SEMPATİ CERRAHPAŞA
Röp: Emine Dolmacı
Fotoğraf: Burak Okuyucu
İnsanlar, hayvanlar, tüm canlılar gibi mekanların, şehirlerin, ülkelerin de bir hikayesi var. Bizim hikayemiz üç gencin üç köpekle yolunun kesişmesiyle başlıyor ve içine kediler köpekler ve onlarca genç eklenince ortaya şahane bir iyilik hareketi çıkıyor. Bu iyilik hareketinin adı Sempati Cerrahpaşa.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi bünyesinde kurulan Sempati Cerrahpaşa Kulübü’nün başlattığı iyilik hareketini okul öğrencilerinden Peren Uçar, Lütfi Fırat ve Abdurrahman Kandemir’le konuştuk.
Bu kış hava çok soğuk olacak…
Tıp Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Lütfi, 2017 yılının Aralık ayında “Havalar çok soğuk olacak” haberleri çıkmaya başlayınca kedi evi yapmak üzere bir araya geldiklerini aktarıyor. 15-20 kişilik ilk buluşmanın ardından kedi evlerini yapıp kulüp kurmaya karar veriyorlar ve o günden bugüne faaliyetlerine kesintisiz devam ediyorlar.
Tıp Fakültesi 5. sınıf öğrencisi Peren de ilk günden itibaren kulüp faaliyetlerine katılıyor, dahası en önde koşturanlardan… “Öncelikle kampüs içinde, sonra kampüs çevresindeki sokak hayvanlarının beslenme, barınma ve sağlık ihtiyaçlarını elimizden geldiğince karşılamaya çalışıyoruz. Kısırlaştırma ve sahiplendirme de yapıyoruz. Çünkü burası onların doğal alanı değil.”
Bu yaklaşım ve çabayla, kulüp bağlantılarını ve sosyal medya hesaplarını kullanarak onlarca kediyi sahiplendirmişler.
Şirin Ana
Gençlerin hayvanlarla ilgili ayrı hikayeleri, farklı ilgi alanları var. Lütfi, Tatlı Kaçıklar isimli televizyon dizisindeki Şirin Ana karakterinden ilhamla yıllar önce bahçesindeki kediye bu ismi vermiş. Kars Sarıkamış’ta 4-5 yaşlarında başlayan bu tanışıklık adeta Lütfi’nin kaderi olmuş. “O yaşlarda en iyi arkadaşımı sorduklarında ‘Şirin Ana’ derdim, insanlar anlayamazdı” diyerek aralarındaki bağı anlatıyor. Kedisini yaşlılıktan, 6 aylık köpeğini ise bir kazada kaybeden Lütfi, tekrar üzülmeyi ve kaybetme duygusu yaşamayı göze alamadığı için uzun süre hayvanlardan uzak durmuş ta ki Cerrahpaşa’ya kadar. Tıp Fakültesi kampüsünde o günlerde yaşanan bir başka hikaye onun hayvanlarla yeniden temasını ve bu iyilik hareketine katılmasını sağlamış.
Kızların hamisi Nazlı
“Hayvanlarla doğrudan bağ kurmamıştım ta ki Nazlı’ya kadar” diyen Lütfi, Nazlı ve iki arkadaşıyla hikayesini şöyle anlatıyor: “Nazlılar 3 köpekti. Bunların ünü şuydu; akşam kütüphaneden çıkan kızları evlerine bırakıp geri gelirlerdi. Daha sonra 2017 yazında bu üç köpekten biri epilepsi krizi geçiriyor, Yedikule’ye gidiyor. Nazlı ve diğeri kalıyor. 2018 yazında da diğer köpeğe pitbull saldırıyor. Nazlı devreye giriyor ancak pitbullun sahibi hem diğer köpeğe hem Nazlı’ya kurşun sıkıyor. Diğer köpek yaşamını yitirirken Nazlı 2 ay Yedikule’de tedavi gördükten sonra buraya geliyor. Üç köpek Cerrahpaşa’nın hakimiyken geriye Nazlı kalıyor. İnanılmaz bir depresyonda, bir şey yemiyor içmiyor… İşte ben de kuralımı bozup onunla ilgilenmeye başladım. 2.5-3 yıldır da hemen her gün en az bir saatimiz birlikte geçiyor. Yemeğini, suyunu, hastalandığında ilacını veriyorum. Kucağıma alıp veterinere götürmüşlüğüm bile var.”
İnsanla hayvanı ayrı tutmam
Abdurrahman Kandemir, henüz 2. sınıf öğrencisi ve grubun en genci. Hayvanlarla dostluğu, memleketi Kilis’te kuş ve balık besleyerek başlamış. “Kulübe, geçen sene okula gelir gelmez katıldım” diyor. İlk faaliyet olarak da Belgrad ormanlarında köpekler için kulübe yapıyor. “Şehrin içinde hayvanlara çok uygun ortamlar olmadığı için onlar bizim ilgimize muhtaç” diyen Abdurrahman, genç arkadaşlarına çağrı yapıyor: “Ben insanla hayvanı ayrı tutmuyorum. İnsana ne kadar sevgi gösteriyorsak hayvanlara da aynı şekilde sevgi göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Onlara mama vermezsek veya sıcak bir ortam sunmazsak ölecekler. Tek başlarına yaşama imkanları yok. Çünkü doğayı onların ellerinden aldık. Hepimiz bir şeyler yapabiliriz. İstersek, bir şeyler için çabalarsak sonucu gelir.” Peren bunu sözleriyle destekliyor: “Hayvan sevgisi, insanın doğasında olan bir duygu. Bunu bilim insanları söylüyor. Modern hayatın bunu unutturmasına izin vermeyelim.”
Tıp öğrencisi de zaman bulur!
Onlarca kedi köpek, onların beslenmesi, bakımı, barınması pek çok sorumluluğu üstleniyorlar. Her gün en az birkaç saatlerini hayvan dostlarıyla geçiriyorlar. Ama karşımızdaki gençler, tıp öğrencisi. Ağır ders yükü olan bir branştan mezun olabilmek için çok uzun saatler ders çalışmak durumunda olan tıp öğrencileri, nasıl zaman buluyor? Bu soruya Peren cevap veriyor, “Aslında çok fazla, istediğimiz kadar zaman bulamıyoruz” diyor. Sınavdan iki gün önce Gece ismini verdikleri köpeği sokakta terkedilmiş halde bulduğu günü anlatıyor: “Ben oradan ‘ah yazık’ deyip geçsem sınava çalışamayacaktım. Bu duygu kişiye sonradan eklenen değil, zaten var olan bir şey. Kişi bunu, yani insanlık görevini hatırlayınca es geçemiyor. Ben buna vakit ayırmasam, yapmasam, başka hiçbir şeye vakit ayıramam artık.”
Pandemi hayvanları da etkiledi
Tüm dünyada hayatı değiştiren pandeminin hayvanları da etkilediğini belirten Lütfi, şunları anlatıyor: “İlk vaka açıklandığında kütüphanelerin kapatılması kararı çıktı. 10 kedi vardı burada, Şişko bunlardan biri. Nazlı da kütüphanede uyurdu geceleri. Daha sonra bu kedilerin tamamı ve Nazlı dışarda kaldı” diyerek açıklıyor. Çare olarak bahçeye kedi evleri ve köpek kulübesi yapıyorlar. Onları yeni yuvalarına çekebilmek için de bir süre yemeklerini orada verip, sevdikleri şeyleri alıyorlar.
Kovid 19 virüsünün bulaşma yollarıyla ilgili yanlış ve yetersiz bilgilerin ortaya dolaştığı pandeminin ilk günlerinde hayvanların “zan altında” kalması, evcil hayvanların sokağa bırakılması, gençleri en çok üzen durumlardan biri… Neyse ki bu süreç, bilim insanlarının bilginin asılsız olduğunu açıklamasıyla ortadan kalkıyor.
En güvenli dost
Salgın döneminde evcil hayvanlarını sokağa bırakanlar olduğu gibi hayvan sahiplenenler de var. Karantinadan ötürü eve kapanma, ziyaretlerin azalması ve sosyal ilişkilerin sınırlanmasından dolayı dostluğu hayvanlarda arayan çok insan oldu. Lütfi, “Bir hayvanla bağ kurmak, dostluk kurmak bana göre insanla olandan daha güvenli bir ilişki. Onlarla bağ kurduğunuz zaman, onların sizi sevip sevmeyeceği ile ilgili bir şüpheye düşmüyorsunuz çünkü onların sevilmek dışında bir beklentisi yok” diyor. Uzun süre kedi ve köpekten uzak duran Lütfi’nin evinde şimdi üç kedisi var: Freud, Rosa ve Maymuş. Peren’in de en yakın dostları, Portakal, Piksel ve Fındık adını verdiği kedileri. Abdurrahman ise Terrier cinsi köpeği Mex ve Golden cinsi köpeği Paşa’ya yoldaşlık ediyor. Mex evde kendisiyle yaşarken, Paşa’ya bahçede bakıyor.
Yeni hedef yanan ormanları ağaçlandırmak
Cerrahpaşa Sempati yaklaşık 170 kişilik bir kulüp. Sokakta onlarca kedi ve köpeğin sağlıklı ve mutlu yaşaması için çabalıyorlar. Fatih Belediyesinin sağladığı kedi kutuları ve nakil desteğiyle, kısırlaştırılacak olan hayvanları İBB Cebeci Geçici Hayvan Bakımevi’ne gönderiyorlar. Tümüne kuduz aşısı uygulanıyor, kayıt altına almak amacıyla mikroçip ve kulak küpesi takılıyor.
Ancak gençlerin işleri sokakta bitmiyor ve başta sahiplendirme olmak üzere çalışmaları sosyal medyada devam ediyor.
Hayvanların yaşam hakları ve iyi bir hayat sürmeleri için çabalayan Cerrahpaşa Sempati’nin yeni hedefi, yanan orman alanlarını ağaçlandırmak…
BİR HAYVANSEVERİN ÇANTASINDA NE OLUR?
Peren’in çantasında arkadaşları gibi fizyoloji kitabı, defteri, bilgisayarı, şarj cihazları var ama bunlara ilave olarak Nazlı ve Kuyruksuz için B12 tabletleri bulunuyor ve alabildiğince mama… Ayrıca ıslak mendil, göz damlası, dezenfektan da yine çantada bulunanlardan. Peren, kedilerin gözlerinde enfeksiyon oluşmaması için önce temizliyor ardından göz damlasını ihmal etmiyor.
KUYRUKSUZ YENİDEN YUVADA
Alman kurdu Lady’nin yavrularından biri olan Kuyruksuz, kardeşleri sahiplendirildiği halde ona yuva bulunamadığı için fakültede kalmış. Bir ara kaybolan ve kaza geçirerek kuyruğunu kaybeden bu dost canlısı köpek, artık yuvasında çok mutlu ve dostlarını hiç yalnız bırakmıyor.
GECE
Evcil bir köpek olan ancak sokağa bırakıldığı için yalnızlaşan Gece, Sempati Cerrahpaşa Kulübü sayesinde alıştığı, mutlu olduğu bir yuvaya kavuşan küçük dostlardan biri.