SATIYORUM, SAAATTIM! OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE KİTAP MÜZAYEDELERİ
- Abdullah Uğur
Sahip olduğumuz bütün eşya arasında kitabın müstesna bir yeri olduğu gerçeği yadsınamaz. İster günlük okumalar için olsun ister dönüp dönüp tekrar bakmak, başvurmak için olsun hepimiz farklı sebeplerle bir kitap ile görünenin ötesinde bir bağ kuruyoruz. Çünkü kitap bizi içinde bulunduğumuz zaman ve mekândan kopararak kendi dünyasına mütemadiyen çeker ve biz belirli bir zaman için olsun bu dünyaya bağlandığımız iplerden kurtuluşu, hürriyeti tatmış oluruz.
Bundan dolayı da bir kitaba -herhangi bir kitaba- sahip olmak önemlidir. Bu sahiplenme tabii ki matbaanın icadından, yani kitabın seri üretiminden önce daha zor bir işti. Kâğıdın ve dolayısıyla kitap üretiminin daha pahalı olduğu dönemlerde bir kitaba sahip olmak için birkaç yol vardı. Medrese öğrencileri özellikle derslerde takrir edilen kitapları istinsah ederek kendi nüshalarını hazırlıyorlardı. Bunun yanında veraseten kitaba sahip olmak mümkündü. Bu iki şıkkın haricinde ise kitaba sahip olmak, yani onu temellük edebilmek için herhangi bir metada olduğu gibi satın almak gerekiyordu. İşte bu noktada kitap ile ilgilisini/okuyucusunu buluşturan sahaf esnafı devreye girmekteydi.
ESNAF MÜZAYEDELERİ
Sahaf esnafı satacağı kitapların çoğunu vefat etmiş kişilerin terekelerinden esnaf müzayedesi şeklinde elde ediyordu. Osmanlılarda sahaf ve sahaflık tarihi hakkında birçok yayın yapmış olan İsmail Erünsal’ın tespitlerine göre vefat eden kişinin eşyası arasında bulunan kitaplar, değerinden aşağı satılmaması için öncelikle münadi yoluyla esnafa duyurulur, daha sonra çoğunlukla sadece esnafın katıldığı bir müzayede düzenlenirdi.
Bütün bu işleri düzenleyen ise sahafbaşı adı verilen görevli idi. “Sahaflar şeyhi” de denilen bu görevliye işlerinde yardım etmesi için bir de kethüdası bulunurdu. Bu müzayedelere esnaf dışında herhangi bir kişinin katılması mümkün değildi. Bu sebeple o müzayedeler bugün herkesin kayıt yapıp katılabildiği ve “pay verebildiği” müzayedelerden farklı idi.
Bu usul Osmanlı’nın son yıllarında ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında da kısmen devam etmiş, modern anlamda müzayede evleri kurulana kadar birçok önemli şahsın kütüphanesi Sahaflar Çarşısı’na getirilerek sahaf arasında müzayede edilmiştir.
DEĞİŞEN OKURLAR DEĞİŞEN MÜZAYEDELER
Osmanlı’nın ilk yıllarına dair bilgilerimiz yukarıda özetlendiği şekliyle kısıtlı olmakla birlikte, özellikle matbaanın yaygınlaşması ve kitaba sahip olmanın nispeten kolaylaşması nedeniyle yeni bir okuyucu ve kitap toplayıcı kitlenin ortaya çıktığını kabul etmek gerekir. Bu değişim sahafları da etkilemiştir.
Yakın zamanda kaybettiğimiz kıymetli araştırmacı Turgut Kut’un Müteferrika dergisinde yayımladığı “Terekelerde Çıkan Kitapların Matbu Satış Defterleri” isimli makalesinde 1859-1927 yılları arasında tespit ettiği yirmi iki listeye yer vermiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere artık kitapların müzayede edilme şekli değişmeye başlamış, önceden hakkında sadece müzayede sürerken bilgi elde edilebilen ve daha kısıtlı katılım olan müzayedeler matbu listeler ile genele açılmaya başlanmıştır. Turgut Kut’un tespitlerine göre bu matbu listelerin birçoğunda müzayede günü ve şekli belirtilmemiş, fakat kimisinde müzayede günü ve şekli açık olarak yazılmıştır.
Kitap, okur ve koleksiyoner sayısındaki bu artış ister istemez müzayedelere dair daha sıkı kuralların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu sebeple 1919 yılında Şehremaneti Müzayede-i Aleniye ve Mezad Memurları Nizamnamesi yayımlanır. “Müzayede-i aleniyye”nin lüzumu ve faydasını açıklayarak başlayan bu nizamname iki ana bölümden oluşmaktadır. Müzayedenin nerede, nasıl yapılacağına, ihtiyaç akçesinin nereye, ne zaman yatırılacağına ve daha birçok konuya dair bilgi veren bu nizamname ile müzayedeler tekrar belirli şartlara bağlanır. Görüldüğü üzere uzunca bir süre kitap müzayedeleri devlet ve devletin atadığı görevliler aracılığıyla yapılır.
CUMHURİYET DÖNEMİNDEN SONRA
Fakat Cumhuriyet döneminde kitap müzayedelerinin şeklinin ve mekânının yavaş yavaş değişmeye başladığı görülür. Öncelikle müzayedeler artık şahsi birer girişim olan sahafların kendilerinin de yapabileceği bir şekle dönüşür. Sur içinden dışarıya taşmaya başlayan ve Beyoğlu, Kadıköy, Üsküdar gibi İstanbul’un farklı semtlerinde dükkânlar açan sahafların artık kendi topladıkları kitapları yine kendileri listeleyerek müzayedeler yapmaya başladılar.
Bu bağlamda Librairie de Pera’nın 1985 yılında düzenlediği kitap müzayedesini anmak gerekir. Uğur Güracar, Ayhan Aktar, Emin Nedret İşli, Püzant Akbaş ve daha birçok ismin hazırlayanları arasında olduğu bu müzayede o zamanlar The Marmara otelinde gerçekleştirilen TÜYAP organizasyonu içerisinde yapılmıştır.
Sonrasında Librairie de Pera kapanana kadar düzenli bir şekilde kataloglar hazırlayıp müzayedeler yapmaya ve sadece yurt içine değil, yurt dışı alıcısına hitap etmeye de devam etmiştir. Daha sonra birçok sahafın ve çoğu zaman obje müzayedeleri yapan Portakal Müzayede Evi yahut Alif Art gibi büyük kurumlar da sadece kitaplara hasredilmiş müzayedeler yapmışlardır.
KÜÇÜK MÜZAYEDELERİN FARKI
Tabii ki bu müzayedeler daha çok antika sayılabilecek, kolay bulunmayan bu nedenle de pahalı olan kitaplara daha çok yer vermiştir. Okur sayısının artması aynı zamanda farklı konu başlıklarında kitaplara rağbetin artmasına da yol açmıştır. Bu sebeple sadece şiir kitapları, imzalı kitaplar yahut küçük risaleler vb. farklı başlıklar altında toplanan daha makul sayılabilecek müzayedeler de yavaş yavaş arzıendam etmeye başlar.
Bu dönemde Beyoğlu’nda Gezegen Sahaf’ın Kadıköy’de Barış Kitabevi’nin ve daha birçok sahafın düzenlediği müzayedeler kitap toplayıcıları için bir cazibe merkezi hâline gelir. Burada şunu da belirtmek gerekir ki bu nispeten daha küçük müzayedelerde minadinin kitap bilgisi daha çok ön plana çıkmaktadır. Eline aldığı kitap ve yazarı hakkında alıcı kitlenin merakını cezbedecek ilginç anekdotlar aktarmak, verilen peyleri yükseltmek için kitabın içerisinden kimi yerleri okumak gibi mesleğe özgü tavırlar sergilerler. Bu müzayedelere bir örnek olarak 2010 yılında Beyoğlu’da yapılan Sahaf Festivali’nde gerçekleştirilen müzayede zikredilebilir. Münadiliğini sahaf Murat Uncu’nun yaptığı bu müzayedede sahafların seçtikleri 137 adet kitap satışa çıkarılmıştı.
KORONA SONRASI YENİ DÖNEM
Kitap meraklılarının buluştuğu, bir araya geldiği müzayedelerin yanı sıra internetin de iyiden iyiye bir satış yöntemi olarak okurun ve kitap satıcıların hayatına yerleşmesi internet müzayedelerinin önünü açmıştır. Gittigidiyor üzerinden cüzi fiyatlarla açık arttırmaya konulan kitaplar ile başlayan bu müzayedeler daha sonraları birçok kitap satıcısının kendi sitesini kurması ile devam etmiştir. Özellikle korona salgını sebebi ile evlerde geçirilen zamanlarda canlı düzenlenen müzayedeler ile yeni bir dönemin başladığını söylemek mümkündür.