Sur içinde Yaşayan Medreseler

Tolga AYDIN
Sümeyye KÜÇÜKKURAL AYDIN

Eğitim, toplumun gelişimindeki en önemli temel unsurdur. Türk kültürünün ve İslam dininin ortaya çıkararak geliştirdiği eğitim sistemi medreselerde verilmiştir. Döneminin yükseköğretim kurumu olan medreseler asırlardır Türk ve Müslüman ülkelerini ihya ederek günümüze kadar varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Orta Asya’da vücut bulup Türk devletleri arasında gelişen medreseler, ilk olarak Anadolu’ya gelip bu coğrafyada gelişmeye devam etmiş, Osmanlı’da Fatih Sultan Mehmed Han’ın katkılarıyla daha da gelişerek Klasik Osmanlı medreseleri şeklini almıştır. Eğitim binaları olan bu yapıların Sur İçi’nden yani eski İstanbul’un farklı bölgelerinden örnekler alarak günümüzde kültürel, tarihsel, sanatsal, akademik araştırmalara öncelik eden ve günümüz biz insanlarını eğitmeye devam eden vizyonlarına bu yazımızla ışık tutmaya çalıştık. Bu tarzda medrese kurumların daha fazla çoğaldığı, eğitimin, bilimin ve sanatın daha çok yaşandığı, toplumun iç huzurunu bulduğu saygı ve sevgi çerçevesinde mutlu bir gelecek dilemekteyiz.
Yazımızda öncelikle medresenin ortaya çıkmasında rol oynamış İslam’ın erken döneminde eğitimin nerelerde yapıldığı bahsedilmiş olup, daha sonra Türk-İslam dünyasında gelişen medreselerin özet şeklinde sistematik olarak nasıl geliştiğinin tarihçesine değinilmiştir. “Sur içinde yaşayan medreselere birkaç örnek” adlı başlığımızda ise medreselerin farklı fonksiyonlar kazanarak ve aynı zamanda asıl amacına uygun olarak günümüzde faaliyet gösteren işlevlerinden bahsettik.

MEDRESENİN KISA TARİHÇESİ
Medrese, ders (dirâse) kökünden gelen bir mekâna verilen addır. Medrese “ders yapılan” veya “ders çalışılan” yer demektir. İslamiyet’in ilk dönemlerinde ders yapılan mekanlara medrese denilmemiş olup, Hz. Muhammed (s.a.v.) yaşadığı zamanda Kur’an-ı Kerim öğretiminin yapıldığı Medine’deki bir eve “dârülkurrâ” denilmekteydi. Bazı ilim adamları tarafından bu evin medresenin doğuşunda bir başlangıç olduğu ileri sürülse de Mescid-i Nebevî’yi ve orada bulunan Suffe’yi medresenin ilk modeli olması daha doğru olacaktır. Çünkü ilk inşa edildiği günden itibaren eğitim ve öğretim kurumu olarak görev yapmaktadır. İslam coğrafyalarında 10. yüzyıla kadar mescitlerde (camilerde) ve etrafındaki evlerde eğitim verilmiştir. Hatta medreseler inşa edilmesinden sonra bile dersler camilerde yapılmaya devam etmiştir. Endülüs şehri bu anlamda örnek gösterilebilir.
10. yüzyılda Irak’ta ortaya çıkan medreseler, 11. yüzyılın ilk yarısında Horasan ve Mâverâünnehir’de Gazneliler, Karahanlılar ve Büyük Selçuklular’ın siyasi çevrelerinde kamusallaştıkları bilinmektedir.
Ebû Saîd-i Ebü’l-Hayr’ın biyografisinden de anladığımız üzere Horasan’da ki dört eyvanlı sivil mimari şeması medreselerin mimari gelişiminde ana hattı oluşturmuş olup, ilk dönemdeki İslamiyet eğitim sisteminin sürdürüldüğü hoca evinden geliştirilmiş olabileceği düşünülmektedir. Medreselere ait ilk yapılara örnek, Semerkant şehrinde bulunan Karahanlılar’ın 1066 yılında inşa ettirdiği İbrâhim Tamgaç Han Medresesi gösterilebilir. Büyük Selçuklular’ın hâkim olduğu şehirlerde (Nîşâbur, İsfahan, Merv, Bağdat, Hargird, Rey) kurdukları medreselerde dört eyvanlı planın kullanıldığı görülmektedir. Asya, Anadolu, Suriye, Mısır ve Kuzey Afrika gibi farklı coğrafyalarda değişik uygulamalarla değerlendirilmiş ve karakteristik medrese şeması ortaya konulmuştur.
Medreselerin düzenli bir şekilde teşkilatlanması ve kurumsallaşarak düzenli bir eğitim sistemine geçilmesi Nizâmülmülk tarafından gerçekleştirilmiştir. Nizâmülmülk, Büyük Selçuklular döneminde ilmi açıdan Ehl-i Sünnet akidesini güçlendirmek ve devletin ihtiyaç duyduğu görevlileri yetiştirmek için medreseler açmaya karar verdi. Öncelikle Sultan Alparslan’dan izin alarak onun devrinde ve sonra Sultan Melikşah döneminde Irâk-ı Arab, Irâk-ı Acem, Horasan, Mâverâünnehir, Suriye ve Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde medreseler kurdu. Bağdat Nizâmiye Medresesi örnek alındığı için hepsi “Nizâmiye Medreseleri” olarak anılmıştır. Özetle Nizâmülmülk tarafından başta Bağdat olmak üzere Büyük Selçuklu hâkimiyetindeki çeşitli şehirlerde kurulan medreselerdir. Türkiye Selçukluları Nizamiye Medreseleri’ni model alan medreseleri bazı değişikliklerle geliştirerek Anadolu’da inşa etmişlerdir. Medresede eğitim gören talebeler ve müderrisler başta olmak üzere bütün medrese personellerinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde medreseleri dizayn etmişlerdir. Medresede bulunan birimler: eğitimle ilgili olanlar dershaneler, müderris odaları, kütüphane, öğrenci odaları; ibadetle ilgili olanlar mescit ve türbe; fiziki ihtiyaçlar için olanlar ise yemekhane-mutfak, hamam, çeşme ve tuvalet mekânlardan oluşmaktadır.
Osmanlılar medrese sistemini benimsemişler ve yüzyıllar boyunca medrese kurumlarında önemli değişiklik ve gelişmeler yapmışlardır. Osmanlı’da medrese, günümüzdeki orta öğretim, yüksekokul ve üniversite eğitimine denk gelmekteydi. Medresede ana unsur müderristir çünkü medrese müderris sorumluluğunda olup, talebesini ilk önce ilmi liyakat ve kabiliyetlerini bilir, kendi bilgi seviyesine kadar öğretip, sonra daha üstün bir hocaya gönderildi. Medresede verilen derslerin içerikleri dini ve din dışı ilimler olarak kendi içlerinde sınıflanarak çeşitlenmekteydi.

SULTAN MEHMED HAN MEDRESELERİ (SAHN-I SEMAN – TETİMME)
Fatih Sultan Mehmed tarafından Mimarbaşı Sinaneddin Yusuf Ağa’ya inşa ettirilmiştir. Fatih Camii’nin kitabesine göre 867-875 (1463-1470) tarihleri arasında inşa edilmiştir. İstanbul, Fatih ilçesinde, Fatih Külliyesi’nde bulunan medreseler, Fatih Camii’nin kuzey ve güneyinde iki sıra halinde yapılmışlardır. Sekiz tanesi Sahn-ı Seman Medresesi, sekiz tanesi ise Tetimme Medresesi olmak üzere toplam on altı tane medresesi bulunmaktaydı. Fatih Camii’nin kuzey ve güneyinde bulunan yakın medreselere Sahn-ı Seman, ikinci sıradakilere Tettimme adı verilmektedir. Medreselerin Haliç tarafındakilere Karadeniz (Bahr-i Siyah) (kuzey tarafında bulunan), Marmara tarafındakilere Akdeniz (Bahr-i Sefîd) (güney tarafında bulunan) denilmektedir. Akdeniz Tetimmeleri, 1928 yılında, Fevzi Paşa Caddesi açılırken yıktırılmış; Karadeniz Tetimmeleri ise, bir yangında harap olmuşlardır.
Akdeniz Sahn-ı Seman Medreseleri: Mimari özellik olarak Karadeniz medreselerine benzemektedirler. Külliyenin en değerli elemanlarını meydana getiren medreseler Türkleşen İstanbul’un en önemli öğretim merkezi olarak şehirdeki üniversitenin ilk başlangıcını teşkil etti. Günümüzde İlim Yayma Cemiyeti tarafından seminer ve akademik faaliyetlerin yapıldığı eğitim merkezi olarak kullanılmaktadır. İlim Yayma Cemiyeti, İslâm ilim geleneğinin tanıtımını, öğretimini ve araştırılmasını amaç edinmiştir. Merkez, bu amacı gerçekleştirmenin esaslı boyutlarından biri olarak İslam medeniyetine ait ilim geleneklerinin kurumsal tarihi ve özellikle Osmanlı medreseleri hakkında özgün bilgi üretimini sağlayan ve destekleyen çalışmalarda bulunmayı hedeflemiştir.
DAVUD PAŞA MEDRESESİ
Camii kapısı üstündeki Arapça kitabesine göre Sultan II. Bayezid’in vezirlerinden Koca (Derviş) Dâvud Paşa tarafından 890 (1485) tarihinde inşa ettirilmiştir. İstanbul’un Fatih ilçesindeki Cerrahpaşa Mahallesinde kendi adıyla anılan Davutpaşa Medresesi Sokağı üzerinde yer almaktadır.
15. yüzyılda inşa edilen Dâvud Paşa Medresesi, bir cephesi duvar halinde olan klasik Osmanlı medreselerindendir. İstanbul’da bu türden yapılan medreselerin en eskilerinin başında gelmektedir. Günümüzde Fatih Belediyesi tarafından hizmete açılmış olup içerisinde lisansüstü araştırmaların yapıldığı bir merkezdir. Öğrenci odaklı düşünerek kurgulanan Medrese Davutpaşa alanında uzman hocaların öğrencilerle buluştuğu, çeşitli eğitimler, söyleşiler ve atölyeler ile entelektüel zihinler için İstanbul’da eğitim alanında hizmet merkezi olmayı hedeflemektedir.

KÜÇÜK AYASOFYA MEDRESESİ (AYASOFYA-YI SAGÎR MEDRESESİ)
1505 senesinin aralık ayında II. Bayezid döneminin Kapıağası Hüseyin Ağa tarafından kiliseden camiye dönüştürmüş ve tamir ettirmiştir. Camii’nin yakınına bir zâviye ile kurucusunun türbesi de eklenmiştir. Daha sonraları zâviye medreseye dönüştürülmüştür. İstanbul, Fatih ilçesi, Küçük Ayasofya Mahallesi, Küçükayasofya Medresesi Sokağı üzerinde bulunmaktadır. 19. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren bu yapının medrese olarak kullanıldığı kesindir. Çünkü batısında bulunan sokağın adı “Küçük Ayasofya Medresesi Sokağı” olduğu gibi 19. asırda İstanbul haritasında da caminin batısındaki yapı medrese olarak gösterilmiştir.
Günümüzde Hoca Ahmet Yesevi Vakfı tarafından kullanılmaktadır. Bahsi geçen vakıf nezdinde kültür sanat seminerleri, eğitimler verilmektedir. Ahmet Yesevi Üniversitesi ile de etkileşimde olan vakıf akademi etkinlikleri olarak da faaliyet göstermektedir. Bunun yanı sıra medrese odalarında Geleneksel Türk El Sanatları Sanatkârları tarafından kurslar verilmekte ve bu kurslarda üretilen ürünler de satılmaktadır. Medresenin bünyesinde sahaf dükkânı, kütüphane ve çayhane bulunmaktadır.
SULTAN SÜLEYMAN HAN MEDRESELERİ (SÜLEYMANİYE)
1551-1557 tarihleri arasında Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Süleymaniye Medreseleri, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan Süleymaniye Külliyesi’nin parçalarıdır. Süleymaniye Medreseleri klasik Osmanlı eğitim sisteminin iki temsilinden biri olarak kabul edilmektedir. Fatih Medreseleri ile ekol haline gelen Osmanlı medrese eğitim sistemi, Süleymaniye Külliyeleri ile üzerine eklenerek ve geliştirilerek eğitimde en üst noktaya ulaşılmıştır.
Süleymaniye Külliyesi’nin medreselerinden dördü Evvel, Sani, Rabi, Salis, olarak adlandırılmış olup medreselerin Evvel ve Sani batı, Rabi ve Salis’in doğu tarafında yer aldığı kabul edilmektedir. Bu dört medrese dışında Darülhadis, Tıp Medresesi ve Mülazımlar Medresesi de yer almaktadır. Plan bakımından klasik devir medreselerinin devamı olan ve de ihtiyaca göre şekillenen bu medreselerde eğitim sistemi bazı noktalarda değişip genişlemiştir. Sahn-ı Seman Medreseleri’nden bir asır sonra inşa edilen Süleymaniye Medreseleri Osmanlı Devleti’nde eğitimde varılan en yüksek noktayı temsil ediyordu.
Günümüzde Mülazimler Medresesi, Darulhadis, Darulkurra, Salis Medresesi ve İmaret binaları; İbn Haldun Üniversitesi tarafından ihya edilmiş olup medreseler 2018 tarihinden itibaren üniversiteye bağlı Medeniyetler İttifakı Enstitüsü ve İslami İlimler Fakültesi’ne ev sahipliği yapmaktadır.
Rabi Medresesi, günümüzde Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından, akademinin ulusal ve daha çok uluslararası etkinliklerinde kullanılmaktadır.
Evvel ve Sani Medreseleri, günümüzde Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. Süleymaniye Külliyesi’nin birinci ve ikinci medreselerinin kitaplık haline getirilmesiyle meydana gelen, değerli yazma ve basma eser koleksiyonlarının bulunduğu Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, İstanbul’un çeşitli semtlerinde mevcut kütüphanelerdeki kitapların bir araya toplanmasıyla oluşmuştur.

CAFER AĞA MEDRESESİ
Fatih ilçesinin Caferiye Sokağı’nda, Ayasofya’nın hemen kuzeyine kalan yapı Soğukkuyu ve Alemadar Caddesi arasında bulunmaktadır. Kanuni Sultan Dönemi Babüssade ağalarından Cafer Ağa tarafından 1559 tarihinde Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Bağımsız medreseler grubuna giren ve günümüze geçirdiği onarımlarla ulaşan medrese, 1989 yılında Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından restore edilmiştir. Günümüzde aktif on beş adet sanat atölyesi bulunan yapı Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından Geleneksel Türk Sanatları’nın öğretildiği, üretilip sergilendiği bir sanat merkezi olarak kullanılmaktadır. İçerisinde çini, ebru, minyatür, ney, hat, tezhip, seramik gibi derslerin eğitimini veren yapıda aynı zamanda bahsi geçen sanatlar için eğitimciler de yetişmektedir.

KÖPRÜLÜ MEHMED PAŞA MEDRESESİ
Köprülü Mehmet Paşa Medresesi Çemberlitaş Divanyolu Caddesi’nde külliyenin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Medrese IV. Mehmed devri sadrazamlarından Köprülü Mehmed Paşa tarafından 1072’de (1662) yaptırılmıştır. Günümüzde Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı tarafından akademik konferanslar, seminer ve sempozyumlar, sohbet toplantıları ve anma günleri gibi faaliyetler için kullanılmasının yanı sıra, Türk süsleme sanatları, hat, klasik ve Türk tasavvuf mûsıkîsi ve Osmanlı Türkçesi kursları da verilmektedir.

Kaynakça
AKKURT, İbrahim, Vezîriâzam Davud Paşa ve Külliyesi, Fatih Belediyesi, İstanbul, 2022, ss.129-132
AYVERDİ, Ekrem Hakkı, Osmanlı Mimârisinde Kânuni Sultan Süleyman Devri (926-974/1520-1566) İstanbul, VI. Cilt, İstanbul, 2004, ss.78-79
BALIK, İbrahim, “Türkiye Selçuklu Medreselerinde Eğitim ve Yaşamla İlgili Temel Birimler”, Ortaçağ Araştırmaları Dergisi, IV/II, Aralık 2021, s. 251
BOZKURT, Nebi, “Medrese”, T.D.V. İslam Ansiklopedisi, Ankara, 2003, 28. Cilt, s. 323
BOY, Arzu, “Medreselerin Kısa Bir Geçmişi ve Kayseri Medreseleri”, Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı 1, 2017, s. 66
KÜTÜKOĞLU, Mübühat S., XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2000, s.3
ÇOBANOĞLU, Ahmet Vefa ‘’Köprülü Külliyesi’’ T.D.V. İslam Ansiklopedisi, Ankara, 2002, 26. Cilt, s. 255
DEMİRALP, Yekta, Erken Osmanlı Medreseleri (1300-1500),Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji ve Sanat Tarihi Anabilim Dalı(Doktora Tezi), İzmir, 1997, ss. 95-102
EYİCE, Semavi, “Dâvud Paşa Külliyesi”, T.D.V. İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1994, 9. Cilt, s. 43
EYİCE, Semavi, “Fâtih Camii ve Külliyesi”, T.D.V. İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1995, 12. Cilt, s. 247
EYİCE, Semavi, “Küçük Ayasofya Külliyesi”, T.D.V. İslam Ansiklopedisi, Ankara, 2002, 26. Cilt, ss. 520-522
İPŞİRLİ, Mehmet, ‘’MEDRESE’’ T.D.V. İslam Ansiklopedisi, Ankara, 2003, 28. Cilt, s. 329
İPŞİRLİ, Mehmet, Osmanlı İlmiyesi, Kronik Kitap, İstanbul, Ocak 2021, ss. 321-322
KAYA, Beytullah, “Nizamiye Medreseleri ve Eğitim Geleneği”, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 7, Sayı 14, 2019, s. 53
KORKMAZ, Kasım Armağan – ÇARHOĞLU, Asuman Işıl, USTA, Pınar, GEDİK, Yaşar Hanifi, “Tokat Yağibasan Medrese Yapisinin Deprem Riskinin Değerlendirilmesi”, Celal Bayar Üniversitesi Fen Bilimleri Ensitisü Dergisi, Cilt 8, sayı 2, 2012, s. 44
ÖZAYDIN, Abdülkerim, “Nizâmiye Medresesi”, T.D.V. İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 2007, 33. Cilt, s. 188
SAMSAKÇI, Mehmet – KARAVELİOĞLU, Murat Ali, KİTABELERİN KİTABI FATİH “Fatih İlçesi Türk-İslam Devri Kitabeler Envanteri”, Fatih Belediye Başkanlığı, İstanbul, 2016, s.462
TANMAN, M. Baha – PARLAK, Sevgi, “Tekke”, T.D.V. İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 2011, 40. Cilt, s. 338

Start typing and press Enter to search