FATİH’TE ART NOUVEAU MİMARİSİ

  • Müjde Dila Gümüş

 

“Yeni Sanat” anlamına gelen Art Nouveau, 19. yüzyılın sonlarında Avrupa’da doğmuş bir sanat akımıdır. Tarihsel üslupların canlandırılmasına dayanan akımlara ve sanatın bu doğrultuda katı kurallar çerçevesinde ele alınmasına karşı bir harekettir. Tarihselciliğe karşı yeni ve çağdaş olanı önermiş, kendine klasik-akademik kaynaklardan farklı biçimsel kaynaklar aramıştır: Japon ve Çin sanatı, İslam ülkelerinin sanatları, Girit ve Minos sanatı gibi… Bunların dışında, kıvrımlı ve girift formlarıyla barok ve rokoko kaynaklı ilhamlar da Art Nouveau sanatçılarının yaratım süreçlerinde önemli yer tutmuştur. Katı klasisizmden farklı olarak asimetrik düzenlemeler, kıvrımlı hatlar (üsluba özgü olan kırbaç motifi bu bağlamda özellikle önemlidir), yukarıda saydığımız farklı kültürlerin sanatlarından ilhamlı bitkisel ve geometrik kompozisyonlar, Art Nouveau üslubundaki eserlerde sıklıkla karşımıza çıkar. Grafik tasarımdan mimariye sanatın pek çok dalında yansıma bulmasının yanı sıra, günlük kullanım objelerini de hedef almış; dönemin mobilyalarına, aydınlatma elemanlarına, tabak-çanaklarına, süs eşyasına sıklıkla uygulanmıştır.[1]

Art Nouveau, Avrupa ile neredeyse eş zamanlı olarak İstanbul’da yankı bulmuştur. Öncelikle dönemin gazete ve dergi gibi süreli yayınlarında yayımlanan çizim ve fotoğraflar ile görünürlük kazanmış, ardından ise ithal edilen günlük kullanım objeleri (ilerleyen yıllarda bu objelerin benzerleri İstanbul’da da üretilmeye başlanmıştır) ve inşa edilen mimari eserlerle üslup İstanbul’da yayılmıştır.

Art Nouveau mimari akımının İstanbul bağlamında en dikkat çekici örneklerine 2. Abdülhamid döneminde rastlanır. Padişah, Yıldız Sarayı bünyesindeki kimi yapıları ve Beşiktaş’taki Şeyh Zâfir Külliyesi’ni Art Nouveau üslubunda inşa ettirmiştir. İtalyan mimar Raimondo D’Aronco’nun tasarladığı bu eserler, 20. yüzyılın ilk yıllarına tarihlenirler. Aynı yıllarda, saray terzisi Jean Botter’in inşa ettirdiği Beyoğlu’ndaki Botter Apartmanı ve Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın annesi Emine Hanım’ın Bebek’te inşa ettirdiği Hıdiva Sarayı (günümüzde Mısır Arap Cumhuriyeti Başkonsolosluğu) gibi nitelikli yapılarla Art Nouveau İstanbul’un farklı semtlerine yayılmıştır.

İstanbul’daki örneklerin neredeyse tamamı konut yapılarından oluşmaktadır. Üslup özelliği taşıyan kâgir apartmanlar en yoğun biçimde Beyoğlu’nda, daha seyrek olarak da Kadıköy ve Şişli bölgelerinde görülmektedir. Ahşap köşk ve yalılar ise Arnavutköy, Kuruçeşme, Sarıyer, Göztepe, Erenköy ve Büyükada gibi dönemin sayfiye semtlerinde tercih edilmiştir. Maalesef İstanbul’ın ahşap Art Nouveau mirasının önemli bir kısmı günümüze ulaşamamıştır.

Art Nouveau mimari örneklerine Fatih’te de erken tarihlerden itibaren rastlanmaktadır. Ele alacağımız üç eserden biri Sirkeci’de, diğer ikisi Mercan’da bulunmaktadır. Sirkeci ve Mercan semtlerinin büyük oranda ticaret bölgesi niteliği taşımalarına bağlı olarak, üç örneğimiz de iş hanıdır.

Sirkeci’de bulunan Vlora Han, İstanbul’un en nitelikli ve görkemli Art Nouveau’ları arasında şüphesiz önemli bir yere sahiptir. Hanın mimarı, yapılan araştırmalarda tespit edilemediğinden bilinmezliğini korumaktadır. Kimi kaynaklarda Raimondo D’Aronco’nun adı geçse de bu iddia herhangi bir belgeye dayanmaz.[2]

Yapının özgün ismi Ferouh (Ferruh) Bey Hanı’dır. Vlora Han ismi ise 1921 senesinden itibaren kullanılmaya başlanmıştır. 1904 Şark Ticaret Yıllıkları’na (Annuaire Oriental) göre, hanın inşası en geç 1904 senesinde tamamlanmıştır.[3]  Dolayısıyla Vlora Han, İstanbul’un erken tarihli Art Nouveau’ları arasında yer almaktadır. Mimari kalitesi oldukça yüksek bir Art Nouveau eserin Sirkeci’de inşa edilmiş olması, üslubun şehir içinde erken tarihlerden itibaren yayıldığını göstermektedir.

Yüz on beş metrekarelik üçgen biçimli bir parsele oturan Vlora Han’ın giriş katıyla birlikte beş katı, bir de kısmi bodrum katı vardır.[4] Yapının sokaktan algılanabilen üç cephesinden dar olanı Büyük Postane Meydanı’na, geniş olanları Büyük Postane Caddesi ile Muhzırbaşı Sokak’a bakar. Kitle tasarımı özenlidir; köşelerde yer alan dairesel biçimli balkonlarla yumuşak köşe dönüşleri sağlanmış ve özgün bir görünüm yaratılmıştır. Büyük Postane Meydanı’na bakan dar cephe ile Büyük Postane Caddesi’ne bakan geniş cephe oldukça zengin ve özenli süslemele programlarına sahiptir. İki cepheye de incelikle işlenmiş gül motifleri hakimdir. Stilize edilmiş dallarla birbirlerine bağlanan güller, birinci ve ikinci katta pencerelerin iki yanına yerleştirilmiştir. Üçüncü katta ise hem pencere üstlerinde hem de balkon duvarlarında çok daha coşkulu bir biçimde kullanılmışlardır. Dördüncü kattaki balkon parapeti de yine güllerden oluşan yoğun bir bezemeye sahiptir. Dördüncü kat balkonunu taşıyan konsolollar, ağızlarında iç içe geçmiş teğet çemberler taşıyan aslan başları biçimindedir. Hanın balkon korkulukları, cephelerdeki bitkisel süslemelerden farklı olarak geometrik motiflerle donatılmıştır.

Kitle tasarımı ve zengin cephe süslemelerinin yanı sıra, Vlora Han’ın ahşap pencere doğramaları da oldukça dikkat çekicidir. İstanbul’daki çok az sayıda Art Nouveau yapının pencereleri geleneksel dikdörtgen biçiminin dışında şekillendirilmiştir. Vlora Han, bu bağlamda şehirdeki en özgün uygulamaların başını çeker.[5]

Ele alacağımız diğer iki örnek Mercan’da ve birbirlerine çok yakın konumlarda bulunurlar. Bunlardan Aslan Fresco Han, 1910 yılında inşa edilmiştir. Hanın banisi, Musevi tüccar Aslan Fresco Efendi’dir.[6] Yapının sokaktan algılanabilen iki cephesi vardır. Bunlardan dar ama oldukça süslü olanı, bitkisel bezemelerle ve kıvrımlı çizgilerden oluşan silmelerle donatılmıştır. Beşinci kattaki balkon kapısının iki yanından yükselen kıvrımlı ve dikenli dallardan çıkan güller, kapının üstünü tamamen dolduracak yoğunlukla yerleştirilmişlerdir. Bu güllerin biçimleri, Vlora Han’ın üst katlarında kullanılmış olanlara çok benzer. Aslan Fresco Han’ın kırbaç motifleri ve geometrik biçimlerle süslü balkon ve teras korkulukları da Art Nouveau üslubundadır. İnşa kitabelerinin bulunduğu geniş cephedeki dekoratif unsurlar ise, dalgalı ve düz çizgilerden oluşan silmelerle sınırlıdır.

Sonuncu örneğimiz, Vasıf Çınar Caddesi ile Fincancılar Caddesi’nin kesiştiği noktada konumlanır. Yapının özgün adı şimdiye kadar yapılan çalışmalarda tespit edilememiştir. Üç cepheli bir köşe yapı olan hanın inşa tarihi bilinmemekle birlikte, 1904 tarihli Goad Haritaları’nda bulunmaması, bu tarihten sonra inşa edildiğini gösterir. Komşusu Aslan Fresco Han ile yakın zamanlarda inşa edilmiş olması muhtemeldir. Her üç cephede de üçüncü ve dördüncü katların pencere aralarına gül ve yaprak motifleri, üçüncü kat pencere üstlerindeki birbirine dolanan kurdeleleri andıran motifler ve geometrik düzenlemeler yerleştirilmiştir. Köşe cephedeki çıkmayı taşıyan konsol ise kırbaç motifleri, stilize dallar ve yapraklardan oluşan zengin bir kompozisyona sahiptir.

Yazının başında da belirttiğimiz gibi, Art Nouveau İstanbul’da en yoğun olarak konut mimarisinde uygulanmıştır. Beyoğlu, Şişli, Kadıköy, Boğaz semtleri ve Büyükada’da hâlen çok sayıda Art Nouveau üslubunda apartman, köşk ve yalı görmek mümkündür. Sirkeci ve Mercan’daki iş hanları ise üslubun İstanbul’da ticaret yapılarına uygulanışını örneklemeleri bakımından önemlidir. Vasıf Çınar Caddesi ile Fincancılar Caddesi’nin kesiştiği noktada bulunan han günümüzde bakımlı bir durumdadır. Öte yandan, Vlora Han ve Aslan Fresco Han maalesef restorasyona muhtaç hâldedir. İstanbul’un kıymetli iki Art Nouveau eserinin ileriki yıllara korunarak ve özgün özelliklerini kaybetmeden taşınabilmeleri dileğiyle…

 

[1] Art Nouveau üslubu ve İstanbul’daki yansımaları için bkz. Afife Batur, “Art Nouveau Mimarlığı ve İstanbul/Art Nouveau Arhitecture and Istanbul,” Avrupa’dan İstanbul’a Yeni Sanat, 1890-1930/ Art Nouveau from Europe to Istanbul, 1890-1930, ed. Yıldız Salman, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2005, s. 141–164.

[2] D’Aronco’nun İstanbul’daki eserlerine ilişkin kapsamlı döküm için bkz. Diana Barillari, “Modern Kozmopolit Mimariler: Raimondo D’Aronco’nun İstanbul’daki Eserleri,” “Osmanlı Mimarı” D’Aronco 1893-1909 İstanbul Projeleri, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2010), s. 32–123. Mimarın arşivindeki özgün belge ve çizimlere dayanan bu çalışmada Vlora Han’a ilişkin herhangi bir belge bulunmamaktadır.

[3] Hacer Görkem Kurt, “Eminönü Vlora Han Restorasyon Projesi”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, 2018, s. 17–18.

[4] Kurt, agt, s. 21.

[5] Diana Barillari ve Ezio Godoli, İstanbul 1900: Art Nouveau Mimarisi ve İç Mekanları, Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1997, s. 139.

[6] Said Naum Duhanî, Mösyö Fresko’yu, Asmalımescit’teki Fresko Pasajı’nın sahibi ve 2. Abdülhamid devri Bahriye Nazırlarından birinin bankeri olarak tanıtır. Said N. Duhanî, Eski İnsanlar Eski Evler: 19. Yüzyıl Sonunda Beyoğlu’nun Sosyal Topoğrafyası, çev. Ahmet Parman, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, İstanbul 1984), s. 33.

Start typing and press Enter to search