Eski Eserlerin Korunması ve Muhafaza Edilmesi: Tarihi Bir Bakış Encümen Arşivi
Samet İlci
Türkiye’nin kültürel zenginliği, geçmişten günümüze uzanan tarihî yapılar ve eserlerle büyük bir mirasa sahiptir. Bu mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması, Osmanlı İmparatorluğu döneminden günümüze kadar süregelen çeşitli kurumlar ve yasal düzenlemelerle desteklenmiştir.
İstanbul’da başlayan ve tüm Türkiye’yi kapsayan eski eserlerin korunması amacıyla 21 Mayıs 1917’de kurulan Muhâfaza-i sâr-ı Atîka Encümen-i Dâimîsi, Osmanlıca adıyla bilinirken günümüzde Eski Eserler Koruma Kurulu olarak anılmaktadır. Bu kurul, o dönemde padişah V. Mehmed dönemi sadrazamı Talat Paşa’nın tezkiresiyle İstanbul’da faaliyete geçmiş ve eski eserlerin dışında, anıtların da korunmasını hedeflemiştir.
Bu kurumun en önemli görevlerinden biri taşınmaz eserlerin tescilini sağlamak olmuştur. İstanbul ve çevresindeki eski yapıları belgelemek ve bunlarla ilgili yayınlar hazırlamak, kurumun öncelikli amaçları arasında yer almıştır. Her bir eserin özelliklerini içeren anıt fişleri oluşturularak, bu zengin mirasın detaylı bir şekilde kaydedilmesi sağlanmıştır.
Osmanlı Devleti’nde ilk olarak 1906 yılında yürürlüğe giren sâr-ı Atîka Nizamnameleri (Eski Eserler Tüzüğü), bu alandaki ilk düzenlemelerden biridir. Ardından 1874, 1884 ve son olarak 1906 yılında yeni düzenlemeler yapılmıştır. 1906’daki tüzük, 1973 yılında 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu’nun çıkarılmasına kadar geçerliliğini korumuştur.
Eski Eserler Koruma Kurulu, ülkenin kültürel mirasının korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması adına önemli bir rol üstlenmiştir. Bugün, bu kurumun arşivinde yer alan belgeler ve kayıtlar, Türkiye’nin zengin tarihini ve kültürel dokusunu anlamak için son derece değerli bir kaynak olarak kabul edilmektedir.
Eski eserlerin korunması, sadece bir ülkenin mirasına sahip çıkmakla kalmaz, aynı zamanda insanlık tarihine yapılmış önemli bir katkıdır. Bu sebeple, kurumların ve düzenlemelerin sürekli olarak güncellenmesi ve geliştirilmesi, kültürel mirasımızın korunmasında büyük bir öneme sahiptir.
1917’de kurulan Eski Eserleri Koruma Encümeni, bugünkü arşivimizin temelini oluşturan belgelerin bazılarını da içermektedir. Bu kurumun evrimi zaman içinde çeşitli dönüşümler geçirmiştir. Önce Gayrimenkul Eski Eserler Anıtlar Yüksek Kurulu’nun oluşturulmasıyla (1951-1983) devam etmiş ve sonrasında günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın denetimindeki Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarına devredilmiştir.
Encümen arşivindeki belgeler, genellikle 1936 ile 1963 yılları arasına odaklanmış olsa da 1920’lerden günümüze kadar uzanan çeşitli dönemlere ait bilgi ve belgelere de rastlanmaktadır. Bu belgeler, kültürel mirasımızın kayıtlarını içerdiği için büyük bir önem arz etmektedir.
Fatih Belediyesi olarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 4 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nde bulunan ve henüz dijital kayıtları olmayan eserlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda bir projeyi hayata geçirme kararı aldık. Bu çerçevede Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bir protokol imzaladık.
Projemizin amacı, zamanla bozulma riski altında olan bu eşsiz eserlerin tasnifini yapmak ve dijital ortama aktararak gelecek kuşaklara ulaşmasını sağlamaktır. Bu adımın ardından, arşivde bulunan belgelerin yayınlanması ve aynı zamanda dijital ortamda araştırmacıların erişimine sunulması hedeflenmektedir. Kültürel mirasın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması, kolektif bir çaba gerektiren önemli bir sorumluluktur. Bu projenin tamamlanmasıyla, geçmişimizin izlerini taşıyan bu belgelerin korunması ve bilim insanları ile meraklıların erişimine sunulması, kültürel mirasımızın geleceği adına önemli bir adım olacaktır.
NELER YAPTIK?
Kültürel mirasın korunması, günümüzde dijitalleştirme ve belgeleme süreçleriyle daha da anlamlı bir boyut kazanmıştır. Bu bağlamda, 2021 Temmuz ayında başlatılan sayısallaştırma projesi, Fatih ilçesindeki kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması adına önemli bir adım olmuştur.
Projenin ilk aşamasında, Koruma Kurulu’nda bulunan 1789 dosyanın belirlenmesi ve sayımının yapılması gerçekleştirilmiştir. Ardından, dosyalar türlerine göre incelenmiş, fiziksel ayrımı yapılarak eserlerin bulunduğu il/ilçe, anıt türü ve evrak türü bilgilerini içeren detaylı bir tablo oluşturulmuştur. 12 aylık bir süreç sonunda, 1789 dosyanın tamamı yüksek çözünürlüklü olarak taranmış ve toplamda 71.354 sayfalık dijital arşiv oluşturulmuştur. Bu dosyalar, içeriklerine göre tasnif edilmiş ve her bir dosya için ilgili yapıların günümüzdeki konumu, sayfa sayıları, sayfa tipleri gibi detaylı analizler yapılmıştır. Ayrıca, tarama sürecinde her dosya için bilgi metinleri oluşturularak veri tabanı için hazır hâle getirilmiştir.
Encümen Arşivi’nde yer alan Fatih ilçesinde bulunan eserlerin tür bakımından dağılımına bakıldığında; 173 adet cami, 164 adet çeşme, 51 adet türbe, 45 adet mescid, 32 adet hamam, 6 adet kilise ve çeşitli diğer türlerden (medrese, kütüphane, han, sarnıç vb.) eserlerin bulunduğu görülmektedir.
Tarama sürecinde dijitalleştirilen 11.542 sayfa, Fatih ilçesinde bulunan yapıların anıt fişlerinden oluşan Encümen Arşivi’ni temsil etmektedir. Bu sayfaların orijinalliği korunarak görsel iyileştirmeler yapılmış ve veri tabanına giriş için uygun hâle getirilmiştir. Geçmişten günümüze uzanan bu kapsamlı dijitalleştirme çalışması, Fatih ilçesinin zengin kültürel mirasını korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak adına büyük bir adım olarak değerlendirilmektedir.
NİHAİ FAYDALARI
Encümen Arşivi, birçok meslek grubundan araştırmacı, yazar, akademisyen ve uzmanlar için zengin bir başvuru kaynağıdır. Tarihçiler, arkeologlar, mimarlar, şehir plancıları, sanat tarihçileri ve bunun gibi çeşitli alanlardaki uzmanlar bu arşivi değerlendirebilirler. Aynı zamanda ilgili her vatandaşın da faydalanabileceği bir kaynak niteliği taşımaktadır.
Fatih Belediyesi personeli için özellikle önemlidir çünkü buradan yapıların mevcut durumunu fotoğraflar üzerinden görebilir, ayrıca anıt fişleri aracılığıyla yapıların mimari tespitlerini detaylı bir şekilde öğrenebilirler. Arşivde bulunan tapu, dilekçe, kroki ve proje gibi belgelerden ise yapıların geçmişi hakkında bilgi sahibi olabilirler.
Encümen Arşivi, sadece Fatih ilçesi için değil, aynı zamanda Türkiye’nin genel hafızası için önemli bir arşiv niteliği taşır. Dijitalleştirme süreci, Türkiye genelinde birçok araştırmacının çalışmalarına ışık tutacak ve web tabanlı yayınlar aracılığıyla farklı illerden verilere kolayca erişmelerini sağlayacaktır.
Eğer Fatih dışındaki il/ilçe belediyeleri, valilikler, vakıflar ve diğer kamu kurumları için bu arşive dijital bir erişim oluşturulursa, bu kurumlar ve bireyler kolaylıkla arşiv verilerine ulaşabileceklerdir. Bu, emek ve zaman tasarrufu sağlayacak ve şehirlerin, kişi ya da kurumların sahip olduğu arşiv belgelerinin kaybolma riskini azaltacaktır. Ayrıca, bu proje, arşiv belgelerinin ele alınış, sınıflandırma ve sunum biçimi açısından örnek teşkil ederken gelişime açık bir yapıya sahiptir.
Encümen Arşivi, kaybolan eski eserlerin ihyasına yönelik çalışmalara da veri tabanı sağlayarak kültürel mirasın korunmasına katkıda bulunmaktadır.