Fatih’in Kayıp Camiileri – Darbhane Mescidi

DARPHANE MESCİDİ
Ahmed Nezih Galitekin

Osmanlı döneminde İstanbul’da üç darphane bulunduğunu biliniyor. Bunlar 1) İstanbul’un fethinden sonra Fatih tarafından Bâyezid Camii yakınında Koska mevkiinde yaptırılan Darphane-i Atik; 2) Topkapı Sarayı’nda Dârü’l-Darb-ı Enderûnî de denilen iç darphane [1]; 3) Yine Topkapı Sarayı Birinci Avlusu’nda XVII. yüzyılda yaptırılarak belgelerde Darphâne-i Cedid, Darphâne-i mire adlarıyla zikredilen darphane.
Bu yazıda sadece 3. Sırada zikredilen darphane ve bünyesindeki mescidi konu edilecektir. Şöyle ki, Fatih İlçesi, Cankurtaran Mahallesi, 3 pafta, 2 ada, 40 parsel üzerinde bulunan Darphane-i mire Topkapı Sarayı dış avlusundaki Aya İrini Kilisesi’nin kuzeybatısından Soğuk Çeşme Kapısı’na kadar uzanan eğimli geniş arazide yer alan Darphâne-i mire’nin burada tesis tarihi ve bünyesindeki binalardan biri olup, arşiv kayıtlarında Darbhane Mescidi [2], Darbhâne Câmi‘i [3] adlarıyla anılan mabeddir.
Bu mabed hakkında bilgi vermeden önce Darphane’nin burada tesis edilmesi hususunda birkaç söz söylememiz gerekiyor. Şöyle ki:
Yukarıda da ifade edildiği üzere İstanbul’da ilk darphane olan Darbhâne-i Atîk’in Bâyezid’den Topkapı Sarayı’na nakledilmesi hususunda farklı tarihler ileri sürülmektedir. Bunlardan bazıları şöyledir:
Merhum İsmail Hakkı Uzunçarşılı, «Darphane, evvelce saray haricinde, Bayezid ile Koska arasında bir binada iken 1055 H. 1665 M. tarihinden sonra sarayın birinci avlusuna ve şimdiki mahalline nakledilmiştir» dedikden sonra verdiği dipnotta da «Raşit Tarihi, C. 5, S. 263’de bilmünasebe bu nakilden bahsetmektedir» [4] der. Ancak Hicrî 1055 tarihinin milâdî karşılığı 1645/1646 olmasından milâdî veya hicrî tarihlerden biri yanlış olmalıdır. H. 1055 doğru ise M. 1646 olmalı, M. 1665 doğru ise H. 1075 olmalıydı. Diğer tarafdan Raşid Tarihi, C. 5, s. 263’de dört şehzadenin ve yüzlerce halkdan çocuğun sünnet düğünleri dolayısıyla Okmeydanı’ndan başlayıp Topkapı Sarayı’nda son bulan düğün alayının güzergâhı zikredilirken «Alayın ibtidası hedm olunan Miskciler Kapusu’ndan yürüyüp Vezneciler içinden Eskiodalar önünden ve Sarachâne başından ve Horhor Çeşmesi’nden Aksaray’a çıkup Darbhâne-i Atik ve Valide Hamamı önlerinden mürur eyledi …» deniliyor ki, bahsedilen Topkapı Sarayı avlusundaki darphane olmayıp Simkeşhane bölgesinde bulunan eski darphanedir ve sûr-ı hitan (sünnet düğünü) tarihi de 5 Z 1132/08.10.1720’dir. H. 1665’in Milâdî karşılığı 1075-1076’dır.
Son Vak‘anüvis Merhum Abdurrahman Şeref Bey, nakil tarihi için şöyle söyler: «… Darbhâne bidayeten el-yevm Sultan Bâyezid kurbünde vâki‘ Simkeşhâne’de [5] olup 1119 [1707/1708] tarihinden evvel Yeni Saray’a nakl olunmuş ve saraydaki Darbhâne-i mire binası Raşid’in mütemmimi Küçük Çelebizâde rivayetince sadr-ı meşhur Damad İbrahim Paşa tarafından etraflı bir tamir görerek 1139 [1726/1727] senesinde tamiratı hitam bulmuşdur … » [6] der.
Ekrem Hakkı Ayverdi merhum Ayvansarâyî, Hadikatü’l-Cevâmi‘, C. I, s. 75’den naklen «III. Ahmed zamanında Emetullah Sultan eski Darphane’de Simkeşhane’de altın ve gümüş tel çekilmesi için o kıymetdâr binayı yapdırmış, darbhâne Topkapı Sarayı’na nakledilmişdir» der. Simkeşhane’nin yapım tarihi Hadika’da 1119 [1707] olarak gösterilir [7].
Hakkı Göktürk de konu hakkında şu bilgileri verir: «Raşid Tarihi’nde hicrî 1127 (milâdî 1715) yılı vak‘aları arasında Darbhâne tarihçesi bakımından dikkate değer bir kayıt vardır; Râşid: Receb ayının yedinci günü (09. Temmuz) Bayazıd Camii civarında kökçü dükkânlarından yangın çıkarak Eskinişancı ve Kumkapı’ya kadar önüne gelen binaları kül etti, bu arada Darbhâne de yandı» diyor. H. Göktürk yazısına şöyle devam ediyor: «Kuvvetle söylenebilir ki, Darbhâne, Saray’ın Birinci Avlusu içine hicrî 1119 (1707-1708) değil 1127 (1715) yangınından sonra ve alelacele yapılmış olan bir binaya alınmışdır. Küçük Çelebizâde sım Efendi’nin hicrî 1139 (milâdî 1727) yılı vakayii arasındaki şu kaydı da az önceki hükmümüzü teyid eder: «Sarayı Hümâyunda Darbhâne binasının tamamlanması-Saray içindeki Darbhâne binası ziynet ve metanetden mahrum olduğu için kâgir ve güzel bir bina inşası ferman olunmuşdu [8]. Yeni bina bu yıl tamamlandı ve 13 Cemaziyelâhir Salı günü ki (13 Ocak) dîvan günüdür resmi küşadı yapıldı» [9]
Türk Ansiklopedisi, Ankara, 1964, C. 12, s. 314; Kâmil Kepeci, Tarih Lûgati, İstanbul, 1952, s. 93’de de nakil tarihini 1665 olarak verir.
Emre Dölen [10] ve Cengiz Can[11] Darbhane’nin Nevşehirli Damad İbrahim Paşa tarafından 1726 yılında inşa ettirilerek 1727’de açılışı yapıldığını söylerler.
– Mehmet Ali Ünal, darphanenin Enderun’a nakledilmesi tarihini 1716 olarak verir [12].
Ömerül Faruk Bölükbaşı, «Bayezid civarında olan darphaneye ek olarak 1690 yılında Tavşantaşı’nda bir bina yapılmıştı. Burası bir süre darphane görevi gördükden sonra yapılan bazı eklemelerle simkeşhane olarak kullanılmaya başlanmıştı. Darphanenin Topkapı Sarayı bahçesinde Aya İrini Kilisesi civarındaki yerine taşınması ise kısa bir süre sonradır» [13].
Nezih Aykut, «İlk darphane Fatih’in İstanbul’u fethinden hemen sonra faaliyete geçmiştir. Bayezid civarında Bizans yapısı olan harap bir manastır yıktırılarak bugünkü Çorlulu Ali Paşa Medresesi’nin yerinde bulunan darphane binası inşa ettirilmiştir. XVIII. Yüzyıl kadar burada kalan darphane Temmuz 1715’de Bayezid Camii civarında kökçüler dükkânlarından çıkan yangının Eski Nişancı ve Kumkapısı’na kadar önüne gelen dükkânları kül etmesi yüzünden yanmış, bunun üzerine darphane de alelacele yapılmış olan yeni bir binaya taşınmıştır. Daha sonra III. Ahmed’in emirleriyle Topkapı Sarayı içinde yeni yerinde kârgir olarak inşa olunmuş, Şubat 1726’da açılışı yapılarak burada faaliyete devam etmiştir» [14].
Halil Sahillioğlu merhum ilk altın para İstanbul fethinden epey sonra 1478’de darphanede basılmıştır der. Darphanenin iş hacminin büyüklüğü dolayısıyla, civarında Tavşantaşı denen yerde Mahmud Bey’e ait 4400 arşın kare olan bir arsa üzerine yeni bir darphane binası kuruldu ve bu bina 1707 yılına kadar darphane olarak kullanıldı [15] der
Wolfgang Müller-Wiener, “Simkeş Hanı Eski Saray’ın civarında bir manastır (Evliya Çelebi) diye adlandırılan bir binanın bulunduğu yere II. Mehmed tarafından yapılır ve “Darphâne-i mire” olarak işlev görür. Yapıya bir de cami dahildir. 1645 (1055 H) ve 1660 (1070 H) yıllarındaki kent yangınlarında yapı da zarara uğrar. Para basım işi 1726 yılında Topkapı Sarayında yeni yapılan Derphâne’ye aktarılır” der [16].
Eremya Çelebi Kömürcüyan, “Halen eski yerinde mevcud olan Darphane, Bayezid yakınındaki Simkeşhane’den 1119 (1707) tarihinden evvel Topkapı Sarayı’na nakledilmiştir [17].
P.Ğ. İncicyan, «Daha evvel Tavşantaşı’nda bulunan Darphane, XVII. Asırda saraya nakledilmiştir» [18] .
Kevork Pamukciyan, darphanenin nakil tarihi için şöyle söyler: «Darphanenin mevki tebeddülâtı 1656-1662 yılları arısında vuku bulmuştur (s. 132). Darphane 1660’da yandıkdan bir yahut azamî iki yıl sonra bu sefer Topkapı Sarayı avlusunda faaliyetine devam etmeye başlamışdır (s. 133)» der [19].
H. Didem Sunan büyük bir emek mahsulü olarak hazırladığı yüksek lisans tezinde yukarıda zikrettiğimiz çeşitli görüşlerin bir kısmını naklettikden sonra «Yani, darphane 1700’lü yılların başında Topkapı Sarayı’na taşındı ise de, Beyazıt’taki darphanenin tamamen boşaltılmadığı anlaşılmaktadır» [20] ”der.
Görüldüğü üzere Bâyezid’deki ilk darphanenin Topkapı Sarayı’na nakledilmesi hususunda kaynaklarda 1660, 1665, 1707, 1715, 1726 tarihleri verilmektedir.
Halûk Şehsuvaroğlu, darphanenin bugünkü yerine nakil tarihi kat‘i olarak bilinememektedir [21] der.
Tesbit edebildiğim kadarıyla Saray-ı Cedid-i Sultânî ile alâkalı en eski tarihli iki vesikadan biri olan Rumeli Kazaskeri hücceti şöyledir:
Hüve

Uhbirtu bimâ fîhi harrerehû el-fakîr ileyhi subhânehu
Mehmed el-Kâdî bi-askerî Rumili
ufiye anh
MÜHÜR

1) Husûs-ı âtiyyü’l-beyânın mahallinde tahriri iltimas olunmağın savb-ı şer‘-i enverden irsal olunan Mevlânâ Ali Efendi ibni 2) Sun‘ullah Efendi mahmiye-i İstanbul’da Saray-ı Cedid-i Sultânî’de vâki‘ Darbhâne’ye varup zeyl-i vesikada muharrerü’l-esâmi 3) Müslimîn huzurlarında akd-i meclis-i şer‘-i şerif eyledikde mahmiye-i mezbûrede Ayasofya-i Kebir kurbünde sakin Mustafa Ağa 4) ibni Abdullah nam kimesne meclis-i ma‘kud-ı mezburda bi’l-fi‘l Darbhâne-i mire Emini olan umdetü’l-erbab-ı tahrir ve’l-kalem 5) zidet eshabü’t-tastir ve’r-rakam el-Hâc Mustafa Efendi bin Abdullah mahzarında ikrar-ı tam ve takrir-i kelâm edüp 6) Darbhâne-i mire’de mangır kat‘ ve darb olunmak bâbında ferman-ı âlî sadır olup hâlâ âlât-ı lâzımesinden 7) işbu Saray-ı Cedid-i Sultânî’de olan darbhânede üç aded çarh ve üç aded rakkas ve iki 8) aded kesme mevcud olup lâkin husus-ı mezbûr içün beş aded çarh ve on aded rakkas 9) ve on aded kesme lâzım olmağın mevcud olan üç aded çarh ve üç rakkas ve iki aded kesmeden 10) ma‘da iki çarh ve yedi rakkas ve sekiz kesme tekmil olunması içün bin iki yüz esedî adi guruş ile 11) husûle gelmesi müte‘avvız olmağa âlât-ı mezbûreye sarf olunan meblâğ-ı mezbûrü’l-na‘t bin iki yüz elli esedî 12) guruş darb olunun mangırdan istîfa eyleyüp tarih-i kitabdan on beş güne değin 13) beher yevm yetmiş guruşluk mangır ba‘de on beş güne dahi yüz yirmi beşer guruşluk mangır ve otuz 14) gün tamamında beher yevm seksener bir mangır kat‘ ve darb olunup ve her bir mangır nısf dirhem 15) olup ve beher yevm canib-i mirîden teslim olunan yüz altmış beş vukiyye bakırın on beş vukiyyesi 16) hakk-ı nâr olup ancak yüz elli vukiyye bakır bâkî kalmağla bâkî kalan yüz elli vukuyye bakırdan hâsıl olan 17) mangır humsu benim ve benimle darbhâneci olan hâzirûn-ı bi’l-meclis Yusuf Halil ibni Abdullah ve el-Hâc Mehmed bin 18) Osman ve Marka veled-i Şarlı nâm kimesneler ücretlerimiz olmak üzre ahz u kabz idüp 19) ma‘dasını cânib-i mîrîye def‘ ve teslim etmek üzre taahhüd eyledik der ki gıbbe’t-tasdiki’-l mu‘teber vâki hâli 20) Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde tahrir ba‘de ma‘an ba‘s olunan Çukadar Mustafa Beşe ibni Abdullah ve Muhzır İslâm bin 21) Hasan ile meclis-i şer‘e gelüp alâ vukû‘ihi inha ve takarrür etmeğin ma vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’r-râbi‘ aşer 22) min şehr-i Şevvâli’l-mükerrem li-sene tis‘a ve tis‘în ve elf
Şuhûdü’l-hâl __________________________________________
el-Hâc Yusuf Ağa bin Mustafa Sâhib-i ayar Darbhâne-i Atîk
Ömer Ağa bin Abdullah an mahalle-i Soğan Ağa
Ahmed Ağa ibni Ömer Ağa an mahalle-i Molla Hüsrev ve gayruhum
14 L sene 1099 [12.08.1688] [22].
Diğeri ise Osmanlı Arşivi’nde bulunan 98 Numaralı Dîvan-ı Hümâyûn Mühimme Defteri’ndeki bir hükümde görüldüğü üzere, XVII. Yüzyıl sonlarında Topkapı Sarayı’nda, Darbhâne-i Cedid olarak isimlendirilen darphane bulunmakta imiş.
“İstanbul’un Kâimmakamı Vezir Ömer Paşa’ya ve İstanbul Kâdısı’na hüküm ki;
Darbhâne-i mire’mde sâhib-i ayar olan Hacı Yusuf arzuhal edüp mahmiye-i merkûmede vâki‘ Darbhâne-i Atîk’in kadîmden iki masura suyu olup ihrakda yerü zâyi‘ olup hâlâ Darbhâne-i Cedid eşedd-i ihtiyac ile suya muhtac olduğun bildirüp zikr olunan su Darbhâne-i Cedid’e nakl olunmak bâbında emr-i şerifim reca etmeğin ve Darbhâne-i Atik’in iki masura suyu olduğun defterde mestûr ve mukayyed olduğu Su Nâzırı i‘lâm etmekle imdi Darbhâne-i Atik’in bir masura suyu Darbhâne-i Cedid’e nakl olunmak içün hükm yazıldı. Fê evâil-i Z sene 1100 [16-25.09.1689] [23] ”.
Yukarıdan beri nakledilenlerden darphanenin 1660-1665 yılları arasında Bayezid’den Topkapı Sarayı avlusuna nakledildiği kesindir denilebilir.
Yukarıda yayımlanan hüccetten darphanenin XVII. Yüzyıl sonlarında Topkapı Sarayı avlusuna nakil olunduğu kat‘i olarak anlaşılıyor ki, 1660 yılında vuku bulan yangında [24]. zarar gördükden sonra yeni yerinde tesis edildiği anlaşılıyor. Darphânenin nakli hususunda Kevork Kömürcüyan da Ermeni ve Osmanlı kaynaklarına müsteniden yaptığı değerlendirmelerin neticesinde, Darphâne-i Atik’in 1660 yangını kurbanlarından olduğunu; IV. Murad zamanında (1622-1640) yapılan bina tahriratında tek bir darphâne kaydı bulunmasından, Darphâne’nin 1660’da yandıkdan bir yahut azamî iki yıl sonra Topkapı Sarayı avlusunda faaliyetine devam etmeye başladığını ifade etmektedir [25] ki, bu değerlendirme aksini isbat eden vesika ortaya çıkana kadar doğru kabul edilebilir.
DARPH NE MESCİDİ:
Cami ve mescidler hakkında bilgi almak için müracaat edeceğimiz en önemli kaynak olan Hadikatü’l-Cevâmi’de mescidin kaydolunmadığı görülüyor. Anılan kitabın müellifi Hafız Hüseyin Efendi, tüm İstanbul camilerini derlemek üzere 1768 yılında eserini yazmaya başlamış ve 1779 yılında tamamlayarak temize çekmiştir. Bu esere 53 yıl sonra Ali Sâtı‘ Efendi ilâveler yaparak 1838 yılına kadar mevcut 900 mescid ve camileri muhtevi Hadîkatü’l-Cevâmi’de ne sebepden dolayı kaydolunmadığı tesbit edilemedi. Ancak aşağına zikredilecek olan arşiv vesikaları mescidin mezkûr eserin yazılma sürecinde mevcut olduğunu gösteriyor. Anılan vesikalar şöyledir:
1- (BOA. A.{DVNSRSK.d. 78, s. 433)
Erbab-ı istihkakdan Hafız Mahmud Halife arzuhal sunup İstanbul’da vaki Darbhâne-i mire mescid-i şerifinin bilâ ta‘yin imamı Mehmed Salim Halife mahlûlünden kendüye tevcih ve yedine berat verilüp lâkin selefi Abdürrezzak nam kimesneye imamet mukabili nazır olanlar kendi malından yevmî on akçe vazife verilmek Başmuhasebe’de mukayyed iken şimdi imamet-i mezbûr bilâ ta‘yindir deyü kendüye vazife verilmediği kayd-ı atîki mucebince on akçe vazife kendüye dahi verilmek içün maceddeden berat verilmek recasıyla arzuhal Darbhane-i mire Emini Hüseyin Ağa dahi i‘lâm etmekle mescid-i mezbûrun imamet ve müezzinliği yevmî on akçe vazifesin nazır olanlar kendi malından vermek üzre Abdullah Efendi kasr-ı yedinden Abdürrezzak nam kimesneye tevcih ve yüz otuz bir tarihinde berat-ı hümayun târih-i mezbûrdan berü ahara tevcih ve berat verildiği Başmuhasebe’den varid metn-i mezbûrun kaydından Anadolu Muhasebesi’nde kaydı olmayup yüz elli sekiz tarihinde Darbhane-i mire Emini Sa‘dullah Efendi’nin i‘lâmıyla mahlûl kaydı Abdürrezzak Efendi mahlûlulünden Hacı Mustafa Efendi’ye tevcih olunup bilâ ta‘yin altmış altı tarihinde oğlu Mehmed Salim Halife’ye tevcih ve anın dahi mahlûlünden bilâ ta‘yin yüz altmış sekiz senesinde Hafız Mahmud’a tevcih ve berat verildiği Anadolu Muhasebesi’nde derkenar olunmağla Emin-i mumaileyh i‘lâmı ve Başmuhasebe kaydı mucebince yevmî on akçe vazifesi Darbhane-i mire eminlerinin kendi malından verilmek üzre Anadolu Muhasebesi’nden verilen atik berâtı hıfz olunup müceddeden Başmuhasebe’den beratı verilmek bâbında Başdefterdar izzetlü el-Hâc Ahmed Efendi hazretleri i‘lâm etmekle … mûcebince atik berâtını hıfz ve müceddeden Başmuhasebe’den berât verilmek. 9 Ra sene 169 [13.12.1755]
Bu ruûs tezkiresinde görüldüğü üzere 1131 [1718/1719] yılında Darphane Mescidi imamı olan Abdullah Efendi görevi bıraktığından Abdürrezzak Efendi imamlığa atanmış. Bu durumda Abdullah Efendi’nin 1131’den evvel göreve başladığı anlaşılıyorsa da hangi yıl olduğunu tesbit edemedik.
2- (BOA. AE.SMHD.I, No: 135.9989.1)
Ber-mûceb-i defter-i hazine
İmamet-i mescid-i Darbhâne-i mire der İstanbul
El-Hâc Mustafa Efendi
imam
yevm
10
kayd an mahlul-ı Abdürrezzak Efendi ez an
sebeb ki bilâ mutasarrıf bude be Muhasebe-i
Anadolu müceddeden kayd bude fermûde bâ ilam-ı
el-Hâc Sa‘dullah Efendi Emin-i Darphane-i
mire ve ba ruus-ı hümâyûn fî 25 Receb zene 1158 [23.08.1745]
Vech-i meşrûh üzre defterde mestûr ve mukayyeddir emr-i ferman devletlü sa‘âdetlü sultânım hazretlerinindir fî 25 M sene 1166 [02.12.1750]

SAH
Mûcebince tevcih olunmak
Buyruldu 26 M sene 166
Arz-ı bendeleridir ki ;
Darbhâne-i mire mescid-i şerifinde bilâ ta‘yin imam olan el-Hâc Mustafa Efendi fevt olup hizmet-i lâzımesi hâlî kalmağla sulbî oğlu Mehmed Salim kullarına imamet-i mezkûr müteveffa el-Hâc Mustafa Efendi mahlûlünden tevcih ve yedine berât-ı âmlîşân sadaka ve ihsan buyurulmak bâbında emr ü ferman devletlü sultânım hazretlerinindir.
Bende
el-Hâc Mustafa
Nâzır-ı Derbhâne-i mire
3- (BOA. C.DRB, No: 4.184.2)
Darbhâne-i mire derûnunda vâki‘ câmi‘-i şerifin yevmî on akçe vazife ile bâ-berât-ı âlîşân imam ve müezzini olan Hâfız Mahmud yedinde olan berât-ı âlîşânı kazâen zâyi‘ etmekle zâyi‘den berât-ı âlîşân i‘ta buyurulmasını Darbhâne-i mire Emini Mehmed İzzet dâme mecdühu memhûr i‘lâm etmekle yevmî on akçe vazifesin Darbhâne-i mire nâzırları kendi malından vermek şartıyla mescid-i mezkûrun imamet ve müezzinliği merkumun üzerinde olup berât-ı şerif verilmiş olduğu derkenar olunduğundan arzı mûcebince mezbûra berât-ı âlîşân i‘ta olunmak bâbında bin yüz seksen altı senesi Zilhiccesi’nin on beşinci günü tarihiyle müverrah fermân-ı âlîşân sâdır olmağın mûcebince tarih-i mezbûrede berât-ı âlîşân verildiği mukayyeddir ferman devletlü sutânım hazretlerinindir. Fî 25 Z sene 1186
Arz-ı bendeleridir ki, Darbhâne-i mire derûnunda vâki‘ câmi‘-i şerifin yevmî on akçe vazife ile bâ-berat-ı âlîşân imam ve müezzini olan Hafız Mahmud mutasarrıf olduğu imamet ve müezzinliği hüsn-i rıza ve ihtiyârıyla erbab-ı istihkakdan Ahmed Halife’ye ferağ ve kasr-ı yed ve yedinde olan berâtını dahi teslim etmekle kaydı derkenar olunup ma‘lûm-ı devletleri buyuruldukda imamet ve müezzinlik mezbûr merkum Hafız Mahmud’un ferağ ve kasr-ı yedinden mezbûr Ahmed Halife’ye tevcih ve yedine berât-ı şerif-i âlîşân inayet ve ihsan buyurulmak bâbında ferman devletlü inayetlü sultânım hazretlerinindir.
Bende Mehmed İzzet Emin-i Darbhâne-i mire
27 Z 1186 [21.03.1773]
4- (BOA. MAD, No: 10008, s. 2)
Nişan-ı Hümâyûn yazıla ki, Darbhâne-i mire derûnunda vâki‘ câmi‘-i şerifin yevmî on akçe vazife ile bâ-berât-ı âlîşân imam ve müezzini olan Hafız Mahmud Halife kendi hüsn-i rızasıyla mutasarrıf olduğu imamet ve müezzinliği erbab-ı istihkakdan Hafız Ahmed Halife’ye ferağ ve kasr-ı yed ve yedinde olan beratını teslim etmeğin zikr olunan imamet ve müezzinlik Hafız Mahmud’un ferağ ve kasr-ı yedinden mezbûr Ahmed Halife’ye tevcih ve yedine berat-ı şerif-i âlîşân ihsan buyurulmak bâbında Darbhâne-i mire Emini Mehmed İzzet Bey dâme mecduhu arz etmekle yevmî on akçe vazifesin Darbhâne-i mire Nâzırları kendi malından varmek şartıyla mescid-i mezbûrun imamet ve müezzinliği merkum Hafız Mahmud Halife’nin üzerinde olduğu Başmuhasaba’den derkenar olunmağın mûcebince kasr-ı yedinden tevcih ve beratı i‘ta olunmak bâbında bin yüz seksen altı senesi Zilhiccesi’nin yirmi birinci günü tarihiyle murakkam verilen ruûs-ı hümâyûn mûcebince berat-ı şerif yazılmağla tezkire verildi. Fî 3 Muharrem sene 1187 [27.03.1773]
5- (C.DRB, No: 8.386.1)
Arz-ı bendeleridir ki, Darbhâne-i mire derûnunda vâki‘ câmi‘-i şerifin yevmî on akçe vazife ile bâ-berât-ı âlîşân imam ve müezzini olan Hafız Ahmed Halife fevt olup imamet ve müezzinliği mahlûl olmağla müteveffa-yı mumâ-ileyhin sulbu veledi olan Mehmed Emin Halife her veçhile erba-ı istihkakdan olup pederi makamına vücuh ile şâyeste olmağın zikr olunan imamet ve müezzinlik kema fi’s-sâbık yevmî on akçe vazifesi Darbhâne-i mire nazırları tarafından verilmek üzre Mehmed Emin ibni Ahmed Halife’ye tevcih ve ihsan ve yedine berat-ı şerif-i âlîşân i‘ta buyurulmak bâbında emr ü feran devletlü inayetlü sultânım hazretlerinindir fî 16 Za sene 1208 [15.07.1794]
5- (BOA. EV.d, 10008, v. 1/a)

Berâ-yı masârif-i yaldız-ı alem ve tılâ‘-i bedâne-i saireten(?)-i câmi‘-i şerif-i … der Darbhâne-i mire. Guruş: 9910
29 Z 1251 [16.04.1836]
Ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi Defter No: 100-180; BOA. A.{DVNSRSK.d…76, s. 240; BOA. D.CRB, No: 4-184-1; BOA. MAD, No: 10008, s. 2’de Darphane Mescidi hakkında kayıtlar bulunmaktadır.
Darphane mescidi için ulaşabildiğimiz vesikaların en eski tarihlisi 18. Yüzyıl başları, en son tarihlisi ise aynı yüzyılın sonlarına ait. Mevcut belgelerden birinde mescidin 1773 Mart’ında camiye dönüştüğü görülüyor. Ancak cami olması için gerekli minber ve hatip kaydına rastlayamadık. Yine vesikalarda görüldüğü üzere imam ve müezzin aylıkları Darphane Nazırı olan zat tarafından kendi malından (kesesinden) verilmektedir. Mescidi yaptıran ve vakfiyesi hususunda da bir kayda rastlanmıyor. Mescidin yeri hakkında bir bilgiye ulaşılamadı. Müstakil bir bina mı idi? Yoksa mevcut binaların birinde mescid olarak kullanılan bir yer mi idi? Bilemiyoruz. Gerçi 10009 numaralı Evkaf Defteri’nde caminin alemi yaldızlandığı belirtiliyorsa da yine de her iki ihtimali kesin olarak ortadan kaldıramaz diye düşünebiliriz. Darphane binaları hakkında büyük emekle meydana getirilen bir yüksek lisans tezinde “günümüzde camiye dair herhangi bir iz ve bilgi yoktur” [26] denilmektedir. Netice olarak cami hakkında daha uzun araştırmalara ihtiyaç bulunduğunu ifade ederek noktalayalım.
________
1- 17 R 953 [17.06.1546] tarihli bir belgede Topkapı Sarayı «Bağçe-i mire Kârhânesi»nde Şehzâde Sultan Mehmed altınından sultânî altın kesildiği görülüyor (TS.MA.d, No: 9704). Gülru Necipoğlu iç darphane hususunda bu belgeye atıf yaptıktan sonra sözlerine şöyle devam eder: Sultan Süleyman zamanında Osmanlı maden işçiliğinin başyapıtlarını yaratan kuyumcu, sırma tel nakışçısı ve mücevhercilerin ünlü işlikleri, 16. Yüzyıl kaynaklarında iç darphane (dârü’d-darb-ı enderûnî) olarak geçen bu özel saray darphanesine bağlıydı. Bu darphane “dış darphane” (dârü’d-darb-ı bîrûnî) diye bilinen, saray sınırları dışında II. Bayezid camisi yakınındaki öteki darphaneden ayrıydı. İç darphane, birinci avlunun sol yanındaki yokuştan inilen Çinili Köşk’ün yakınındaydı (15. Ve 16. Yüzyılda Topkapı Sarayı Mimarî, Tören ve İktidar, Çeviren: Ruşen Sezer, İstanbul, 2014, s. 76. Ayrıca bkz. Metin Sözen, Bir İmparatorluğun Doğuşu Topkapı, İstanbul, 1998, s. 45; Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi, Defter No: 9704; Osmanlı Arşivi MAD, No: 5633, s. 82’de kayıtlı 8 L 1001/08.07.1593 tarihli bir muhasebe defterinde “darbhâne-i enderûn der kurb-ı Saray-ı Sırça [Çinili Köşk]” kaydı görülüyor. Ayrıca bkz. Selânikî Târihi, Haz. Mehmet İpşirli, C.II, Ankara, 1999, s. 29; H. Didem Sunan, Tarihi Gelişimi İçinde Darphane-i Amire Yapıları Ve Damga Matbaası’nın Mimari Analizi Ve Değerlendirilmesi, İstanbul, 2007, s. 12 (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi); MetinSözen, Bir İmparatorluğun Doğuşu Topkapı, İstanbul, 1998, s. 45
2- BOA. AE.SMHD I, No: 135-9989; D. DRB, No: 8-186
3- BOA.C.DRB, No: 4-184; 8-386; EV, No: 10009, s. 1; MAD, No: 10008, s. 2.
4- Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, Ankara, 1945, s. 384.
5- Simkeşhane binası 1957-1958 arasında Adnan Menderes tarafından yapılan imar faaliyetleri sırasında yıktırıldı (Hakkı Göktürk, “Darbhane Ve Damga Matbaası”, Reşad Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi (KİA), İstanbul, 1966, C. 8, s. 4235.
6- Abdurrahman Şeref, “Topkapı Saray-ı Hümâyûnu (Birinci Makale: Müştemilât-ı Hâriciye Beyânındadır), Tarih-i Osmânî Encümeni Mecmûası, İstanbul, 1328, s. 278. Atıf yapılan kaynak Râşid Mehmed Efendi, Çelebizâde İsmaîl sım Efendi, Târih-i Râşid ve Zeyli, Hazırlayanlar: Abdülkadir Özcan, vd, İstanbul, 2013, C. III, s. 1531-1532; aynı eserin 1282 tarihli İstanbul baskısı, C. 6, c. 443-444.
6- Osmanlı Mi‘mârîsinde Fâtih Devri, IV, İstanbul, 1974, s. 548.
7- Abdurrahman Şeref Bey, Topkapı Sarayı’na nakledilen darphanenin eskiden beri iç darphane olarak kullanılan bina olduğunun mütevatir bulunduğunu
8- Hakkı Göktürk, “Darbhâne Ve Damga Matbaası”, KİA, İstanbul, 1966, C. 8, s. 4235-4236. Bu metnin tamamı için bkz. Çelebizâde İsmail sım Efendi, Târih-i Çelebizâde -III- (1134-1141/1722-1729), Hazırlayanlar: Abdümkadir Özcan, vd. İstanbul, 2013, C. III, s. 1531-1532; aynı eserin 1282 İstanbul basımı, C. 6, s. 443-444.
9- Hakkı Göktürk, agm, s. 4236.
10- Emre Dölen, “Darphane” maddesi, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi (DBİA), İstanbul, 1994, C. 2, s. 552.
11- Cengiz Can, “Darphane-i mire Binası”, DBİA, İstanbul, 1994, C. 2, s. 553.
12- Osmanlı Tarih Sözlüğü, İstanbul, 2011, s. 182.
13- Ömerül Faruk Bölükbaşı, 18. Yüzyılın İkinci Yarısında Darbhâne-i mire, İstanbul, 2013, s. 11.
14- “Osmanlı Darphaneleri”, Türk Dünyası Kültür Atlası Osmanlı Dönemi 3, İstanbul, 2000, s. 194-195
15- Halil Sahillioğlu, “Darphane” maddesi, Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul, 1993, C. 8, s. 502.
16- İstanbul’un Tarihsel Topografyası, Çeviren: Ülker Sayın, İstanbul, 2001, s. 354).
17- Eremya Çelebi Kömürcüyan, İstanbul Tarihi XVII. Asırda İstanbul, Tercüme: Hrand D. Andreasyan, İstanbul, 1952, s. 149.
18- P. Ğ. İncicyan, 18. Asırda İstanbul, Tercüme: Hrand D. Andreasyan, İstanbul, 1976, s. 29.
19- Ermeni Kaynaklarından Tarihe Katkılar İstanbul Yazıları, İstanbul, 2002.
20- H. Didem Sunan, Tarihi Gelişim İçinde Darphane-i Amire Yapıları Ve Damga Matbaası’nın Mimari Analizi Ve Değerlendirmesi, İstanbul, 2007 (Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde basılmamış yüksek lisans tezi)
21- Turing Belleteni, No: 175, Ağustos 1956, s. 7-8’den naklen Kevork Pamukciyan, age, s. 131.
22- BOA. İE.DRB, No: 1-96-3
23- Devlet Arşivleri Osmanlı Arşivi, A.{DVNSMHM.d… 98-948 s. 254.
24- Kenan Yıldız, 1660 İstanbul Yangını ve Etkileri Vakıflar, Toplum ve Ekonomi, Ankara, 2017, s. 94, 121; Mustafa Cezar, Osmanlı Devrinde İstanbul’da Yangınlar Ve Tabii Afetler, Türk Sanatı Tarihi Araştırmaları ve İncelemeleri, İstanbul, 1963, s. 338; Mustafa Cezar, Osmanlı Başkenti İstanbul, İstanbul, 2002, s. 370-375.
25- Kevork Pamakciyan, age, s. 91-106, 131-133
26- H. Didem Sunan, age, s. 32.

Start typing and press Enter to search