Muhtesib Karagöz Mescidi
MUHTESİB KARAGÖZ MESCİDİ
Ahmet Nezih Galitekin
Çeşitli tarihî kayıtlarda ismi Karagöz Mescidi, Muhtesib Karagöz Mescidi, Karagöz Camii, Kara Çelebizâde Mehmed Efendi Camii, Karagöz Ahmed Efendi Camii [1] ve 17 B 1143/25.02.1731 tarihli bir vesikada görüldüğü üzere Hocazâde Mescidi [2] adlarıyla anılan ibadethane, eski kaynaklarda Saraçhanebaşı’nda Şehzade Camii kurbünde, İbrahim Paşa Hamamı yakınında diye tarif ediliyor. Güncel mevkii ise Fatih İlçesi, Baba Hasan Alemi Caddesi, 941 ada, kadastral boşluk (eski 2 parsel)’dedir. Hâlen mescidin yerinde İBB Personel otoparkı ve Arkeoloji Parkı yer alıyor.[3] Muhtesip Karagöz Camii ile İbrahim Paşa Hamamı altında Aya Poliektos Kilisesi kalıntısı bulunmaktadır.[4]
Merhum Ekrem Hakkı Ayverdi mahalle yerini şöyle tarif ediyor: Muhtesib Karagöz Mescidi Mahallesi, Saraçhane’deki Mimar Ayas Camii’nin alt kısımlarında, Horhor Caddesiyle şimdiki Bulvar arasında idi. Mahalle 1934’de hazfedilerek Baba Hasan Alemî Mahallesi’ne katıldı [5] Mescidi yaptıran ve vakfını kuran zâtın ismi Hadikatü’l-Cevâmi’de ve oradan alıntılanarak Encümen Dosyası No: 533’de Mehmed Bey olarak kaydetmiş ise de arşiv vesikalarında Karagöz Ahmed Efendi olarak kayıtlıdır. [6] Hadikatü’l-Cevâmi‘de Mehmed Bey olarak zikredilmesi zannedersem mescidin mahallesinde yaşayıp vakfından mescid imamı ile
müezzinine yılda kırkar akçe ve iki deste mum verilmesini şart koşan Mehmed Bey b. Abdullah’dan dolayı olmalıdır.[7]
Mescidin yapılma tarihi kesin olarak bilinmiyor. Vakfının tescil tarihi 894 Rebiülâhiri’nin evâhiri [8] (22.02-04.03.1489) olduğuna göre az bir müddet evvel yapılmış olmalıdır.
Bilindiği üzere muhtesib, Kadı’nın bulunduğu her yerde onun yardımcısı durumunda olan önemli bir görevli [9] olduğuna göre bir mescid yapabilecek ve vakfını tesis edebilecek malî güce sahipmiş. İstanbul Vakıfları Tahrir Defterleri’nde vâkıfın ismi Muhtesib Karagöz b. Abdullah olarak kayıtlıdır. Vâkıf mescidi vakfına akar olarak Emin Nureddin Mescidi (Burmalı Mescid) yanında, beş dükkân vakfetmiş, bunlardan köşe başında olan dükkân mescid imamına, sol tarafda olan üç dükkân müezzine ve diğeri de mescidin aydınlatılması için gerekli yağ için şart koşulmuş. [10] Muhtesib Karagöz b. Abdullah ayrıca 902 [1496] yılında iki katlı ev ve zulle (gölgelik ve tahta örtülü sofa) ve mutfak ve selâmlık ve bahçe ve kuyu ve muhavveta (duvarlı avlu) yı vakfederek neslinden gelen evlâdlarına bırakmış. Nesli kesilince de ruhu için günde bir cüz okumak üzre mescidin imamına şart etmiş. [11] Aşağıda zikredeceğimiz mahalle halkından bazı kimseler vakıf kurarak bir şekilde mahallenin mescidiyle ilişkilendirmişlerdir:
1- Bülbül Hâtûn binti Abdullah evini evlâdına, nesli kesilince de mescid imamına vakfetmiş. Vakfiye tarihi 915 [1509]’dir.
2- Mevlânâ Hüsameddin b. Alâüddinü’l-Kâtib, 5000 akçe sermayeli bir para vakfı kurmuş, geliriyle mahallenin mektebinde muallim olarak imamı (yevmî 3 akçe), halife olarak da müezzini (yevmî 1 akçe) görevlendirilmesini şart koşmuştur. Vakfının tevliyeti evlâdında olacak, nesli kesilince de imam mütevelli olacaktır. Eczahanlar yevmi 5 akçe, nazır ayda 20 akçe, sikaye (sucu) ayda 15 akçe verilecektir. Vakfiyenin tarihi kaydedilmemiştir.
3- Mevlânâ Ali b. Mustafa el-İmam ve hanımı Râbia Hâtûn vakfı tek katlı evlerini mescide sarf edilmek üzere vakfetmişler. Vakfiye tarihi evâhir-i R 880 [24.08-01.09.1475]’dir.
4- Mahalle sakinlerinden Hadice binti Abdullah kurduğu evâhir-i M 937 [14-23.09.1530] tarihli 3500 akçe sermayesi olan para vakfının 3000 akçenin gelirini imam ve müezzine, 500 akçenin gelirini de mütevelliye şart koşmuştur.
5- Mustafa b. Yunus tescil tarihi evâil-i Za 950 [26.01-04.02.1544] olan 5000 akçe sermayeli para vakfının gelirinden yılda 400 akçe verilmek üzere, sabah namazından sonra bir Yasin-i Şerif tilâvet etmek üzere mescid imamına şart koşmuştur.
6- Aişe binti Mehmed de evâhir-i B 939 [16-25.02.1533] tarihli 1500 akçe sermayeli para vakfının gelirinden, yılda ikişer hatim okumak üzere imam ve müezzine yılda yüz akçe verilmesini şart koşmuştur.
7- Ali Beğ b. Abdullah da 2000 akçe sermayeli nukud-ı mevkufesinin gelirinden bir hatm-i şerif okumak üzre mescidin müezzinine şart etmiştir.
8- Aişe binti Hasan da evasıt-ı B 936 [11-20.03.1530] tarihli 2500 akçe ana paralı vakfının gelirinden imam ve müezzine yüz akçe verilip yılda ikişer hatim okumaları istenmiştir.
9- Aişe binti Hüseyin sahibi olduğu tek katlı evini, fırını, cüneyne, kenef ve muhavvata (duvarla çevrili bahçe) yı nesli kesildikden sonra mescidin imam ve müezzinine vakfetmiştir.
10- Hamza b. Abdullah tek katlı, zulle (tahta örtülü sofa, gölgelik), yarı duvar çevrili bahçesi olan evini hanımı Dilber’in vefatından sonra kira geliri mescidin işlerine zarfedilmek üzere şart eylemiştir. Tahrir sırasında vakfın mütevellisi mescidin müezzini imiş.
11- Nefîse Hâtûn binti Abdullah da zulle, bahçe, kenefi olan tek katlı evini evâhir-i Ca 931 [15-23.04.1525]’de kızının vefatından sonra mescidin müezzini oturmak üzere vakfetmiştir.
12- Hacı İshak tahta örtülü sofası, kileri, ahırı, fırını, kuyusu, kenefi, duvarla çevrili bahçesi olan tek katlı evini eşi ve azatlı kölesinin vefatlarından sonra mescidin işleri için vakfetmiştir. Vakfiyesi ahir-i C 906 [20.01.1501] tarihlidir.
13- Şirin Hâtûn binti Abdullah evâhir-i Ca 909 [11-19.12.1503] tarihli vakfiye ile ahır, cüveyne, iki sofa, iki kenef, bir kuyu ve etrafı duvarla çevrili iki tek katlı evini nesli kesilince mescidin işlerine sarfedilmek üzere vakfetmiştir.
14- Hüsam Beğ evâil-i N 947 [30.12.1540-08.01.1541] tarihli vakfiyesi ile iki hücreli, ahır, sofa, mutfak, kuyu, fırın, bahçe, iki kenef ve duvarla çevrili bahçesi olan iki katlı evini hanımı Şirin ve kölesi Selver’in vefatlarından sonra gelirinden mesciddeki kürsi üzerinde imam sabah namazından sonra, müezzin akşam namazından sonra birer aşr-ı şerif okumaları şartıyla imam ve müezzine ayda 15 akçe verilmesini istemiştir.
15- Çiçek Hâtûn binti Abdullah, zullesi, kenefi, kuyusu ve bahçesi olan iki tek katlı evlerini evâil-i C 926 [19-28.05.1540] tarihli vakfiyesinde belirtildiği üzere nesli kesilince mescidin işlerine vakfetmiştir.[12]
16- Kamer Hâtûn binti Mustafa Zilhicce 980 [Mayıs 1573] tarihli vakfiyesinde görüldüğü üzere beş hücreli ev, kuyu, kenef ve duvarla çevrili bahçesini nesli kesilince mahalle camiinin işlerine vakfetmiştir. [13]
Mescidin yapımından yaklaşık bir asır sonra bitişiğinde ikamet etmekde olan ulemadan Kara Çelebizâde Mehmed Efendi, izn-i sultânî ile mescide minber koyarak camiye çevirmiş [14] ve vakfıyla ilgili hususlarda mescid, Kara Çelebizâde Mehmed Efendi Camii adıyla anılmaya başlanmışdır.
Kara Çelebizâde Mehmed Efendi H.970 [1562/63] – 6 Z 1042 [14.06.1633]: Ünlü bir ulema ailesi mensuplarından olan Mehmed Efendi, müderrislik, kadılık yapdıkdan sonra Rumeli kazaskerliğine yükselen Hüsameddin Efendi’nin oğludur. Medrese tahsilini tamamladıkdan sonra sırasıyla Papasoğlu, Perviz Efendi, Atik Ali Paşa, Şehzade, Süleymaniye medreselerinde müderrislik yapdıkdan sonra Haleb, Şam, Mısır, Bursa, Edirne, İstanbul kadılıklarında bulundu. Ardından Anadolu kadıaskeri ve üç kez Rumeli kadıaskerliği yaptı. Vefat edince Fatih Camii’nde namazı kılınıp Eyüp Sultan Türbesi yakınında defnedildi. Zuhûrî mahlâsıyla şiirleri vardır. Güzel ahlâklı, misafirperver, ağırbaşlı, nüktedan, hayır ve nasenat sahibi bir zâttı. Şeyhülislâm ve müverrih Kara Çelebizâde Abdülaziz Efendi’nin ağabeyidir. İstanbul kadılığı, Anadolu ve Rumeli kadıaskerliği yapan Ebû’l-Fazl Mahmud Efendi büyük oğludur. Küçük oğlu Osman Efendi müderrislik ve Selânik kadılığı yapmışdır. Muhtesib Karagöz mahallesindeki camiinden başka Bursa’da Sedbaşı mahallesinde bir camii ve mektebi; İnegöl ‘de camii ve Edirne’de cami ve sebilhanesi ve vakıfları vardır. [15]
Muhtesib Karagöz vakfından imam ve müezzin vazifelerinden başka 1 akçe cüzhan ciheti bulunuyor. [16]
Kara Çelebizâde Mehmed Efendi Camii vakfından yevmî 2 akçe müezzin, 5 akçe kayyım, 2 akçe İhlâshân ve 2 akçe ile müazzinliğe meşruta İhlâshân ve Fatihahân, 6 akçe ile hatib ve 2 akçe devrhân, 1 akçe müezzin-i salâ cihetleri, Eyüp Camii’nde cüzhânlık ciheti verilmektedir. [17]
Defterdar el-Hâc İbrahim Efendi vakfından pazartesi ve perşembe günleri 20 akçe vazife ile vaizlik [18]; 3 akçe vazife ile sabah namazından sonra Sure-i Haşr’in sonu ve akşam namazından sonra Sure-i Bakara’nın sonunu okunması için imam efendiye vazife tayin etmişdir. [19]
Muhtesib Karagöz Camii’ne mülhak vakıflardan biri de Müstesna Ali Çelebi Vakfı olduğunu C. EV, 94-4681 ve C.EV, 449-22738’de kayıtlı iki arşiv vesikasından öğreniyoruz. Ancak her ikisi de vakfın tevliyetine ait olduğu için vakfın konusu tesbit edilemedi. [20]
Muhtesib Karagöz ve Kara Çelebizâde Mehmed Efendi vakıflarının mütevellileri önceleri ayrı iken, Kara Çelebizâde Mehmed Efendi vakfının tevliyetini önce Ali Çelebi ismide bir zâta, onun vefatından sonra da Muhtesib Karagöz vakfı mütevellisine mütevelli olanlara şart etmiştir. [21]Muhtesib Karagöz vakfının nâzırı İstanbul kâdısıdır. [22] Kara Çelebizâde Mehmed Efendi vakfının nezareti evlâda meşrutadır.[23]
Saraçhane bölgesine sirayet ederek birçok cami ve mescidi yakan 1633 yangınından; 360 cami ve mescidin zarar gördüğü 1660 yangınından; 18 cami, 19 mescidin zarar gördüğü 1693 yangınından; 51 bin ev, 171 caminin zarar gördüğü 1718 yangınından çok sayıda cami ve mescidin yandığı 1756, 1782 ve 1833 yangınlarından Muhtesib Karagöz camiinin ne derece etkilendiğini tesbit edecek kayıtlara ulaşılamadı. Diğer tarafdan 1509, 1719, 1766 [24], 1894 yıllarında vuku bulan büyük depremlerden sadece 1894 depreminde zarar gördüğüne dair kayda rastlayabildik. [25]Bu depremden sonra Şehremaneti tarafından yapılan keşifte 2688 kuruş harcanarak camideki hasarın giderileceği tesbit edilmişdir. [26]
Bazı kaynaklarda 1935 yılında yıktırıldığı yazıldığından ben de daha önce hazırladığım bir eserde [27]1935 yılında yıkıldığını yazmıştım. Ancak Mustesip Karagöz Camii’ne ait 533 numaralı Encümen Dosyası’ndaki 5.XI.1943 tarihli kayıtta “-1921 senesinde vukua gelen bir yangında yanmış ve kubbesinin kurşunlarının tamir edilmemesi yüzünden yıkılmıştır. Son senelerde Atatürk bulvarının güzergâhı üzerine tesadüf etmesi hasebiyle yıktırılmıştır” denilmekte ve camiye ait 26 K.evvel 1940 tarihli iki fotoğraf bulunmaktadır. 1940 yılında mevcut bulunan cami Atatürk Bulvarı’nın 25.2.1943’de açılmasından [28] az bir müddet önce yıktırılmış demekdir.
Karagöz Mescidi, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 12.03.1997 tarih ve 8500 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmişdir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2012 yılında Tarihi Yarımada’da bulunan dokuz mescidin ihya edilebilmesi için planda işlenmeleri hususundaki talebi neticesinde İstanbul IV Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 20.03.2013 tarih ve 1327 sayılı kararı ile mescidin planda ihyasının öneri vaziyet planına işlenmesinin ardında değerlendirilebilmesine karar verilmiştir.[29]
Fatih Haber portalında konunun devamı olarak şu haberi okyoruz: “- Ardından İstanbul 2 Numaralı Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu 31 OCak 2018’de kayıtlarda envanteri bulunan Karagöz Mescidi’nin korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesine ve ihya edilmesi talep edilen mescide ilişkin imar planı değişikliklerinin, restitüsyon ve sanat tarihi raporunun kendilerine iletilmesine karar verdi. Karar doğrultusunda İBB Şehir Planlama Müdürlüğü, gerekli plan değişikliğini hazırlayarak İBB Meclisi’ne gönderdi ve 12 Ekim tarihli Meclis oturumunda oya sunuldu.
Hazırlanan plan değişikliği ile mescidin ihyası için dini tesis ‘korunması gerekli tescilli arkeolojik sanat değeri olan anıt eser yapılar’ fonksiyonları eklendi. İmar ve Bayındırlık Komisyonu, plan değişikliğini Kurul kararı doğrultusunda uygun buldu. Kara, oy çokluğu ile kabul edildi.
Karar karşı çıkan CHP’li İBB Meclis Üyesi Esin Hacıalioğlu, kurulun böyle bir caminin var olduğuna dair hiçbir belge ve bilgi sunmadığına dikkat çekerek “Mescidin yapılacağı alandaki Bizans kalıntıları çok önemli. Kültür varlıklarının ihya edilip ortaya çıkarılması çok önemli ancak önceliğimiz elimizdekileri korumak olmalı. Ayrıca bölgede bu kadar çok cami varken hiçbir kaydı bulunmayan camiyi ihya etmeye karar vermenin başka bir amacı olmalı” eleştirisinde bulundu.
Aslında Karagöz Mescidi, mevcut planlarda “1. derecede arkeolojik sit” koruma bölgesi içerisinde bulunuyor. Aziz Polieuktos Kilisesinin arkeolojik sergileme-park ve yol alanı kenarında kalıyor. Yaklaşık 960 m2 alana yapılması planlanan mescidin 900 m2 si boşluk alanda, 100 m2 si ise İBB mülkiyetindeki otopark olarak kullanılan parselde kalıyor. İBB Başkanlık Sarayı’nın sol karşısında yer alan mescidin yapılacağı yer, şu an açık otopark ve yeşil alan olarak kullanılıyor. (30) [30]
[1] Ayvansarâyî Hafız Hüseyin, Hadîkatü’l-Cevâmi‘, Hazırlayan: Ahmed Nezih Galitekin, İstanbul, 2001, s. 228; Ömer Lütfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546), İstanbul, 1970, s. 233; Mehmet Canatar, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 1009 (1600), İstanbul 2004, s. 362; Mustafa Özdamar, İstanbul Vakıf Hayrat ve Ziyaret Rehberi, İstanbul, 2016, s. 375; DA.OA. C.EV, 573-28938; İE.EV, 51-5639; C.EV, 56-2761; HAT, 1500-58; 1502-12; 1515-1; 164-8175; İE.EV, 35-4044; AE.SMST.III, 36-2503; C.EV, 660-33273; 276-14055; 396-20078; 94-4681; AE.SABH.I, 187-124980 AE.SMHD.I, 186-14419; C.MF, 60-2974; C.MF, 20-955; C.BLD, 25-1227; C.EV, 206-10227; EV.BRT, 279-12, 13; AE.SMST.III, 304-24306; HAT, 1515-1
[2] DA.OA. C.EV, 11-501. İstanbul kâdısının arzında Karagöz Mescidi Hocazâde Mescidi olarak isimlendirilmiş. Bu arza düşülen derkenarda “Vakf-ı câmi‘-i şerif-i merhum Kara Çelebizâde Mehmed Efendi der mahalle-i Muhtesib Karagöz der İstanbul” denilerek Hocazâde Mescidi’nin Muhtesib Karagöz mescidi olduğu tasrih ediliyor. 5 C 1177 [11.12.1763] tarihli bir vesikadan Kara Çelebizâdelere Hocazâde de denilmekte olduğu anlaşılıyor. Şöyle ki, Karaçelebizâde Mehmed Efendi evkâfının tevliyeti evlâda meşruta olduğundan anılan tarihte mütevelli olan es-Seyyid Mehmed Said ibni Hocazade as-Seyyid Abdullah Efendi fevt olup…” (C.EV, 573-28938). Ayrıca bkz. AE.SAMD.III, 82-8205.
[3] https://hayalleme-com/100-yil-once-100-yil-sonra/sehzadebasinin-degisimi/
[4] https://twitter.com/hayalleme/status/1318446373533028352
[5] Ömer Lütfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546) Târîhli, İstanbul, 1970, b. 233. Ayrıca bkz. Erol Ölçer, Şehir Sokak Hafıza, İstanbul: Zeytinburnu Belediyesi, 2014, s. 459.
[6] C.EV, 276-14055; EV.BRT, 279-12; 279-13; C.MF, 60-2974; 20-955; C.EV, 83-4148.
[7] Ömer Lütfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, İstanbul, 1970, s. 233; Mehmet Canatar, age, İstanbul 2004, s. 362.
[8] Ömer Lütfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, s. 233; Mehmet Canatar, age, s. 362.
[9] Muhtesib hk. geniş bilgi için bkz. Mehmet Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 1993, C.II, s. 572; Mehmet Ali Ünal, Paradigma Osmanlı Tarih Sözlüğü, İstanbul, 2011, s. 487-488.
[10] Ömer Lütfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, s. 233; Mehmet Canatar, age, s. 362.
[11] Ömer Lütfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, s. 233; Mehmet Canatar, age, s. 362.
[12] Ömer Lütfî Barkan, Ekrem Hakkı Ayverdi, age, s. 233-235; Mehmet Canatar, age, s. 362-364.
[13] Mehmet Canatar, age, s. 364.
[14] DA.OA. C.EV, 164-8175-1, II; İE.EV, 51-5639; Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Defter No: 571, s. 99.
[15] Nev‘izâde Atâ‘î, Hadaîkatü’l-Hakâik Fî Tekmileti’ş-Şekâik, Neşre Hazırlayan: Dr. Abdülkadir Özcan, İstanbul, 1989, s. 752; Nev‘îzâde Atâyî, Hadâ’iku’l-Hakâ’ik Fî Tekmileti’ş-Şakâ’ik Nev‘îzâde Atâyî’nin Şakâ’ik Zeyli, Hazırlayan: Suat Donuk, İstanbul, 2017, C. 2, s. 1129-1131; Nevzat Kaya, Kara Çelebi-zâde Abdülaziz Efendi, Ravzatü’l-Ebrâr Zeyli, Ankara, 2003, s. XIV; Yılmaz Öztuna, Devletler ve Hânedanlar Türkiye (1074-1990), Ankara, 1996, C. II, s. 714-715. Hayratı için bkz. C.EV, 573-28938-2.
[16] C.EV, 660-33273.
[17] C.EV, 396-20078
[18] C.EV, 20-955; C.MF, 20-955
[19]C.EV, 83-4148.
[20] C.EV, 187-12498; C.EV, 449-22738.
[21] AE.SAMD.III, 82-8205
[22] İE.EV, 35-4044
[23] VGMA. Defter No: 571, s. 99.
[24] Münhasıran 1766 depremi üzerine yapılan bir araştırmada Muhtesib Karagöz Camii hakkında bir kayda rastlanmıyor. Deniz Mazlum, 1766 İstanbul Depremi Belgeler Işığında Yapı Onarımları, İstanbul, 2011.
[25] Sema Küçükalioğlu Özkılıç, 1894 Depremi’nde İstanbul, İstanbul, 2012, s. 566.
[26] DA.OA. İ.EV, 9-24, s. 3b
[27] İstanbul’un Kaybolan Kültür Varlıkları Suriçi (Fatih) Camileri ve Mescidleri -II-, İstanbul: İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı Kültür Varlıkları Projeler Müdürlüğü, 2015, s. 52-58.
[28] İstanbul Belediyesi, Güzelleşen İstanbul XX. Yıl, İstanbul: İstanbul Maarif Matbaası, 1944.
[29] İstanbul’un Kaybolan Kültür Varlıkları Suriçi (Fatih) Camileri ve Mescidleri -II-, s. 56.
[30] https://www.fatihhaber.com/imamoglu-yikilan-camileri-ihya-edecek-mi/3139/