Agah Sırrı Levent, Hakkı Süha Gezgin, Hasan Ali Yücel, Nurullah Ataç, Tevfik Fikret ilk akla gelen eğitimciler arasında idi. Okulda müdürlük yapanlar arasında I. Dünya Savaşında Kafkas cephesinde, İran’da savaşan, daha sonra esir düşüp Sibirya’ya sürülen efsane müdür olarak tanınan Celal Ferdi Gökçay, “İstanbul ve Boğaziçi” adlı muazzam eseri ile İstanbul tarihçilerinin tanıdığı İhtifalci Mehmet Ziya ve Fatih’te Hırkai Şerif semtindeki konağı ile bildiğimiz mutasavvıf Kenan Rufai ilk akla gelen müdürlerdir.
TÜRK VE ALMAN DİPLOMASI BİR ARADA
İstanbul Erkek Lisesi Türkiye’de yabancı hocaların da eğitimci olarak çalıştığı nadir okullardan biridir. Galatasaray Sultanisi çevresinde oluşmuş, akabinde tüm Osmanlı sathına yayılmış Fransızca eğitim ve Fransız kültürüne biraz da alternatif olması düşüncesiyle 1916 yılında başlayan ve fasılalarla günümüze kadar devam eden Almanca eğitim ve Alman öğretmen istihdamı için bu okul pilot olarak seçilmiştir. 2000’lerin başından beri de Abitur adı verilen ve Alman cimnasiumlarında uygulanan programla Türk diplomasının yanında Alman diploması da vermekte, mezun öğrenciler diploma puanlarına göre Almanya’daki üniversitelere sınavsız geçiş hakkı elde etmektedirler.
Türkiye’deki en köklü izcilik çalışmalarının Sakarya İzci Oymağı adıyla burada yapıldığını, Türk futbol tarihinde önemli bir yere sahip İstanbul Spor kulübünün de buradaki öğrencilerce kurulduğunu da unutmadan söylemeliyiz.
İstanbul Erkek Lisesi bugün ulu çınarların gölgesinde muhteşem bir binada Türkiye Cumhuriyeti ve insanlık için öğrenci yetiştirmeye devam ediyor. Çanakkale muharebelerinde vatan için toprağa düşen ağabeylerinin manevi mirasını yaşatmak öğrencilerimizin en önemli şiarıdır. 137 yıldır Türk maarifinin en kıymetli ocağı olarak ilim ve irfan meşalesini gelecek kuşaklara taşımak için var gücüyle çalışmaktadır.