Sarraf İskender Namı Diğer Mehmed Ağa Mescidi
KAYIP CAMİLER SARRAF İSKENDER NAMIDİĞER
MEHMED AĞA MESCİDİ
- Ahmet Nezih Galitekin
Mescidin yeri arşiv kayıtlarında “der kurb-ı câmi‘-i Cezerî Kasım Paşa/Cezerî Kasım Paşa câmi‘i yakınında; Cezerî Kasım Paşa Mahallesi’nde” olarak belirtilir. Güncel meri planda, Cezerî Kasım Paşa Camii etrafında olarak işaretlenmiştir. Yapılan araştırmalar neticesinde mescidin yerinin günümüzde Millî Türk Talebe Birliği Genel Merkezi ile Birlik Vakfı Genel Merkezi’nin bulunduğu, Bâb-ı Âlî Cad. No: 17 Cağaloğlu-Fatih adresinde bulunmakta olduğu tespit edildi.
Mescit, kaynaklarda Sarraf İskender Mescidi1, Kara İskender Mescidi2, Sarraf İskender Camii3, Mehmed Ağa Camii4, Mehmed Ağa ve Sarraf İskender Çelebi Mescidi5 adlarıyla kayıtlıdır.
Bilindiği üzere İstanbul camileri hakkında en önemli kaynak, Ayvansaraylı Hafız Hüseyin Efendi tarafından her bir camide bir veya daha fazla vakit namaz kılarak yazdığı Hadîkatü’l-Cevâmi‘ isimli eserdir. Kitap 1182 (1768) yılında tamamlanmış ve 1193 (1779)’de temize çekilmiştir. Konuyla ilgili bu birincil kaynakta “Sarraf İskender Mescidi” bulunmamaktadır. Ayvansarâyî’nin bu eserine Ali Sâtı isimli bir kadı efendi 1248 (1832)’de bir zeyl yazmaya başlamış ve beş yıl sonra 1253 [1838)’de tamamlamıştır. Bu kitap 1281 (1865)’de oğlu mevâlîden (yüksek dereceli kadılardan) Kadri Bey6 tarafından iki cilt hâlinde bastırılmıştır. Basılan bu kitapta “Sarraf İskender Mescidi” başlığıyla bilgi verilmiştir.7 Yani 1779’da mevcut olmayan mescit 1838’de bulunduğuna göre bu iki tarih arasında yapıldığı anlaşılıyor. Sarraf İskender Vakfı’na ait 1795 tarihli muhasebe defterinde8 muallim ve halife vazifeleri bulunduğuna göre bu tarihte mektep olarak devam ediyormuş. Bu durumda muhtemelen 27 Z 1241 (02.08.1826)’de çıkan ve bölgede önüne gelen her şeyi kül eden Hocapaşa Harîki diye ünlü yangında yandıktan sonra mektebin arsası üzerine mescit yapılmış olmalıdır. Mescide dönüştürülmesi Sarraf İskender Vakfı tarafından mı yoksa hakkında hiçbir bilgiye ulaşamadığımız Mehmed Ağa tarafından mı yapılmıştır, bu hususlarda bir kayda ulaşamadık. Belki Sarraf İskender Vakfı mütevellisi marifetiyle mescit olarak yaptırılıp Mehmed Ağa tarafından mimber konularak camiye dönüştürülmüş olabilir. Çünkü önceleri Sarraf İskender Mescidi olarak anılırken son zamanlarda Sarraf İskender Camii olarak da zikredilmektedir. 1847 tarihli Mühendishane haritasında Mehmed Ağa Camii olarak işaretlendiğine göre yangından az bir süre sonra camiye dönüştürülmüş olmalıdır.
Mescit hakkında yazılanların tümü Hadîkatü’l-Cevâmi’nin yazma ve matbu nüshalardaki şu bilgilerden ibarettir:
“-Sarraf İskender Mescidi der kurb-ı Câmi‘-i Cezerî Kasım Paşa9
Bânîsinin kabri dahi andadır ve mescidin civarında mezaristanda Kâdîasker Arab Yahya Efendi10 ve oğlu Kâdîasker Feyzullah Efendi11 ve sâir akrabası medfunlardır. Mahallesi yokdur.” Evkaf Nezareti müsteşarlığı yapmış olan Ahmed Nuri Ebussuudoğlu Bey’in matbu Hadîka’ya yazdığı derkenarda12 şu önemli bilgiler bulunmaktadır: “Mescidin ismi yanında (Mehmed Ağa). Derkenarda: Arsa. Burasına (Halkevi) yapılmaktadır. Vaktiyle Evkaf satmışdır. Kabirler Mahmud Paşa Câmi‘i haziresine nakl olunmuşdur.”
Tahsin Öz, mescit hakkında hiçbir kaynak göstermeksizin “İlk defa Mehmet Ağa tarafından yaptırılmış ve Sarraf İskender tecdit ettirmiştir” diyor13 ki, bunu teyit edecek hiçbir kayıt bulunmadığı gibi, zikrettiğimiz belgeler bu iddianın doğru olmadığını gösteriyor.
Yukarıda ifade edildiği gibi 1847’de mevcudiyeti Mühendishane haritasından anlaşılan cami, 1875-1882’ye tarihlenen Ayverdi haritasında işaretlenmediği gibi, 1904-1906 tarihlerinde hazırlanan Goad haritasında, Alman Mavileri’nde, Pervetitch, Necib Bey haritalarında da işaretlenmemiştir. Buna göre cami yapıldıktan kısa bir süre sonra 27 R 1282 (29.09.1865)’de başlayan Hocapaşa yangınında yanmış ve bir daha ihya olunmadan harabe ve arsa hâlinde kalmıştır.14 1919-1922 yıllarına ait Hayrat-ı Şerife defterlerinde15 ismi geçmekte ise de büyük bir ihtimalle bu caminin harabesi ifade edilmektedir.
19 Şubat 1932’de açılan İstanbul Halkevi, Sarraf İskender Camii arsası üzerinde yapılmıştır.
Yayımlanmış bulunan 953 (1546) ve 1009 (1600) tarihli iki tahrir defterinde anılan yerde Sarraf İskender’e ait bir mescit değil de sadece bir mektep bulunmaktadır17. Sarraf İskender vakfiyesinin tarihi evâhir-i Şevval sene 910 (27.03-04.04.1505)’dir. Vakfiye şöyledir:
Vakfiyenin günümüz diline uyarlaması şöyledir: Vakfa ait gelir kanakları: Yıllık geliri 6 bin akçe olan 60 bin akçe vakıf para (nukûd-ı mevkûfe); 1546 yılında 20.925, 1600 yılında 20.725 akçe zevaid denilen birikmiş para; mektebin bulunduğu Cezerî Kasım Paşa Mahallesi’nde ahır ve dükkânı bulunan 2 adet ikişer katlı hane ve bu evlerin yanında su kuyusu olan tek katlı bir hane ile iki katlı diğer bir hane; Galata’da 2 mahzen. Vakfın masrafları: Her gün Kur‘an cüzü okuyarak Sarraf İskender’in ruhuna bağışlayan 4 kişiye günde birer akçe; mektebin muallimine günde 4 akçe, mütevelliye günde 1 akçe verilmektedir ki, yıllık toplam 3.240 akçe harcanmaktadır. Ayrıca mektebin hasırına, ibriğine ve diğer harcamalarına sarfolunacaktır. Arta kalan paralarla vakfa emlak alınacaktır.19 Vakfın tevliyeti önce vâkıfın kendisi üzerinde iken vefatından sonra Ahmed b. Abdullah’a şart koşulmuştur. Bu şahsın azatlı kölesi olduğu anlaşılıyor. Ondan sonra da İstanbul kadısının seçeceği bir kimse olacaktır. Vakfın nezareti İstanbul kadısına şart koşulmuştur.
Sarraf İskender’in Sinan kızı Aişe isimli hanımı da kocasının evlerinin yakınında bulunan biri tek katlı, diğeri iki katlı olan evlerini vakfederek bunların geliriyle ruhu için günde bir cüz okunmasını şart koşmuştur. 1600 tarihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri’nde evlerin yandığı belirtilmiş. Her hâlde arsası kiraya verilmiş ki kirasıyla cüz okunmaya devam etmekte imiş.
1- Ayvansarâyî Hüseyin Efendi, Ali Sâtı‘ Efendi, Besim Süleyman Efendi, Hadîkatü’l-Cevâmi‘, Hazırlayan: Ahmed Nezih Galitekin, İstanbul, 2001, s. 196; Ali Sâtı‘, Hadîkatü’l-Cevâmi‘, İstanbul, 1281, c. 1, s. 139 (Bundan sonra HC (1281); Hadîkatü’l-Cevâmi‘ Hazırlayan: İlhan Erzi, İstanbul, 1987, c. 1, s. 189 (Bundan sonra HC (1987); Tahsin Öz, İstanbul Camileri, Ankara, 2015, c. I, s. 120 (Bundan sonra TÖ); Komisyon, Eminönü Camileri, İstanbul, 1987, s. 168; Hadîkatü’l-Cevâmi‘, İÜ. T, 2434, v. 68/B; Süleyman Besim Efendi, Hadîkatü’l-Cevâmi‘, İÜ. T, 202, s. 155.; Ali Emiri Kütüphanesi, T. No: 925, v. 54/B; Topkapı Sarayı Müzesi, d2c 179, v. 69/B; İÜ. T. 2434, v. 68/B; İÜ. T, No: 8868, v. 75/B
2- Hadîkatü’l-Cevâmi, Esad Efendi, 2247, v. 91/B; Esad Efendi, 2248, v. 49/A; Esad Efendi, 2411, v. 28/B; Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar, 291, v. 52/B; AUT 56864, v. 54/B; HC(1987), c. I, s. 189; Konya İl Halk Kütüphanesi, By_1330, v. 72/B; Bağdadlı Vehbi Efendi, No: 11318, v. 65/B; Köprülü Kütüphanesi, Mehmed Asım Bey, No: 381, v. 85/A; İÜ. T. No: 8870, v. 77/A; İÜ, T, No: 9593, v. 60/A.
3- Hacı İsmail Beyzâde Osman Bey, Mecmû‘a-i Cevâmi‘, İstanbul, 1304, c. I, s. 74. Bu eserin yeni neşri A. Nezih Galitekin, Osmanlı Kaynaklarına Göre İstanbul, İstanbul, 2003, s. 19-186’dadır.
4- TÖ, c. I, s. 120; EC, s. 168; 1845 ve 1847 tarihli Mühendishane-i Berriye-i Hümâyûn haritalarında 269 numara ile kayıtlıdır.
5- Hayrât-ı Şerife İstanbul Defteri, 2/858’den naklen Mustafa Özdamar, İstanbul Vakıf Hayrât ve Ziyâret Rehberi, İstanbul, 2016, s. 240.
6- BOA. İ.DH, No: 538-37409; İ.DH, No: 534-37084.
7- Hadîkatü’l-Cevâmi‘, İstanbul, 1281, c. I, s. 139. 2 numaralı dipnotta belirtilen Hadîkatü’l-Cevâmi‘ yazmalarından mescidin ismi Kara Sarraf İskender olarak verilmektedir.
8- Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi 12 numaralı defter, s. 92-93.
9- Cezerî Kasım Paşa tarafından Cağaloğlu’nda 16. yüzyılda yaptırılan cami yanmış. 1868’de Sultan Abdülaziz tarafından ihya edilmiştir. 1957’de yol açılırken yıktırılan cami Diyanet Vakfı Eminönü Şubesi tarafından yeniden yaptırılarak 1989’da ibadete açılmıştır.
10- IV. Mehmed dönemi ulemasından olan Yahya Efendi, Hekimbaşı Salih Efendi’nin oğludur. Çeşitli medreselerde müderrislik ve çeşitli kadılıklarda bulundu. Anadolu ve Rumeli kadıaskerlikleri yaptı. Evi civarında hazırlanan mahalle defnedildi. Geniş bilgi için bkz. Uşşâkîzâde es-Seyyid İbrahim Hasib Efendi, Uşşâkîzâde Târihi, İstanbul, 2005, c. 2, s. 828-831.
11- Feyzullah Efendi, müderrislik, Mısır, Mekke, İstanbul, ordu kadılıkları, Anadolu ve Rumeli kadıaskerlikleri yaptı. Ekim 1730’de Midilli’ye ardından Aralık 1742’de Çanakkale’ye sürüldü. 1155 (1742)’de affolunarak emekli edildi. 1160 (1747)’de vefat ederek Sarraf İskender Camii haziresine defnolundu (Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, İstanbul, 1311, c. 4, s. 35).
12- Bu eserin dijital nüshası İSAM Kütüphanesi’ndedir.
13- Tahsin Öz, İstanbul Camileri, Ankara, 2015 (4. baskı), s. 120. Komisyon, Eminönü Camileri, İstanbul, 1987, s. 168; İlber Ortaylı, Vahdettin Engin, Erhan Afyoncu, Payitaht-ı Zemin Eminönü, İstanbul, 2008, c. II, s. 265; Edhem Ruhi Öneş, A. Kadir Baytur, Hayrettin Alp, Mabedler Şehri İstanbul’un Tarihî Mescid ve Camileri, İstanbul,1998, s. 402.
14-1865 Hocapaşa yangını hakkında Sadri Sema şu tespitlerini naklediyor: “Hocapaşa Yangını’ndan sonra İstanbul baştanbaşa harabe; caddeler, sokaklar, hatta mahalleler kayıplara karışmış. Ne Bâbıâli Caddesi, ne Divanyolu var. Evler, medreseler, mescitler, camiler, hamamlar iskelet hâlinde. Yıllar geçtikçe şurada burada evler yapılmaya, camiler, mescitler, medreseler, sebiller, türbeler, hamamlar tamir olunmaya başladı, dükkânlar inşa edildi. Caddeler, sokaklar meydana çıktı ama Divanyolu daha arsa … (Sadri Sema, Eski İstanbul Hatıraları, Hazırlayan: Ali Şükrü Çoruk, İstanbul, 2008, s. 137-139)
15- Mustafa Özdamar, İstanbul Vakıf Hayrât ve Ziyâret Rehberi, İstanbul, 2016, s. 240.
16- Mahmut Kocaağa, Eminönü Halkevi ve Faaliyetleri (1935-1951), İstanbul, 2015 (Basılmamış yüksek lisans tezi), s. 1; Kemal Keçil, “Eminönü Halkevi”, İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul, 1968, c. 9, s. 5076-5078.
17- Ord. Prof. Ömer Lütfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri, 1970, s. 54; Doç. Dr. Mehmet Canatar, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri, 2004, s. 95.
18- Ayrıca bkz. BOA. C. MF. No: 175/8745.
19- Nitekim bazı arşiv belgelerinde vakfa emlak alındığı görülmektedir. Bkz. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi evrakı, No: 1185-36; 1185-38-1; 1185-38-2.
20- Ord. Prof. Ömer Lütfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri, 1970, s. 55; Doç. Dr. Mehmet Canatar, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri, 2004, s. 96.