FATİH’İN KUŞLARI
FATİH’İN KUŞLARI
- Ömer Yusuf Salman
Kuşlar, gökyüzünün süsü; ormanların, bahçelerin sesidir. Neşedir, renktir, hayattır, candır kuşlar. Bu güzel canlılar, insanlar onları duysun, görsün diye bin çaba içinde gibiler. Yanı başımıza kadar gelmelerine rağmen o kuşların seslerini duymuyor, onların renk renk kanatlarını, biçim biçim gagalarını göremiyoruz. İlgisizlik ve bilgisizliğimiz gözlerimizi onlara karşı kör, kulaklarımızı da sağır etmiş. Azıcık alakadar olmakla tabiatta bin bir vazife ifa eden bu sevimli minikleri fark edebilir, hayatımızı renklendirebilir, yaşantımızdaki bir boşluğu doldurabiliriz.
Kuşlar sadece şehirden ve yerleşimden uzak ağaçlık, yeşil ve sulak alanlarda mı görülür? Elbette hayır! Bizans’a ve Osmanlı Devleti’ne merkez olmuş, her yeri mazi kokan, tarihle sarmaş dolaş İstanbul’un özü Fatih’te, binaların içi içe olduğu bu kadim şehirde birçok kuş türünü görmek mümkündür. Çünkü İstanbul, kuşların göç güzergâhında bulunuyor.
Fatih’te yılın her mevsiminde daldan dala pırpır eden, damdan dama kanat açan kuşlar eksik olmaz. Güvercin, serçe, küçük kumru, leş kargası, gümüş martı, sığırcık, yeşil papağan, iskender papağanı… Bu kuşlar bizim yaşadığımız ortama uyum sağlamışlar. Bundan dolayı adı geçen kuşları yakın çevremizde uçarken veya beslenirken sık sık görebiliriz. Bir de Fatih Camii, Gülhane Parkı ve tarihî surların çevresi gibi yeşilliği bol olan bölgelerde çiğdeci, büyük baştankara, mavi baştankara, çıvgın, alaca ağaçkakan, ispinoz, gri balıkçıl, küçük karga ve saksağan gibi kuşları da görebiliriz. Haliç ve Marmara’da ise karabatak, küçük karabatak, tepeli karabatak ve yelkovanları da görürüz. Adını andığımız bu kuşları sene içinde herhangi bir ayda görmek mümkündür. Bir de yılın belli mevsimlerinde, hatta belli günlerinde gördüğümüz kuşlar vardır. Binlerce kilometre yolu bin bir zahmetle kat ederek ülkemizden ve şehrimizden geçen, büyük-küçük göçmen kuşlar…
Parklardaki çalılara ve ağaçlara dinlenmek ve beslenmek için inen ötücü kuşları minik bir dikkatle görmek mümkündür. Farklı renkleri, değişik biçimleri ile arz-ı endam ederler. İlkbahar’da Afrika’dan, Asya’dan; sonbaharda Avrupa’nın en kuzeyinden, Rusya’nın Sibirya’sından gelip ülkemizde ve tarihî şehrimizde kısa bir süre konaklayıp gitmek istedikleri yere doğru aceleleri varmış gibi uçup giderler…
Suriçinde yapılaşma çok yoğun olduğu için ağaçlık ve çalılık yer ancak parklarda, tarihi camilerin avlularında ve hazirelerinde var. Bundan dolayıdır ki ilkbahar ve sonbaharda ötücü kuşların uğrak yeri buralar oluyor. Yol yorgunu ve aç olan kuşlar, kedi nüfusunun çok yoğun olduğu parklara, avlulara, hazirelere kedilere yakalanma pahasına iniyorlar… Gördüğümde beni, duyduğunda kuş gözlemcisi birçok kişiyi şaşırtan türlü kuşları Edirnekapı-Topkapı surları çevresinde, Fatih Camii, Yavuz Selim Camii’nin avlusunda ve çevresinde, Gülhane Parkı’nda görme şansımız oldu. 40 yıldır İstanbul’da görülmediği söylenen bıyıklı ötleğen kuşunu 21-22 Nisan 2020’de Fatih Camii’nin cenaze namazı kılınan avlusundaki havuzun etrafında beslenirken görmek ve onun fotoğrafını almak beni çok heyecanlandırmıştı.
Fatih’te ötücü kuşların birçoğunu görme şansım oldu. Bülbül ve benekli bülbül ilkbahar şarkıları söylerken, kızılgerdan sonbahar ve kış gecelerinde en güzel bestelerini dinletir bizlere. Karabaşlı çinte, ispinoz, dağ ispinozu, kocabaş, küçük iskete, karabaşlı iskete, göz alıcı renkleri ve tatlı ötüşü olan saka gibi kuşları ağaçlarda ya da çimenlerde kendilerine yiyecek ararken izledik… Böcekler ve çalı meyveleriyle beslenen ötleğenler de tarihî yarımadada konaklayan güzel sesli, hoş edalı minik kuşlardandır. Sarı gözleri ve ürkekliğiyle bilinen çizgili ötleğen, gül yapraklarındaki bitleri temizleyerek çok faydalı işler gören akgerdanlı ötleğen, küçük akgerdanlı ötleğen, bıyıklı ötleğen, karabaşlı ötleğen de bahar göçlerinde Fatih’te kuş gözlemi yaptığım mekânları ziyaret ederler, Fatih Camii haziresinde yatan Ahmet Mithat Efendi’nin kabrine uğramayı ihmal etmezler… Böceklerle ve küçük sürüngenlerle beslenen örümcek kuşları da şehrimizi dinlenme tesisi olarak kullanan göçmenlerdendir. Kızılbaşlı örümcekkuşu, karalınlı örümcekkuşu, kızılsırtlı örümcekkuşu ve maskeli örümcekkuşu tarihî yerlerimizi nisan ve mayıs aylarında ziyaret etmişlerdir. Daha birçok kuşu surların çevrelediği bu şehirde görmek mümkün. Kamışçınlar, kızılkuyruklar, sinekkapanlar, kuyruksallayanlar, kuyrukkakanlar, ardıçlar, ebabiller, kırlangıçlar… Sumru, karagagalı sumru, bıyıklı sumru; karabaş martı, küçük gümüş martı, Akdeniz martısı benim denizlerimizde gördüğüm kuşlar arasındadır. Biraz düşündüğümüzde tür sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ötücü kuşlar, su kuşları Fatih’teki kuşların ilk bölümüdür.
Daha ilgi çekici ikinci bölüm var. Sadece belgesellerde gördüğümüz ve ancak o programlarda görebileceğimizi zannettiğimiz yırtıcı kuşlara da Fatih’in mavi göklerinde rastlayabileceğimizi biliyor muydunuz? Bu soruyu yönelttiğim çoğu kişinin cevap olarak böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söylediklerine şahit oldum. Sadece yırtıcılar mı? Leylekler, kara leylekler, pelikanlar da sürüler hâlinde minarelerin, kubbelerin arasından, üstünden süzüle süzüle hedeflerine doğru giderler. Fatih’te göç, en güzel sonbaharda izlenir. İlkbahar göçü daha çok İstanbul’un kuzeyinden aktığı için o mevsimde Fatih’te göçen kuşları pek göremeyiz.
Ağustosun başında leylekler göçü başlatır. Belli aralıklarla büyük leylek sürüleri semayı kaplar ve doğuya doğru giderler. Kara leylekler eylül ve ekimde 30-40 kuşluk sürüler hâlinde geçerler şehrimizden. Yırtıcı göçü ağustosun sonunda arı şahinleriyle başlar, eylülde karışık yırtıcı göçü olarak ekimin sonuna kadar devam eder. Hatta kasımda, aralıkta bile şahinlerin geçtiği görülür. Bu göçlerde büyük orman kartalı, küçük orman kartalı, küçük kartal, şah kartal, yılan kartalı; arı şahini, az da olsa kızıl şahin ve binlerce belki de on binlerce şahin Fatih’ten geçer. Gökdoğan, delice doğan ve aladoğan; atmaca, yaz atmacası; saz delicesi, bozkır delicesi; kara çaylak, kerkenez, kızıl akbaba İstanbul’un merkezinde görülen diğer yırtıcı kuşlardır. Delice doğan ve gökdoğanın avlandıklarına bile şahit olabiliriz.
Muhakkak ki benim görmediğim kuşlar da geçmiştir İstanbul’umuzdan. Ayrıca hepsini bir göçte görmek de mümkün olmayabilir. Bu şekilde hesaba vurduğumuzda çevresi tarihî surlarla, içi beton binalar ve asfaltla dolu olan Fatih’te inanılması çok güç bir kuş çeşitliğinin varlığından söz edebiliriz. Beş tür kartal, üç tür şahin, bir tür çaylak, iki tür delice, dört tür doğan ve iki tür atmacayla aynı göğü paylaşmak heyecan verici bir durum ve bizim için büyük bir zenginlik.
Yüzlerce, binlerce kuşun geçişini hiçbir ücret ödemeden, yol masrafı yapmadan Fatih’in herhangi bir noktasından, evlerin pencerelerinden dahi görmek mümkündür. Bazen kartalların, şahinlerin gözlerini ayırt edecek kadar yakından geçtiklerini görürüm. 2018 sonbahar göçünde Yavuz Selim Camii’nin Haliç’e bakan tarafında birçok kartalı çok yakından görme imkânım olmuştu. Keşke Fatih’te belediye öncülüğünde sonbahar göçünü izleme etkinlikleri düzenlense. Ben pandemi kısıtları henüz başlamamışken Edirnekapı surlarından sonbahar göçünü takip ediyordum. Sonra Yavuz Selim’den, Fatih Camii’nin avlusundan ve evimin penceresinden göçü takip etmeyi sürdürdüm. Kuşları yakından görmek için dürbüne ihtiyaç olduğu doğru, fakat ben yıllardır çıplak gözle takip ederim. Bence Fatih’teki kuş zenginliğini görmek için hiçbir araca ihtiyaç yok. Sadece başımızı göklere kaldıralım yeter. Gözümüz yükseklerde olsun!