YÜZYILLIK HANLARIN SESSİZ VE CEFAKAR EMEKTARLARI: HAN ÇAYCILARI
YÜZYILLIK HANLARIN SESSİZ VE CEFAK R EMEKTARLARI:
HAN ÇAYCILARI
Serap Gürses
“İstanbul’un en sevdiğin yanı nedir?” diye sorsalar “Keşfetmekle bitmeyen koskoca bir âlem, içinde bin bir hikâye saklayan bir hazine sandığı, her rengi deseni içeren ve fakat müthiş bir uyum ve estetikle âdeta nefis bir tablo halini alan bir kırkyama oluşu” derdim. Bu zenginlik içinde tarihi hanlar da önemli bir parça elbet. Han deyince geçmişte küçük kervanların indiği, yolcuların konakladığı, depolama ve atölye kullanımı ile perakende ticaret yapılan mekânlar geliyormuş akla. Artık günümüzde kervanlar olmasa ve hanlar konaklama özelliklerini yitirmiş olsalar da ticari açıdan gayet yoğun bir şekilde faaliyetlerini sürdürmeye ve kent ekonomisine katkı sağlamaya devam ediyorlar. Genellikle iki ya da üç katlı olarak inşa edilen, ticaretin kalbinin attığı, tüccarların dinlendiği, alışverişlerin yapıldığı, kahvelerin içildiği bir nevi geçmişin alışveriş merkezleri diyebileceğimiz bu hanlar Anadolu’nun hemen her şehrinde bulunurmuş. İstanbul’daki tarihi hanların pek çoğu ise Eminönü, Sirkeci, Kapalıçarşı civarında toplanıyor.
Konumuz İstanbul’un tarihi hanları olunca, bunların içinde sayısız hikâyenin olması, nice hatıraları barındırması da kaçınılmaz. Biz bu hanların olmazsa olmazı çay ocaklarının ve buralarda çalışan cefakâr çaycıların yaşanmışlıklarının peşine düştük bu sefer.
İlk durağımız Büyük Yıldız Han ve bu handa tavşan kanı çaylar demleyip dağıtarak neredeyse bir ömür geçirmiş olan, “Çaycıların Üstadı” diyebileceğimiz Hüseyin Karakaş’ın çay ocağı. Kendisi 45 yıldır çaycılık yapıyor. Erzincanlı. İstanbul’da her mesleğin ağırlıklı olarak bir şehrin insanları tarafından yapılması gibi, çaycılık da genellikle Erzincanlıların ve Malatyalıların elinde. Türkiye’de günlük ortalama 245 milyon bardak çay tüketiliyor. Nüfusun %96’sı her gün çay içiyor. Bu özelliğiyle çay ülkemizde sudan sonra en çok tüketilen içecek ve bu konuda dünya lideriyiz. Memleketin en çok çay içilen bölgesi ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi.
Mahmutpaşa’daki Büyük Yıldız Han, Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 14 Nisan 1973 tarih ve 7154 numaralı kararıyla “korunması gerekli tarihi eser” olarak tescil edilmiş bir han. Kararda, han içinde yer alan freskin de hanla birlikte korunması gerektiği belirtilmiş. 150 yıla yakın bir süredir Mehmedzade ailesinin mülkiyetinde olan bu han, 1870’lerin ortasında halı ticareti yapan Hacıbaba Mehmetzade tarafından alınmış. 19. yüzyılın sonlarından itibaren o dönemin fikir önderleri arasında gösterilen İsmail Gaspıralı, Hasanbet Zerdabi, Ahmet Ağaoğlu, Yusuf Akçura ve Yusufbeyli Nesib gibi isimlerin daimî uğrak yeri olmuş. Şimdilerde handa çoğunlukla konfeksiyoncular faaliyet gösteriyor. Hüseyin Karakaş ise tarihî ve mimari açıdan kıymetli bu kadim handa yer alan küçücük çay ocağına koskoca bir hayat sığdırmış. Dükkânlara gelip giden müşterilere ısmarlanan siparişleri yetiştirmek için yıllardır canla başla çalışıyor. Çayın en güzel demlenmişini, kahvenin en köpüklüsünü yapıp yetiştirmek için gayret ediyor.
İkinci durağımız yapım yılı 1887 olan ve Eminönü Tarakçılar Caddesi üzerinde yer alan Büyük Abud Efendi Hanı. Geçmişte cam ve metal mimarisi ile Avrupa’nın önde gelen yapıları arasında yer alan yapı, günümüzde de ticaret için kullanılıyor. Mimarı tam olarak bilinmeyen hanın üç girişi var. Bunlardan ikisi Mahmutbey Yokuşu tarafında.
Demir işlemeli merdivenler ve geniş koridorlara sahip Büyük Abud Efendi Han’ın çok önemli bir özelliği var. Zaten bunu giriş kattaki Çaycı Mustafa Gönen’in işlettiği çay ocağının giriş duvarına baktığınızda hemen anlıyorsunuz. Duvarda Kemal Sunal’ın çaycı rolünü oynadığı, sevilen filmlerinden Yoksul’un afişi asılı. Altında da “Bu film 1986 yılında bu çay ocağında çekilmiştir” yazan, filmden bir sahnenin resmi var. Çay ocağı hemen hiç değişmemiş, resimdeki haliyle neredeyse birebir aynı. Sadece ocağın başında çay dolduran Kemal Sunal yerine bu kez Malatyalı Mustafa Gönen var. Tabi Türk sineması tarihine geçmiş böyle bir mekânda çaycılık yapmaktan gurur duyuyor. Bakır kazanına bile “Yoksul” yazdırmış.
Başrollerinde Kemal Sunal ile Yaman Okay’ın rol aldığı Yoksul filmi 1987 de gösterime girmiş. Ticari bir handa gelişen olayları zaman zaman esprili ve hicveden bir bakış açısıyla ele alan film; çay ocağında çalışan, sevdiği kızla evlenmek isteyen ama adı gibi yoksulluk çektiği için bunu gerçekleştirmekte zorlanan bir çaycının hikâyesini konu ediyor. Filmde hanın her katından aşağıya seslenen dükkân sahipleri ve çalışanlar Yoksul’a sürekli çay, kahve, kolalı içecek, tost, sigara, aspirin gibi siparişler yağdırıp acilen servis edilmesini istiyorlar. Hepsine yetişmek zor…
Tıpkı filmdeki gibi günümüzde de çay ocağı ve Mustafa Bey çok yoğun. Müşterilerini bekletmemek adına şişeli, kutulu ve ambalajlı siparişleri yukarıdan sarkıtılan sepetlere doldurarak hızlıca göndermeye gayret ediyor. Çaylar kahveler ise geleneksel üç kollu tepsilerle soğumadan dükkânlara yetiştiriliyor. Filmdeki gevezeliğe yatkın Kemal Sunal’ın aksine çaycılar genelde daha sakin, sessiz insanlar. Biraz da aşırı yoğunluktan olsa gerek çok fazla konuşmaya fırsat bulamıyorlar. Mustafa Bey de 12 yıldır burada. Daha önce babası ve amcası varmış, şimdi işler kendisine geçmiş. O sessizliğin ardında kim bilir han ve handakilerle ilgili ne bilgiler, ne anılar, ne ayrıntılar zihninde saklı. Ne de olsa çaycılar hanların en olmazsa olmaz, en vazgeçilemeyen karakteri, âdeta demirbaşları. İnip çıkmadıkları kat, girip çıkmadıkları dükkân, kulak misafiri olmadıkları konuşma yoktur desek yeridir. Ama Mustafa Gönen tüm bunları bir yana bırakıp, vakur bir yüz ifadesi ve işine duyduğu saygı ile çaylarını sıcak suyla ısıttığı bardaklara doldurmaya, kahveleri köpüğü kaçmadan fincanlara aktarmaya ve en çabuk şekilde velinimetlerine ulaştırmaya devam ediyor.
Konu Türk filmlerinden açılmışken Yeşilçam’a mal olmuş bir başka handan da bahsetmeden geçmek olmaz. Fatih Çakmakçılar Yokuşu’nda yer alan Büyük Yeni Han, âdeta film ve diziler için oldukça popüler bir çekim platosu olmuş desek yeridir. 1764’te yaptırılan üç katlı bu han, 5180 m2 lik alanıyla Büyük Valide Han’dan sonra İstanbul’un en geniş alana yayılan han yapısıdır. İki avlulu yapı günümüzde kısmen vakıf mülkiyetinde olup tescilli hanlar arasındadır. Ticaret hanları arasında büyük açık avlulara, revaklı galerilere ve iyi işçiliğe sahip olması sebebiyle nitelikli han olarak kabul edilir.
İlk yapıldığında ağırlıklı olarak sarrafların yer aldığı ve “Emniyet Sandığı”nın da bulunduğu bina, Bankalar Caddesi’ndeki hanlar yapılınca sarraf dükkânlarının o tarafa kaymasıyla farklı sektör ve sakinlere mekân olmuştur. 1980’li yıllardan itibaren gümüşçüler hana taşınmıştır. Günümüzde ağırlıklı olarak ticaret ve gümüş imalatı yapılmaktadır.
Büyük Yeni Han’ın çaycısı İdris Bey de Malatyalı ve 20 yıldır bu işi yapıyor. Kimler gelip geçmemiş ki bu handan. Hani “Duvarların dili olsa da anlatsa” derler ya, tam da öyle. İdris Bey çayları doldururken bize hangi filmlerin burada çekildiğinden bahsediyor. Salkım Hanım’ın Taneleri (1999), Gönül Yarası (2005), Takva (2006), Ejder Kapanı (2010), Gergedan Mevsimi (2012) bunlardan bazıları. Fatmagül’ün Suçu Ne? (2010-2012) dizisine de set olmuş. Ama tabi herkesin en çok hatırında kalan Ezel dizisi. Tuncel Kurtiz ve Kenan İmirzalıoğlu’nun birer fenomene dönüştüğü, vurucu repliklerinin ağızdan ağıza dolaştığı dizi daha sonra Güney Amerika’dan, Orta Avrupa’ya, Türki Cumhuriyetlerden Orta Doğu ülkelerine kadar çok geniş bir coğrafyada gösterime girmiş ve ciddi bir takipçi kitlesi edinmişti. Dünya turizminde yeni bir trend olarak ortaya çıkan, izleyicilerin hayranı oldukları dizilerdeki mekanların peşine düşerek seyahat planı oluşturmaları olgusu artık turizm araştırmalarına ve tezlerine bile konu olan bir durum. Özellikle İspanya’da prime time da yayınlanan ve çok sevilen dizi sayesinde yolu bu hana düşen var mıdır bilinmez ama Türk dizilerinin de etkisiyle İspanyolların Türkiye’ye seyahatlerinin 4 kat arttığına dair THY yetkililerinin açıklamaları bulunuyor. Sonuç olarak han sakinleri Büyük Yeni Han’ın beğenilen film ve dizilere mekân olarak edindiği bu şöhretten oldukça memnun.
Geçmişi çok gerilere dayanan, yüzyıllık hanların ve onların çaycılarının hikâyelerinin peşinden gittik ve üç hanı dolaşarak neredeyse han ile özdeşleşmiş, onun revakları, sütunları kadar ayrılmaz bir parçası haline gelmiş emektar çaycılarını dinledik, sizler için fotoğrafladık. İşlerini ne kadar benimseyerek ve ciddiye alarak yaptıklarına şahit olduk. İşyerlerinde hep anlatılagelen, hafif mizah kokan bir söylence vardır. “Bir şirketin en değerli çalışanı çaycısıdır” derler. Şirketler küçülmeye gidip personel çıkarmaya başladığında en son çaycı kovulurmuş, çünkü hiç kimse çaycısız yapamazmış. Sabahları gözümüzü açıp, uykumuzdan ayılmamızı sağlayan, işe konsantre olmamıza yardım eden, yeri geldiğinde iş yoğunluğu arasında bir es verip nefes almamızı sağlayan, müşterilerimizle aramızı ısıtan hep onların yapıp yetiştirdiği sıcacık tavşan kanı çaylar, çini desenli fincanlarda getirilen bir parmak köpüklü kahveler değil midir? Han çaycıları da sadece çay- kahve pişirip getiren biri değildir. Hanların hafızası, demirbaşı, orada yaşananların sessiz tanığı ve herkesin dostu, abisi, kardeşi, dert ortağıdır. Selam olsun tüm vefakâr han çaycılarına…
Kaynakça
Tarih Sitesi, Han Nedir?, Erişim Tarihi: 29/02/2012, https://tarih.sitesi.web.tr/han-nedir.html,
Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 7, Sayı 13, 2009, 267-292-Osmanlı Kentinde Ticari Mekânlar: Bedesten, Han, Arasta, Çarşı Mekanları Literatür Değerlendirmesi, Tuba Akar
Doğa Kolik, Büyük Yıldız Han, Erişim: 28.07.2023, https://www.dogakolik.com/istanbul/buyuk-yildiz-han/
Trabzon Ticaret Borsası, 245 Milyon Bardak Çay İçtik Dünya Lideri Olduk, Erişim: 28.07.2023, www.tb.org.tr-245 Milyon Bardak Çay İçtik Dünya Lideri Olduk
Yeni Şafak, Türk Dizileri İspanyolları Turist Yaptı, Erişim Tarihi: 28.07.20223, https://www.yenisafak.com/amphtml/gundem/turk-dizileri-ispanyollari-turist-yapti-ilgi-dort-kat-artti-3897354