DİVAN YOLUNDA YOK EDİLEN HOCA FERHAD CAMİİ
Divanyolu’nda Yok Edilen Mabedlerden:
HOCA FERHAD MESCİDİ
Ahmed Nezih Galitekin
Divanyolu denilen Sultanahmet ve Beyazıt meydanları arasındaki cadde1 üzerinde bulunan bazı mimarî eserler çeşitli sebeplerle ortadan kaldırılmış veya tadil edilmiştir. Bilhassa Avrupa şehirlerini görmüş olan Tanzimat ricali, İstanbul’un da oralara benzemesi arzusunda idiler. Bunlardan Keçecizâde Fuad Paşa’nın ikinci sadaretinde 1865’te vuku bulan ve büyük tahribat yapan Hocapaşa yangınından sonra kurulan Islahat-ı Turuk Komisyonu2 marifetiyle Bâb-ı Âlî, Divanyolu, Nûr-ı Osmaniye, Mahmudiye vs. caddeleri genişletmişlerdir. Bu arada birçok cami, medrese, türbe zarar görmüştür. Bundan dolayı bir ihtiyar Fuad Paşa’ya “Paşa sen bu camileri, medreseleri ve türbeleri böyle yıktırıp ortadan kaldırıyorsun amma yarın bu halk senin mezarına ….caklar.” demiş.3 Divanyolu’nun genişletilmeden önce ve sonrası Maurice Cerasi’nin çizimlerinde çok net görülmektedir.4 Daha sonra da kadim eserlerin birçoğu imar gerekçesiyle ortadan kaldırılmıştır. Bu durum Mimar Kemaleddin Bey tarafından ağır bir şekilde tenkid edilmiştir.5 Bu kısa girizgâhtan sonra bahsimize dönerek yok edilen mescid hakkında kısaca bilgi vermeye çalışalım.6
____________
1 Beşir Ayvazoğlu, Divanyolu, Kapı Yayınları, İstanbul 2018; Maurice Cerasi, Divanyolu, çev. Ali Özdamar, Kitap Yayınevi, İstanbul 2014; Reşad Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi, c. 9, İstanbul, 1968, s. 4624-4626; Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi (DBİA), c. 3, İstanbul 1994, s. 72-73.
2 Bu komisyon için bkz. Osman Nuri [Ergin], Mecelle-i Umûr-ı Belediye, c. I, Matbaa-i Osmâniye, İstanbul 1922-1338, s. 987-1017; DBİA, c. 4, s. 113-114.
3 Osman Nuri, age, s. 1007-1008.
4 Maurice Cerasi, age, s. 147, 149-153.
5 Türk Yurdu, yıl: 2, sayı: 6, İstanbul 1328, s. 188-191’den naklen Ayvansarâyî Hüseyin Efendi, Hadîkatü’l-Cevâmi, haz. A. N. Galitekin, İşaret Yayınevi, İstanbul 2001, s. 107-108. Ayrıca bkz. Behçet Ünsal, “İstanbul’un İmarı ve Eski Eser Kaybı“, Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri -II-, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul 1969, s. 36-39.
6 Bu câmi hakkında daha geniş bilgi almak isteyenler tarafımızdan hazırlanıp İBB Kültür Varlıkları Projeler Müdürlüğü tarafından bastırılan şu kitaba bakabilirler: İstanbul’un Kaybolan Kültür Varlıkları Suriçi (Fatih) Camileri ve Mescidleri -II-, İstanbul 2015.
HOCA FERHAD MESCİDİ nâm-ı diğer ASMALI MESCİD
Mescidin ismi ve bânisi Hadikatü’l-Cevâmi’nin matbu ve yazma nüshalarında ve tüm arşiv vesikalarında Hâce/Hoca Ferhad ve Asmalı Mescid olarak belirtilir. Ayverdi haritası diye bilen haritada cami ismi harfler seçilemeyecek derecede birbiri içine girmiş durumda olduğundan Latin harfleriyle Hacı Ferhad olarak kaydedilmiş. Reşad Ekrem Koçu da mescidin ismini o şekilde göstermiştir.7 İstanbul Vakıfları Tahrir defterlerinde mescidin kaydı yoktur. Ayvansarâyî Hüseyin, Hâce Ferhad’ın Fâtih’in huddâmından (hizmetçisi) olduğunu kaydeder.8 Hakkında başka bilgiye ulaşılamamıştır. Ayvansarâyî kabrinin mihrab önünde bulunduğunu belirtir.
Mescidin mahallesi varken 1934’te Binbirdirek Mahallesi’ne ve son düzenlemelerde de Alemdar Mahallesi’ne katılmıştır.
Mescide Hatibzâde Yahya Paşa minber koyarak ikinci bâni olmuştur.9
Hâce Ferhad Mescidi vakfın akarı olarak Çerağî Hamza Mahallesi’nde 4 ev, 1 bahçe; Altımermer’de 1 hane, 1 fırın, 3 dükkân, 1 ev arsası; Saraçhane’de bir büyük ev; Mustafa Bey Mahallesi’nde 1 bahçe bulunmaktadır. Mescidin vakfından imam 8, müezzin 7, kayyım 3, abkeş 2, mütevelli 3, kâtib 1, câbi 1 akçe günlük ücret alıyor.10 Yahya Paşa vakfından sermahfil 5, hatib 10 akçe yevmiye alıyor.11 Ankara ve Yabanâbad’da Yeğan Bey ve Turasan Bey vakfından almak üzre Asmalı Mescid imamına meşruta yevmî 3,5 akçe vazife ile cüzhan, 1 akçe ile abkeş ve iki akçe ile bevvâb ciheti bulunmaktadır.12 Cuma hizmetinde bulunanların günlük ücretleri de şöyledir: Hatib 10, Şeyh (vaiz) 8, Sermahfil 5, Abkeş 3, Devrhan 4, Müezzin 4, Muarrif 4, Minber Kayyım 4 akçe.13
Bulunduğu bölge birkaç kez yangın ve deprem felâketi yaşamış ise de mescidin durumu hakkında bir kayda rastlayamadık. Belgelerde mescidin bazı yerleri ile minarenin 1857 (1274)’de 26.182,5 kuruş harcanarak14 ve eksik kalan yerlerinin de 1860 (1278)’ta 11.613 kuruş sarf edilerek15 iki kez tamir edildiği görülüyor. Bunun 16.11.1808 Alemdar Vakası’nda çıkarak bölgeyi küle çeviren yangından dolayı olduğu anlaşılıyor. Bu tamirattan kısa bir süre sonra 29 Ağustos 1865’te Hocapaşa’dan çıkan yangında yeniden yanmıştır. Sadri Sema o günleri şöyle anlatır: “… caddeler, sokaklar, hatta mahalleler kayıba karışmış, ne Bâbıâli Caddesi, ne Divanyolu var. Evler, medreseler, mescidler, camiler, hamamlar iskelet halinde. Yıllar geçtikçe şurada burada evler yapılmaya, camiler, mescitler, medreseler, sebiller, türbeler, hamamlar tamir olunmaya başladı, dükkânlar inşa edildi. Caddeler, sokaklar meydana çıktı ama Divanyolu daha arsa …”16 Bu süreçte Asmalı Mescid’in ihya edilmiş olduğu 1894 depreminden sonra binasının ve minaresinin zarar gördüğü vesikalardan tesbit ediliyor.17 Caminin hasarlı yerleri onarılarak ibadete açılmış iken 1916 yılında “memleketin maddî ve manevî terakkisine ve umumun menfaatlerine hizmet edecek, mektep ve konferans mahalleri gibi tesisleri ihtiva edecek.”18 diye Harbiye Nezareti adına mescidin bulunduğu 236 ada tamamen istimlâk edilmiştir. Bu adada iki cami, bir sıbyan mektebi, İsmihan Kaya Sultan’ın bir inas ibtidai mektebi (Taş Mekteb), iki hazire (küçük mezarlık), meşhur vakıf Süleyman Paşa Hanı gibi hayır eserleri bulunmaktadır. Merhum Semavi Eyice, bu Dostluk Yurdu hakkında şu bilgileri verir: “… Almanlarla dostluk zamanında araziyi Almanlar alıyor ve orada gelecekte bir Alman Üniversitesi yapmak istiyorlar. Almanya’daki mimarlar proje hazırlıyorlar. Hatta bunlar kitap haline getirilip basılıyor. Ondan sonra her şey tamam temeli atılıyor. Başında birtakım Alman ileri gelenleri… Nutuklar çekiliyor, bizim Enver Paşa da başlarında olmak üzere temel atma töreni yapılıyor 1917 kışında… O temeller atılıyor, kazıklar çakılıyor. 1918’de mağlubiyetten sonra proje bitiyor, bir daha da yapılmıyor. Bundan 20 sene önceye kadar o beton direkler duruyordu. Sonra onları da kaldırdılar, parsellediler, sattılar,”19 İttihadcıların iktidardan düşmelerinden sonra resmî makamlara yapılan şikâyetler, mahkeme süreçleri istimlâkin zorbaca olduğunu gösteriyor. Bunlardan Tabib Yarbay İsmail Hakkı’nın eşi Halide Hanım’ın Dâhiliye Vekâleti’ne verdiği dilekçe ile Şehremini Cemil Paşa’nın konuyla ilgili olarak Dâhiliye Vekâleti’ne verdiği cevab durumu aydınlatmaktadır.20 Türk-Alman Dostluk Yurdu hakkında çok miktarda arşiv vesikası bulunmakta ise de bu yazı konuyu genişletmeye müsait olmadığından bu kadarla yetiniyoruz.21
- Cihan Harbi mağlubiyetinden sonra İttihad ve Terakki iktidarı kaybedince Evkaf Vekâleti Harbiye Nezareti’nin istimlâklerden dolayı mahkemeye vermiştir. Mahkeme sürecinde Asmalı Mescid ve civarındaki diğer hayrat hakkında önemli bilgiler serdedilmiştir. Biz buraya sadece mescidin fizikî özelliklerini belirten kısmı alacağız.
“Evkaf Vekili Zeki, Divanyolu’nda Sultan Mahmud Türbesi karşısında Türk ve Alman Yurdu binası inşa olunmak üzre Asmalı Mescid nâmıyla ma‘ruf Hoca Ferhad Ağa Cami-i şerîfi ki yüz otuz sekiz metro altı santim murabba‘î arsa üzerinde mebni ve bir minareyi havi olup bundan ma‘da fevkânî olarak imam ve müezzine mahsus iki odayı ve bir gasilhane ile bir tabutluğu ve iki göz kademhâneyi ve bir kuyu ile tulumbayı ve cami-i şerîfin haricinde ve köşede alçak bir duvara merbut demir parmaklığı ve kabristanı muhtevi cami ve minare tuğla ve kum kireçli harçla yapılmış kârgir ebniyesi dâhilen ve haricen sıvalı ve üstü kubbe olmayup ahşab tavanlı ve yerli kiremit mefruş ahşab çatılı olup sâlifü’z-zikr imam ve müezzin odaları dahi aynı usûl ve tarz-ı mi‘marîde inşa edilmiş ve on iki kulaç umkundaki kuyusu lüzumu vechile mermerden bilezik ve tek sübablı demir tulumba ve müştemilât-ı saireyi havi bulunmağla el-yevm on üç bin sekiz yüz altmış lira ile müceddeden inşası bâ rapor tahmin ve Kaya Sultan vakfından olup hedm edilen ve Taş Mekteb nâmıyla yâd olunan binanın hâl-i sâbıkı dokuz metro sekiz santim muraba‘î arsaya mebni olarak zemin katında taamhâneyi ve birinci katın muallim odasıyla bir bâb dershâneyi ve iki göz abdesthâneyi ve Halkalı Suyu cari kârgir hazineyi ve müteaddid muslukları ve altmış üç metro terbi‘inde bahçeyi muhtevi olup bu mekteb tuğla ve taşdan ve kum kireciyle memzuc harcla metin ve iki satıhlı inşa edilmiş olduğu gibi üst katın yani dershânenin tavanı kârgir kubbeli ve onun üzeri yerli kiremit ile mefrûş ahşab çatıyı muhtevi olup halihazırda ma‘a müştemilât müceddeden inşası dokuz yüz seksen lira sarfıyla ancak meydana gelebileceği kezalik bâ rapor anlaşılmışdır. Kârgir su terazisi dahi altı metro on bir santim muraba‘ında bulunup bu da kırk lira sarfıyla müceddeden inşası kabildir. Bervech-i bâlâ arz edilen ebniyeyi kal‘ ve hedm suretiyle Harbiye Nezâreti tarafından arsa haline ifrağ edilip derdest-i tanzim ibraz edeceğim haritada hududları arz edileceği vechile Nezâret-i müşârünileyha tarafından güye semen-i hakikileri verilmek şartıyla istibdal edilmiş zu‘muyla mezkûr mahallâta vaz‘-ı yed ve müdahale ederek mekteb ve cami-i şerîf ve kabristanı ve su terazisini ve sair müştemilâtı hedm ve mebani-i vakfiyeyi tahrib ve tağyir etdiklerinde mal-ı aslîsine bi’d-derecâtühüm ma‘a bahçe cihet-i vakfa teslimine ve ücret-i vekâlet ve masarif-i mahkemenin nezaret-i müşarün-ileyhaya tahmiline tenbih buyurulması bi’l-vekâle taleb ve da‘va eylerim dedikde…”22
_________________________
7 Reşad Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi, c. 2, İstanbul, 1959, s. 1126-1127.
8 Ayvansarâyî Hüseyin Efendi, Hadîkatü’l-Cevâmi‘, haz. Ahmed Nezih Galitekin, İşaret Yayınevi, İstanbul 2001, s. 66.
9 Yahya Paşa, Eyüp Câmii hatibi Mustafa Efendi’nin (v. 1729) oğludur. Hekimoğlu Ali Paşa’nın kethüdası ve damadı oldu. İmrahorluk, vezâretle Trabzon, Özü, Bursa, Mısır, Belgrad, Rumeli, Aydın, Musul, Diyarbekr, Anadolu, Vidin, Yanya, Tırhala valilikleri, nişancılık, kaptan-ı deryalık yaptı. Ağustos 1755’te Tırhala’da vefat etti. Güzel ahlâkı ve cömertliği ile şöhret yapmıştır. Hakkında halk arasında kötü söz söylenmemiştir. İlk eşinin vefatından sonra Sultan III. Ahmed’in kızı Saliha Sultan ile evlendi. Vakfından minberden başka İstanbul Kürkçüler Kapısı dışında bir çeşme yaptırmıştır. (Hâkim Efendi Târihi, haz. Tahir Güngör, Yazmalar Kurumu Yayını, İstanbul 2019, s. 309; Ahmed Vâsıf Efendi, Ahmed Vâsıf Efendi ve Mehâsinü’l-Âsâr ve Hakâ’iku’l-Ahbâr’ı, haz. Nevzat Sağlam, TTK, Ankara 2020, s. 69; Yılmaz Öztuna, Devletler ve Hânedanlar Türkiye (1074-1990), c. 2, Kültür Bakanlığı, Ankara 1996, s. 693-694; Hüseyin Hüsameddin, Nişancılar Durağı, haz. Bilgin Aydın, Rıfat Günalan, TTK, Ankara 2015, s. 131; İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, c. 5, Türkiye Yayınevi, İstanbul 1971, s. 212.
10 TS.MA.d, No: 8041.
11 BOA. AE.SSLM.III, No: 191-11471; C.EV, No: 572-28898.
12 TS.MA.e, No: 810-67.
13 BOA. MAD, No: 3692, s. 55.
14 EV.MKT, No: 16-48; 16-66; EV. MH, No: 671-79
15 EV.MH, No: 844-318.
16 Sadri Sema, Eski İstanbul Hatıraları, haz. Ali Şükrü Çoruk, Kitabevi, İstanbul 2008, s. 137-140.
17 Sema Küçükalioğlu Özkılıç, 1894 Depremi ve İstanbul, İş Bankası Kültür Yayını, İstanbul 2015, s. 507; EV. 28331, s. 5; İ.EV, No: 9-24.
18 DH.UMVM, No: 104-43-1
19 “Prof. Dr. Semavi Eyice’nin İstanbul mahalle ve sokakları hakkındaki röportajı” (Röportaj: İbrahim Akkurt, Harun Korkmaz, İstanbul Üniversitesi Tarih Topluluğu, 23 Mayıs 2013), Erol Ölçer, Şehir Sokak Hafıza, Zeytinburnu Belediyesi, İstanbul 2014, s. 500-502.
20/I- DH.UMVM, No: 104-43-7
Hüve
Dâhiliye Nezâret-i celîlesine
Devletlü efendim hazretleri
Türk ve Alman Dostluk Yurdu binâsı içün Sultan Mahmud Türbesi tarşısında yâr ve ağyâr enzârına ma‘ruz harâbezâr iki mahallenin ahali ve süknasının feryad ü figanlarına bakılmıyarak firari Talat ve Enver ve Topal İsmail efendilerin tensibleriyle fukara kesesinden ağniyaya bahşiş kabilinden olarak Harbiye Nezareti’nden Almanya’ya hediye edilmek üzere ol vakit Şehremaneti vekaletinde bulunan Sezayi ve Maliye Müsteşarı Tahsin beylerin vekalet ve delâleti ile takdir etdikleri dûn kıymet mukabilinde hukûk-ı tasarrufiyeye riayet edilmeyerek gayr-i kanûni istimlâk edilerek derununda ikamet etmekde bulunduğumuz halde eşyalarımız sokağa atılarak süknalarımız hedm edilip şimdiye kadar kira köşelerinde sürünmekde olduğumuz halde iadesini beklediğimiz arsalarımızdan da esmanı tediye edilmediği gibi şimdi de emanet-i müşarünileyha evvelce bi-gayr-i hakkın yapdığı haksızlığı setr için arsamız üzerine hiç bir emre müstenid olmayarak park haline teşebbüs etdiği 24 Nisan sene 335 [24.4.1919] tarihli perşembe günki İstikbal gazetesinde mütalâa edilmiş olup tehcirin yalnız Anadolu’da değil ber-vech-i ma‘ruz İstanbul’un göbeği mesabesinde bâhusus İslam unsuruna reva görülen mezalim ma‘lûm-i âlî-i âsafaneleridir. Henüz uhde-i tasarrufiyemizde bulunan ber-muceb-i harita tahtında iki dükkanla üç kat altı odalı kargir hane arsasının evvelce va‘d üzerine iadesi veyahud arzumuz vechile enkazı esmânının tesviyesi ve ferağı icra edilmeksizin şekl-i âhara tahvilene asla razı olmayacağımızı mübeyyen işbu istidamızı arz ve takdime mücaseret eyledik ol bâbda emr ü ferman hazreti men lehül emrindir
PUL PUL 26 Nisan sene 335 [26 Nisan 1919]
MÜHÜR MÜHÜR
Divanyolu’nda Firuzağa mahallesinde Cebeci sokağında 2 numerolu hanede
müsteciren sakin mütekaid Tabib Kaimmakam İsmail Hakkı zevcesi Halide
14/II- DH.UMVM, No: 104-43-9
Hüve
ŞEHREMÂNETİ
Hey’et-i Fenniye
155
Dâhiliye Nezâret-i celîlesine
Devletlü efendim hazretleri
30 Nisan 335 tarih ve 8808/135 numerolu tezkire-i celileleri cevabıdır
Divanyolu Fazlıpaşa caddeleriyle Binbirdirek sokağı arasındaki ada dâhilinde bilumum mebâni Türk ve Alman Dostluk Yurdu binası inşa edilmek üzere Emânet’ce hiçbir alâka ve irtibâtı olmaksızın doğrudan doğruya Harbiye Nezâret-i celîlesince istimlâk edilmiş ve bunun muâmelâtı nezâret-i müşârünileyhaca ifa ve ikmal edilerek mahall-i mezkûr el-yevm arsa halinde bulunmuş ve ancak Emânet binasının tevsi‘i içün işbu mahallin tefevvüzü (üstlenilmesi) arzu edilmekde olduğu cihetle Harbiye Nezâreti’ne mal edildiği bedel üzerinden muâmele-i tahvifiyesinin icrasına müsaade buyurulması husûsu da Maliye Nezâret-i celilesine iş‘âr edilmişdir. Buna muvakat husûlü takdirinde binanın tevsi‘ine değin hâlen çirkin bir manzara irâe eden mezkûr mahallin tathir ve tanzimi de düşünülmekde olduğundan park haline ifrağ edileceği rivayeti de bundan lünbais olacağı vârid-i ihtimaldir Binâenaleyh cereyan-ı hal ve muâmele bu merkezde olmasına nazaran hanesi bedel-i istimlâkinin i‘tasına ve sâireye dair makâm-ı devletlerine bi’t-takdim emr ve havale buyurulan arzuhal üzerine Emânet’ce yapılacak bir muâmele olmadığının arzıyla mezkûr arzuhal ifa-yı muktezası zımnında iadeten takdim kılındı. Ol bâbda emr ü ferman hazreti men lehül emrindir fî 27 Mayıs sene 35 [1919]
Şehremini Cemil
21 Dostluk Yurdu için şu esere de bakılabilir: Saro Dadyan, Hayallerde Kalan İstanbul, İBB Kültür A.Ş., İstanbul 2022, s. 270-272.
22- Evkaf Müfettişliği, 798, s. 181.