Yorgun Gezginlerin Sığınağı: Theodosius Limanı
Yorgun Gezginlerin Sığınağı: Theodosius Limanı
Prof. Dr. Ufuk Kocabaş
Dünyanın en derin batırma tüneli Marmaray, İstanbul’da Avrupa ve Asya’yı tarihte ilk kez bir tünelle birbirine bağladı. Ancak inşaat esnasında karşılaşılan en büyük zorluk, gelecekte değil, geçmişte saklıydı. Kazı yapan arkeologlar ortaçağın en büyük limanına, on binlerce esere ve İstanbul’un 8500 yıllık sakinlerine ait kalıntılara ulaştı.
Marmaray Batırma Tüneli’nden yalnızca 3 kilometre uzakta, Fatih İlçesi’nin Yenikapı semtinde, İstanbul’un en büyük yolcu aktarma istasyonu inşa edildi. Çalışmalar sırasında, arkeologların eski haritalardan yerini bildikleri, günümüzde ise tonlarca sedimentin içine gizlenmiş olağanüstü bir yerleşim yeri ortaya çıkarıldı: MS 4. yüzyıldan kalma devasa bir Doğu Roma Limanı (Gör. 1).
Antik Çağ’da Akdeniz dünyasının en büyük limanı olan Theodosius Limanı, şimdi de modern zamanların en büyük arkeolojik keşiflerinden biri olarak kabul ediliyor. İstanbul Arkeoloji Müzeleri uzmanları İstanbul’un kurulduğu “Tarihi Yarımada” içinde yer alan Yenikapı’da aralıksız sürdürdükleri kurtarma kazıları sonucunda liman kalıntılarını ve derin sediment ile kaplanmış binlerce eseri, toplam büyüklüğü yaklaşık sekiz futbol sahası büyüklüğündeki bu devasa kazı alanı içinde gün yüzüne çıkardı (Gör. 2).
Limanın doğu ucunda olduğu bilinen Horrea Theodosiana gibi tahıl ambarları, burasının İskenderiye’den veya başka yerlerden gelen gemilerin taşıdığı tahılın ve diğer ürünlerin boşaltıldığı oldukça büyük bir ticari liman olduğuna işaret etmektedir. Lykos (Bayrampaşa) deresinin ağzında bulunan derin koy, büyük olasılıkla İmparator I. Theodosius (379-395) zamanında bir mendirek inşa edilmesiyle kurulmuştur. Liman, MS 6.-9. yüzyıllar arasındaki kaynaklarda ise “Kaisarios Limanı” olarak yakınındaki yerleşim yerinin adıyla anılmıştır.
4. yüzyıldan 7. yüzyıla kadar aktif olarak kullanılan liman, Mısır’ın 641 yılında Arapların eline geçmesi ile buradan gelen tahıl sevkiyatının sona ermesi sonucunda işlevinin önemli bir bölümünü yitirmiştir. Ancak Lykos deresinin getirdiği mil ve molozlarla batıdan başlayarak dolmaya başlayan limanın doğusu bir süre daha kullanılmış, liman 11. yüzyıla kadar küçük gemiler ve balıkçı teknelerinin uğradığı bir liman olmaya devam etmiştir. 12. yüzyılın sonlarından itibaren tamamına yakın bir kısmının dolmasından sonra liman, sadece kıyı denizciliği yapan balıkçı ve küçük nakliye gemileri tarafından kullanılmıştır. Sonraki süreçte iyice dolan limana 13. yüzyılın ikinci yarısında deri tabaklama işi yapan Yahudiler yerleştirilmiş, İstanbul’un fethinden sonra ise liman tamamen doldurularak karaya katılmış ve bostan alanı olarak tahsis edilmiştir. Tarihsel kalıntıları incelemek amacıyla 16. yüzyılın ortalarında İstanbul’a gelen bilim insanı-gezgin Petrus Gyllius (1490-1555) Thedosius limanı hakkında detaylı bilgi vermiştir. Sultan III. Mustafa döneminde (1757-1774) Laleli Camii inşaatından çıkan molozla doldurulan liman alanı Rum ve Ermeni vatandaşlara satılmış, surlarının bir kısmı ise 19. yüzyılda demiryolu inşaatı sırasında yıkılmıştır. Liman sahası 20. yüzyılda sahil yolunun yapımı ile günümüzdeki görünümünü kazanmıştır. Liman, gezginlerin notlarında da belirtildiği gibi büyük bir dalgakıranla korunmaktaydı.
Kazılar, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden (Res. 3, 4), Neolitik Çağ’a kadar değişik stratigrafik tabakaların bulunduğu, yaklaşık 12 metre kalınlığındaki dolgu içinde gerçekleştirildi (Gör. 5). Liman tabanının ve deniz seviyesinin yaklaşık -6,30 metre altında, Marmara Denizi’nin göl konumunda olduğu, günümüzden 8 bin 500 yıl öncesine tarihlenen prehistorik yerleşimin izlerine ulaşıldı (Gör. 6).
Derin dolgu içinde sürdürülen kazılar sırasında sayıları yüz binlerle ifade edilen suya doymuş organik ve inorganik eserler ile mimari kalıntılara ulaşıldı. Buluntu topluluğu arasında yer alan ve 5 ila 11. yüzyıllar arasındaki zaman dilimine tarihlenen 37 adet batık gemi kalıntısı ise Erken ve Orta Bizans Dönemi’ne tarihlenen en büyük toplu gemi buluntusu olmasının yanı sıra, oldukça iyi korunmuş halde günümüze ulaşmaları nedeniyle tekne ve gemi arkeolojisi araştırmaları bakımından da büyük önem taşır. Bizans Dönemi’ne ait Galea’ların buluntu topluluğu içinde yer alması ise donanmada kullanılmış kürekli gemiler olan kadırgalara ait ilk arkeolojik örneklerin ele geçmiş olmasından dolayı ayrıca değer taşımaktadır.
MS 6-11. yüzyıllara tarihlendirilen otuz yedi batık Bizans dönemi gemi tipolojisi, gemi yapım teknolojileri ve bu teknolojinin evrimine ilişkin eşsiz bilgiler sunuyor.
Gemilerin liman içinde ne tür bir felaketle karşılaştığını kesin olarak söylemek şu anda mümkün olmamakla birlikte, fırtına ya da tsunami gibi bir doğal afete maruz kaldıkları ve bir kısmının da kullanım ömrünü bitirerek terk edildikleri düşünülüyor.
Yenikapı Batıkları Erken ve Orta Bizans Dönemi’ne tarihlenen en büyük toplu gemi buluntusu olmasının yanı sıra, oldukça iyi korunmuş halde günümüze ulaşmaları nedeniyle de önem taşımaktadır. (Gör. 7). Yenikapı Batıkları; “yuvarlak gemi” olarak adlandırılan yük gemilerinin yanı sıra, kıyı denizciliği yapan orta ve küçük boyutlardaki gemiler ve balıkçı kayıklarına kadar değişik örnekleri içermektedir. Ayrıca, şimdiye kadar sualtı arkeologlarının çok nadir olarak karşılaştıkları “uzun gemi” olarak da adlandırılan çektiri sınıfı kürekli gemiler, Bizans Deniz İmparatorluğu’nun deniz ulaşımındaki çeşitliliği gözler önüne sermektedir.
Bulunan her batık tarihin bilinmeyen parçasını yansıtan bir “zaman kapsülü”dür. Gemiler ve yükleri su altında yüzyıllar hatta bin yıllar geçirmelerine rağmen genellikle şaşırtıcı şekilde iyi korunmuş durumda bulunmaktadırlar.
Alandaki yük gemileri içinde Yenikapı 12 batığı, taşıdığı yükü ile birlikte bulunması nedeniyle ayrı bir önem taşımaktadır (Gör. 8). Geminin içinde, sağlam durumda çok sayıda amfora ve bu amforalara ait çok sayıda kırık parça tespit edilmiştir. Teknenin kıç tarafına yakın bir noktada, içinden kaptanına ait kişisel eşyaların çıktığı bir bölme vardır. Batık kazılarında oldukça nadir olarak rastlanan kaptanın veya mürettebatın özel eşyalarının bulunması, geminin demirleme limanı hakkında bilgi vermesi nedeniyle ayrı bir önem taşımaktadır. Bulunan eserler arasında pişmiş toprak maltız (ocak-mangal), testi, güveç kâsesi, bardak, geminin taşıdığı amforalardan farklı tipte iki adet küçük amfora ve hasır bir sepet içinde kiraz çekirdekleri bulunmuştur. Geminin yükü hatta kaptanın kişisel eşyalarının dahi kurtarılamadan batmasının sebebi ise Marmara Denizi’nde sıklıkla karşılaşılan ve halk arasında “kaçak” olarak adlandırılan ani bir fırtına ya da Lykos deresinin taşması sonucu oluşan sel olabilir (Gör. 9, 10).
Yenikapı 16: Akdeniz Dünyası’nda incelenen ilk savaş gemileri
Akdeniz Dünyası’nda, Orta Bizans Dönemi’ne tarihlendirilen kadırga ya da çektiri tipi kürekli gemi örneklerine ait şimdiye kadar bilinen ilk arkeolojik kanıtlar Yenikapı kazılarında elde edilmiştir. Kazısını gerçekleştirdiğimiz kadırgalardan Yenikapı 16 numaralı batık, sancak tarafı sağlam olarak ele geçmiştir. Sancak tarafında göze çarpan en önemli detay iki adet yumru tahtası olup, bunlar oldukça kalın ve sağlam yapılı, kare kesitlidir. Yumrudan edindiğimiz ilginç bir ayrıntı da sancak tarafa bakan yan yüzeyindeki yuvaların incelenmesiyle ortaya çıkartılmıştır. Bu yuvaların kürekçilerin oturduğu tahtaların, yani oturakların yerleştirilmesi için yapıldığı anlaşılmıştır. Kürekçi oturaklarının merkezleri arasındaki uzaklık 90 ile 97 cm arasında değişmektedir. Şimdiye kadar bulunan ilk kürekçi oturakları olması açısından, teknolojik olarak son derece önemli bilgilere ulaşılmıştır (Gör. 11).
Elde edilen veriler bu gemilerin, Orta Çağ vakanüvislerince galea olarak adlandırılan hafif ve kürekli bir gemi tipi olabileceğine işaret etmektedir. Dönemin en yaygın kullanılan savaş gemileri olan Dromonların (Gör. 12) destek gemisi olarak ya da gözcülük amacıyla kullanılan galealar, bir tarafında tek sıra halinde 25 küreği, toplamda 50 küreği bulunan çektiri tarzı gemilerdir.
Batıkların konservasyon prosedürü ahşap elemanların suya doymuş durumda olmaları sebebiyle arazide belgeleme işleminden önce fiilen başlamaktadır.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesinde 2008 yılında “Sualtı Kültür Kalıntılarını Koruma Anabilim Dalı”nı kurarak uzun soluklu bu projede kurumsal bir destek vermiştir. Yenikapı batıkları üzerinde konservatörlerimiz tarafından sürdürülen suya doymuş ahşap konservasyonu ve antik gemi eksperlerimiz tarafından sürdürülen gemilerin yapım tekniği incelemesi Fatih ilçesi, Aksaray Mahallesi Langa Bostanı Sokak’ta tarafımıza tahsis edilen “İstanbul Üniversitesi Yenikapı Batıkları Uygulama ve Araştırma Merkezi”nde devam etmektedir.
Yüzyılın arkeoloji keşifleri arasındaki yerini şimdiden alan Yenikapı kazıları, kurulacak bir müze ile kendini ölümsüzleştirecektir (Gör. 13). Dünyanın en önde gelen denizcilik arkeolojisi müzesi olmasının yanı sıra kazılar sırasında Neolitik döneme kadar ulaşan buluntularıyla İstanbul’un kadim geçmişine ışık tutacaktır. Bu müze sayesinde herkesin alelacele gelip geçtiği bu istasyonun sıra dışı yapım öyküsü ise pek çok yönüyle her zaman hatırlanacaktır.
Seçilmiş Kaynakça
Akkemik, Ü., 2008, VII. Identification of Timbers from Yenikapı 12 shipwreck/ VII. Yenikapı 12 Batığı Ahşaplarının Cins/Tür Teşhisleri”, in U. Kocabaş, The ‘Old Ships’ of ‘New Gate’ 1, Yenikapı Shipwrecks, Vol. I / Yenikapının Eski Gemileri 1, Yenikapı Batıkları, Cilt 1, 201-211. İstanbul
Karamani-Pekin, A. and Kangal, S. (eds), 2007, Istanbul: 8000 Years, Brought to Daylight. Marmaray, Metro and Sultanahmet Excavations. Istanbul.
Kızıltan, Z. (ed.) 2013, Stories from the Hidden Harbor: The Shipwrecks of Yenikapı. İstanbul.
Kocabas¸, U. (ed.), 2008, The ‘Old Ships’ of the ‘New Gate’ 1, Yenikapı Shipwrecks, Vol. I / Yenikapı’nın Eski Gemileri 1, Yenikapı Batıkları, Cilt I. Istanbul
Kocabas¸, U. (ed.), 2010, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Marmaray-Metro Kurtarma Kazıları Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 5–6 Mayıs 2008/Istanbul Archaeological Museums, Proceedings of the 1st Symposium on Marmaray-Metro Salvage Excavations 5th–6th May 2008. Istanbul.
Özsait-Kocabaş, I., 2022, Yenikapı 12-An Early Medieval Merchantman I. Excavation, Documentation, Construction and Technology. Ege Yayınları: İstanbul.