Semt Pazarları
Geleneksel Alışveriş: Semt Pazarları
Eda Selimoğlu
Modern kent yaşamı, tercihlerimizi yaparken önümüze sunulan envaiçeşit seçenek, dijital mağazalar, ürün tanıtımı için harcanan devasa tutarlarda reklam bütçeleri… Artık mutfağımızdaki meyve sebze, hatta yemeklerimiz bile hazır hâlde bir tıkla kapımıza kadar geliyor. Bu imkânların koşturmaca içinde geçen hayatımızı kolaylaştırdığı yadsınamaz bir gerçek elbette. Ancak semtlerde kurulan pazarlarda gezinerek alışveriş yapmanın yerini hiçbiri tutmuyor. Semt pazarlarında gönlümüzü çelecek reklamlar olmasa da esnafla kurulan samimi ilişkinin içimizde uyandırdığı güven duygusu, dahası her şeyin en iyisini, en doğalını seçme şansımız var.
Ara Başlık: Kamusal bir mekân olmanın ötesinde semt pazarları
Semt pazarları Türkiye’nin her yerinde haftanın belli bir gününde belli bir mekânda kurulur. Şehirlerin hemen her semtinin kendine özel bir pazar günü vardır. Geleneksel alışveriş kültürünün en canlı şekilde yaşatıldığı semt pazarlarında insanlar tezgâhlar arasında dolaşarak ekseriyetle evin haftalık gıda, meyve-sebze ihtiyacını en ucuz ve kaliteli yoldan temin etmeye çalışırlar. Özellikle evin ihtiyaçlarını en iyi bilen ev hanımları, anneler için, pazar günleri kaçırılmaz bir fırsattır. Özenle dizilmiş meyve-sebze tezgâhlarını, giyim kuşam, temizlik malzemesi, kap kacak satan esnafı tek tek dolaşarak diledikleri yerden bütçelerine en uygun ve en kaliteli olanı alıp eve getirmeyi çok severler.
Pazarlar, bizim kültürümüzde geleneksel bir sosyalleşme ortamıdır. Semtin yaşam standartlarını, üretim tarzlarını, tüketim alışkanlıkları, alışveriş usullerini yansıtırlar. İstanbul’un bütün ilçelerinde, ayrı ayrı semtlerde belli günlerde pazarlar kurulur. Ülkemizin en köklü ve büyük pazarlarına sahip olmak bakımından Fatih oldukça şanslı bir ilçedir. Burada haftanın her günü bir semt pazar tezgâhlarıyla şenlenir.
Ara Başlık: Pazar Gelenekleri
Eskiden surlarla çevrilmiş şehirlerde tarım ürünlerinin satılması yasaktı. Çevre köylerden gelen satıcılar mallarını kale kapılarının yanında kendilerine ayrılmış yerlerde satarlardı. Zamanla kentlerin büyümesi sonucunda açık alanlarda semt pazarları kurulmaya başlandı. Kendi içinde bir düzen ve disipline sahip olan bu pazarlar, günümüze kadar önemini kaybetmeden gelmeyi başardı.
Kurulum yerine ve halkın ihtiyaçlarına bağlı olarak bazı farklılıklar gösteren semt pazarları, aynı günlerde aynı mekânlarda müşterilerini ağırlıyor ve genelde kuruldukları günün adıyla, örneğin Çarşamba Pazarı gibi veya semtin adıyla biliniyorlar.
Bu pazarlar sadece ürün alışverişinin yapıldığı yerler değil, aynı zamanda gündelik hayatın neşesinin de örgütlendiği alanlar olarak karşımıza çıkıyorlar. Zira taze ürün alışverişi yapmak isteyen her ekonomik kesimden alıcıya hitap ederken aynı zamanda semtin geleneksel dokusunu da tamamlayan şen atmosferiyle bir gezip görülecek bir cazibe merkezi olmayı sürdürüyorlar.
Pazarda esnaf ve müşteri ilişkilerini belirleyen ilkelerin zeminini elbette dinî ve örfi kurallar oluşturuyor. Belediyeler de yasalar doğrultusunda pazar düzenini, asayişi zabıta marifetiyle denetliyorlar. En dikkat edilen husus, sabahın ilk saatleriyle bütün tezgâhların kurulmuş olmasıdır. Çünkü bütün pazarlarda en iyi, tecrübeli alıcılar her zaman ilk müşterilerdir. Bu arada unutmadan, işe hayır duasıyla başlamak âdettendir. Hâlen bazı pazarlarda hoparlörlerden dua yapılmadan, esnaf ve müşteriler ellerini semaya kaldırmadan alışverişe başlanmaz.
Ara Başlık: Çığırtkanlık
Semt pazarları, en eski ve eğlenceli pazarlama stratejileriyle işler. İnsanları tezgâhlara davet eden çığırtkanlar pazarların olmazsa olmazıdır. Çığırtkan, herhangi bir ürün üzerine ilgi toplamak, müşteri çekmek ve ahaliyi toplamak için yüksek sesle bağırır. İlginç jargolarına kayıtsız kalmak imkânsızdır. Hatta söylenene göre radyo reklamcılığı ilhamını bu pazar çığırtkanlardan almış.
Ara Başlık: Pazar Tezgâhlarında Mizah
Semt pazarları, sosyal yapıya dair bize çok şey söyler. Ciddiyetin sınırlarına tutsak olmadan, gülmenin olanaklarından yararlanarak bakanlar pazar tezgâhlarında mizahi sahnelerin en muhteşem örneklerine şahit olurlar. Pazarı turlarken gündelik olaylara değinen mizahla harmanlanmış etiketler mutlaka göze çarpar ve ince, zekice kurgulanmış ibareler, sözcükler yüzlerde gülümsemeye sebep olur. Ayrıca pazara yolu düşen hemen herkes komik, absürt görüntülerin sevimli aktörlerini şıp diye tanıyıverir: bir başkasının elindeki ürünü çekiştirmeye çalışan teyzeler, ürünün kilosunu eliyle kestirmeye çalışan satıcılar, pazara bisikletle giren şaşkınlar, pazar çantası taşıması için annesinin yanında isteksizce pazara sürüklenmiş oğlan çocukları… Bütün bunlar pazar sosyalliğinden keyifli enstantaneler yansıtan detaylardır.
Ara Başlık: Şehrin en büyüğü; iğne atsanız yere düşmeyen Çarşamba pazarı
İstanbul’un en büyük ve en zengin semt pazarı, Fatih’te 7 ana cadde 17 sokak üzerinde kurulan Çarşamba Pazarı’dır. 1297 esnaf 4 bin 811 sergi tahtasıyla hizmet veren Çarşamba Pazarı yaz kış demeden her hafta mahşeri bir kalabalığa sahne olur. “Burada yok yok.” deyiminin vücut bulduğu yerdir.
Fatih’te ayrıca Fındıkzade’de Cuma Pazarı, Karagümrük’te Pazartesi Pazarı, Kocamustafapaşa’da Perşembe Pazarı, Mevlanakapı’da Salı Pazarı, Balat’ta Kastamonu Köy Pazarı her hafta büyük kalabalıklara hizmet vermektedir. Yine Beşiktaş, Üsküdar, Kadıköy, Şişli, Eyüp ve Sarıyer’de İstanbul’un büyük pazarları kurulur. Saydığımız pazarların çoğu, zengin muhtevalarıyla başka semtlerden insanları kendilerine çekmeyi başarırlar.
Ne internet alışverişinin yaygınlaşması ne modern AVM’ler dünyanın bu en eski alışveriş geleneğini kesecek güce sahiptir. Zamanın alışkanlıklarına kendini uydurmayı bilen dinamik yapılarıyla pazarlar asla yarıştan kopmaya niyetli değil. Hatta kaliteli, hesaplı, birebir alışverişin keyfini yaşattıkları için her zaman bir adım öndeler.