Semavi Eyice

SEMAVİ EYİCE

AYŞENUR ERDOĞAN
ARAŞTIRMACI

Yaş 12. “İstanbul’un Kuşatılması ve Fethi” konusunda bir ödev hazırlamakla vazifelendirilir. Konu için okumalar yaptıkça içinde surlar ile ilgili büyük bir merak uyanır. O zamana kadar surları ve Suriçi’ni görmediğinden, o bilmediği beldeyi öğrenmeye karar verir .

Fakat bir sorun vardır. O dönemde bisikletler için ehliyet ve plaka şartı getirilir; kurallara uymayanların bisikletine el konulur. Ne kadar uğraşsa da bir türlü halledemez evrak işini. Ailesi Küçük Pazar Karakolu’nda Başkomiser olan İsmail Hakkı enişteye gitmesini söyler. Kadıköy’den vapurla Eminönü’ne geçer. Ancak bölgeyi iyi bilmediği için fazla yürüyüp surların sonuna kadar gelir, sonra gerisin geri yürüyüp, en nihayetinde karakolu da enişteyi de bulur. Hakikaten de İsmail Hakkı enişte ehliyet ve plaka sorununu çözer. Böylelikle Semavi Eyice’nin İstanbul Suriçi’nde 785 plakalı bisiklet ile yazacağı tarih başlar.

1930’ların ortası. Arkadaşı Ahmet Pekelmen ile her cumartesi hedef Suriçi’dir. Ellerinde Ernest Mamboury’nin İstanbul: Rehber-i Seyyahin’i. Daha sonra aralarına Turgut Cansever de katılır. Sadece İstanbul’u keşfetmekle kalmaz Semavi Eyice; kitapçılarda hatırı sayılır bir teşrikimesai yapar ve İstanbul ile ilgili kitaplar toplar. Bazen istediği kitapları duyunca kitapçılar dahi şaşırır. “Kimin için istiyorsun sen bu kitapları?” diye sorarlar.

Eyice Galatasaray Lisesi’nden mezun olur. Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale cephesine asker taşımış ve büyük bir tarihe tanıklık etmiş babası onun hariciyeci olmasını ister. Ancak kendisi Türkiye’de hiç kimsenin olmadığını olmak ister: Bizans sanatı uzmanı. Babası önce razı gelmez zira ona göre bunlar sadece zengin ailelerin çocuklarının yapabileceği mesleklerdir. Semavi Eyice vazgeçmez. Ancak bu kez de okumak ve ilerlemek istediği alanın uzmanları yurt dışındadır. İkinci Dünya Savaşı’nın tüm şiddetine karşın, Bizans’la ilgili kitaplarını okuduğu hocalar Almanya’da olduğu için, Eyice 18 Ekim 1943’te saat 10’da kalkan Almanya treni ile yola çıkar.

Önce Avusturya’da Viyana Üniversitesi’ne ardından Berlin Üniversitesi’ne devam eder. Hemen her gün bombalanan ülkede 2 yıl eğitim görür. Sonunda Türkiye ve Almanya ilişkilerinin tamamen kopması üzerine Nisan 1954’de ülkeden ayrılır.
Türkiye’ye döndüğünde Bizans Sanatı okuyacağı bölüm yoktur. Arif Müfit Mansel’in desteğiyle sınavlara girer ve İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğrencisi olur. İstanbul Minareleri konulu bitirme teziyle mezun olur. Niyeti Arkeoloji Müzesi’nde işe başlamaktır ancak üniversitenin felsefe hocalarından Macit Gökberk’in yönlendirmesiyle 1948’de İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Kürsüsü’ne Asistan olarak atanır.

Schweinfurt, Erdman ve Gabriel gibi dönemin önde gelen mimari ve sanat tarihi hocalarının asistanlığını yapar. 1952’de Side’nin Bizans Dönemine Ait Yapıları isimli tezi ile doktor, 1955’de Son Devir Bizans Mimarisi tezi ile doçent olur. 1963’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Bizans Sanat Tarihi Bilim Dalı’nı kuran Semavi Eyice, kürsü başkanı olarak atanır. Bir yıl sonra ise İlk Osmanlı Devrinin Dini-İçtimai Bir Müessesesi: Zaviyeler tezi ile profesör unvanını alır.

ONUR ÖDÜLLERİ
Türkiye’nin ilk Bizantoloğu olan Prof. Dr. Semavi Eyice, sayıları hâlâ tam tespit edilemeyen ancak toplamda bin 500’den fazla olduğu kesin olan makale, ansiklopedi maddesi ve kitaba imza attı. Anadolu’nun birçok yerinde arkeolojik araştırmalarda bulundu. Başta Mimar Sinan’ın kendisi için yaptığı mescit olmak üzere birçok tarihi eseri yıkılmaktan kurtardı.
42 yıllık öğretim kariyeri sırasında yurt dışında da birçok üniversitede dersler verdi. Belçika Kraliyet Akademisine seçilen Eyice, başta Fransız Legion d’Honneur Nişanı, Türkiye Bilimsel Araştırmaları Kurumu Ödülü ile Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü olmak üzere çok sayıda takdir ve ödül aldı.

28 Mayıs 2018’de “Alimin ölümü, âlemin ölümüdür” sözü bu kez onun için söylendi ve İstanbul’un yedi tepesinden birinde; Fatih Camii haziresindeki makamına defnedildi.
Hocaların hocası Prof. Dr. Semavi Eyice, kubbenin altına kocaman bir ses bıraktı. Bir âlim olarak yaşadı, bir âlim olarak son nefesine kadar anlattı ve bıraktığı bilgi ve düşünce mirasıyla anlatmaya devam ediyor.

Galeri

Start typing and press Enter to search