İSTANBUL’DA BELEDİYECİLİĞİN KISA TARİHİ VE ŞEHREMANETİ FATİH DAİRESİ

Sümeyye Küçükkural Aydın
Tolga Aydın

Günümüzde “belediyecilik” gibi müesseseleri daha iyi anlayabilmek ve idrakini yaşamak için geçmişi iyi bilmek, özümsemek ve anlamlandırabilmek önemlidir. Şehremaneti; Osmanlı İmparatorluğu’nda, bugünkü belediye zabıtası görevlerini icra eden, şehrin temizlik, güzelliğiyle ve ilgili konulara alaka gösteren yerel yönetime denmekteydi. Şehir idare teşkilatını belirtmek için 19. yüzyıldan itibarıyla kullanılan bir tabirdir. İstanbul Şehremaneti, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk modern belediye teşebbüsüdür. İmparatorluğun Tanzimat Devri’nde yaptığı yenileşme hareketlerinin bir sonucu olarak 1855 yılında kurulmuştur. Şehremaneti’nin kuruluşundan önce belediye hizmetlerini yerine getiren müessese kadılık ve ona bağlı alt kurumlardı. İstanbul’un fethinden Tanzimat’a kadar belediye hizmetlerinin görülmesi için İstanbul Dersaadet ve Üsküdar, Galata, Eyüp olarak dört kazaya ve bu dört kaza kırk mahkemeye ayrılmıştı. Bunların içinde en üst yetki sahibi İstanbul Efendisi (kadısı) doğrudan merkeze bağlıydı. İstanbul Efendisi; şehrin valisi, hâkimi ve belediye başkanı konumundaydı. Üsküdar Eyüp ve Galata kadıları da aynı görevlere sahip idiler. Toplumda beliren sorunları çözmek kadıların görevi olduğundan, belediye ile alakalı durumların çözümü de bu hususla ilgili olmasından dolayı kadılar tarafından yerine getirilmekteydi. Kadı bu minvalde yerleşim yerlerinde yargı mercii olmasının yanı sıra; yerel yönetici, şehrin yönetimi ve asayişini sağlamak, çevre temizliğini ve bölgede gerekli olan imar ve düzenlemeleri gerçekleştirmek, üretim ve pazar yerlerinin kontrolünü sağlamak gibi şehrin genel düzenini kapsayan tüm faaliyetleri yapmak kadının idari görevlerindendi. Şehremaneti’ne gelinceye kadar şehrin düzeni ve belediyecilik faaliyetleri; kadılar, muhtesipler, mimar ağalar ve bazı devlet görevlileri ile vakıflar ve loncalar gibi kurumlar tarafından idame ettirilmiştir. Devlet’in askeri, siyasi ve idari yapılanmasında güç kaybetmeye başlaması bu teşkilatlanmayı da olumsuz etkiledi. Kadıların güvenlik ve belediye alanındaki görevleri II. Mahmut dönemindeki yenileşme hareketleri sırasında, idari görevleri ise Tanzimat Dönemi’nde ellerinden alındı. 19. yüzyıla gelindiğinde sanayi devrimi sonrasında şehirlerde yaşanan dönüşüm ve sorun şehir yönetimiyle ilgili yeni arayışları beraberinde getirmiştir. Bu yenileşme hareketinin bir sonucu olarak kurulan İstanbul Şehremaneti günümüz modern belediyeciliğe geçişte önemli bir süreç olmuştur.

İstanbul’da belediye işleriyle ilgilenilmesi için ayrıca bir daire kurulması gerek görülmesi neticesinde Meclis-i Ali-i Tanzimat kararıyla İstanbul’da Şehremaneti ismiyle yeni bir idari kurum ve bu kuruma Şehremini namıyla atanacak kişiye bağlı bir şehir meclisi kurulmuştur. İhtisas ve uygulamada şehremini; Sultan sarayının, İstanbul surlarının ve resmî binaların teftişini yapan kişi olarak bazı kayıtlarda tanımlandığı görülmektedir. Şehremini Bab-ı Ali tarafından seçilip padişah tarafından bizatihi tayin edilmekteydi. Şehremaneti kurumunun bu döneme kadar ki hizmet müesseseleri arasındaki en önemli fark “şehir meclisi”ne sahip olmasıydı. Şehremini dışında 14 üyeden oluşan meclis Şehremaneti’nin danışma, karar alma ve uygulayıcı organlarını yerine getirmekle görevliydiler. Şehremaneti’nin bir “şehir meclisi”ne sahip olması, dönemin modernleşme hareketlerinin bir getirisi olarak değerlendirilebilir ve önem arz etmektedir.
Şehremininin hizmet ve giderleri karşılayabilmesi için hazineden kendisine tahsisat ayrılır, bu tahsisat dönemlere ve değişen şartlara göre farklılıklar gösterirdi.
Şehremaneti’nin görevleri halkın zaruri ihtiyaçlarının tedarikinin kolaylaştırılması, Dersaadet’in temizlik ve düzeninin sağlanması, esnafın teftişi ve tartıda hile yapmak gibi usulsüzlük durumlarında yargılarının yapılmasının akabinde zaptiyeye gönderilmesi, halktan topladığı vergilerin hazineye ulaştırılması gibi çeşitli alanlarda çalışmaktaydı. Dersaadet’te yerel hizmetlerde iyileşme ve düzeni kurma ve koruma amacıyla kurulan Şehremaneti, imar, esnaf denetimi, alt yapı yatırımları, halkın temel ihtiyaçlarının temini gibi belli başlı temel görev alanlarında istenilen başarıyı ortaya koyamasa da sonrasında kurulacak olan yerel yönetim ve birimlerinin temelini oluşturdu ve bu anlamda önceki ve sonraki aşamalarda bir bağlantı görevini üstlendi. Şehremaneti’nin diğer bölgelerde de ihtiyaç doğması sebebiyle alt kademeleri ve daireleri de kurularak süreç içinde sürekli bir yenilik ve devinim geçirerek daha teşkilatlı bir yapı haline getirildi. Osmanlı Devleti’nden başlayıp Cumhuriyet Dönemi’ne değin ihtiyaca ve çıkan sorunlara karşın getirilen değişimler sonucunda belediye yapılanmaları ve yürütme organı bugünkü hâllerine büründü.

ŞEHREMANETİ FATİH DAİRESİ
Süregelen bu idari değişikliklerin mimariye yansıması kaçınılmazdı ve kamu yapısı olarak belediye dairelerinin inşa edildikleri görülmektedir. Şehremaneti Fatih Binası, günümüzde Fatih İtfaiye ve Tayyare Şehitleri Anıtı arasında yer almaktadır. 1913-1914 tarihlerinde, Sanayi-i Nefise Mektebi’nde eğitim çalışmalarına da dahil olan Mimar Yervant Terziyan tarafından yapımına başlanılan yapı, I. Ulusal Mimarlık Akımı’nın en önemli eserlerindendir. Yapı, aynı dönemde Terziyan tarafından yapılmış Kadıköy Şehremaneti binasıyla ikiz bir benzerlik göstermektedir. Yapının kitabesinde Osmanlı Türkçesiyle “Şehremaneti Fatih Dairesi H. 1332 (M. 1913-14)” yazmaktadır. Bina inşa edildiğinden itibaren kamu yönetim binası olarak kullanılmıştır. İlk senelerde kaymakamlık, sonraları hem kaymakamlık hem de Fatih Nikah Dairesi olarak hizmet vermiştir. Daha sonra Fatih Belediyesi Başkanlık Binası olarak kullanılan yapı günümüzde Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörlük Binası olarak kullanılmaktadır.
Şehremaneti Fatih Dairesi; eğimli bir arazi üzerine inşa edilmiş olup, bodrum, zemin ve birinci kat olmak üzere üç katlı tasarlanmıştır. Orta Asya’dan başlayan dört eyvanlı açık avlulu Türk Evi plan şeması, Büyük Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkim olduğu coğrafyada özgünlüğünü koruyarak gelişim göstermiştir. Ana hattı Türk Evi plan şemasına sahip olan yapı; orta aksta dikdörtgen plan içinde 4 eyvan, ortada bir sofa, eyvanların yanlarında kalan 4 adet eyvanlardan daha dar şekilde yapılmış oda görülmektedir. Günümüz mimari okumasıyla bakıldığında yatay aksta bir hol(sofa), hole açılan odalar görülmektedir. Ana hatta bulunan dikdörtgen plana bitişik simetrik şekilde iki ince dikdörtgen plan görülmektedir. Ana hattan daha ince olan bu dikdörtgen planların ana hat plan taraflarında dikey yönde bir hol ve buna bağlı 5 adet oda bulunmaktadır. Bodrum ve zemin katta görülen bu plan şeması birinci katta biraz değişiklik göstermesine rağmen hole bağlanan odalardan oluşmaktadır. Üst örtüsü genel olarak kırma çatılı olup, sağ taraftaki ince dikdörtgen planlı kısımda kısmen teras görülmektedir.
Ön cephe; planda bahsedilen ana hatta bulunan dikdörtgen yapı hafif öne taşkın olarak yapılmış olup ana giriş kapısı orta aksta görülmektedir. Ana kapının üstünde basık kemerli kapı alınlığı onun üstünde bir açık çıkma, çıkmanın her iki tarafında birer çift taş balkon korkuluğu ve ön yüzeyinde Osmanlıca inşa kitabesi yer almaktadır. Balkon korkuluklarının altında ise taş ayaklar görülmektedir. Ana kapının iki tarafında basık kemerli iki pencere bulunmaktadır. Birinci katta sivri kemerli söve içinde çiftte ince sivri kemerli pencere uygulaması görülmektedir. Sivri kemerli sövenin alınlığı rumi motifli çini ile bezelidir. Sövenin iki yanında dışa taşkın olarak mukarnas süslemeleri simetrik olarak görülmekte, üst tarafında ise dışa taşkın sekizgen kaideli yarım yuvarlak rozet bulunmaktadır. Bu rozetlerin üst kısmında ise yine simetrik şekilde iki adet süs olarak kullanılmış ağırlık kuleleri görülmektedir. Sivri kemerli sövenin üst kısmında açık çıkmanın üstünde gelecek şekilde saçak görülmekte, sivri kemerli söve ile saçak arasındaki yüzeyde mukarnas süsleme mevcuttur. Saçağın tavan süslemesi antik tapınakların tavan kasetleriyle benzerlik göstermektedir. Saçağın iki yanında simetrik olarak yukarıda bahsedilen iki adet ağırlık kulesi, onların hemen yanlarında parapetler, parapetlerden sonra iki adet yine süs olarak kullanılmış ağırlık kuleleri görülmektedir. Parapetlerin hemen altında ahşap saçaklar bulunmaktadır. Ahşap saçların altında yani birini katta dikdörtgen söve içerisinde ince sivri kemerli ikiz pencere mevcuttur. Dikdörtgen sövenin alınlığı rumi motifli çini ile bezeli olarak görülmektedir. Sivri kemerli ikiz pencerelerin dışa taşkın sütun ve sütun başlıkları ile saçak tavanlarının kasetleri bize neoklasizm etkilerini göstermektedir. Ana hatta bulunan dışa taşkın cephenin iki yanında simetrik olarak üçer adet dikdörtgen söve içerisinde dikdörtgen pencere görülmekte, birinci katta ise yine simetrik olarak üçer adet dikdörtgen söve içerisinde sivri kemerli pencere bulunmaktadır. Birinci kattaki dikdörtgen sövelerin alınlıkları düz çini ile süslüdür. Pencerelerin üstünde saçak bulunmakta, saçağın üst kısmında ise parapetler mevcuttur. Bu parapetler Selçuklu yıldızıyla süslüdür. Bodrum kat cephesinde ise 5 adet küçük dikdörtgen şeklinde demir parmaklıklı pencere bulunmaktadır. Yapının diğer cepheleri ön cepheye göre daha sade olarak düzenlendiği görülmektedir.
Sağ Cephe; bodrum kat cephesinde 8 adet küçük dikdörtgen şekilli demir parmaklıklı pencere mevcuttur. Ana aksta bir adet giriş bulunmaktadır. Zemin kat cephesinde 8 adet ince dikdörtgen şeklinde pencere bulunmakta olup orta aksta kareye yakın geniş bir adet pencere görülmektedir. Birinci katta 8 adet sivri kemerli dikdörtgen pencere bulunmaktadır. Orta aksta ise sivri kemerli söve içerisinde alt alta iki adet geniş dikdörtgen pencere görülmektedir. Sivri kemer alınlığı vitray camlıdır.
Arka Cephe; bodrum kat cephesinde 5 adet küçük dikdörtgen şekilli demir parmaklıklı pencere mevcuttur. Ana girişin tam karşısında arka cepheden basık kemerli bir giriş daha bulunmaktadır. Zemin katta 6 adet dikdörtgen pencere bulunmaktadır. Birinci katta 6 adet sivri kemerli dikdörtgen pencere görülmektedir. Orta aksta sivri kemerli vitray cam süslemeli penceresi vardır.
Sol Cephe; bodrum kat cephesinde 7 adet küçük dikdörtgen şekilli demir parmaklıklı pencere mevcuttur. Zemin katta 8 adet dikdörtgen pencere bulunmaktadır. Birinci katta 8 adet sivri kemerli dikdörtgen pencere görülmekte, bir adet ince sivri kemerli penceresi mevcuttur.
Kaynakçalar
Betül Argunhan, “İstanbul Şehremanetı̇ (1855-1858)”, KHM, Cilt:2, Sayı:1, 2022, S. 149-180.
Feyza İlter, “Tarihi Süreç İçerisinde İstanbul Fatih Fevzipaşa Caddesi”, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2018
Tarkan Oktay, “Tanzimat’tan XXI. Yüzyıla İstanbul’un Yönetimi”, Antik Çağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi, https://istanbultarihi.ist/81-tanzimattan-xxi-yuzyila-istanbulun-yonetimi (31.01.2024).
Erdoğan Öner, “İstanbul Şehremaneti (Belediyesi)’nin Kuruluşu ve 1917 Bütçesi”, Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, Ankara, 2008
Zeynep Örnek, “Gelenekten Değişime: Geç Dönem Osmanlı İstanbul’unda Okullu Mimarlar”, Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Mühendislik Ve Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2013.
Mehmet Samsakçı ve Murat Ali Karavelioğlu, “Fatih Sultan Mehmed Vakıf Üniversitesi Rektörlüğü”, Kitabelerin Kitabı, Fatih Belediye Başkanlığı, İstanbul, 2016, S.688.
Ali Akyıldız, “Şehremini”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://İslamansiklopedisi. Org.Tr/Sehremini 01.02.2024

Start typing and press Enter to search