KÜRKÇÜ HAN

Yaratıcılığın, Emeğin ve Paylaşımın Yuvası
KÜRKÇÜ HAN

Gizem Esringül
Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilen hanlar, bu büyülü kentteki ticaretin ve sosyal hayatın merkezinde yer alırdı. Bu hanlardan en eskisi Kürkçü Han. Sadece geçmişin değil aynı zamanda günümüzün de tanığı olarak ayakta kalmayı başarmış ender yapılar arasında yer alıyor.
İstanbul’da yükselen hanlar, tipik bir plana sahip. Genellikle avluyu çevreleyen revaklar ardındaki kapalı mekânlardan oluşuyor. Alt katlar depolara ayrılmış ve üst katlar konaklama amacıyla kullanılmış. Bu kent içi hanlarında ticaret fonksiyonu ön planda tutulmuş. İşte bu tarihi hanların en özel örneklerinden biri de Kürkçü Han. İstanbul’un fethinden sonra Sadrazam Mahmut Paşa tarafından, 15. yüzyılda Mahmut Paşa Külliyesi’nin bir parçası olarak inşa edilen bu han, zamanın etkilerine direnerek günümüze kadar varlığını sürdürebilmiş. Eminönü Mahmutpaşa Yokuşu, Çakmakçılar Yokuşu ve Çarkçılar Sokağı arasında bulunan Kürkçü Han, iki katlı ve tek avlulu bir yapıya sahip. Hanın büyük avlusu, 41×45 metrelik dikdörtgen bir plana sahip ve avluda günümüze ulaşmayan Fatih’in Silahtarı Hacı Küçük Ahmed Ağa tarafından yaptırılan bir mescit yer alıyormuş. İkinci avlu ise daha küçük ve yamuk planlı. Avlulara bakan katlarda sivri kemerli revaklar yer alıyor. Cephesi taş ve tuğla sıra karışımı olarak tasarlanmış, sivri kemerli eyvan şeklindeki portal ise cephede hafifçe dışa doğru çıkıntılı bir yapı.
120 dükkânlı Kürkçü Han, zaman içinde birçok değişikliğe uğramış. Bu dükkânlar, Mahmut Paşa Camisi’nin akarı için yapılmış ve uzun bir tarihî sürecin tanığı olmuş. Her 50 yılda bir değişen ticaret sektörüyle bu mekân, ekonomik değişimlerin ve tüketici tercihlerinin izlerini taşıyor. Kürkçü Han, önceden kürk ticaretinin merkeziyken günümüzde ev tekstili gibi farklı alanlara ev sahipliği yapıyor. Bu durum hanın ayakta kalabilmesi için değişime uyum sağlamak zorunda olduğunu gösteriyor. Hanın tarih boyunca ki değişimini konuşmak için Mahmutpaşa Kürkçü Han Derneği başkanı Bülent Salman, iplikçi İshak Usta ve handa kürk ticaretini yapmaya devam eden tek isim olan Mehmet Uludağ’ın kapısını çaldık.

BURASI SADECE BİR MEKAN DEĞİL
Bülent Salman – Mahmutpaşa Kürkçü Han Derneği Başkanı

“Küçükken babam ve dedemin yanına çok sık geliyordum. Onlara yardım ediyordum. Diğer dükkân sahiplerinin çocukları da gelirdi. Birlikte bu handa büyüdüğümüz arkadaşlarımız var. Benim babamın dedesi bu hanın oda başıydı. Dedemde hanın hamalıydı. Malatya’dan gelmişler ve burada çalışmaya başlamışlar. Babam da dedemler gibi devam etmiş. Ama babam biraz daha derli toplu bir hâle getirerek dernek kurmuş. Ben de şimdi dernekte aynı göreve devam ediyorum.
Burada 120 tane dükkân var. Bu dükkânların hepsi yukarıdaki tarihi Mahmut Paşa Camii’nin akarı için yapılmış. Bütün hepsi Mahmut Paşa Vakfı’na aitti. Daha sonra Mahmut Paşa’nın çoluğu çocuğu olmadığı için han Fatih Sultan Mehmet Vakfı’na kalmış. Sonra yine vakıflardan 1924-25 yıllarında ülkenin ekonomik krizinde vakıf malları satılmış. Bu satılan dükkânların da hepsini o zaman ki zengin olan gayrimüslim kesim almış ama zamanla yine el değiştirmiş.
Eski esnaflar zamanlarını çok keyifli geçiriyorlardı. Boş vakitlerinde tavla oynuyorlardı. Şu an tavla oynayan yok. Sabah kahvaltıları olurdu. Akşam büyük yemek masaları kurulurdu. Sıkı bir dostluk vardı. Ailecek görüşürlerdi. Esnaf dayanışması çok hissedilirdi. Birisi hastalandığı zaman, bir sıkıntısı olduğu zaman para toplanırdı. Şimdiki dayanışma eskisi gibi değil ama dışarıya göre yine bir nebze yaşatabiliyoruz. Her 50 yılda bir burada ticareti yapılan sektör değişiyor. Kürkçü Han, sadece bir mekân değil, aynı zamanda bir dönüşümün ve evrilen değerlerin yansıması olarak varlığını sürdürüyor. Önceden kürkmüş şimdi ev tekstili üzerine. Arada geçen zamanda birçok şey satılmış. Belki ileriki zamanda biri gelir yeni bir mal satmaya başlar handaki tüm dükkânlar değişebilir.”

HAN DÖNÜŞÜMÜN BİR SİMGESİ
Mehmet Uludağ – Kürk dükkânı sahibi

Bugün artık Kürkçü Han, sadece tek bir kürk dükkâna ev sahipliği yapıyor. Adıyla tezat bu durumun sebebi kürkçülerin zamanla dükkânlarını kapatmaları. Ancak bu durum sadece kelimelerin tezahüründen ibaret değil; aslında derin bir değişimin ve dönüşümün yansıması. Bu değişimin direncini kıran Kürkçü Han’ın son kürkçüsü Mehmet Uludağ şöyle anlatıyor:
“Eskiden Kürkçü Han, sadece kürk atölyelerinin hüküm sürdüğü bir mekân olarak anılırdı. O dönemde, kürkler pazarlanır, satılır ve işlenirdi. Ancak zamanla rüzgârlar değişti ve ticaretin seyri dönüştü. Hanın ismi aynı kalsa da içindeki yaşam tamamen farklı bir ruhla dolup taştı.
Kürkçülerin el emeğiyle hazırladığı kürkler artık vitrinleri süslemiyor. Zaman içinde gelişen bir farkındalık, insanları hayvanların korunmasına yönlendirdi. Artık hayvanların sadece kürkleri için öldürülmesine karşı bir duyarlılık doğmuş durumda. İnsanlar, bu değerleri benimsedi, kürk giymek yerine alternatif tercihlere yöneliyorlar.
Bu dönüşümün arkasında yatan temel sebep, insanların hayvan haklarına olan saygısının artmasıdır. Eski kürk atölyeleri artık geçmişte kaldı. İnsanlar, hayvanların yaşam hakkını gözetmeyi öncelikli bir ilke hâline getirdi. Bu anlayış, kürk imalatı ve ithalatını sarsarak tüm bu işletmelerin kapanmasına neden oldu. Artık hayvanların kürkleri uğruna katledilmesine kimse tahammül etmiyor.
Kürkçü Han, adıyla yaşadığı bu dönüşümü temsil ediyor. Bir zamanlar kürk ticaretinin merkezi olan bu mekân, şimdi daha insancıl ve doğaya saygılı bir vizyonun simgesi. Artık kürklerin yerini, daha özenli, daha düşünceli ve daha insani seçenekler almış durumda. Benim dükkânımda da daha çok suni deriler yer alıyor. Eski kürkleri olanlar ise bakıma ya da onarıma getiriyor.”

BURASI ARTIK İPLİKÇİLERİN MEK NI
İshak Usta – İplik ustası

Kürkçü Han, İstanbul’un tarihî semtlerinden birinde, uzun yıllar boyunca abiye kıyafetlerin rengârenk dünyasına ev sahipliği yapmıştı. Ancak, dünya bir pandemiyle sarsıldığında, hayatın ritmi değişti ve insanların alışkanlıkları başka bir yola girdi. Evlerimiz, iş ve üretim merkezleri hâline gelmeye başladı. Pandemi dönemi, insanlara kendi yeteneklerini ve yaratıcılıklarını keşfetme fırsatı verdi. Evlerde üretim yapmak, kişisel zevkleri yansıtmak, sadece ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, birçok kişi için hobi hâline geldi. Bu değişim, Kürkçü Han’ın dükkânlarında da etkilerini gösterdi. Abiye kıyafetlerin yerini, iplikler, düğmeler ve el emeği ürünler almaya başladı. Kürkçü Han’ın meşhur iplik ustası İshak Usta’dan yaptığı işin inceliklerini dinledik: “Kürkçü Han, evlerde üretim yapan insanlar için bir iplikçiye dönüştü. Dükkânlar, renk renk ipliklerle, organik kumaşlarla dolu. İnsanlar, kendi tasarımlarını hayata geçiriyor, kendilerine özgü giysiler ve ev eşyaları üretiyor. Hanın koridorları, sadece ticaretin merkezi değil, aynı zamanda yaratıcılığın, emeğin ve paylaşımın yuvası hâline geldi. Benim dükkânımda eski tip iplik sarma makineleri var. Bu makineler sayesinde istenilen renk ve çeşitte ipliği tek bobine sarabiliyorum. Bu şekilde istenilen tasarımlar daha çeşitli hâle gelebiliyor. Örneğin bir mağazada beğendiğiniz kıyafeti kendiniz üretmek istiyorsanız ilk önce benim dükkânımı ziyaret etmelisiniz. Ben istediğiniz ürün için ihtiyacınız olan ipliği çeşidi ve rengine göre size hazırlayabilirim.”

Start typing and press Enter to search