Haliç’in Kıyısındaki Miras: Rezan Has Müzesi
Kadriye Beyza Kirenci
Günbatımlarında üzerine çöken kızıllıkla tanıdığımız; suyunun dinginliğine gözlerimizin uzun uzun daldığı, İstanbul’u İstanbul yapan ender yerlerden biri Haliç. Konumu itibarıyla Sarayburnu ve Galata arasından ilkin batıya doğru uzanıp sonrasında kuzeybatıya kıvrılan yay şeklindeki yapısı ile ilk çağda Altın Boynuz (Khrysokeras) olarak adlandırıldı. Bizans Dönemi’nde “Keras”, Osmanlı Dönemi’nde “Haliç-i Konstantiniyye”; sonrasında ise zamanla bugünkü ismi olan “Haliç”i aldı.
Haliç’in isminin yanında zaman içerisinde geçirdiği bir diğer değişim de mekânsal olarak gerçekleşti. Bir zamanlar özellikle Haliç’in Kuzey yakasındaki fabrikalar, tersaneler, gemi kızakları, elektrik santralleri, mezbahalar vb. çeşitli yapılar, mekânsal bir dönüşüm ilerleyişinde müzelere, kültürel faaliyetlere; bu faaliyetlerin gerçekleştiği mekanlara evrildi. Bu mekânlardan biri olarak Haliç’in o duru sularının kıyısında, Türkiye’nin önemli ilim yuvalarından biri olan Kadir Has Üniversitesi bulunuyor. Üniversitenin bulunduğu alan geçmişte Cibali Tütün Fabrikası iken 2002 yılında yukarıda bahsettiğim şekli ile mekânsal dönüşüm süreciyle bir yüksek öğrenim yerine dönüştü.
Geçmişin izlerini barındıran Kadir Has Üniversitesi’nin şu an merkez kabul edilen Haliç kıyısındaki binası, Cibali Tütün ve Sigara Fabrikası’ndan çevrildi. Tarihî binanın restorasyonu tamamlandıktan sonra, alt kısımda yer alan Osmanlı Dönemi yapı kalıntısı ve Bizans Dönemi su sarnıcının bulunduğu mekân, Rezan Has Müzesi olarak düzenlendi ve ziyaretçilere açıldı.
Müzeye girmeden Haliç’in sularını gören yeşilliklerle bezeli bir yol karışılıyor önce bizi. Sonrasında görülen ilk alan ise 2009 yılında müze bünyesine dahil edilen, Tütün Fabrikası’na ait belge ve çeşitli objeler. Fabrikaya ait eserler ve eserlerin arkasındaki hikâyeler, bölgenin ve yapının tarihsel süreci; geçmişi, bugüne taşıyor. Bunun yanında fabrikaya ait mühürlerin kopyalarının da orada bir kâğıtla birlikte ziyaretçiler tarafından kullanılmasına izin verilmesi, yanımıza kalan güzel hatıralardan biri. Bu katta ilgi çeken bir diğer şey zamanında yerli ve yabancı devlet büyükleri için özel olarak üretilmiş sigaralar.
Müzenin arkeolojik koleksiyonunun sergilendiği alt katı, fabrika temellerinin olduğu kısım. Bu alanın bir alt kotunda ise Bizans Dönemi’nden kalma bir su sarnıcı bulunmakta. Suların depolandığı, yerin altındaki bu yapılar İstanbul’un su ihtiyacını karşılama noktasında o dönemde önemli bir role sahip. 11. yüzyıl sonlarına tarihlenen Bizans Sarnıcı; 48 küçük kubbe, 15 örme ayak ve 20 sütundan oluşmakta ve 620 metrekarelik bir alanı kaplamakta. Bu sarnıç; zamanla işlevini kaybettikten sonra fabrikanın tütün deposu olarak kullanılmış, 2. Dünya Savaşı yıllarında ise erzak ambarı olarak işlev görmüştür. Bunun yanında müzenin üst ve alt kat sergi mekânında dönem dönem farklı temalar ile çeşitli sergiler yapılıyor. Son dönemde alt kat sergi alanında yer alan Gündelik Yaşamın Arkeolojisi isimli sergi de bunlardan biri. Neolitik Dönem’den Selçuklu’ya uzanan koleksiyon, gündelik hayatımızı şekillendiren nesneler ile iki dönem arasındaki tarihsel sürecin ilişkisini anlatıyor. Sergilenen eserleri, özellikle yazının ve dilin zamanla gelişimini görmek açısından, incelemek önemli. Bunun yanında fabrika temellerinin bulunduğu alt kat sergi alanında, üniversiteye ismi verilen Kadir Has’ın bir balmumu heykeli ve kendisine ait özel anı odası bulunuyor. Burada da Kadir Has’ın birtakım kişisel eşyaları sergileniyor.
Rezan Has Müzesi 2007 yılından beri faaliyet gösteriyor. Değişen, yenilenen sergilerin yanında aktif müzecilik gayesiyle mekânda çeşitli kültürel faaliyetler ve çocuk etkinlikleri de düzenleniyor. Bunun yanında bu bina, özenli restorasyon süreci ve içinde bulunduğu tarihî çevrenin gelişimine katkı sağlaması nedeniyle 2003 yılında Europa Nostra Ödülü almış. Üniversite bünyesinde yer alan bir müze olması da başta Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencileri olmak üzere diğer fakültelerin öğrencilerine de farklı bir deneyim oluşturuyor. Haliç içerisinde yer alan kültürel merkezlerden Minyatürk, Aynalı Kavak Kasrı, Balat, Rahmi Koç Müzesi vb. yerlerle birlikte bu müze de Haliç’in kültürel gelişimine önemli bir katkı sunuyor denilebilir. Biz bir gidin, görün deriz…